Kayıtlar

İnkum Plajında Sabahlamak

Resim
Fotoğraflı anlatımlara devam ediyorum :) 13,06,2012 Saat 20:00 sıralarında İnkumuna geldik. Plajda bir yere oturup ateşimizi yaktık... Mangalımızı yaktık...   Afiyetle yedik... Saat 00:00 'ı geçince Aybüke'nin doğum gününü kutladık ... Nargilemiz de vardı... Yaktık içtik :) Dilek balonları uçurdular kumsalın öteki ucundan, biz izledik... Mangal ateşini alevlendirdik, Taha gitar çaldı hep birlikte söyledik... Yeri geldi yorulduk biraz dinlendik... Gün ağırmaya başladığında İnkumu sis kapladı... ve en sonunda sabahın ilk ışıklarında denize girdik...

İnkum

Resim
O kadar eğlenceli bir gün geçirdim ki anlatamayacağım. O yüzden fotoğrafları paylaşacağım. Fotoğraflar anlatsın bizi  :) Hep birlikte İnkum Plajına gittik :)   Yüzdük, güneşlendik ve bol bol güldük :) Sonra mangalda yaptık...  Ankara havası çaldı ve biz oynadık! ve gün batımımız... Devamında evde nargile keyfi :)

Yalnızlığa Alışmalı

Bavulları hep toplu durmalı insanın...  Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... * * * Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır. * * * İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa... Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına... "Y

Kaç Kez Gittim Senden | Bulduklarım vol7

Yenilgiler yalniz yasanırdı ve sen her zamankinden daha cok yoktun...  Sensizliğin hiçbir türüne alışamadığımı bilirdin ama yoktun...  Her zamankinden daha cok yoktun ve benim sana vurulduğumda kesilmemiş cezalara karşı nasıl savunmasız olduğumu bilirdin...  Kaç Kez Gittim Senden  Yine sana döndüm her defasında sana döndüm zemherilerde yere düşürülmüş bir cicek kadar çaresizdim; üşüyordum ellerin olmayınca tenimde...  Yenilgiler yalnız yasanırdı ve sen her zamankinden daha cok yoktun. Kaç Kez Gittim Senden Kendimden gittim. tanımlanmamış yenilgilerimde tek bedeli sensizlikti de ben sensiz yapamazdım; yasayamazdım iflasını gözlerimde.  İşte bu yüzden yalnızca bu yüzden kaç kez yine sana döndüm... Kendimle döndüm sen olmadın...  Her yeni bulusmada biraz daha benimdin ve sen her zamankinden daha çok yoktun...  Kimbilir hangi mevsimlerde unutulmus bir şarkıydı dudaklarını kanatan.  yanlış basan notalarda ben hiç olmadım saklama sakın... kaç Kez Gittim Senden Kendimden gittim sonunda...Tanı

Hoşçakal demek, ölmekten daha mı zordu? | Bulduklarım vol6

Gidişin değil, bir umutla dönersin diye beklemek öldürdü beni.. Bir hoşcakalı çok gördün... Zor geldi hoşcakal demek sana, böyle gitmek daha kolaydı çünkü, arkada kalanı düşünmeden çekip gitmek, yakıştı mı sana? Yakıştı mı gidiyorum demeden gitmek? Yakıştı mı veda etmemek ve çekip gitmek? Yakıştı mı ayrılıkla yüzleşmemek? Gittiğini bile söylememek.. Bir hoşcakalı çok gördün.. Bu kolay olanı idi, bunu seçtin... Bencildin, gene kendin için en iyi olanı seçtin, başkasının duyguları seni yine hiç ilgilendirmedi.. Hoşçakal demek zordu çünkü, vedasız gittinsanki geri gelecekmiş gibi gittin, ayrılıkla yüzleşmeden gittin. Ayrılık acı verir çünkü, sanki ayrılmıyormuşuz gibi terk ettin. Oysa beni gidisin değil, bir umutla gelirsin diye beklemek öldürdü... Hoşcakal dememiştik, ayrılmamıştık öyle ise, dönecektin, bir umut vardı hala, rüzgarda savrulan bir mum alevi gibi cılız ama ısrarla yanan bir umut vardı.. İşte beni o umut öldürdü... Gidişin değil... Bir gün dönecek diye beklemele