Kayıtlar

Klavyeye Döküp Yazmak

Seviyorum ama bu sefer ki ötekilerden biraz daha farklı. Farkı nerede diye sorarsan eğer; bu sefer yazmak gelmiyor içimden. Mutluluğum içimde kalsın istiyorum. Yazdıklarımla sonsuz değil yaşadıklarımla sonsuz kalsın istiyorum. Sonsuza kadar sürsün istiyorum. Bu aşkın neden yazı yazdırmadığını bilmiyorum. Mutluyum, huzurluyum, seviyorum ama yazamıyorum. Yazmak istedim, yazmayı denedim, uğraştım. Olmadı bir türlü bu aşkı kaleme döküp yazamadım. Gerçi artık hangi yazı kaleme dökülüyor ki... Klavyeme döküp yazamadım demeliydim. Klavyede ki harfler, oluşturulabilecek kelimeler, o kelimelerden kurulan cümleler bu aşkı anlatmaya yetmedi. Yada ben başaramadım. Belki yazamamamın sebebi O'dur. Uzaklarda, benden ayrı başka bir diyarda. Belki de saklamak istemişimdir içimde bir yerlerde bu aşkı. Belki o yüzden yazamıyorumdur. Daha bir sürü sebep sayabilirim aslında ama şimdilik sebep olarak bile bu kadarını yazabiliyorum. Körelmekten korkuyorum....

Çok Israr Etti

En garip tanışma olayım idi aslında bu tanışma. Çünkü birbiri ardına bir sürü mesaj gelmişti o gün. Hepsini de o göndermişti. "Tanışmak istiyorum seninle" gibisinden bir sürü mesaj atmıştı. Bende "o kadar ısrarlı bi şekilde tanışmak istemiş, o zaman tanışayım" diye düşünerek "olur, tanışalım" dedim. Biz tabi konuşmaya başladık. En başta ben takmamaya, cool olmaya falan çalıştım. Hatta bir sürü yalan söyledim. Çünkü bunun da ötekiler gibi ciddi olmadığını, lay lay lom olduğunu düşünmüştüm. Bir kaç gün geçtiğinde muhabbetimiz koyulaşmaya başlamıştı ve ben söylediğim yalanlar için pişmanlık duymaya başlamıştım. Bir gece ansızın otobüse bindim ve onun yanına gittim. Onun hiç bir şeyden haberi yoktu. Çünkü benim zaten o şehirde olduğumu sanıyordu. Artık buluşmak istediğimi söyledim. Akşam üzeri saat 16:00'da bar'da buluştuk. Buluştuğumuz da bir tek biz vardık mekanda. Etraftaki garsonlarda sanki sürekli bize bakıyorlardı. Bizde ordan burdan bahsedip

Yapayalnız Fırtınada

Aslında kimse hiç kimse bilmez içimdeki fırtınalardan. Çünkü hiç kimseye anlatmam fırtınalarımı. İnsanların zaten kendi dertleri başlarından aşkın, bir de benimle uğraşmalarını istemem doğrusu. Hep kendi kendime kurtuldum fırtınalardan. Kendi gemimim hem kaptanıydım, hemde tayfası. Çok zorlandım gerçekten. Ama her şeye yetişebildiğimi gördüm. Yalnız değildim aslında çevremde çok arkadaşım vardı ve yeteri kadar dostum... Yardım istemedim onlardan. Yalnız halledebildim çünkü hepsini. Belki bir gün başa çıkamayacağım bir fırtına karşıma çıkarsa biliyorum ki hiç bir dostum beni yalnız bırakmayacak. Hepsi benim arkamda olacaklar. Ben yine kaptan olacağım kendi teknemde... Belki kahve içmeye gelen arkadaşlarım oldur güvertede... Birbirimize anlatacak uzun ve bol kahkaha dolu anlılar anlatırız. Gülmek çünkü güzel şey. Ben birini mutsuz görmeye dayanamam. Çok arkadaşımı dinlemişimdir geceler boyunca. Dertlerini dinleyip neler yapması gerektiği konusunda tartışmışızdır. En azından onun kafa

Mavi Patikliler | Bulduklarım vol.15

'Erkekler ağlamaz.' 'Erkekler korkmaz.' 'Erkekler karı gibi gülmez.' Derken ortalık dul kadından geçilmiyor. Zira erkekler genç yaşta Hakk'ın rahmetine kavuşuyorlar. Siz hiç kapı komşusuna sabah kahvesine gidip karısinı çekiştiren erkek gördünüz mü? Fare görünce bağıran? 'Bu ara sinirlerim zayıf' deyip habire ağlayan? Oysa onlar da kadınlarla aynı duygulara sahip olarak geliyorlar dünyaya. Lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle 'Ağır ol bakalım! ' diyoruz. 'Ne alákası var mavi patikle? ' demeyin. Mavi soğuk ve ciddi bir renktir. Kime isterseniz sorun. Ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi. Düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir. Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen erkeksin. Erkek olmanın gerekleri vardır. Ömrünün sonuna kadar bunları yerine getirmekle yükümlüsün. Ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı. İçine ata ata ne kadar yaşayabilirsen artık. Bize

Kendine İyi Bak Sevgili! | Bulduklarım vol.14

Yarım kalan bir hikayeyiz artık seninle Ayrı yollara yürüyoruz Hayat bu... Serseri bir rüzgar gibi estin sen şimdi uzaklara Ben göğsümde solgun bir gülle yaşarım yıllarca Yaşamaksa bu! Ayrı akşamlara yatıp Ayrı sabahlara uyanırız bundan sonra Hataları aşk sanıp Başka tenlerde avunuruz boşuna Ve gizli gizli yaralanırız Şunu bil ki daima Ben, en güzel yeri hatırana saklarım Talan olmuş gönül bahçemde Saçlarımda tel tel hüzünlerle Gözlerimde azalan güneşlerle Ben hep seni beklerim bu şehirde Bir gün dönersin diye Kendine iyi bak ey sevgili!