Kalbe Dokunmak
Bazen bir insanın kalbine dokunmak, onunla sevişmekten çok daha derin bir bağ kurar. En azından ben böyle hissediyorum. Çünkü dışarıda, vücudunu paylaşabileceğin birçok insanla karşılaşabilirsin. Ama kalbine dokunabileceğin, o kalbin ritmini hissedebileceğin biri öyle kolay kolay karşına çıkmaz.
Peki ya biz ne arıyoruz insanlarda? Yakışıklılık mı, güzellik mi, zekâ mı? Bence hepsinden önce bir denklik arıyoruz. "Davul bile dengi dengine" diye boşuna dememiş atalarımız. Bu denklik sadece sosyal ya da ekonomik değil; zihinsel, duygusal ve kültürel bir denklikten bahsediyorum.
Birlikte gülebilmek, aynı şeylere sinirlenebilmek, benzer hayalleri kurabilmek... İşte bu denklik. Kalbe dokunmak istiyorsan önce bu denginle tanışmalısın. Çünkü kalpten yapılan her şey mükemmeldir. Kalpten gelen bir dokunuş, bir bakış, bir cümle... Hiçbir fiziksel temasın yaratamayacağı duygular uyandırır insanda.
Kalbine dokunmak istediğin insanı seçerken dikkatli ol. Seçtiğin kişinin seninle aynı dünyadan gelip gelmediğini fark et. Aynı şeylerden keyif alıyor musunuz? Kültürel seviyeleriniz yakın mı? Farklılıklarınız sizi ne kadar çekiyor ya da itiyor?
En önemlisi, birbirinizi dinleyebiliyor musunuz? Anlayabiliyor musunuz? Çünkü bir ilişkide en lüks seviye konuşmadan anlaşabilmektir. Bu öyle sıradan bir durum değil. Gerçekten olağanüstü bir bağdır bu. Eğer böyle bir şey oluşursa sakın koparmayın. Çünkü bir daha o bağ kurulamayabilir.
Güven konusu da önemli. Güven bir kez sarsıldığında, o boşluğu doldurmak çok zor oluyor. Kırılan yerlerden içeri sızan şüpheler, zamanla içindeki bir elma kurduna dönüşüyor. Belki de ortada bir şey yok ama senin içindeki kuruntu büyümeye devam ediyor.
Bu yüzden, karşındaki insanın güvenini sarsma. Çünkü bir gün senin geçmişinle gelen güvensizliğin yeni ilişkinin dengesini bozabilir. O kişi sana kendini kanıtlamaya çalışırken, senin içindeki güvensizlik onu hep eksik bırakır.
Ama bak, burası çok önemli: Güvenmeyi seç. Aptal olmayı değil. Bu iki kavram arasında çok ince ama çok önemli bir çizgi var. Bile bile lades olma. Göz göre göre kendini kandırma.
Sev. Her şeyi sev. Sadece sevgilini değil. Çiçeği, böceği, kuşu, taşı, toprağı... Doğayı, hayatı... Çünkü ne kadar çok seversen, hayat da sana o kadar çok sevmeye değer şey sunar. Bu döngü harika bir döngüdür.
Sevin. Hayattan keyif almak için sevin. İçinizden gelerek, yargılamadan, karşılık beklemeden...
Çünkü siz sevmekten vazgeçmedikçe, hayat da sizi sevmekten vazgeçmez.
Yorumlar
Yorum Gönder