Kayıtlar

içsel yolculuk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kalbini mi kırdı, Beklentilerini mi?

Resim
Bazen yaşadığımız hayal kırıklıklarında suçlayacak birini arıyoruz. Kalbimizin kırıldığını düşündüğümüz her anda, bütün suçu karşımızdakine yüklüyoruz. Oysa bazen mesele, birinin kalbimizi gerçekten kırması değil. Asıl mesele, bizim o kişiden neler beklediğimiz. "Gerçekten kalbini mi kırdı, yoksa beklentilerini mi?"   Bu soru işte tam da bu yüzden önemli. Çünkü çoğu zaman insanlar, bizim zihinlerimizde kurduğumuz hikâyelere ayak uyduramazlar. Biz onları olduğundan başka biri yapmaya çalışırız: Daha ilgili, daha düşünceli, daha duyarlı… Beklentilerimizle onları büyütürüz. Sonra o kişi kendi gerçeğiyle karşımıza çıkınca, sarsılırız. Aslında bize zarar vermek gibi bir niyetleri yoktur çoğu zaman. Onlar sadece kendi yollarında yürürler. Ama biz, onların bizim yanımızda nasıl olmaları gerektiğine dair sessiz beklentiler üretiriz. Ve işte kırılan da tam olarak budur: Beklentiler. Kalp, düşündüğümüz kadar narin bir şey değildir. Aşırı beklentilerle şişirilen hayaller patladığı...

YANSIMA

Resim
Birini Tanımadan Önce Onu Tanımak: Yalnızlığın İçindeki Yankı Bazı insanlar hayatımıza öylece girer. Beklenmedik, plansız, hatta bazen istenmeden. Ama girdikten sonra bir şeyleri değiştirirler. Kimi zaman bu değişim fark edilemeyecek kadar küçüktür, kimi zamansa sessizliği yerinden oynatacak kadar derin. Senin hikâyende de biri girdi galiba… Ve sen, onu daha o kendini tanımlamadan tanıdığını hissettin. Sanki yıllar önce bir yerlerde tanışmışsınız, sonra da hayat sizi iki ayrı yöne savurmuş gibi. Bu bir rastlantı değil. Bu, yalnızlığın içindeki yankının sesini tanımaktır. Takıntı mı, Tanıdıklık mı? Şimdi kendi kendine soruyorsun: “Acaba bu kişiye kafayı mı taktım?” Belki evet. Belki bu biraz fazla oldu. Ama belki de bu, bir takıntıdan çok, yıllardır içinde bastırdığın yalnızlığın sesine ilk defa dışarıdan biri aracılığıyla kulak verişindi. Çünkü o kişi, tıpkı senin gibi davranıyordu. Senin gibi susuyor, senin gibi gülümsüyor, hatta senin gibi kaçıyordu bazı şeylerden. Ve...

Aşk Üzerine Düşünceler

Resim
Aşkın yaşı olmadığına inanıyorum. Seni bulmasının da belli bir zamanı ya da kuralı yok. Doğru yer, doğru zaman ve uygun koşullar oluştuğunda aşk zaten seni bulur. Ama şu soruyu kendime sormadan edemiyorum: Bu aşk yolculuğu sırasında daha ne kadar yanlışa çarpmamız gerekecek? Doğru kişiyi nasıl bulacağız? O bizim karşımıza çıkacak mı ya da ne zaman karşımıza çıkacak? Bu sorular üzerine düşünmek beni zaman zaman çıkmaza sokuyor. Geçenlerde bir film izledim. Filmde 2. şansın verilebileceğine dair bir sahne vardı. Bu sahne beni derinden etkiledi. Ancak kendimi düşününce, ben asla 2. şansı vermeyen biriyim. Bir davranışı hata olarak görüyorsam, adeta keskin bir bıçak gibi o kişiyi hayatımdan çıkarıyorum. Pire için yorgan yakmak derler ya, işte tam olarak öyle bir tavır. Ama bu davranışımın ne kadar doğru olduğuna emin değilim. Bu, beni daha doğru bir insan mı kılar, yoksa gereksiz yere sert mi davranıyorum? Beni en çok etkileyen şeylerden biri de şu cümleydi: "Ama bu güçlü duruşun ...

Yeni Yıla Yeni Bir Bakış

Resim
Yeni yıl yaklaşıyor. Her yıl dönümünde olduğu gibi içimizde bir şeyleri değiştirme, daha iyisini yapma ya da kendimize dair bir şeyleri yeniden tanımlama isteği doğuyor. Ancak bu kez klişelerden uzak bir başlangıç yapmayı hedefliyorum. Daha fazla spor yapmak, daha az yemek yemek ya da zamana meydan okumak değil; kendi içimde gerçek bir dönüşüm başlatmak istiyorum. Bu yıl, sadece bir hedef listesi değil, yaşam biçimimi dönüştürecek bir manifesto oluşturmak istiyorum. İşte birkaç madde: Görmeyi Seçmek Hayatın yoğunluğu içinde genellikle gözden kaçırdığım şeyler var: bir ağacın yapraklarının hışırtısı, bir yabancının gülümsemesi ya da gökyüzünde uçan kuşlar. Bu yıl, çevremdeki küçük mucizeleri fark etmeyi, sadece görmeyi değil, onları hissetmeyi seçiyorum. Kendi Hikayemi Yazmak Başkasının yazdığı senaryoları yaşamak yerine, bu yıl kendi hikayemi yazacağım. Kendi değerlerim, hayallerim ve seçimlerimle dolu bir hayat kurmayı amaçlıyorum. Belki hata yapacağım, belki yolumu kaybedeceğim ama b...

Ruh Halimin Hava Durumu

Resim
Bugün ruh halime denk bir hava durumu buldum: bardaktan boşalırcasına yağan bir yağmur. Tıpkı şu an hissettiklerim gibi; yoğun, durmak bilmeyen ve belki de biraz hüzünlü. Ancak bu yağmur, caddelerin ışıl ışıl parlamasına ve insanların enerjisini kaybetmeden sokaklarda dolaşmasına engel olmuyor. Dışarıda bir canlılık var; içeride ise susturulamayan bir çığlık. İçimdeki o çığlık, bana sürekli şunu söylüyor: "Çık dışarı, o yağmurun altında deli gibi dans et. Kimseyi umursama. Kendin için bir şey yap!" Fakat bu sesi duysam da, o kadar uzaktan geliyor ki, ona kulak verecek cesareti bulamıyorum. Çoktan ıslandım bu hayatın yağmurunda, belki de tamamen sırılsıklam olmanın vakti gelmiştir. Yine de o ilk adımı atmak, belki hasta olma ihtimaline bile aldırmadan kendimi özgür bırakmak... Bu düşünce bana o kadar uzak ki. Hayatımı, yaşayamadığım anların üzerine kurulmuş bahanelerle geçiriyorum. "Şimdi olmaz, daha sonra belki" diye ötelediğim hayallerim, birer "keşke" ol...