Bir Şey Söylemek İstiyorum (!)
Bir suçluluk psikolojisi bu. Hiç sevmediğin bir şeyi sırf, çok sevdiklerin istiyor diye yapmak. Bir insanı ne kadar mutlu edebilir ki? Geleceğime dair ne kadar mutlu olabilirim. Onların mutlu olması beni de gelecekte mutlu yapacak mı? Bencil mi davranıyorlar? Bence evet. Kendi isteklerini zamanında gerçekleştirememişler. O isteklerini de bana yaptırmaya çalışıyorlar. Bir insanı ne kadar mutlu edebilir bu? HİÇ! Evet hiç etmez.
Başta her şey iyi gidiyordu. Yapabileceğimi düşünmüştüm. Sonuç olarak ailenin mutluluğu her şeyden önemlidir. Bazen kaçmak geliyor içimden. Mutlu olabileceğim hayatın peşinden koşmak geliyor. Ama yapamıyorum. Sırtımı yasladığım ailemi kaybetmeyi göze alamıyorum. Ben bu kadar kötü kalpli biri değilim. Kendi isteklerim yüzünden kimseyi üzemem. Peki ama ben? Ben şu an çok üzülüyorum. Kim bunun farkında? Ben cevap vereyim: HİÇ KİMSE! Neden mi? Buna da hemen cevap vereyim: Çünkü hiç kimseye bunu belli etmiyorum.
Aklımın ucundan geçmeyen bir hayat yaşıyorum son 3 yıldır. Tahmin bile etmezdim. Lisede sayısal bölümünü seçtiğimiz zaman, gelen hocalarımız "Gelecekte hayal ettiğiniz meslek ne?" diye sorarlardı. Bense ilk başlarda tam emin değildir. Kendime uygun bir mesleği henüz keşfedememiştim. Ama sonradan sonradan oturdu yerleşti beynime. "Mimar!" olmak istiyordum. Ve hiç bir zaman aklımın ucundan MÜHENDİS olmak geçmemişti. İstememiştim. Bana her zaman itici gelmişti. Çevremdeki çoğu aile bireylerim mühendisliğin iyi bir meslek olduğunu söyler durulardı. İşin parasındalar onlar. Paralı bir meslek insanı her zaman mutlu eder. Neden? Çünkü para varsa huzurda peşinden gelir. Ben mühendis olmak istemediğimi sıkça dile getirdim.
Gel gör ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Ben yeterince çalışmadım. Son zamanlarda iyice boşladım, çok gezer oldum. Sınav umduğum gibi geçmedi. Ama yinede hoşlanabileceğim bölümleri kazanmaya yeterdi. Bizde güzel bir tercih listesi yaptık. Dershaneye gidipte listem değişinceye kadar. Bide zaten ailemde istiyordu mühendis olmamı. Bende aldığım puanla kesinlikle herhangi bir mühendislik dalını okuyabileceğimi tahmin etmezdim. Etmemiştim de zaten. Gel gelelim, ben bir gaflettir dalalettir. Aileye bağlılıktır. Söz dinlemedir. Ailemin sözünden çıkmazdım ben. Hep onların istediği gibi biri oldum çıktım karşılarına. Anadolu lisesini kazanamadım diye zamanında pek bir üzülmüşlerdi. Olmayınca olmuyor, zorlamamak lazım. Lise hayatımda ise onları hiç üzmedim. Aksine çok gururlandırdım. Ortaokul hayatımda sınıf toplantılarını anneme söylememeye çalışırdım. İstemezdim çünkü. Lisedeyken 1 hafta öncesinden haber verir, kesinlikle gitsin diye zorlardım. Çünkü sevinip eve gelecekti. Mutlu olacaktık bizde.
Onlar şimdi herşeyin yolunda gittiği düşünüyorlar. Çünkü ben onlara öyle anlatıyorum. Aslında herşey normal. Üniversite okuyorum. Dışardan bakıldığı zaman gayet prestijli bir bölümdeyim. Her şey bu değil ya! Bana kim sordu! KİM!? Gerçekten okumak isteyip istemediğimi bana kim sordu!? Neden bunu anlamak istemiyorlar? Çok mu zor!? Sizin istediğiniz şeyi zorla yaptırmak. Zor şeyler geçiriyorum. Bazı geceler uyuyamıyorum. İlgimi en ufak bir zerre kadar çekmiyor bu bölüm.
Bazı zamanlar okula gitmiyorum. Onun yerine evde oturup uyumayı tercih ediyorum. Şehir maşallah pek bir küçük olduğu için kimse merak etmesin kötü birşeylerde karıştırdığım yok. Bide büyük şehir olsaydı o zaman daha fena olurdu herşey/herkes için.
Kaçıp gidesim geliyor. Ortadan kaybolmak geliyor içimden. Kimsenin benden haber alamayacağı bir daha bulamayacağı yerlere gitmek istiyorum. Bulmasınlar beni. Kimse hesap sormasın. Üzülenler de üzüldükleriyle kalsınlar.
Hayatımın hiç bir dönemimde aksi bir çocuk olmadım. Her zaman onların istediği gibi biri oldum. "Bir sevgilin olmasın, henüz bunun için erken. Derslerinle ilgilenmesin" derdi hep annem. Ne zaman karşı geldim buna? Üniversitedeyim hala bunu söylüyor bana. Artık hiçbir şeyi takmıyorum. Yani bu duruma bu kadar takılmış bir insan değilim. Yalnızlığa beni sen sürükledin. Belki korumacı davrandın, belki kıskandın, belki korktun. Ama beni bu duruma sen getirdin. Bunları hiç bir zaman yüzünüze söylemedim. Şimdi bile söyleyemem. Sadece bir şekilde bunu bilmelisiniz. Beni bu rahatlatacak.
"Bu sene üniversiteyi kazanıp, defolup gideceksin."
Evet anne haklıydın, gitmeliydim. Ama senin istediğin yöne doğru değil. Bu konuda da bana seçim şansı vermediniz. Her zaman sizin istekleriniz oldu! Peki ya benim isteklerim? Hemde kendi hayatım için istediklerim. Peki ya bunlara kim değer veriyor. Bana değer verdiğinizi söylüyorsunuz ama düşüncelerime ne kadar önem veriyorsunuz?
....
Başta her şey iyi gidiyordu. Yapabileceğimi düşünmüştüm. Sonuç olarak ailenin mutluluğu her şeyden önemlidir. Bazen kaçmak geliyor içimden. Mutlu olabileceğim hayatın peşinden koşmak geliyor. Ama yapamıyorum. Sırtımı yasladığım ailemi kaybetmeyi göze alamıyorum. Ben bu kadar kötü kalpli biri değilim. Kendi isteklerim yüzünden kimseyi üzemem. Peki ama ben? Ben şu an çok üzülüyorum. Kim bunun farkında? Ben cevap vereyim: HİÇ KİMSE! Neden mi? Buna da hemen cevap vereyim: Çünkü hiç kimseye bunu belli etmiyorum.
Aklımın ucundan geçmeyen bir hayat yaşıyorum son 3 yıldır. Tahmin bile etmezdim. Lisede sayısal bölümünü seçtiğimiz zaman, gelen hocalarımız "Gelecekte hayal ettiğiniz meslek ne?" diye sorarlardı. Bense ilk başlarda tam emin değildir. Kendime uygun bir mesleği henüz keşfedememiştim. Ama sonradan sonradan oturdu yerleşti beynime. "Mimar!" olmak istiyordum. Ve hiç bir zaman aklımın ucundan MÜHENDİS olmak geçmemişti. İstememiştim. Bana her zaman itici gelmişti. Çevremdeki çoğu aile bireylerim mühendisliğin iyi bir meslek olduğunu söyler durulardı. İşin parasındalar onlar. Paralı bir meslek insanı her zaman mutlu eder. Neden? Çünkü para varsa huzurda peşinden gelir. Ben mühendis olmak istemediğimi sıkça dile getirdim.
Gel gör ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Ben yeterince çalışmadım. Son zamanlarda iyice boşladım, çok gezer oldum. Sınav umduğum gibi geçmedi. Ama yinede hoşlanabileceğim bölümleri kazanmaya yeterdi. Bizde güzel bir tercih listesi yaptık. Dershaneye gidipte listem değişinceye kadar. Bide zaten ailemde istiyordu mühendis olmamı. Bende aldığım puanla kesinlikle herhangi bir mühendislik dalını okuyabileceğimi tahmin etmezdim. Etmemiştim de zaten. Gel gelelim, ben bir gaflettir dalalettir. Aileye bağlılıktır. Söz dinlemedir. Ailemin sözünden çıkmazdım ben. Hep onların istediği gibi biri oldum çıktım karşılarına. Anadolu lisesini kazanamadım diye zamanında pek bir üzülmüşlerdi. Olmayınca olmuyor, zorlamamak lazım. Lise hayatımda ise onları hiç üzmedim. Aksine çok gururlandırdım. Ortaokul hayatımda sınıf toplantılarını anneme söylememeye çalışırdım. İstemezdim çünkü. Lisedeyken 1 hafta öncesinden haber verir, kesinlikle gitsin diye zorlardım. Çünkü sevinip eve gelecekti. Mutlu olacaktık bizde.
Onlar şimdi herşeyin yolunda gittiği düşünüyorlar. Çünkü ben onlara öyle anlatıyorum. Aslında herşey normal. Üniversite okuyorum. Dışardan bakıldığı zaman gayet prestijli bir bölümdeyim. Her şey bu değil ya! Bana kim sordu! KİM!? Gerçekten okumak isteyip istemediğimi bana kim sordu!? Neden bunu anlamak istemiyorlar? Çok mu zor!? Sizin istediğiniz şeyi zorla yaptırmak. Zor şeyler geçiriyorum. Bazı geceler uyuyamıyorum. İlgimi en ufak bir zerre kadar çekmiyor bu bölüm.
Bazı zamanlar okula gitmiyorum. Onun yerine evde oturup uyumayı tercih ediyorum. Şehir maşallah pek bir küçük olduğu için kimse merak etmesin kötü birşeylerde karıştırdığım yok. Bide büyük şehir olsaydı o zaman daha fena olurdu herşey/herkes için.
Kaçıp gidesim geliyor. Ortadan kaybolmak geliyor içimden. Kimsenin benden haber alamayacağı bir daha bulamayacağı yerlere gitmek istiyorum. Bulmasınlar beni. Kimse hesap sormasın. Üzülenler de üzüldükleriyle kalsınlar.
Hayatımın hiç bir dönemimde aksi bir çocuk olmadım. Her zaman onların istediği gibi biri oldum. "Bir sevgilin olmasın, henüz bunun için erken. Derslerinle ilgilenmesin" derdi hep annem. Ne zaman karşı geldim buna? Üniversitedeyim hala bunu söylüyor bana. Artık hiçbir şeyi takmıyorum. Yani bu duruma bu kadar takılmış bir insan değilim. Yalnızlığa beni sen sürükledin. Belki korumacı davrandın, belki kıskandın, belki korktun. Ama beni bu duruma sen getirdin. Bunları hiç bir zaman yüzünüze söylemedim. Şimdi bile söyleyemem. Sadece bir şekilde bunu bilmelisiniz. Beni bu rahatlatacak.
"Bu sene üniversiteyi kazanıp, defolup gideceksin."
Evet anne haklıydın, gitmeliydim. Ama senin istediğin yöne doğru değil. Bu konuda da bana seçim şansı vermediniz. Her zaman sizin istekleriniz oldu! Peki ya benim isteklerim? Hemde kendi hayatım için istediklerim. Peki ya bunlara kim değer veriyor. Bana değer verdiğinizi söylüyorsunuz ama düşüncelerime ne kadar önem veriyorsunuz?
....
Candan ERÇETİN - Gamsız Hayat
Candan ERÇETİN - Parçalandım
Yorumlar
Yorum Gönder