Çarşaf Hayaller
Çamaşır makinesinden yeni çıkmış bir çarşaf gibiydi hayali. Onu önce ütüleyecekti, yani gerçekleştirecekti. Çünkü gerçekleştirmeyi çok istiyordu. Sonrası için daha büyük planları vardı. Başladı ütülemeye ama çok zor gelmişti ütülemek. Yarıda bıraktı hayalini katlayıp kaldırdı, buruşuk bir vaziyette dolaba. Tekrar kullanmayacaktı da, bunun da farkındaydı.
Günler aylar belkide yıllar geçti ardından. O süre içerisinde daha basit haller kurup gerçekleştirmişti. Aslında hiçbiri hayal denebilecek bir özellik taşımıyordu. İnsanların günlük yapabilecekleri şeylerdi. Canına tak etmeye başlamıştı son zamanlarda. Tekrar hayal kurup, bu sefer kurduğu halleri gerçekleştirmek istedi.
Tekrar çamaşır makinesinden çıkardı hayallerini. Ütülemeye başladı. Ütünün buharları arasında kaybolmuş hissetti kendini bu sefer. Boğuluyordu sanki. Önünü görememeye başlamıştı. Onu da bitirmeden kaldırmak zorunda kalmıştı.
Bütün hayallerini aldı, hepsine birer birer ağladı. gözyaşlarıyla yıkadı resmen hepsini. Ve kurusunlar diye balkona astı hepsini. İnsanlara, komşularına sergiledi hayallerini. Bir gece kalacaklardı sadece balkonda. O gece büyük bir fırtına koptu. Bütün hayalleri uçtu. Bir ağacın en yüksek dallarına dolanmış bir vaziyette buldu hayallerini. Ve hepsi hemen hemen yırtılmıştı. Daha büyük sorunları vardi şimdi karşısında.
Biraz düşündükten sonra kararını verdi. Bıraktı oracıkta hayallerini. Kendi monoton, sıkıcı ve küçük halleri olan boktan dünyasına geri döndü.
Günler aylar belkide yıllar geçti ardından. O süre içerisinde daha basit haller kurup gerçekleştirmişti. Aslında hiçbiri hayal denebilecek bir özellik taşımıyordu. İnsanların günlük yapabilecekleri şeylerdi. Canına tak etmeye başlamıştı son zamanlarda. Tekrar hayal kurup, bu sefer kurduğu halleri gerçekleştirmek istedi.
Tekrar çamaşır makinesinden çıkardı hayallerini. Ütülemeye başladı. Ütünün buharları arasında kaybolmuş hissetti kendini bu sefer. Boğuluyordu sanki. Önünü görememeye başlamıştı. Onu da bitirmeden kaldırmak zorunda kalmıştı.
Bütün hayallerini aldı, hepsine birer birer ağladı. gözyaşlarıyla yıkadı resmen hepsini. Ve kurusunlar diye balkona astı hepsini. İnsanlara, komşularına sergiledi hayallerini. Bir gece kalacaklardı sadece balkonda. O gece büyük bir fırtına koptu. Bütün hayalleri uçtu. Bir ağacın en yüksek dallarına dolanmış bir vaziyette buldu hayallerini. Ve hepsi hemen hemen yırtılmıştı. Daha büyük sorunları vardi şimdi karşısında.
Hayallerini o ağacın tepesinden alıp, eve götürüp onları yama mı yapmalıydı?
yoksa orada mı bırakmalıydı?
Yamalı hayallerle ilerlemek onu ne kadar mutlu edebilirdi ki?
Yorumlar
Yorum Gönder