Kayıtlar

Hepsi Aynı Şehir: KOCAELİ

Resim

Başlıksız

sade kahve  gece  ışıkları  sokak hayvanları  çikolatalarım kaldırım üstü kafeler şehirler arası otobüs yolculukları deniz kıyısı fahişeler arabam bol mayonez ve ketçaplı makarnalar canını acıttıklarım canımı acıtanlar yanlış anlaşılmalar kitaplarımdaki  dükkanlar çantam üstü kapalı sohbetler zoraki gülümsemeler peşimdekiler yetişmeye çalıştıklarım geç kaldıklarım her sabah uyanmak zorunda olmak kırmızı ışıkta bekleyen dilenciler gökdelenler parfüm kokuları kuşlar hafta sonu tatilleri yarım kalan hikayelerim balıkçı ahmet amca tuzlu fıstık ve bira trafikte dur kalk yapmaktan ağrıyan bacaklarım arkadaşlarımın üzerimde bıraktığı fondoten ve ruj izleri sessiz kalmayı beceremeyen telefonum aradığım huzur "farkında olmak" her şeyin ve empati yaparken içini okuduğumda insanların gözlerine baktığımda gördüğümde bütün yaşadıklarını ve hayat hayat hayat kendimi hep kaçarken buluyorum...

Ölmedim İşte | Bulduklarım vol8

Ölmedim işte. Ölmedim. Demek ki yaşamam gerekliydi. Bir gizli kuvvet olmalı bizi yaşatan. Yaşamakla ölmek arasındaki maceramızı düzenleyen, Çaresizliğimizi her yerde yüzümüze tokat gibi indiren bir kuvvet olmalı. Şimdi seni daha çok seviyorum. Meğer ölüm senin kadar güzel değilmiş. Şimdi güzelliğin daha yakıcı, daha alımlı. Bütün neden'ler senin için yaşamayı gerektiyor şimdi. Nasıldım nasıldım o gece, o gün bilemezsin? Eski, taş binalar üstüme yıkılıyordu, başımda parçalanıyordu vitrinlerin camları. Her taşıt beni ezip geçiyordu yanımdan. İnsanlar anlımda yürüyordu çamurlu, pis ayaklarıyla. Rüzgar gırtlağıma yapışmış bir el gibiydi. Kitaplar dergiler, gördüm boyalı dükkanlarda. Hepsi ölmek diyordu. Yalnız ölümdü gördüğüm kaldırımlarda. Artık her şey boştu, yalındı. Kirli bir çamaşırdı üzerimde yaşamak. Umutlarımı yitirmiştin. Arayıp bulacak gücüm kalmamıştı. Öyleyse yorgundum, bitkindim. Ellerimi sevmiyordum, gözlerim utanç veriyordu gözlerime. Damarlarımdaki kan rahatsız ediyordu

Şimdi Sen Yan

Küçücüktü yüreğim… Korkak, tedirgin. Küçücüktü, avuçlarına bıraktım. Saftı, güven doluydu. Korkaklığı, kırılganlığı dışarıda öylece kalakalma ihtimaliydi. İhtimali küçük yüreğinden de küçüktü. Oysa öylesine güvenle bırakmıştım ki ellerine yüreğimi küçücük bir ihtimal bile yoktu öylece kalakalmaya. Yüreğim ne kadar küçücükse ellerin kocaman ama sıcacıktı. Yüreğim üşürken avuçlarının sıcaklığıyla ısınırdı. Yüreğim ellerindeyken ben sadece tek yürektim ellerinde. Sen ellerindin, bense yüreğimdim. Başka hiçbir şey yoktu. Ne seni sen yapan kafesin, ne beni ben yapan ten evim vardı. Ben küçük bir yürek sen kocaman, sıcacık bir el. İsteseydi(k)n sonsuzluğa küçük bir yürek ve sıcacık bir el gidebilirdik. Dalgalar kıyıya neden gelir gider acep. Tam kavuşmuşken sahiline kendini neden geri çeker. Geri çektiğinde sebep ne ki tekrar gelir hasretlisinin kucağına. Bu böyle neden devran eder. Kavuştuğunda niye kalmaz, geri çekildiğinde niye geri gönder… Tıpkı yaralı titreyen yürekler. Önce çekersin ke

Hayat Kısa

Resim