Kayıtlar

Doğru etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kara Mesaj

Resim
Evrene gönderdiğin mesajlar aslında çok önemli. İstesen de istemesen de; evren, yolladığın bütün mesajları iyi-kötü ayrımı yapmadan kabul ediyor. Bunun sonucunda ise beklenmedik tesadüfler ortaya çıkıyor. Evrene gönderdiğin mesajın duygu yoğunluğuna bağlı olarak gerçekleşiyor her şey. Duygularının seviyesi ne kadar yüksek ise o kadar tesadüfle karşılaşıyorsun. Tıpkı bugün bana evrenin yaşattığı tesadüfler gibi...   Dışarı çıkar çıkmaz karşılaşmak istemediğim insanlar geldi birden bire aklıma ve onlardan ne kadar çok nefret ettiğim. Onlara karşı nefret duygum o kadar fazlaymış ki hepsi birden bire karşıma çıktılar. Karşılaşmak istemediğim bütün insanlar. Halbuki güne başlarken ne kadar çok mutluydum, umutluydum. Şu an içimde nefretten başka bir duygu yok. Evrene gönderdiğim "yanlış mesaj" günümü alt üst etmeye yetti. Kabul edilmemesi gereken bir mesajdı. Aslında mesajda göndermek istememiştim. Dediğim gibi hepsi birer tesadüftü. Bir sigara yanar bir sigara söner hay

Sadece İlk Kararı Vermekte Özgürsün | Bulduklarım vol.18

Adamın biri bilge bir kral olmakla ün salmış kralın yanına gider. Krala şunu sorar "Efendim söyleyin bana hayatta özgürlük var mıdır?" Kral "Elbette" der "Kaç bacağın var senin?" Adam soruya şaşırarak "İki efendim" der. Kral "Pekala, tek bacağının üstünde durabilir misin?" "Elbette" diye cevap verir adam. Kral "O halde hangi bacağın üstünde duracağına karar ver". Adam biraz düşünür ve sol bacağı üstünde durmaya karar verir. "Tamam" der kral "Şimdi de öteki bacağını kaldır." Adam şaşırır "Bu imkansız kralım" der. "Gördün mü?" der kral " Özgürlük budur. Sadece ilk kararı almakta özgürsün. Ondan sonrasında değil." Tiziano Terzani'nin Atlıkarıncada Bir Tur Daha adlı kitabında okuduğum bu küçük öykü yıllardır tartışılan özgürlük kavramı üzerinde bir kez daha düşünmeme yol açtı. Hayat gerçekten böyleydi. İlk kararı alıyordun ve gerisi o ilk karara bağlı olarak gerçekl

Yalanların Ağırlığı

Yalanlarla dolu bir dünya üzerinde aylar aylar önce tanışmışlar. Yalanlarla beslemişler arkadaşlıklarını. Yalanlar büyütmüşler birlikte mutlu olduklarını zannedercesine. Bu yalanlar yavaş yavaş yerini doğrulara bırakmaya başlamış. Doğrular girmeye başlamış hayatlarına. Korkar olmuşlar bir yerden sonra. Doğrular ağır gelmeye başlamış bunların omuzlarına. En sonunda bana geldiler. Yalanlarla dolu olan dünyada doğruları söyleyen bir insana ihtiyaçları olmuş. Anlayacağınız onlara ağır gelen yükü başkasıyla paylaşmak istemişler. Ama bende paylaştım onlarla "doğru" yüklerimi. Onlara bu "doğru yük" daha ağır gelmeye başladı. Daha çok korkar oldular "doğru" olanlardan. Saklanmaya çalıştılar bir süre karanlık odalarına. Olmadı. Doğrular onları çıkarmak zorunda kaldı sokağa. Omuzlarındaki yükle kambur bir şekilde yürür oldular sokaklarda. Utandılar çoğu zaman. Kuytu köşelerdeki cafelere oturdular ilk önce. Ama bu yeterli olmadı. Taşıdıkları doğrular onları gitgide