Kayıtlar

İlişkiler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yine Ertelendim…

Resim
Bazen hayat öyle hissettirir ki, sanki bir tren garında tek başına bekliyorsun. Elinde biletin var, yolculuğa hazırsın, ama o tren bir türlü gelmiyor. Herkes gidiyor, herkes yol alıyor; sen ise olduğun yerde, bekleyişin içinde tükeniyorsun. İşte ben de böyle hissediyorum… Çünkü sevdiğim insan tarafından sürekli erteleniyorum. Başta fark etmedim. Kendime bahaneler buldum. “Yorgundur,” dedim. “İşi vardır,” dedim. “Bugün canı istememiştir,” dedim. Ama zamanla bahaneler çoğaldıkça, içimdeki heves azalmaya başladı. Bir sinema planı kurulur, “Geç olur” diye ertelenir. Pazar kahvaltısı söz verilir, sabah olduğunda “Evde takılalım” denir. Ben heyecanla “Yarın görüşelim mi?” diye sorarım, o ise “Bakalım, işim çıkmazsa” der. Ve inan bana, o iş her zaman çıkar. Ama asıl acı olan ertelemeler değil. Asıl acı olan, bu ertelemelerle birlikte kendimi sorgulamam. Acaba ben sıkıcı mıyım? Konuşacak bir şeyim mi yok? Onun için yeterince değerli değil miyim? O “hayır” dediğinde içimdeki tüm ışık sönüyo...

Sana Değer Veren Bir Kalbin Hikayesi

Resim
Gerçekten sevilmek, çoğu zaman sözcüklere sığmaz. Anlarsın. Hissedilir. Bir insanın sana verdiği değeri anlamanın en önemli yollarından biri, onun seni nasıl hissettirdiğine gösterdiği özendedir. Çünkü bir kalp, diğer bir kalbin incindiğini gördüğünde nasıl davrandığıyla belli eder kendini. Kimse kusursuz değildir. Elbet üzüleceğiz, elbet birbirimize yanlışlar yapacağız. Ama önemli olan, hatanın ardından gelen bakıştır; içten bir üzülme, samimi bir "üzgünüm". Savunmaya geçmeden, kendini haklı çıkarmaya çalışmadan, sadece "Senin canın acıdı, bunu biliyorum" diyebilmek. O an kırılmış kalbinle gözlerinin içine bakarak, seni anlamaya çalışması. Sana değer veren bir insan, özür dilemenin gurur kırmaktan daha önemli olduğunu bilir. Seni kendi egosundan, kendi haklılığından önde tutar. Sadece seni değil, duygularını da sever. Kızışmanı, suskunluğunu, gözlerinden dökülen bir damla yaşı önemser. "Ama ben böyle demek istemedim" diyerek konuyu kapatmaz; "Sana ke...

Kalbimdeki Küçük Fırtınalar: Kuruntularla Gelen Aşk

Resim
Son zamanlarda hayatımda yeni biri var. Aslında “ilişki” mi, yoksa sadece iki yalnız ruhun birbirine dokunma çabası mı, bazen ben de emin olamıyorum. Beni hem çok mutlu ediyor, hem de içimde daha önce tatmadığım türden kuruntuları harekete geçiriyor. Önce kuruntulardan bahsetmeliyim... Ona biraz fazla kafayı taktım galiba. Büyük, destansı bir aşk yaşadığımızı iddia edemem; zaten biliyorum ki duygularım henüz o uç noktalarda değil. Ama buna rağmen, gün içinde ne yapıyor, ne düşünüyor, aklından neler geçiyor diye deli gibi merak ediyorum. O, bana karşı duygularını net bir şekilde ifade etmiyor gibi. Sanki karşımda kapalı bir kutu var ve ben içini açıp bakamıyorum. Yan yana geldiğimizdeyse işler tamamen değişiyor. O anlar öyle sıcak, öyle samimi ki... Yeni evli çiftler gibi birbirimize sarılıyoruz, gülüyoruz, küçük şeylere birlikte seviniyoruz. Bu haliyle bana müthiş bir mutluluk veriyor, bunu inkâr edemem. Ama... İşte ama'lar hiç bitmiyor. Onun dışında, sanki beni tanımak gibi bir...

YENİDEN TANIŞMAK CESARET İSTER

Resim
    Bir zamanlar yolumuz kesiştiğinde, belki de o ilk buluşma anında hissettiğimiz keşif duygusu hala içimizde yaşıyor. İlk bakışta, gözlerimizin birbirine buluştuğu anın sihirli dokunuşu, birbirimizin hayatlarına kök salacağımızı ve birlikte unutulmaz anılara şahitlik edeceğimizi bize hatırlattı. Acaba o an bilişimizin derinliklerinde, bu büyülü serüvene atılacağımızı hissetmiş miydik? Belki bilmiyorduk, ancak bu cevapsız soru bile içimizdeki merak ateşini körükleyerek, birbirimizi keşfetme arzusunu körükledi. Şimdi düşünüyorum da ilk buluşmamızdaki o heyecan verici gerginlik ve umut dolu bakışlarımızı hatırlıyorum. O zamanlarda düşüncelerimizi ve duygularımızı tam olarak hatırlıyor muyuz? Acaba zamanla bu anların sihri biraz solmamış ve günlük hayatın karmaşasında unutulmuş olabilir mi? Ancak şu an, şu anda, o ilk anı yeniden yaşama fırsatımız olsaydı, neler yapardık? Neler hissederdik? Neler düşünürdük? Elimizden gelenin en iyisini yapmak için nasıl çabalayabilirdik? Gözler...

DEĞİŞEN BEDEN DEĞİŞMEYEN RUH: İKİNCİ ŞANS

Resim
    "Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur" atasözü, insanın yaşla birlikte değişmeyen özelliklerini ve kişiliğini vurgular. Bu atasözü, insanların yaşlandıkça değişim geçirmediği, yani temel karakter özelliklerinin korunduğunu anlatmaktadır. Ancak, bu değişmeme durumu sadece olumlu özellikler için geçerli değildir. İnsanların karakter özellikleri arasında ne yazık ki olumsuz özellikler de yaşla birlikte devam edebilmektedir. Örnek olarak, bir kişi yedisinde cesur ve kararlı bir yapıya sahipse, yetmişinde de bu özelliklere sahip olmaya devam edeceği varsayılabilir. Fakat kişi gençken sahip olduğu sabırsızlık veya öfke gibi olumsuz özellikler de yaşlandıkça hala mevcut olabilir. İnsanların yaşlandıkça olumlu özelliklerini korumaları, ancak olumsuz özelliklerin de etkisini sürdürebileceği bir gerçektir. Bu durum, insan doğasının karmaşıklığını ve yaşla birlikte yaşanan değişim sürecini yansıtmaktadır.       İnsanların karakterleri ve temel özellikleri,...