Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2013 Son

Resim
2013 yılının sonuna geldik artık. Genel olarak ilginç bir yıl yaşadım. Dört sevgili sığdırdım bu seneye. Bir ölüm, bir diriliş. Kavgalar sığdırdım. Ayrılıklar, barışmalar. Dost kazandım bu yıl, en güzelinden. Mutlu oldum, üzüldüm, ağladım, depresyona girdim-çıktım, çılgınlar gibi eğlendim, dostlarımla vakit geçirdim, bilgisayarımla ilgilendim. Genel olarak sıkıcı bi yıldı.  2013'e girerkenki dileklerimin bi kısmı gerçekleşti. Sanırım çok fazla dilek dilememek gerekiyormuş. O yüzden bu sene sadece bir tane dilek dileyeceğim. Artık işim dileklere kaldı çünkü. Tek bir dileğim var ama bu sefer buraya yazmayacağım. Kendi içimde saklayacağım. Umarım hepinizin dilekleri kabul olur. Yolunuz hep aydınlık olsun.

Aşkımsı Bir İlişki !

Resim
Gene isim vermeden yazacağım çünkü öyle daha eğlenceli oluyor. Alınmak isteyen, hemen alınıveriyor üzerine. Ya bir anda hayatından çıkartabiliyor ya da hayatıma dahil olabiliyor. Neyse ben bu gece yaşadığım bir olaydan bahsedeceğim.  Çok sıcak bir gelişme, son dakika haberi. Telefonum çaldı. Arayan numarayı tanımıyordum. Öncesinde açmak istemedim ama merak ettim " KİM? " olduğunu ve açtım telefonu. Önce bi süre sustu sesimi falan dinledi sandım. Ama ben konuşmaya devam ettikçe o da konuşmaya devam etti. Konuşan kişiyi tanımıyordum. Ama bana " Eski sevgilin seni çok seviyor, seni çok özlemiş. Ona geri dönmeni istiyor. " gibisinden bir sürü cümle kurdu. Bende kibarca istemediğimi söyledim. Israr etmeye devam etti. Ben de hayır barışmayacağım diye direttim ve kazanmış olacağım ki yanında ki aldı bir anda telefonu eline. Bu sefer bir erkek ses konuşmaya başladı. Bu konuşanı da tanımıyorum. Bu da saçmalama sınırlarını son derece zorladı. Daha fazla zorlayamazdı

Bundan Sonra Böyle, Yersen!

Resim
Aslında hiç kimseyi umursamıyorum. Hayatım boyunca yanımda olacak olan kişiler zaten belli. Çünkü oturmuş o kadar güzel dostluklarım var ki... Hepsini de çok seviyorum. Ailem gibi hepsi. Birbirimizi arayıp sormasak bile bağlarımız sayesinde hiç bir sorun yaşamıyoruz. Hayatımın bazı dönemlerinde bazı arkadaşlarım hayatımdan çıkarlar. Çıkmak isterler. Nedenini onlara sormak lazım. Benden mi artık sıkılıyorlar tam bilmiyorum. Ama bir yerden sonra tekrar hayatıma girmek istiyorlar ve bende buna izin veriyorum. Hayatımda olmadıkları zaman dilimindeki kaybettikleri şeyleri kazanmak için mi geri dönüyorlar bilmiyorum. Bilmiyorum dedim ya bilmiyorum. Böyle bi hayat yaşıyorum işte gidenlerin arkasından ağlamamayı öğrendim. Çünkü geri dönüyorlar bi zaman sonra. Bu yüzden de geri döneceklerini bildiğim için ağlamanın anlamı yok. Her gittiklerinde ağlarsam oohhhoooo!!! Geri dönmelerini de beklemiyorum ben onların. Ama izin veriyorum tekrar geri dönmelerine. Büyüklük bende kalsın diyorum ve

Ebru Gündeş - Ben Olmayınca

Resim
ben olmayınca hemen bulmuşsun birini  yol ayrımında unuttun yeminlerini  sen bitirdin hem kendini hem de beni  şimdi git artık, dönme geri  kime gidersen git beni unut artık  bir gün aşklar biter, hatıralar kalır,  kimi seversen sev hep hatırlatır  sanma bir başkası yerimi alır  gelenler gideni elbet aratır  ben olmayınca "ondan kurtuldum" demişsin  benim yerime bir başkasını sevmişsin  beni zaten aslında hic sevmemişsin  üzülmedim hiç, dönme geri  kime gidersen git, beni unut artık  bir gün aşklar biter, hatıralar kalır,  kimi seversen sev hep hatırlatır  sanma bir başkası yerimi alır  gelenler gideni elbet aratır

Aşk Acıtır

Resim
Şu an ki sorunsalımı çözdüm sanırım. Evet, aşık oldum diyebilirim. Onunla konuştuk, sohbet ettik, güldük, eğlendik, içtik. Bunların çoğunu da zaten bir gecede hallettik. Ama durum biraz karışık. Çünkü onun bi sevgilisi var. Hemde onu çok seviyor. Onu hala "ÇOK" severken, kalbin de bana da yer açabilmişti. Değişik bir durum dimi? Nasıl olduğunu merak ettiniz şimdi. Onunla tanıştığım zamanlarda sevgilisinden daha yeni ayrılmış, duygusal bir boşluğa düşmüş. O boşluğu benimle doldurmaya çalışmaya çalışmıştı. Sürekli mesajlar atardı bana. Sohbet ederdik ottan boktan. İlk başlarda ben yüz vermezdim hatta. Çünkü kendimi ağırdan satmayı severim ben. İlk zamanlarda çok trip atardı. "Niye yazmıyorsun?", "Sana zorla mesaj attırıyorum sanki", "Benimle ilgilen yaa" gibisinden mesajlar gelmiştir tabiki. Kendime kızıyorum aslında. "Neden ağırdan sattım ki kendimi?" diye. Çünkü belki o zamanlar onunla daha çok ilgilenseydim daha farklı olacaktı h

Hayatım Şelale Gibi

Resim
Hayatı akışına bırak gitsin. Su akar yolunu bulur... Gibisinden bir sürü cümle... Bu cümleler herkes için doğru cümleler. Herkesin hayatı bir akarsu gibi, ilerliyoruz sürekli. Deniz ve ya okyanusa ulaşmaya çalışıyoruz, yahut bir göle. Son zamanlarda benim hayat akışım da uçurumun içine doğru. Görkemli bir şelale aslında. Işıl ışıl parlıyor. Bi yerden gökkuşağı çıkıyor falan. Tam bir görsel şölen anlayacağın. Gören insanlar tekrar tekrar bakıyorlar, büyüleniyorlar. Ne kadar güzelmiş diye imreniyorlar belkide. Belkide yanlış bir seçimle başkasının akması gereken yere yöneldim. Belkide başkasının hayatıdır yaşadığım. Halbuki ben o tepeden aşağı düşerken kayaların nasıl canımı acıttığını görmüyorlar, hissetmiyorlar. Yere çarpışımın sesini duyuyorlar ama ne denli ağrılar yarattığının farkında değiller. Az da olsa buharlaşıp yok olduğumu da görmüyorlar. Onlar sadece bakıyorlar ama görmüyorlar. Çünkü ben o şelaleyim. Görkemli, gösterişli ve ihtişamlıyım. Ama içimdeki fırtınalardan k

Daha çok ondan - Daha az bundan

Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz: Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz Daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var. çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz,  çok savurganca para harcıyoruz,  çok az gülüyoruz,  çok hızlı araba kullanıyor,  çok çabuk kızıyoruz,  çok geç saatlere kadar oturuyor,  çok yorgun kalkıyoruz,  çok az okuyor, çok fazla tv izliyoruz  ve  çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz. Geçimimiz

Aşk Sessiz, Sevgi Dilsizdir

Bir adam anlatıyor.. Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim.Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karım , her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, "Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri" derdi.. Öldüğünde,yedi tane resmimiz vardı. 97'in bir gecesinde, onu aldattım.Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece "Biliyorum" dedi. İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim.Fotoğraflarımıza bakıyordum yine.. Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün farkettim.A.R.K.A.S.I.N. Gerisi için yılları yetmemişti.Ama sanırım "Arkasına bak"yazmaya filan niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım.Hiçbir şey yoktu.Sonra bir şey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm. İnanabiliyor musunuz, herbirinin arkasından bir mektup ç

Bir Daha Doğurma Beni

Hayat pamuk şekeri değilmiş anne Çok zor meslekmiş insan olmak. Yaşayabilmek boynuna geçirilen binlerce halatın düğümleri çözülür umuduyla, Tabureye nekadar sıkı basarsam, okadar korkmalıymışım meğer tekme atılmasından.. Büyüdükçe küçülüyormuş etrafındakiler.. Büyüdükçe çirkinleşiyormuş, yalanlar yorgan oluyormuş ihanetlere. Zedeleniyormuş güven dedikleri kan damlamadığından farketmiyormuşsun olanları.. Sadece derin bir sızı hissettiriyormuş, senelerce neden aratan bir ağrı. Ve küçükken senden uzaklaşma hissim, Büyüdükçe daha çok bağlıyormuş beni sana. Tek gerçeğim olduğunu kanıtlıyormuş, öğrendiğim yalanlar.. Hayat gazoz kapağından bozma kesici oyuncaklardan korkmak değilmiş anne.. Dönen atlı karıncalardan daha miğde bulandırıcı bir Dünya varmış dönüp duran. Ve kırmızıklı başlıklı kız, kurtulamazmış hiçbir kurdun elinden.. Hayat masal değilmiş anne.. ``Mutlu son`` dedikleri sevişme seanslarının salon ağzı gerçekte. Adalet ``Çıplak Krala`` benziyor anne. Soytarıl

Kelimeler Şahane

İnsanların kullandığı kelimeler aslında daha çok şey anlatır. Kendinize yakın hissettiğiniz kişilerin cümlelerinde ki alt yazıları bile okursunuz. Bu olay işte cümlelerin duygularını yansıtır. Eğer az ve öz konuşarak alt yazıları okuyabiliyorsanız, ne mutlu size! "Trip atma" olayını saçma bulurum ve hayatımda kolay kolay trip atmam. Hatta hiç atmam. Ama işte bu olaya benzetebiliriz biraz. Size birinin trip attığını düşünün; sizden yapmanızı istediği şey "alt yazıları okumanızdır". Başka bir şey değil. İşte bu yüzden alt yazıları okumak biraz zordur. Eğer bu okuma olayını herkese uygulayabiliyorsan, senden iyisi yok. Ama herkese uygulamanızı tavsiye etmiyorum bunu. Neden mi? Çünkü; herkesi çok daha iyi tanımaya başlıyorsun. İlk tanıştığın birinin ne mal olduğunu anlayabiliyorsun. O yüzden bazen her şeyi akışına bırakmak lazım. Alt yazıları boşverip hayatın akışına bırakmalı insan kendini. Tat almaya bakmalı. Bazense tadı damağında kalmalı. Kelimeler şahane K

Ağlamak Güzeldir

Ağlamak güzeldir  Dökülürken yaşlar gözünden  Sakın utanma...  Bu sözlerle başlamak istedim sözlerime bu sefer. Ağlamaktan utanmadım dün gece. Ağladıkça ağladım, gözyaşlarım içime aktı, hıçkırıklarım içimde yankılandı. Utanmadım bunları yaparken. Ona kavuşamayacağımı bile bile ağladım. Ona dokundum, sevdim, öptüm, okşadım. Ama ona sahip olamayacağımı biliyordum. Her ne kadar ağladığım sırada yanımda da olsa, o bana ait değildi. Bir başka kalpte çarpıyordu kalbi onun. Bense bi hevestim onun için belkide. Onun adına konuşamam aslında. Yanımdaydı ağladığımda, elimi uzatsam ona dokunurdum. Ağladım ağladım... Göz yaşlarım içime aktı sanmıştım ama kafamı yastıktan kaldırdığımda sırılsıklamdı yastık. Ama kimse hıçkırıklarımı duymamıştı. O bile duymamıştı. çünkü alkolün etkisiyle baya bir derin uykuya dalmıştı yanımda. Nasılda güzel uyuyordu... saatlerce onu izledim aslında. Saçlarını okşadım, öptüm kokladım. Çünkü tekrar benim olamayacaktı. O an hiç bitmesin diye dua ettim. Ben ağlad

Emir - Tutuşmayan Kalmasın

Resim
Yaşanması gerekiyorsa yaşanır Ne yani şimdi benden çekiniyor musun? Herkes ne düşünür diye susamam Ben ne isen oyum. Yaşanması gerekiyorsa yaşanır Ne yani şimdi benden çekiniyor musun? Herkes ne düşünür beni bağlamaz Anlıyor musun? Yarını görmeyi kim garanti ediyor? Yıllar ayak altından kayıp da gidiyor Hesap kitapla kalbi kimse dizginleyemez Aksini söyleyen aşka ayıp ediyor Bir öpücükle yangın çıkarmaya var mısın? Sen de yan, beni de yak tutuşmayan kalmasın Umrumda değil kim anlarsa anlasın Nefessiz kalalım kurtaran da olmasın Bir öpücükle yangın çıkarmaya var mısın? Sen de yan, beni de yak tutuşmayan kalmasın Umrumda değil kim anlarsa anlasın Nefessiz kalalım kurtaran da olmasın

İntihar Mektubu | Bulduklarım vol.19

Hiç tak ettiği oldu mu canınıza birşeylerin? Kendinizi şu şehirden ya da dünyadan hatta evrenden dışarı atmak istediğiniz yapayalnız hissettiğiniz benliğinizi kimsesiz bir sokak kedisi gibi? Ya da izbe bir parkın bankında çiseleyen bir yağmurun altında geceyi geçirmek istediniz mi?Hayatı hergün değişen ve karmaşıklaşan dertler yumağı olarak gördüğünüz sabahlara kadar gözünüzü hiç kırpmadan efkarlı ve çaresiz bir vefasızı düşündüğünüz?Ahh keşke diye umutsuzca iç çektiğiniz?Sonra ağladığınız yorulana kadar bitiverir diye… Kahrolası aşk masalını bir kalemde silmek istediğiniz oldu mu? Her geçen gün biraz daha umudunuz kırıldı mı yarınları düşünürken bir başınıza? Sonra bir dost aradınız mı hep sadık güvenilir ve samimi… Uzaklara bakıp derin derin daldınız mı mutsuz ve umutsuzca? Uçan kuşlara imrendiniz mi ne kadar özgür temiz ve saflar diye… Geçmiş günler canlandığında gözünüzde neden diye sordunuz mu hiç kendinize? Şimdi için kaygılandınız mı? Ve gelecek içinse satmışım anasını

Çarşaf Hayaller

Çamaşır makinesinden yeni çıkmış bir çarşaf gibiydi hayali. Onu önce ütüleyecekti, yani gerçekleştirecekti. Çünkü gerçekleştirmeyi çok istiyordu. Sonrası için daha büyük planları vardı. Başladı ütülemeye ama çok zor gelmişti ütülemek. Yarıda bıraktı hayalini katlayıp kaldırdı, buruşuk bir vaziyette dolaba. Tekrar kullanmayacaktı da, bunun da farkındaydı. Günler aylar belkide yıllar geçti ardından. O süre içerisinde daha basit haller kurup gerçekleştirmişti. Aslında hiçbiri hayal denebilecek bir özellik taşımıyordu. İnsanların günlük yapabilecekleri şeylerdi. Canına tak etmeye başlamıştı son zamanlarda. Tekrar hayal kurup, bu sefer kurduğu halleri gerçekleştirmek istedi. Tekrar çamaşır makinesinden çıkardı hayallerini. Ütülemeye başladı. Ütünün buharları arasında kaybolmuş hissetti kendini bu sefer. Boğuluyordu sanki. Önünü görememeye başlamıştı. Onu da bitirmeden kaldırmak zorunda kalmıştı. Bütün hayallerini aldı, hepsine birer birer ağladı. gözyaşlarıyla yıkadı resmen hepsini. V

Değiştirdim

"Sanki gemisini başıboş bırakmış bir kaptan gibiydim. Öylesine sürükleniyor, kontrolü elimde tutmak bir yana hep durumu kurtarmaya çalışıyordum. Ve hayat bir dümenin başında, gemiyi kullanmayı öğrenemeden geçip gidiyordu. Ama bir gün bildiğim her şeyin başkalarının doğrusu olduğunu ve çektiğim her acının bildiklerimle ilişkisini anladım. O an, beni memnun etmeyen hallerden yavaş yavaş sıyrılmaya başladım. Ve fark ettikçe değiştirdim: Hayır dersem insanlar beni sevmez zannederdim,  değiştirdim. Sınırlar koymadan yaşardım,  değiştirdim. Temel önceliğim karşımdakinin memnuniyetiydi,  değiştirdim. Kendimi tanımaz, kendimle zaman geçiremezdim,  değiştirdim. Alışkanlıklarım bağımlılığa dönüşürdü,  değiştirdim. Kafamın içinde sürekli konuşan başka bir ben vardı,  değiştirdim. Anda olmanın keyfini her zaman çıkaramazdım,  değiştirdim. Eski eşyaları, anılarıyla saklardım,  değiştirdim... Bir de baktım ki artık kaptan benim!

Özür Dilerim, AFFETMEYECEĞİM !

Özür dilerim Buluşacağımız günü sabırsızlıkla beklediğim için. Özür dilerim Buluştuğumuz da gözlerinin içine bakarken heyecandan saçmaladığım için. Özür dilerim Elini tutmaya çalışırken 2 kere düşündüğüm için, incinirsin diye. Özür dilerim Seni öpmeye kıyamadığım için. Özür dilerim Diğerleri gibi gece başımı yastığa koyduğumda senle yatma hayalleri kurmadığım için. Özür dilerim Sana sarıldığımda gözlerimi kapatıp hiç ayrılmamanın hayallerini kurduğum için. Özür dilerim Seni yanımdayken dahi özlediğim için Özür dilerim işte ADAM GİBİ SEVDİĞİM İÇİN Ama duuuur! Affetme. Şimdi sen özür dile; Başka bedenlere anlık zevk olduğun için Şimdi sen özür dile; Gözlerime bakıp 'yalandan da olsa' seni seviyorum dediğin için Şimdi sen özür dile; Tutamadığım o el ile başka tenlere dokunduğun için Şimdi sen özür dile; Yanımdayken bile başkalarını düşündüğün için Şimdi sen özür dile; Başkasıyla yatma hayalleri kurmayı bırak, başkalarına ait olduğ

Öğrendim ki Ben Hayata

Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, Gerisini karşı tarafa bırakırsınız. Güveni geliştirmek yıllar alıyor, Yıkmak bir dakika. Hayatında nelere sahip olduğun değil Kiminle olduğun önemli. Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek. Öğrendim ki, bir de Kendini en iyilerle kıyaslamak değil Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir. İnsanların başına ne geldiği değil O durumda ne yaptıkları önemli. Ne kadar küçük dilimlersen dilimle Her işin iki yüzü var. Olmak istediğim insan olabilmem Çok vakit alıyor. Karşılık vermek Düşünmekten çok daha basit. "Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek" Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun. Öğrendim ki bazen 'Bittim' dediğin andan itibaren Pilinin bitmesine daha çok var. Sen tepkilerini kontrol edemezsen Tepkilerin hayatını kontrol eder. Kahraman dediğimiz insanlar Bir şey yapılması gerektiğinde Yapılması gerekeni Şartl

Sadece İlk Kararı Vermekte Özgürsün | Bulduklarım vol.18

Adamın biri bilge bir kral olmakla ün salmış kralın yanına gider. Krala şunu sorar "Efendim söyleyin bana hayatta özgürlük var mıdır?" Kral "Elbette" der "Kaç bacağın var senin?" Adam soruya şaşırarak "İki efendim" der. Kral "Pekala, tek bacağının üstünde durabilir misin?" "Elbette" diye cevap verir adam. Kral "O halde hangi bacağın üstünde duracağına karar ver". Adam biraz düşünür ve sol bacağı üstünde durmaya karar verir. "Tamam" der kral "Şimdi de öteki bacağını kaldır." Adam şaşırır "Bu imkansız kralım" der. "Gördün mü?" der kral " Özgürlük budur. Sadece ilk kararı almakta özgürsün. Ondan sonrasında değil." Tiziano Terzani'nin Atlıkarıncada Bir Tur Daha adlı kitabında okuduğum bu küçük öykü yıllardır tartışılan özgürlük kavramı üzerinde bir kez daha düşünmeme yol açtı. Hayat gerçekten böyleydi. İlk kararı alıyordun ve gerisi o ilk karara bağlı olarak gerçekl

Hayatla Oynama Çocuğum | Bulduklarım vol.17

Hayatla oynama çocuğum; düşün öldürmeden, öldürmeye karar vermeden önce: İstediğin zaman katil olabilirsin ama istediğinde masum olamazsın. Bir canlıyı öldürebilirsin ama bir ölüye can veremezsin. Canın çektiği zaman hapse girebilirsin ama canın çekti diye dışarı çıkamazsın. İstersen kirlenirsin ama her lekeyi temizleyemezsin. Hayatla oynama çocuğum; hayatı bugünden ibaret sanma. Hayat dediğin değişir. Dikkatli bakarsan görürsün nasıl değiştiğini. Hiçbir şeyi görmüyorsan kendine bak. Daha dün, “off, bir an önce sakalım çıksa da hava atsam” diye geçiriyordun aklından, bak bugün ne kadar da hızla uzuyor yüzündeki o kıllar. Bu defa da kesmekle başedemiyorsun. İnaçların değişir. Bugün doğru bildiğin şeyin yarın o kadar da doğru olmadığını anlarsın. "O zaman ne kadar da cahilmişim!" diye gülersin kendine. Ama bunları düşünüp gülebilmen için yaşaman ve geri dönmenin mümkün olduğu bir yerde bulunman gerekir. Unutma, ölümün çaresi yoktur sadece. Dostların değişir; tabii düşmanlar

Göz Ameliyatım

Neler oldu neler? Gözlüğümle eskisi kadar iyi göremediğim için doktora gittim. Ben sadece gözlük numaralarımın büyüdüğünü düşünmüştüm. Ama velev ki öyle değilmiş. Çünkü doktor hangi merceği takarsa taksın, benim görüşüm düzelmedi. Meğersem bende keratokonus diye bir rahatsızlık varmış. Hemen kısaca anlatayım bu rahatsızlığı size. Gözün önünde bulunun kornea dediğimiz kısımda bozulmalar varmış. Daha sivri ve inceymiş normalde göre. Bunun üzerine ben bir iki doktora daha gittim. Göz topografısi falan çektirdim. Gözle alakalı  çok makineye girdim işte. Sonunda bana her doktor ameliyat dedi. Crosslinking ameliyatı olacakmışım. Ben iğneden korkan adama, sen gel "ameliyatı olman lazım" de. önce bi yusuf yusuf oldum tabi. Günlerce ameliyat moduna girmekle uğraştım. Ameliyat öncesi iki gece uyuyamadım. Gel gör ki ameliyat günü geldi çattı. Bana "saat 11:00'de ameliyathane önünde ol seni çağırırız biz" dediler. Ben beklemeye başladım. Beklerken de uyumuşum zaten. Sa

Altıncı His

Boşuna üzülmüşüm, boşuna ağlamışım. Hiç birinden farkın yokmuş seninde. Aynı şeyler başıma gelecek diye korkuyordum. Korkularım gerçekleşmeye başladı. Nereden başlasam bilemiyorum anlatmaya. Değişecek hayatım sanmıştım. En önemlisi de sana inanmıştım. İnanmak istemiştim koşulsuz şartsız. Bunu da sana söylemiştim. Senin de isteğin benim istediğim gibi bi hayat ise neden o zaman bu tarz bi olayla beni karşılaştırıyorsun? Artık ağzımdan çıkan her "aşkım" kelimesi yalan. Sana söylediğim bütün sevgi dolu cümleler yalan. Çünkü ben artık sana güvenmiyorum. Güvenmek hayatımın en önemli parçası. Ve altıncı hissim beni hiç bir zaman yanıltmaz. Aldatıldığımı hissediyor oluşum, benim için bir ilişkinin bitmesi demektir. Ki sen bu hissi çoktan hissettirdin bana. Neden böyle davrandığını kestiremiyorum. Kafam karıştı. Boş yere ümitlenmişim ben yine. Senle yaşadığım herşey boşmuş, yalanmış. Bundan sonra da ben yalan olacağım. Dişe diş kana kanla cevap vermesini iyi bilirim aşkım.

Kıskan & Sev & Özle

Kıskan ya.  Biriyle konuştuğumu görünce trip at bana.  Bi tek benimle konuş de.  Gecenin bir yarısında uyandır, sesini özledim de.  Hep senin sesinle uyuyup senin sesinle uyanayım.  Olmuyor başka türlü, rahat uyuyamıyorum de.  Benden bir saat haber alamadığında ortalığı ayağa kaldır.  Yap yani.  Sahiplen.  Kıskan.  Sev.  En çokta özle.  Yüzünü görmek istiyorum de.  Görüşelim olmuyor sensiz de.  Haberim olmadığında kapıma kadar gel, çık dışarıya de.  Tek başıma evin önüne bile çıkarma beni.  Hep benden bekleme, biraz da sen özle.  İhtiyacım var sahiplenmeye sahiplenilmeye.  Hep bir şeyler eksik oluyor aradığım O kisi olmayınca .  Hadi çıkta gel artık...

Ajda Pekkan ft. Ozan Çolakoğlu - Ara Sıcak

Resim
Çok mu şey istemiş olurum senden bilmem. Zaten hep çok isterim ben azla yetinmem. Başka bir hayat var dışarıda ama sensiz. Şöyle bir hava alsam da gelsem.. Ya da gelmesem.. Kuş havalandı kaçış mübahtır, İntikam soğuk bazen ara sıcaktır. İçimdeki okyanusta aşksız yüzmesi tehlikeli ve yasaktır. Beni ben bile tutamadım hayat boyu elimde. Her geliş sebebim aşk, geri dönüş mazeretimde… Çok mu şey istemiş olurum senden bilmem Zaten hep çok isterim ben azla yetinmem. Başka bir hayat var dışarıda ama sensiz. Şöyle bir hava alsam da gelsem.. Yada gelmesem.. Kuş havalandı kaçış mübahtır, İntikam soğuk bazen ara sıcaktır. İçimdeki okyanusta aşksız yüzmesi tehlikeli ve yasaktır. Beni ben bile tutamadım hayat boyu elimde. Her geliş sebebim aşk, geri dönüş mazeretimde…

Hangi Burç Nasıl Terk Eder | Bulduklarım vol16

El atmadığım bir burç muhabbeti kaldı diyerek, size kaynağı götüm olan bir olayla manitanızın burcuna göre nasıl terk edileceğinizi söyleyeceğim. Üstelik öyle hiç anlamadığınız laflar da yok, Mart ayında sağ taraftan kakalayan Venüs’ün sizi darlaması. Yok, efendim çaprazlama giden Uranüs’ün Mayıs ayında sizi etkisi altına alıp Ay denilen melankolik gezegenin sizi çarpması. Diğer satıra geçerken bir öncekini unutuyorum yahu, iyi bişi mi dedi kötü mü dedi diyerek bir garip oluyorum... O sayfa sayfa yorumlarda para, aşk meşk ararken, gram anlamadığım 45 derecelik açı ile kapsama altına girdiğimiz Merkür’ü anlatırsa olacak olan bu! Ben de kendimce burçlarla ilgili birtakım kaynakları araştırarak bu sene sizi terk edecek burçların bunu nasıl yapacağını yazacağım. Ona göre artık önleminizi alırsınız. Koç: Koç burcu erkeğinin daima kafası karışıktır. Ne istediğini bilmeyen koç burçları, bu gün sizi ister yarın pişman olur, yarın yine ister ama haftaya yine pişman olur. Koç burçları gara

Bana Aşık Olabilir Misin ?

Uyanmak istemediğin bir saatte uyanıp tavana baktığında aklına gelen ilk kişi ben olabilir miyim ? Durup dururken içinden kendine ; " şimdi o napıyordur? " diyebilir misin benim için ? Bir yerlerden çıkma saatimi beklersen Dünya sana daha da yaşanamaz bir yer gelebilir mi ? Sabah mesajımı gülümseyerek okuyabilir misin ? İki dakika geç cevap verirsem , kafan da beni türlü cinayetler oluşturarak öldürür müsün ? Geceleri senden önce uyuduğumda beni terk edilmekle tehdit eder misin ? Bana , ailemle kavga edersem onların ne olursa olsun haklı olduğunu , onlardan özür dilemem gerektiğini söyleyebilir misin ? Bundan sonra bişeyler olup , sana sarılabilir miyim ? Ben Dünya'nın en güzel hissini hissedebilir miyim seninleyken ? Seni şımartabilir miyim ? Ayakkabılarını Bağlayabilir miyim ? Defterinin kenarına benin adımı yazabilir misin ? Eline de çocuk gibi beni sevdiğini yazabilir misin ? Kötü şeyleri anlattığımda bana hepsinin çözümünün sadece siktir etmek olduğunu

Kelebek

Yanlış bir zamanda doğmuştu Daha küçücük bir tırtıldı Yeni bir umut büyütüyordu kendiyle birlikte Çok uzun yolu vardı önünde Aç kalmamalıydı Kış günü yumurtasından çıkması onun suçu muydu? Az biraz yaşadı ilk evresini Tırtıl olmak zorlamıştı onu Kısa bir zaman sonra örmeye başladı kozasını Kışı çabuk ve kolay atlatır diye düşünmüştü Halbuki içinde büyüttüğü umut Onu daha çok ısıtmıştı Onu daha çok hayata bağlamıştı Ve gene hiç ummadığı bir anda çıkmıştı kozasından Hep yanlış zamanı seçmişti Rengarenk kanatlarını çırptı önce Kendisinin büyüsüne kapılmıştı Çirkin bir tırtıl iken Bu kadar güzel bir kelebeğe döneceğini tahmin edememişti Kanatlarını bir kez daha çırptı Havanın soğuğuna aldırmadı Uçmaya başladı rüzgarla birlikte Umuduyla birlikte savrulmaya başladı rüzgarda Uçup ilerlediğini düşünüyordu o Ama tek yapabildiği acemice kanat çırpmaktı Rüzgarın ritmine kapılmıştı Bir ağaca çarptı ve durdu Daha iyisini yapabilirim düşüncesine kapıldı Ağacın en tepesine

Senle Doğmuş Gibiyim, Senle Ölmek İstiyorum

Yine yaptın yapacağını, aklım sende kaldı. Her gece olduğu gibi... Bu geceki farklıydı ama. Çünkü hem aklım onda kalmıştı, hem de ruhum... Resmen kalbim onun yanında atıyordu. Bedenime ait hiç bir şey bende değilmiş gibiydi. Nefesini hisseder olmuştum dudaklarımda. Nasıl oldu da beni bağlamıştı kendisine bir anda.  Onu hissetmeye başlamıştım en derinimden. Söylediği her cümle kalbimin süzgecinden geçip beynime iletiliyordu sanki. Dokunsa ağlayacak bir moddaydım. Ama dokunamazdı çünkü çok uzaktaydı. Bir tek kelimeleri dokunabilirdi, dokunuyordu da...  Sesim titremeye başlamıştı onunla konuşurken. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bir gece daha onsuz geçecekti. Her onsuz geçen gecede kabuslar görüp, güneşin daha yeni doğmaya başladığı zamanlarda, aniden uyaniveririm. Ve o hiç bir şey anlamasın diye "günaydın hayatım" diye mesaj atardım. Halbuki korkarak başlar olurdum ben güne. Yanımda olmadığı her gün onu kaybetme korkusuyla yaşardım. Gün bittiğin de bir "oh!&qu

Bir Varmış Bir Yokmuş

bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde deve tellal iken, pire berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken Peri masallarında yaşamaya benzemez gerçek hayat. İnsanları kandırmak ve avutmak için yazılmış bir dizi saçmalıktan ibarettir bazıları. İnsanların hayal dünyasını genişletirler. Mutlu olmak için insanların kendilerini kandırmalarına zemin hazırlar peri masalları. Kim ne için yazmış olabilir ki? Çocukluğumuzda annemiz bize gece yatmadan önce masal okurdu. Diyar diyar dolaşırdık. Hep iyiler kazanır, kötüler kaybederdi. Ve hepsi mutlu sonra biterdi. Sonsuza kadar mutlu yaşarlardı. Şimdilerde ise onlara özenir oldum. Mutlu sonla biten bir masalın baş kahramanı gibi hissediyorum kendimi. Elmayla beni zehirlemeye çalışanlardan kaçıyorum. Kaleye hapsedilmiş bir kızı ejderhadan kurtarıyorum. Uyuyan güzeli uykusundan ben uyandırıyorum. Masalları yazanlar acaba hayatlarında hep olmasını istedikleri şeyleri mi yazmışlardır? Bende mi masal yaz

Yasin Keleş feat. Tan Taşçı - Ara Ara

Resim
Sen sevip öptün diye senin mi oldu Çiçekler taktın diye gelin mi oldu En süslü yalanlarla aldattın onu Geçmişler olsun geçmişler olsun Ara ara belki de bulursun Gündüz gece yalvar yakar olursun Sende sıra ne denir ki sana Geçmişler olsun Bir köşede unuttun başkası kaptı Aşkı çabuk öğrettin çok canlar yaktı Göz açıp kapadın baktın ki kaçtı Geçmişler olsun geçmişler olsun Ara ara belki de bulursun Gündüz gece yalvar yakar olursun Sende sıra ne denir ki sana Geçmişler olsun

Klavyeye Döküp Yazmak

Seviyorum ama bu sefer ki ötekilerden biraz daha farklı. Farkı nerede diye sorarsan eğer; bu sefer yazmak gelmiyor içimden. Mutluluğum içimde kalsın istiyorum. Yazdıklarımla sonsuz değil yaşadıklarımla sonsuz kalsın istiyorum. Sonsuza kadar sürsün istiyorum. Bu aşkın neden yazı yazdırmadığını bilmiyorum. Mutluyum, huzurluyum, seviyorum ama yazamıyorum. Yazmak istedim, yazmayı denedim, uğraştım. Olmadı bir türlü bu aşkı kaleme döküp yazamadım. Gerçi artık hangi yazı kaleme dökülüyor ki... Klavyeme döküp yazamadım demeliydim. Klavyede ki harfler, oluşturulabilecek kelimeler, o kelimelerden kurulan cümleler bu aşkı anlatmaya yetmedi. Yada ben başaramadım. Belki yazamamamın sebebi O'dur. Uzaklarda, benden ayrı başka bir diyarda. Belki de saklamak istemişimdir içimde bir yerlerde bu aşkı. Belki o yüzden yazamıyorumdur. Daha bir sürü sebep sayabilirim aslında ama şimdilik sebep olarak bile bu kadarını yazabiliyorum. Körelmekten korkuyorum....

Çok Israr Etti

En garip tanışma olayım idi aslında bu tanışma. Çünkü birbiri ardına bir sürü mesaj gelmişti o gün. Hepsini de o göndermişti. "Tanışmak istiyorum seninle" gibisinden bir sürü mesaj atmıştı. Bende "o kadar ısrarlı bi şekilde tanışmak istemiş, o zaman tanışayım" diye düşünerek "olur, tanışalım" dedim. Biz tabi konuşmaya başladık. En başta ben takmamaya, cool olmaya falan çalıştım. Hatta bir sürü yalan söyledim. Çünkü bunun da ötekiler gibi ciddi olmadığını, lay lay lom olduğunu düşünmüştüm. Bir kaç gün geçtiğinde muhabbetimiz koyulaşmaya başlamıştı ve ben söylediğim yalanlar için pişmanlık duymaya başlamıştım. Bir gece ansızın otobüse bindim ve onun yanına gittim. Onun hiç bir şeyden haberi yoktu. Çünkü benim zaten o şehirde olduğumu sanıyordu. Artık buluşmak istediğimi söyledim. Akşam üzeri saat 16:00'da bar'da buluştuk. Buluştuğumuz da bir tek biz vardık mekanda. Etraftaki garsonlarda sanki sürekli bize bakıyorlardı. Bizde ordan burdan bahsedip

Yapayalnız Fırtınada

Aslında kimse hiç kimse bilmez içimdeki fırtınalardan. Çünkü hiç kimseye anlatmam fırtınalarımı. İnsanların zaten kendi dertleri başlarından aşkın, bir de benimle uğraşmalarını istemem doğrusu. Hep kendi kendime kurtuldum fırtınalardan. Kendi gemimim hem kaptanıydım, hemde tayfası. Çok zorlandım gerçekten. Ama her şeye yetişebildiğimi gördüm. Yalnız değildim aslında çevremde çok arkadaşım vardı ve yeteri kadar dostum... Yardım istemedim onlardan. Yalnız halledebildim çünkü hepsini. Belki bir gün başa çıkamayacağım bir fırtına karşıma çıkarsa biliyorum ki hiç bir dostum beni yalnız bırakmayacak. Hepsi benim arkamda olacaklar. Ben yine kaptan olacağım kendi teknemde... Belki kahve içmeye gelen arkadaşlarım oldur güvertede... Birbirimize anlatacak uzun ve bol kahkaha dolu anlılar anlatırız. Gülmek çünkü güzel şey. Ben birini mutsuz görmeye dayanamam. Çok arkadaşımı dinlemişimdir geceler boyunca. Dertlerini dinleyip neler yapması gerektiği konusunda tartışmışızdır. En azından onun kafa

Mavi Patikliler | Bulduklarım vol.15

'Erkekler ağlamaz.' 'Erkekler korkmaz.' 'Erkekler karı gibi gülmez.' Derken ortalık dul kadından geçilmiyor. Zira erkekler genç yaşta Hakk'ın rahmetine kavuşuyorlar. Siz hiç kapı komşusuna sabah kahvesine gidip karısinı çekiştiren erkek gördünüz mü? Fare görünce bağıran? 'Bu ara sinirlerim zayıf' deyip habire ağlayan? Oysa onlar da kadınlarla aynı duygulara sahip olarak geliyorlar dünyaya. Lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle 'Ağır ol bakalım! ' diyoruz. 'Ne alákası var mavi patikle? ' demeyin. Mavi soğuk ve ciddi bir renktir. Kime isterseniz sorun. Ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi. Düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir. Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen erkeksin. Erkek olmanın gerekleri vardır. Ömrünün sonuna kadar bunları yerine getirmekle yükümlüsün. Ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı. İçine ata ata ne kadar yaşayabilirsen artık. Bize

Kendine İyi Bak Sevgili! | Bulduklarım vol.14

Yarım kalan bir hikayeyiz artık seninle Ayrı yollara yürüyoruz Hayat bu... Serseri bir rüzgar gibi estin sen şimdi uzaklara Ben göğsümde solgun bir gülle yaşarım yıllarca Yaşamaksa bu! Ayrı akşamlara yatıp Ayrı sabahlara uyanırız bundan sonra Hataları aşk sanıp Başka tenlerde avunuruz boşuna Ve gizli gizli yaralanırız Şunu bil ki daima Ben, en güzel yeri hatırana saklarım Talan olmuş gönül bahçemde Saçlarımda tel tel hüzünlerle Gözlerimde azalan güneşlerle Ben hep seni beklerim bu şehirde Bir gün dönersin diye Kendine iyi bak ey sevgili!

Yalın - Keyfi Yolunda Aşkı Sonunda

Resim
Gözlerim gözlerine açılıyor Başka manzara istemem ki ben Muhabbeti ruhumu bahara götürüyor Aşk hikâyeme dur diyemem ben Geceleri uyurken sen Sabahı zor getiren ben Şarkılar susuyorken Şarkılar yazdıran sen Eve senle dönüyorsam Evden senle çıkıyorsam Aklını alamıyorsam aşksın Eve senle dönüyorsam Evden senle çıkıyorsam Yine de doyamıyorsam Aşksın… Ellerim ellerine kavuşuyor Başka mevsime yaz diyemem ben Esiyor aşkın rüzgarı kalbime esiyor Bir güneş düşün hiç gitmiyor Geceleri uyurken sen Sabahı zor getiren ben Şarkılar susuyorken Şarkılar yazdıran sen Eve senle dönüyorsam Evden senle çıkıyorsam Aklını alamıyorsam aşksın Eve senle dönüyorsam Evden senle çıkıyorsam Yine de doyamıyorsam aşksın Geceleri uyurken sen Sabahı zor getiren ben Şarkılar susuyorken Şarkılar yazdıran sen Eve senle dönüyorsam Evden senle çıkıyorsam Aklını alamıyorsam aşksın Eve senle dönüyorsam Evden senle çıkıyorsam Yine d

Dolmuşçu'dan Kavga Yorumu

Pek sık okulda kavgaya şahit olmamışımdır. Bu herhalde ikinci gördüğüm kavga diyebilirim. "Bunu neden anlatıyorsun ki?" diyebilirsiniz. Bence gerçekten trajikomik bir olayla sonuçlandı. Otobüs durağının önünde yüzlerce kişi minibüsleri bekliyordu. Herkesin amacı okuldan uzaklaşıp bir an önce yapacakları işe koşmaktı. Otobüse biner binmez şoför geç kaldığını söyleyerek hızlı bir şekilde içeriye girip yerleşmemizi söyledi. Hatta benim hemen önümden binen kıza; -Kızım kartını hala çıkarmadın mı? Acele etmenizi söyledim anlamıyor musun? diye azarladı... Beni çok şaşırttı bu durum. Sonuç olarak buraya geç gelmen bizim hatamız değil ve sen bu geç kalışının biletini kimseye kesemezsin. Neyse herkes hızlı bir biçimde minibüse binerken birden durakta kavga çıktı... Önce bir tartıştıklarını görmüştüm. Sonunda kavga edeceklerini tahmin etmemiştim. Olay ciddileşmiş ve kavga ettiler. Yumruklar havalarda uçuştu resmen. İki kişi daldılar bi çocuğa... Aralarında husumet nedir beni ilgi

Seni Özledim Ben

Bazen düşünmeden edemiyorum. Onun hatırladığı acaba yakın geçmiş zaman mı? Yoksa daha eski bir geçmiş mi? Hangi geçmişi özlüyor? Kimi özlüyor? Beni mi özlüyor? Benim onu özlediğim gibi o da beni mi özlüyor? Yoksa başkasını mı özlüyor? Bunu ona gidip soramam. Çok sorum var kafamda Bu kadar çabuk unutamaz gibime geliyor Kesin beni düşünüyordur diyorum içinden Ama ya benden öncekilerden birini düşünüyorsa diyorum içinden İçinden çıkamadığım bir dürü soru var Ona sorsam bunları cevaplar mı ki? Ben çok özledim onu Tekrar gelsin geri bana. Ben onun gibisini bulamadım daha. Peki ben bunu yazarken hangi geçmişten bahsediyorum? Yakın geçmiş mi? Eski geçmiş mi? Ne fark eder ki... Sende onlardan birisin işte... Boş bir bekleyiş... Sen bir daha benim olmayacaksın hiç Ne önemi var ki zaten bunu kimin için yazdığımın Alınmak isteyen bütün geçmişler alınabilir, alınsın Özledim çünkü ben. Sen sen sen!!!

Karalarım Bir Şeyler

Sıkışmış durumdayım bu küçücük şehirde. Yapabilecek herhangi bir şey bulamıyorum. Gezip tozabileceğin, eğlenebileceğin, vakit geçirebileceğin doğru düzgün herhangi bir yer yok malesef... O yüzden buradayken yapabileceğim en güzel şeyi yapıyorum... Yazıyorum... Yazmak hoşuma gidiyor burdayken. Tek aktivitem bu diyebilirim. Yazarak huzur buluyorum burada. Memleketimde arkadaşlarımla vakit geçirmekten, eğlenmekten, gezmekten, alışveriş yapmaktan yazamaya vakit bulamıyorum. Aslında bu olaylar sırasında yazabileceğim onlarca şey yaşıyorum. Ama eve geldiğim zaman harap ve bitap düşmüş olduğum için yazamaya konsantre olupta yazamıyorum. Gerçekten memleketteyken yazmaya vakit ayıramıyorum. Bulunduğum ilden daha büyük bir ilde olsaydım belkide içimde ki bu yazabilme olgusu ortaya çıkmayacaktı. Yaşadıklarımı hep içimde kalacaktı ve belkide unutulup yok olacaktı. Şimdi herşeyim bu blog'da... Bazen yazdıklarımı tekrar tekrar okuyorum. "Neler yaşamışım be?" diyorum. Tıpkı bir günl

Bu Blogda Direniş Var!

Resim
Bu blogda DİRENİŞ var!! #DirenTürkiye

Dinle Sevgilim

Gözlerinin gözlerime değdiği o ilk anda çatırdattın yüreğimin aynasını. Yüreğimin sevmekle görevlendirilmiş en hassas noktasına dokundun seni gördüğüm gün. Ruhuma beni seveceksin diye emir veren kıdemli asker gibiydi güzel gözlerin. Kirpiklerinin her bir teli, beni göz hapsine aldığında nöbet tuttular kaçmamam için. Oysa yeryüzünün en mutlu esiriydi o an gözlerinin esiri olan gözlerim. İşte o günden beri sen ve ben yokuz, biz varız, deli dolu sevgimiz, unutulması güç anılarımız var. Şimdi senin sesinden defalarca dinlediğim şiirin dizeleri çınlıyor kulaklarımda. Sevgileri yarınlara bıraktınız? Biz bırakmadık, bitmeyen işler yüzünden yanlış tanımadık birbirimizi. Doğan her yeni gün bizim için el değmemiş yepyeni bir tuval oldu. Her defasında farklı bir şekilde birbirine karıştırdık ruhumuzun renklerini. Bir fırça darbesi senden, sonraki benden. Bendeki kırmızı sende ki beyazla, ikimizin pembesiyle hatta bize ait olmayan siyahla harmanlandı çok zaman. Ne çıktıysa ortaya ikimizin eseri

Eurovision Song Contest | Copenhagen 2014

Resim
Eurovision 2013'ün galibi, benimde favorim olan Danimarka temsilcisi Emmelie de Forest'ın seslendirdiği "Only Teardrops" şarkısı kazandı. İkinci olan Azerbaycan'ı da canı gönülden tebrik ediyorum. Eurovision Song Contest | Copenhagen 2014  2013 Kazanan Şarkı: Emmelie de Forest -  Only Teardrops

Eurovision Song Contest 2013 | Büyük Final

Resim
4 ülke haricinde finalde bu ülkelerin yarışacağını tahmin etmiştim.  Bende finalde olmaması gereken ülkeler; Ermenistan, Estonya, İzlanda, Litvanya. Diğer 16 ülkenin şarkıları zaten güzel şarkılar. Onlara hiç bir şekilde lafım yok :) Bu Sene 10 Balkan ülkesinden sadece 3 ülke (Yunanistan, Molvoda ve Romanya) finale kalabildi. Eski Yugoslavya ülkelerinin hiç biri finale kalamadı ve oylarının nereye gideceğini pek kestiremiyorum. Çok farklı bi final ve puanlama bizi bekliyor olacak cumartesi gecesi göreceğiz neler olacağını. Tabi çoğu eurovision takipçisinin birinci olacağını düşündüğü ülke vardır. Benim tahminim Danimarka! Bence bu yıl Danimarka birinci olur.

Eurovision 2013 My Top Ten

Resim

Krista Siegfrids - Marry Me | Finland 2013

Resim
Original Lyrics Eurovision Song Contest 2013 Semi-Final (2)   Finland (YLE) Performer: Krista Siegfrids Song title: Marry Me Song writer(s): Krista Siegfrids, Erik Nyholm, Kristoffer Karlsson, Jessica Lundström Song composer(s): Krista Siegfrids, Erik Nyholm, Kristoffer Karlsson, Jessica Lundström Spying on you undercover   Drinking coffee with your mother   Am I getting closer?   Baby I feel like a sinner   Skipping dinner to get thinner   Where is my proposal?   I’m your slave and you’re my master   Oh, baby come on take a shot!   Marry me, I’ll be your Queen Bee   I’ll love you endlessly   I’ll do it for you, for you, for you   Yeah I’ll do it for you   Marry me baby!   I’ll play your game, I’ll change my last name   I’ll walk the walk of shame   I’ll do it for you, for you, for you   Yeah, I do it for you   Marry me baby!   Oh, oh, oh, oh, oh ding dong!   Oh, oh, oh, oh, oh ding dong!