Kayıtlar

Kadın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

LANETLİ KADIN

Resim
          Bir zamanlar zarafet ve canlılık yayan büyük bir konak olan bu ev, bugün eski ihtişamının unutulmaz bir hatırlatıcısı olarak duruyor. Mevcut hali gözü aldatsa da konağın şanlı geçmişini göz ardı edilmemeli. Bir zamanlar yaşam ve canlılıkla dolu bir yerdi, söndürülmeye karşı geçirimsiz görünen sonsuz bir enerji yayan bir cennetti. Büyük trajedi, bu evi bir arada tutan evin hanımının kalbi dayanılmaz bir çılgınlığa yenik düştüğü zaman konağın başına geldi.       Çektiği sıkıntının pençesinde, amansız bir yıkım yoluna girdi. Birer birer, kendilerini konağın bakımına ve refahına adamış sadık personelin istihdamına son verdi. Zaman geçtikçe, bir zamanlar konağın salonlarında dolaşan çocuklar kısa sürede dağıldılar, sevgili annelerini tüketen zayıflatıcı deliliğe tanıklık edemediler, etmek istemediler. Kaçma çabalarına rağmen, umutsuzluğun yankıları devam etti. Karısının kötüleşen zihinsel durumunun ağırlığıyla yüklenen evin efendisinin, sonunda kendi ölümüne yenik düştüğü ve arkas

Kızıl Ay - 4

Onun bana özel olarak aldığı takım elbiseyi giydim. Beni almasını bekliyorum. Telefonum çaldı. Kapıda beklediğini söyledi. Hazır ve nazır beklediğim için hemen aşağıya indim. Hava yeni kararmaya başlamıştı, biraz bulutluydu gökyüzü. Umarım yağmur yağmaz, yağarsa bile inşallah açık havada duracağımız bir yere gitmiyoruzdur diye içimden geçirdim. Gideceğimiz yere varana kadar ikimizde tek kelime konuşmadık. Elimden sigara düşmüyordu. Biri bittiği anda bir diğerini yakıyordum. Ben inanılmaz gergindim. Arabanın içi o kadar duman altı olmuş ki parfüm şişesinin tamamını üzerime döktüm arabadan inerken. İyi ki yanıma almışım. Afilli bir villaya geldik. Kapıda iri yarı adamlar vardı. Bizi görür görmez "Hoş geldiniz" dediler ve sonra kapıları sonuna kadar açtılar. İçeri girince iki yandan merdivenler çıkıyordu üst kata. Sağ tarafta uzun bir koridor vardı. Koridora doğru yürüdük birlikte. İşte şimdi konuşmaya başlamıştı. "Her şeyi bana bırak. Kimseyle konuşma. Konuşacak olursa

Kızıl Ay - 3

O bahtsız günü atmıştım üzerimden. Yeni bir ev bulmuştum ve apar topar taşınmıştım. Cebimde tek bir metalik bile kalmamıştı. Çaresizce dolanıyordum ortalıkta. O akşam yine sahnem vardı. Erkenden gittim. Klişelerle ilgilendim biraz. Sahneye çıkış saatim gelmişti. Çıktım söyledim şarkılarımı, çaldım gitarımı. Ara ara da tedirginlik basıyor üzerimi, ürküyorum. Ağzına sıçtığımın karısı gelmesin diye dua ediyorum içimden. Gerçi köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağarmış. Aynen öylede oldu. Bu sefer gecenin sonuna doğru geldi kadın. Yada önceden gelmişti ben fark etmemiştim. Aman neyse ne işte. Geldi yine o kadın. Ben sahneden bir an önce inip uzaklaşmak istedim. Arkadaşlar tuttular beni bir süre. Ulan bırakın tırsıyorum. Bir ara tuvalete kaçma fırsatı buldum. Oradan da kaçar eve giderim diye düşünüyorum. Öyle de yaptım. Yani yapmaya çalıştım. Çıkarken gözlerim kadını aradı. Kadın ortada yoktu. Oh çektim içimden. Dışarı çıktım, kadın dışarıdaki varillerin yanında ve sigarası elinde bir

Kızıl Ay - 2

Dün gece o kadar çok alkol almıştım ki, sabah kalktığımda ağzım çamur gibiydi. Kadının söylediklerinden sonra zaten aptallaşmıştım bide üzerine alkol içmek beni bitirmişti. Sabah okula gitmeyi bırak yorganı üzerimden kaldıracak halim yoktu. Ne sanmıştı kadın beni? Ne amaçlıyordu? Soruyu duyduğumda saçma bir tebessümden sonra usulca uzaklaşmıştım yanından. Cevap vermemiştim sorusuna. Anlamıştır herhalde kabul etmediğimi. Akşam oldu, arkadaşlarım eve geldiler. Evden çıkmayacağımı söylediğim halde beni evden çıkarmaya çalıştılar. Başardılar. Okuldan çıktıktan sonra gittiğimiz bir mekan vardı. Oraya gideriz diye düşünürken kendimizi bambaşka bir yerde bulduk. Yüksek bir binanın teras katıydı. Her öğrenci gibi batak masasına düşmüştük. Uzunca bir süre batak oynadık. O sırada telefonum çaldı. Numara telefonumda kayıtlı değildi. Merakımdan telefonu hemen açtım. Telefonun ucunda ki sesi bir türlü tanıyamadım. Kim olduğunu da sormaya cesaret edemedim. Çünkü tanışıyormuşuz gibi konuştu. Halimi

Kızıl Ay - 1

Bundan tam 15 sene önce onunla tanıştım. Ben o zamanlar Kızılay'ın arka sokaklarında ki barlardan birinde hafta içi üç gün sahneye çıkıyorum. Öyle ahım şahım bir mekan değildi. 2+1 bir apartman dairesinden bozma butik bar. Gitar çalıp şarkı söylüyorum. Gelen kişiler hep aynı insanlar. O kadın da her akşam gelirdi. İki bira içer, üç beş kahkaha patlatır sonrasında ortadan kaybolurdu.  O gece kadınla sohbet etme fırsatı bulmuştum. Benim sahnem bitmişti, başka bir arkadaşım sahneye çıkmıştı. Bar taburelerinde en sağda oturuyorum duvar dibinde. En sevdiğim yer orasıdır. Hem sahneyi rahat görebiliyordum, hem içeriye giren çıkanları rahatça kesebiliyordum. Önce sırtıma dokundu. Sonra sağ elini, benim sağ omzuma doğru yavaşça ilerledi. Kırk yıllık asker arkadaşım gibi elini omzuma atıvermişti. Kulağıma doğru eğildi. Tebrik edeceğini sanmıştım ama öyle değilmiş. "Sana bir teklifim var" dedi. Ne diyeceğimi şaşırdım. Kadının fazla alkol alıp sarhoş olduğunu düşündüm. Cevap b

Üç Yıl Önce

Her zaman gittiğim çay bahçesine gittim. Sabahları işe gitmeden önce orada çay ve sigara içmek adetim olmuştu. Bir gün seni görmüştüm orada. Bundan tam üç yıl önceydi. Çok iyi hatırlıyorum tarihi 1 Eylül 1996. Havalar hala sıcaktı. Sonbahar yüzünü göstermeye utanmıştı o yıl ama sen saçlarını savurarak oturmuştun tam karşı masama. Farketmeden seni izlemeye başlamıştım. Elimdeki gazeteleri okuyordum güya. Gözlerimi senden alamıyordum ki... Sigarayı elimde unutmuş çayımı soğutmuştum. Elim yandığı zaman farkına vardım seni izlediğimin. Senin beni görüp görmediğinden bile emin değilim. Eğer gördüysen büyük bir utanç duyarım bundan. Çünkü sana bakmamışım, dalıp gitmişim.Farkına varınca hemen saate baktım. Az vaktim kalmıştı "acaba senin kalkmanı beklemeli miydim?" diye düşünmeden edemedim. Fakat işe geç kalamazdım. Seni orada öylece ulu orta bırakarak gittim.  Sonraki günlerde uğramadın hiç sabahları. Gerçi ben oraya yıllardır her gün gidiyorum ve seni ilk defa görüyorum. Sonraki

Mavi Patikliler | Bulduklarım vol.15

'Erkekler ağlamaz.' 'Erkekler korkmaz.' 'Erkekler karı gibi gülmez.' Derken ortalık dul kadından geçilmiyor. Zira erkekler genç yaşta Hakk'ın rahmetine kavuşuyorlar. Siz hiç kapı komşusuna sabah kahvesine gidip karısinı çekiştiren erkek gördünüz mü? Fare görünce bağıran? 'Bu ara sinirlerim zayıf' deyip habire ağlayan? Oysa onlar da kadınlarla aynı duygulara sahip olarak geliyorlar dünyaya. Lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle 'Ağır ol bakalım! ' diyoruz. 'Ne alákası var mavi patikle? ' demeyin. Mavi soğuk ve ciddi bir renktir. Kime isterseniz sorun. Ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi. Düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir. Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen erkeksin. Erkek olmanın gerekleri vardır. Ömrünün sonuna kadar bunları yerine getirmekle yükümlüsün. Ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı. İçine ata ata ne kadar yaşayabilirsen artık. Bize

Leopar Desenli Saten Gecelik

Gece kulübüne gidiyordu arkadaşlarıyla o gece. Sevgilisi de yanındaydı. Hayatında ilk defa böyle bir deneyim yaşayacaktı. Aslında ne yaşayacağını da tam olarak bilmiyordu. Heyecanlıydı, hemde çok fazla... Eğlenecekleri yere doğru ilerlerken bir kadın gördüler, gözlerinin önünden ışık hızıyla geçti gitti resmen. Kadın belli ki bir şeyden yada şeylerden kaçıyordu... Aniden arabasına bindi ve hızlıca oradan uzaklaştı. Kadının bir anda evden çıktığı, çok önemli ve acil bir olayın olduğunu üzerindeki kıyafetlerden anlamıştılar aslında. Çünkü kadının üzerinde sadece leopar desenli saten kumaştan bir gecelik vardı. Bir elinde hırkası, bir elinde anahtar ve topuklu ayakkabıları... Bu kadar acil bir şekilde evden çıkan kadının topuklu ayakkabı giymesine şaşırmışlardı hepsi. Ya gerçekten mühim birinden kaçıyordu. Yada gece gece işe çıkmıştı. Başka bir şey gelmemişti akıllarına çünkü. Kadın tamamen uzaklaşıp gözden kaybolduktan sonra yürümeye devam ettiler. Gidecekleri yere hala varamamışlard

Baydınız Bayanlar

Bayanlarla konuşabilmek zor iş arkadaşım.  Senin söylediğin cümlenin alt yazısını da okuyorlar.  Kafalarında yorumlayıp, stratejik cevaplarla sizi köşeye kıstırmaya çalışıyorlar.  Kaçın onlardan!  Biz çok analoguz , onlarsa çokça dijital .

Mahalle Konuşmaları vol1

Nasıl bir mahalledir burası? Her gün çok eğlenceli. İnsanlar çok  hareketliler, bitmeyen bir enerjileri var. Bu aralar çok fazla tartışmaya ve kavgaya şahit oluyorum. Bunlardan birisini yazmak istedim sadece. Kadın bir anda telefonu açtı ve bağırmaya başladı "Arama beni bir daha!"...  "Evli bir adamsın, 2 tane çocuğun var. Ayıp artık. Arama beni bir daha! Facebook'tan mesaj gönderme. Telefonlarını açmıyorum diye annemi aramışsın. Sen kimsin ki annemi arıyorsun? Sen benim annemi tanıyor musun ki? Evet, çok rahatsız ediyorsun beni. Hamile olup olmadığımı mı merak ediyorsun? Hamile değilim! Kocam var benim ve sürekli 'neden bu adam sana bu kadar ilgili davranıyor?' diyor. Evliliğimi mi sallantıya sokacaksın! Arama artık bir daha beni lütfen!" Kim bilir telefonun öteki ucundan konuşan adam neler diyordu?... Ne kadar ilginç insanlar var. Her iki tarafta evli. Görüştükleri ortada, açık ve net! Ama önceden görüşmelerine mani olmayan şeyler, bir süre sonra

Kadınların Tehlikeli Kelimeleri

1. Peki İşte en tehlikeli kelime: Peki… Öyle b ir söyleriz ki kavgada o küçücük kelimeyi, öyle anlamlar yükleriz ki üzerine, o an her şeyi bırakıp gitmek isteriz. Avına saldıran bir kaplan kadar hırçın ama bir o kadar da sessiz oluruz. “Peki” dedik, kavga bitti sandın di mi? Yok öyle bir şey. “Peki” demiş kadın matador karşısındaki boğadan bile daha tehlikelidir. Kırmızıyı kendine göster ve at kendini dışarı. Geriye dönerken en sevdiği şeylerden almayı sakın unutma. Ama unutma bu seni affettirmez sadece sonunu biraz geciktirir o kadar. 2. Tamam Hele o “tamam”dan sonra susuyorsak, tehlike çanları çalıyor demektir. Her an büyük bir patlama olabilir. Sen her şeyin yoluna girdiğini sanabilirsin. Hazırlıklı ol, başın büyük belada. Fitil fitil gelecek her şey burnundan. Mümkünse göz önünde fazla bulunma, bir şeyler anlatmaya çalışma sakın, seni dinlemiyoruzdur. Zaten o yüzden tamam diyoruz ya. Ne anlatırsan anlat alacağın tek cevap “tamam”dır artık. 3. Anladım Anladım çünkü çok zekiyiz. 4.