Kızıl Ay - 2

Dün gece o kadar çok alkol almıştım ki, sabah kalktığımda ağzım çamur gibiydi. Kadının söylediklerinden sonra zaten aptallaşmıştım bide üzerine alkol içmek beni bitirmişti. Sabah okula gitmeyi bırak yorganı üzerimden kaldıracak halim yoktu. Ne sanmıştı kadın beni? Ne amaçlıyordu? Soruyu duyduğumda saçma bir tebessümden sonra usulca uzaklaşmıştım yanından. Cevap vermemiştim sorusuna. Anlamıştır herhalde kabul etmediğimi.

Akşam oldu, arkadaşlarım eve geldiler. Evden çıkmayacağımı söylediğim halde beni evden çıkarmaya çalıştılar. Başardılar. Okuldan çıktıktan sonra gittiğimiz bir mekan vardı. Oraya gideriz diye düşünürken kendimizi bambaşka bir yerde bulduk. Yüksek bir binanın teras katıydı. Her öğrenci gibi batak masasına düşmüştük. Uzunca bir süre batak oynadık. O sırada telefonum çaldı. Numara telefonumda kayıtlı değildi. Merakımdan telefonu hemen açtım. Telefonun ucunda ki sesi bir türlü tanıyamadım. Kim olduğunu da sormaya cesaret edemedim. Çünkü tanışıyormuşuz gibi konuştu. Halimi hatırımı sordu. Telefonu kapatırken de çevremdeki insanlara selam söyledi. Ben tabi hala çıkaramadım kim olduğunu. Neyse telefonu kapattık. Ben batak oynamaya devam ediyorum. Birden aklıma dün gece kadının yaptığı teklif geldi. Acaba tekrar gelir miydi? Israr eder miydi? Ben bu yaşadığımı birine anlatıp akıl almalı mıydım? Bilmiyordum. Bu soruların cevabını bir türlü bulamıyordum.

Gecenin ilerleyen saatlerinde çalıştığım mekana uğramadan eve gitmek istemedim. Arkadaşlardan ayrıldım. Kestirme bir yoldan gitmeye karar verdim. Yoldaki ışıkların hepsi sönmüş. Sokağın başındaki ve sonundaki ışıklar yanıyor sadece. Sokakta upuzun bir sokak. Yanımdan birinin geçtiğini bile fark edemeyecek kadar karanlık. İçimden bildiğim duaları okuyarak sokağın sonuna ulaştığımda derin bir ohh çektim.

Bardan içeriye girdim. Patronun yanına iliştim. Havadan sudan bahsettik, biraz lafladık. Dün geceki kadının muhabbeti açıldı birdenbire. Çok paralı bir kadınmış. Barın en eski müşterilerinden biriymiş. Bekarmış. Alabildiğim kadar bilgiyi tesadüfen almış oldum. Bunlar sadece bir kaç tanesiydi. Kadından bahsetmek beni biraz germişti. Zaten dün gece olanlar aklımdan çıkmıyordu. İşin ucunda ahlaksız bir teklif olabilirdi. Hatta direk ahlaksızdı. Kim kime durduk yere bir gecede o kadar parayı versin ki.

Ben o gerginliği atmak için attım kendimi sahneye. Bir iki tane şarkı söyledim kendimi rahatlatmak için. İyi geldi zaten. Gecenin sonunda bardakilerle birlikte bir arkadaşın evine gittik. Geceyi orada söndürüp, gündüzü orada yakacaktık. Biz yine alkolü biraz fazla kaçırmışız. Ben sabahın ilk ışıklarını gördüğümü hatırlamıyorum. Oturduğum koltukta sızmışım. Uyandığımda ise hava kararmaya başlamıştı. Aslında ilk gözümü açtığımda gün daha yeni başlıyor diye düşünmüştüm. Evdeki herkes vampir gibi yaşamaya alışmış, gündüzleri uyuyup geceleri hayat bulmuşlar. Toparlanıp çıktım. Artık kendi evimin yolunu tuttum.

Apartmanın önüne geldiğimde yaşadığım şoku tekrar hatırlıyorum da... Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bütün eşyalarım kapının önündeydi. Ev sahibim beni evden atmıştı. Telefonla aradım, konuşmaya çalıştım. Yaşam tarzım o apartmanda kalmaya uygun değilmiş. Apartmandaki aileler rahatsız oluyorlarmış. Oturdum sokaktaki kanepemin üzerine. O kadar kötü olmuştum ki. Sudan çıkmış balık gibi çaresizdim. Oturdum ve ağlamaya başladım.

Ben şimdi ne yapacaktım?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE