Kahvaltı?

Öyle bunalmıştım ki artık. İş ev iş ev derken kendimi pinpon topu gibi görmeye başlamıştım. Farklı bir şey yapmalıydım. Bu hafta izin günlerimde ev işiyle uğraşmasam evi bok götürmeyecekti. Gerçi benim gözümde boka şimdiden bulaşmıştı ama olsun, görmezlikten geliyordum. Neyse ben o cuma gecesi gece kulübüne gitmeye karar verdim. Yakın arkadaşlarımı da bir güzel kafaladım. Cuma günü iş çıkışında eve geldim saat on bire kadar kendimi hazırladım. Maksadım zaten yüksek sesle müzik dinleyip deliler gibi dans etmekti. İş yerinde sömürülen enerjimin kalanını da bu şekilde imha etmek istemiştim. Ertesi gün kolumu kıpırdatacak halimin kalmamasını istiyordum.

Saat 23:00 oldu. Beni arkadaşlar almaya geldiler. Zaten üç bekar gidiyorduk. Damsızdık. Arada bir iş yerindeki arkadaşlardan duyduğum yeni bir mekan vardı. Oraya damsız girilebilindiğini biliyordum. Oraya gidelim dedim. Hem yeni bir mekan görmüş oluruz hevesiyle oraya gittik. Kapıdan girdik. upuzun ışıklı aynalı bir koridordan geçip, müzikten kendi sesimi bile duymadığım o salona girdik. İçerisi karanlık değildi aslında ama öyle ışıklarla döşemişler ki gözlerime döşediler resmen. Işık var ama göremiyorsun yine hiçbir yeri. Alkolü fazla kaçırıp tuvalete gitmeye çalışsan yolu yarılayamadan pistin orta yerine salıverirdin içindeki kötülükleri. Biz de bu göz kamaştıran mekanda birilerinin yardımıyla kenara köşeye geçtik. İçkilerimizi söyledik. Demiştim ya maksat sadece dans etmek, enerjiyi atmak diye. Alkol masa süsü gibiydi benim için. Bir tanesi yeterliydi zaten benim dans etmem için.

Masanın yanında eller havaya pozisyonunda oynamaya başladık arkadaşlarla. Yan yana duracak yer yok zaten bide tuvalet yolunda bir yerlerde oturuyoruz galiba bütün herkes bizin masanın önünden geçiyor anasını satayım. Ben sinirlenmeye başladım. Tamamen nedensiz bir şekilde sinirlerim yükseliyordu. Bir alkol daha istedim. Geldi hemen sağ olsun. Fondip yapıp masaya vururcasına bıraktım bardağı elimden. Belli bir saatten sonra içeride sigara içilmesine izin de veriyorlar. Tamamen yasak aslında sigara içilmesi ama bir şekilde içilmesine müsaade ediyorlar. Yaktım sigaramı piste doğru gitmeye başladım. Arkamı döndüm arkadaşlarımı yanıma çağıracaktım ki masanın bomboş olduğunu fark ettim. Meğer onlar benden önce pistin orta yerinde dünyadan uzaklaşmışlardı. Koştum yanlarına. O sırada nerden bulduysam elimde de alkol vardı. Acaba daha demin dibini görmemiş miydim? diye de kendime sormadan edemedim. Aman neyse nerden geldiğini o kafayla çok sorgulayıp düşünmedim.

Gözlerimin yandığını hissetmeye başladım. Kim bilir saat kaç olmuştu hala pistin ortasındaydım ve enerjimin bittiğini hissediyordum. O sırada tuvalete gitmem gerektiğini hissettim. Nasıl bulacaksam artık. Birine sordum. İşaret ederek gösterdi. Söylemeyi tercih etseydi de anlamazdım. Ben usulca ilerlemeye çalıştım. Ama o kadar kalabalıklı sürtünmeden geçemiyorsun insanların arasından. Bir boşluğa attım kendimi. Tuvaleti de buldum sonunda. Oranın da ışıklandırmasını öyle harika öyle mükemmel yapmışlar ki, işediğin yeri görmeyesin diye bütün her yeri siyaha boyamışlar. Bir tek aynaların arkasında ışık var o kadar. Muhtemelen içip içip sarhoş olup aynada kendimizi görmeyelim diye yapmışlardır. Çünkü o halde kendimi görsem insan içine çıkmaktan utanabilirdim. Utanmayadabilirim bilmiyorum.

Tam çıktım gidiyorum yine piste doğru. Sen barda tezgahı siliyordun. O karanlıkta sen adeta parlıyordun. Gözlerimi senden başkasını göremiyordu. Yanına doğru geldim. O gece güya tek bardakla yetinecektim ama nerde? O yüksek bar taburelerinden birine oturdum. Sana doğru seslendim. Bir alkol daha istedim. O sırada nasıl olduysa ben her şeyi unuttum. Sesler kesildi. Sadece seni duyar oldum. Sadece seni görür oldum. Aptal aptal konuşmaya başladım. Sarhoşluğumdan böyle zırvaladım sanırım. Ne anlattığımı aslında gram hatırlamıyorum. İşte asıl soru burada başlıyor. Ben ne yaptım da, sen bana o cumartesi günü kahvaltı hazırladın?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE