Kayıtlar

Aşk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

BU HANGİ ŞARKI? B4 | AFFEDERSİN

Resim
     Seninle bizim aramızda, her şey bitti. Bu benim için sürpriz değil, çünkü derinlerde, bunun olmasını isteyen sensin. "Ayrılalım." dediğin gibi dudaklarından kaçan o acı verici sözleri hala hatırlayabiliyorum. O anda, kalbim milyonlarca parçaya bölündü ve fikrini değiştireceğini umarak günlerce ve gecelerce ağladım. Ama utanmadan arkanı döndün ve bir kez bile arkana bakmadan uzaklaştın. Şimdi, işte buradasın, hayatıma geri dönmeye çalışıyorsun. Ama gerçekten bu kadar kolay olduğunu düşünüyor musun? Kollarımı ve kalbimi sana bir kez daha açacağıma dürüstçe inanıyor musun? Ne cüret! Olanlardan pişman olup olmadığımı soruyorsun, ama sana söyleyeyim, senin için yeterince gözyaşı döktüm ve sana olan sevgim uzun zaman önce söndü. Geride bıraktığın acı ve kargaşanın ortasında kendimi bir araya getirmeyi başardım. Kolay değildi ama ben yaptım. Ve şimdi, eylemlerinin bize getirdiği gerçeklikle yüzleşmelisin. Gerçeğin acı olduğunu ve olayların olduğu gibi geri dönüşü olmadığını anl

HEZARFEN UÇUŞU

Resim
     Bir zamanlar İstanbul'un tarihi sokaklarında, Hezarfen Ahmet Çelebi adında çok yetenekli bir mucit yaşarmış. Gözlerinde, sadece uçma arzusuyla kıvılcımlanan Hezarfen'in kalbinde ise gizlice bir aşk yeşermekteydi: Güzel Leyla. Leyla, şehrin göz kamaştırıcı güzelliklerinden biriydi ve Hezarfen'in kalbini hızla ve derinden etkileyerek çalmıştı. Leyla'nın zarafeti, İstanbul'un en büyüleyici sokaklarında bile dikkatleri üzerine çekiyordu ve herkesin içinde sevgi dolu bir hayranlık uyandırıyordu. Hezarfen, her uçma denemesiyle kalbinin ritmi hızlandığı gibi, Leyla'ya olan hislerinin de giderek güçlendiğini fark etti. Onun sevgisi, İstanbul'un tarihini ve kültürünü dahi aşan derin bir bağ haline gelmişti. Bu tarihi sokaklarda, bir yandan mucit kimliğiyle sıradışı icatlar yaparken, diğer yandan da sevdiği kadına olan aşkını büyütüyordu. Hezarfen, hedefine ulaşmak için gökyüzüne doğru yükselirken, kalbi de Leyla'ya olan sevgisiyle dolup taşıyordu. O, İstan

Marie ve Pierre Curie Hikayesi

Resim
        Uzak diyarların soğuk bir kış gününde, laboratuvarın derinliklerinde, tutkulu bir aşk hikayesi başladı. Bu aşk hikayesinin kahramanları Marie ve Pierre Curie'ydi. Marie, bilimsel merak ve kararlılıkla dolu genç bir kadındı. Bu derin laboratuvar, soğuk kış gününün soğukluğunu bile unutturan etkileyici bir ortamdı. Marie ve Pierre Curie, titizlikle yürüttükleri araştırmalarıyla bilimsel dünyada önemli bir yere sahiptiler. Tutkulu bir aşkla yanıp tutuşan bu iki bilim insanı, atom ve radyasyon üzerinde yaptıkları keşiflerle tarihe adlarını altın harflerle yazdırmışlardı. Marie, güzellik ve zeka bir araya gelmiş bir portre gibiydi. Bilimsel meraklara sahip olmasıyla tanınırdı ve her sorunun cevabını bulmak için çabalardı. Karakterindeki kararlılık ve sabır, onu sürekli olarak daha da büyütüyordu. Pierre Curie, cesareti ve araştırma tutkusuyla onu tamamlayan bir kahramandı. Bu ikili, birbirlerine olan aşkları ve bilimsel işbirlikleriyle tarihe geçmişti. Marie ve Pierre Curie

BU HANGİ ŞARKI B3 | SÜPÜRÜLMÜŞ

Resim
Kendimi görünüşte sonsuz bir kalp kırıklığı ve umutsuzluk döngüsünde buluyorum, çünkü hayatımın aşkından ayrıldım. Duygularımın ağırlığı beni tüketiyor, gözyaşları okyanusunda boğuyor. Dertlerim sürekli bir yoldaş haline geldi, gece gündüz bana işkence etti. Aşk beni ateşli bir cehennem gibi ele geçirdi, kalbimi acı verici bir buluta kaptırdı. Bu sevginin yoğunluğu içimde o kadar derinden yanıyor ki, kelimelere dökmek imkânsız hale geliyor. Aldığım her nefes, bu kayıp sevginin büyüklüğüyle ağır geliyor ve ruhumdaki boşluğu doldurmak için mücadele ederek hava almak için nefes nefese bırakılıyorum. Teselli bulma için, dengesiz bir gezgininkine benzer bir yolculuğa çıktım. Sevgilimin en ufak izini bile bulmak için her sokağı, her köşeyi taradım. Her adım bir yardım çığlığı, evrene sevgimi bana geri getirmesi için bir yalvarma gibi geliyor. Fakat dünya, böyle bir insanın varlığını unutmuş gibi sessiz kalıyor. Sanki aşkım kaderin elleriyle süpürülmüş, sonbahar mevsiminde düşmüş bir yaprak g

DÖNÜŞÜM - YENİDEN DOĞUŞ

Resim
Size itiraf ediyorum sevgili okuyucu, kalbimde derin bir dönüşüm başladı. Bir zamanlar adınızı yankılayan harabelerin karmaşası, şimdi yenilenme işçileriyle dolu bir inşaat bölgesi haline geldi. Parçalanmış kalbimin her hassas parçası titizlikle bir araya getirildiği için yenilemeler tüm hızıyla devam ediyor. Senin kalıntıların gitti, hayaletimsi bir varlık gibi bana musallat olan anıların kalıntıları. Senin gidişinle birlikte, yeni keşfedilen bir özgürlük duygusu üzerimi yıkadı, yeni aşklara ve lekesiz sevgilere doğru bir yolculuğa çıkmama izin verdi. Beni geçmişimizin enkazına bağlayan zincirler koptu ve şimdi sevginin heyecan verici olasılıklarını bir kez daha kucaklamaya hazırım.  Devam etmekte olan sadece kalbimin fiziksel olarak yeniden inşası değil; Aynı zamanda duygusal bir gençleşme süreci. Bir kez daha sevinç ve tutkunun parlak tonlarının, varlığınızın ardından uzak ve ulaşılamaz görünen derin duyguların tatlılığının tadını çıkarabiliyorum. Kalbimin her bir parçası onarılırke

MOZART İLHAMI

Resim
Bugün sizlere Mozart'ın nasıl Türk Marşını yazdığının hikayesini anlatmak istiyorum. O dönemlerde Avrupa sanatı Osmanlı sanatından etkilenmeye başlamıştır ve bu etkilenen alanlardan biri de müziktir. Fakat asıl olay sadece bu sanatsal etki değildir. Mozart, o dönemlerde bir Türk kıza âşık olmuş ve adeta ona vurulmuştur. Bu aşkını ifade etmek için elinden geleni yapmış, en sonunda ise aklına kendine özel bir müzik bestesi yapmak gelmiştir. Mozart, Osmanlı'nın mehter takımının melodilerinden etkilenmiş ve bu sevgilisi için Türk Marşı olarak nitelendirilebilecek bir eser ortaya koymuştur. Mozart'ın Türk Marşı bestesinin ilhamı, o dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu'ndan Avrupa'ya yayılan mehter müziğinden gelmektedir. Mehter takımının etkileyici melodileri Mozart'ın dikkatini çekmiş ve bunlardan ilham alarak sevdiği kıza Türk Marşını yazmaya başlamıştır. Bu beste, o dönemde Avrupa'da Türklerin yaptığı müziği temsil eden bir simge haline gelmiştir.  Mozart'ın â

BU HANGİ ŞARKI? B1 | ZAMAN MAKİNESİNE İKİ BİLETİM VAR

Resim
          Bir zamanlar, şirin küçük bir kasabada, Hayat ve Ömür adında bir çift yaşıyordu. Aşkları peri masallarının bir parçasıydı. Derin, tutkulu ve sonsuza dek vaatlerle dolu. Bununla birlikte, inatçı kişilikleri sık sık çatıştı ve ilişkilerinde aşılmaz engeller yarattı. Birbirlerine olan sevgilerine rağmen, en iyisi için olduğuna inanarak yollarını ayırmaya karar verdiler. Ama kaderin onlar için başka planları vardı. Olayların beklenmedik bir dönüşünde, Hayat, insan zihninin hayal bile edemeyeceği bir sır tutuyormuş gibi görünen bir çift bilete rastladı.       Bu biletler sıradan biletler değildi; Bir zaman makinesinden gelen biletlerdi, onları aşk hikayelerinin başladığı tarihe geri götürebiliyorlardı. Yüreğinde bir umut ışığıyla Hayat, Ömür’e bu akıl almaz teklifle yaklaştı. Ömür, anlaşılır bir şekilde, durumu tamamen çılgınca buldu. Zamanda yolculuk yapma, her şeye yeniden başlama ve Hayat ile yeni bir sayfa yaratma fikrini kavrayamadı. Şüpheler zihnini doldurdu, şüpheciliğin to

AŞK İKSİRİ

Resim
     Ben size bugün mükemmel bir iksir tarifi sunmak için buradayım! AŞK İKSİRİ! Size aşk iksiri hakkında daha fazla ayrıntı paylaşacağım. Aşk iksiri, tarihin derinliklerinden beri aşkın ve romantizmin sembolü olarak kabul edilir. Bu mistik karışım, birleştirici özellikleriyle tanınır ve insanların kalplerini ateşlemek için kullanılan eşsiz bir çözümdür. Orta çağ simyacılarının gizli formülleri arasında yer alan aşk iksiri, insanların arzularını ateşleyip, aşkın fiziksel ve duygusal boyutlarını birbirine yaklaştırmak için kullanılır.       Bu tılsımlı içeceğin içinde baştan çıkarıcı amber tonları, cazibeli gül taç yaprakları ve derinlemesine aşk dolu bergamot aromaları mevcuttur. Bu iksir, kalbinizin romantik bir melodiyle titremesine, aşkın büyülü coğrafyasına doğru bir yolculuğa çıkmanıza yardımcı olacaktır. Aşk iksiri, buza benzer bir etkiyle ruhun ateşini canlandırabilir, ilişkilerde tutkunun alevini yükseltebilir ve hayatınızdaki özel kişiye duyduğunuz derin sevgiyi pekiştirebilir

ALAGEYİK BOYNUZLARI

Resim
  Daha dün, bana olan sevginle yanıp tutuştuğunu söylerken, beklenmedik bir şekilde hayatına başka bir adam girdi ve ona olan aşkın nedeniyle beni terk ettin. Bu gerçekten kalbimi kıran ve beni çok öfkelendiren bir durum oldu. Ancak, zihnimi meşgul eden başka bir düşünce var: Belki de sen benimle gerçekten mutlu değildin! Mümkün olan en büyük acı, umarım seni bekliyordur. Evet, kötü birisi olmamak için uğraşmalıyım ama duygularımla başa çıkmam zor olacak. Her neyse, bu arada onunla mutlu olduğunuz ve gülümsediğiniz fotoğraflarınıza denk geliyorum. İşte o anlarda çok daha fazla kahroluyorum. Bir şeyi fark ettim: Sana nasıl bu kadar fazla değer verdim? Ne kadar da kerizmişim!  İçimi keder ve pişmanlık dolu bir hüzün kaplıyor. Kendime, bir yanılgının pençesine düştüğümü bir kez daha fark ettirdin. Bu acı dolu anlarda algılarım, geçmişte seni ne kadar önemsediğimi tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Ne kadar saf ve salakmışım ve ne kadar da aldatılmış! Nasıl da gerçeği göz ardı etmişim

YENİ BİRİ VAR

Resim
Bu büyülü rastlantı sayesinde seninle ilgili bazı şeyler duydum ve senin benim kalbimden hiç çıkmadığını fark ettim. Uzun zaman olmamasına rağmen, senin yeni birini hayatında kabul etmenin normal olduğunu anlıyorum. Ancak, gerçek şu ki, hala seni unutamadım ve seninle geçirdiğimiz anılar hala zihnimde bir şekilde yaşıyor. Her gün gözlerimde canlanıyorsun ve kalbim hala senin için atıyor. Bu duyguların beni nasıl etkilediğini anlatmak imkânsız. Seni özlediğim gerçeği beni huzursuz ediyor ve seni tekrar görmeyi umut ediyorum. Belki de bu tesadüf eseri bir buluşma şansı yaratır ve geçmişteki iletişimimizi yeniden canlandırırız. Fakat ayrıldıktan sonra senin yeni birini hayatına almanın olması gereken bir adım olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar hala seni unutamamış olsam da sana mutlu bir gelecek diliyorum ve umuyorum ki, sen de aynı şekilde beni hatırlıyor olursun.       Hayatında başka insanlar olsa da sen benim için her zaman özeldin ve öylesin. Seni unutmak mümkün değil çünkü sen benim

KİLİT

Resim
  "Kilitliyorum kalbimi ve anahtarını denize atıyorum. Bundan sonra âşık olmayacağım."      Bu, duygusal bir savunma mekanizması olabilir. Kalbimizi kilitlemek, içimize kapanmamıza yol açar ve başka insanlara açılmakta güçlük çekeriz. Bazen belki de daha fazla acı çekmekten kaçınmak için, kırık bir kalple böyle bir şey yapma ihtiyacı duyarız. Özellikle bir ilişki veya aşk deneyiminden sonra kalp kırıklığı yaşamak oldukça yaygın bir durumdur. Bu tür deneyimler, kelimenin tam anlamıyla kalbimizi kırabilir, duygusal anlamda derin yaralar açabilir ve içimizde derin izler bırakabilir. Bu izler, bizi gelecekteki ilişkilere karşı daha temkinli olmaya ve duygusal güvenlik arayışında daha seçici olmaya yönlendirebilir. Acı, bir ders çıkarma süreci haline gelir ve sonraki ilişkilerimizde doğru seçimleri yapmamıza yardımcı olur. Kalp kırıklığına bağlı olarak, kendimize daha fazla duvar örebilir ve duygusal olarak başkalarına açılmakta daha zorlanabiliriz. Bu deneyim aynı zamanda özsaygı

KASIMDA AŞK BAŞKADIR ?

Resim
      Kasımda aşk neden daha farklı hissedilir? Kasım ayları, kış mevsiminin başlangıcını simgeler ve bu dönem doğa üzerinde gözle görülür bir dönüşüm başlar. Ağaçlar, yapraklarını dökerken, doğa renklerini değiştirir ve bir tür hazırlık yapar. İşte bu değişim, kasımda insanlar üzerinde de duygusal bir etki yaratır. Havanın soğumasıyla birlikte insanlar daha içe dönük, hüzünlü veya nostaljik hissedebilirler. Bu durum, aşkın da kasımda farklı bir şekilde hissedildiği düşüncesine yol açabilir. Kasımda aşkın farklı hissedilmesinin bir sebebi, bu ayların karamsarlık ve melankoliyi çağrıştırması olabilir. Kışın yaklaşmasıyla birlikte günler kısalır, hava kararır ve atmosferde bir tür sessizlik ve huzursuzluk hissi yaratır. Bu da insanların iç dünyalarında bir dönüşüm ve derinleşme yaşamasına neden olabilir.       Aşk da bu dönemde, ışığı ve sıcaklığıyla insanların içini aydınlatabilir, kalplerini ısıtabilir. Kasımda aşk, bu karanlık ve soğuk dönemde bir umut ışığı gibi parlayabilir. Ayrıca,

DAHA FAZLA SEVERİM

Resim
Sevgilim, sana benim için ne kadar önemli olduğunu ve kalbimi ne kadar derinden ele geçirdiğini söyleyeyim. Sanki güneş, gülüşünün üzerinde doğup batıyor ve varlığın en soğuk günlerde bile sıcak bir kucaklama gibi. Sana duyduğum sevgi tarif edilemez bir şey, tüm varlığımı neşe ve memnuniyet ile dolduran bir güç. Gözlerimizin buluştuğu ilk andan itibaren, sanki ruhlarımız birbirini tanıyormuş gibi, sanki birlikte olmaya yazgılıymışız gibiydi. Gülüşün kulaklarımda müzik gibi dans ediyor ve dokunuşun içimde söndürülemeyen bir ateşi tutuşturuyor. Her küçük jest, her fısıldayan kelime, hepsi kalbimde çok fazla anlam ve önem taşıyor. El üstünde tutulduğumu, takdir edildiğimi hissettirmek, görüldüğümü ve anlaşıldığımı hissettirmek için inanılmaz bir yeteneğin var. Senin huzurunda, gerçek benliğimde olmak, umutlarımı ve hayallerimi, korkularımı ve endişelerimi paylaşmak için kendimi güvende hissediyorum. Seninle gardımı düşürebilir ve sana ruhumun derinliklerini gösterebilirim. Seni kalbimin e

AYRILMAYI HAK ETMEDİK

Resim
    Ayrılmayı hak etmiyorduk, özellikle de böyle harika bir aşkımız varken. Aramıza girebilecek hiçbir şey yokmuş gibi görünüyordu, ama yine de, işte buradayız, görünürde hiçbir sebep olmadan ayrılıyoruz. Sahip olduğumuz şeyi aniden sona erdirmenin bir anlamı yok, haksız ve adaletsiz hissediyoruz. Bunu hak etmedik. Merak ediyorum, bize ne oldu? Nefret, bir zamanlar canlı ve sevgi dolu ilişkimize nasıl girdi? Paylaştığımız sevginin bu kadar yıkıcı bir şeye dönüşebileceğini düşünmek beni bitiriyor. Sadece birbirimize değil, birlikte yarattığımız anılara da ihanet gibi geliyor.       Birlikte geçirdiğimiz o yıllara dönüp baktığımda, kendime yardım edemiyorum, bir üzüntü sancısı hissediyorum. O kahkaha dolu anlar, paylaşılan hayaller ve koşulsuz destek çok değerliydi. Bizi kim olduğumuza, bir çift ve birey olarak şekillendik. Ve şimdi, zaman içinde sonsuza dek kaybolmuş uzak anılar gibi olduk. Keşke neyin yanlış gittiğini, neyin bu kadar büyük ölçüde değiştiğini anlayabilseydim. Yaptığımız

SEVGİLİM BEN AŞIK OLDUM

Resim
     Üzgünüm sevgilim, ama itiraf etmeliyim ki başka birine aşık oldum. Kendimi açıklanamaz bir şekilde bu kişiye çekilmiş buluyorum ve çelişkili duygular tarafından tüketiliyorum. Bu, beni iki kalp arasında parçaladığı için ne öngördüğüm ne de arzu ettiğim bir durum. Bunun benim için bir seçim meselesi olmadığını anlamanızı istiyorum.       Aşk, zaman zaman, mantığa meydan okuyarak kendi öngörülemeyen rotasını çizer. Bizi ayaklarımızdan çekiştiren, sonuçlarla boğuşmaya bırakan kontrol edilemez bir güçtür. Yine de, seninle bu yeni keşfedilen aşk arasında seçim yapma düşüncesine dayanamıyorum. Bu ikinize de haksızlık olur, çünkü varlığımın içinde gerçekten sadece bir kalp bulunabilir. İki kalbin, bir kalbin içinde bir arada var olması için yer yok. Bu vahiy ruhuma kargaşa getirdiği için beni derinden üzüyor. Zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak sizinle birlikte olmaya devam ettikçe, görmezden gelemeyeceğim bir bölünme, bir kopukluk hissediyorum. Sizinleyim, ama tam olarak mevcut değili

Sıradan Bir Hafta Sonu

Rüyamda seni gördüm. Sabah uyandığımda yanımda sen yatıyormuşsun gibi hissettim. Elinin sıcaklığı vardı sanki göğsümde. Ama senin yanımda olmadığını biliyordum. Gözlerimi açtığımda sen orada yoktun. Tam da bildiğim gibi. Nerede olmadığını biliyorum. Benim yanımda değilsin. Çalar saat çalmaya başladı. Gerçi bugün erken uyanmamı gerektiren bir sebebim yok. Miskinlik yapıp yatmaya devam edebilirim. Çalar saati kapatıp beş dakika daha uzandıktan sonra yatağımın hemen yanında duran canavar ayağı pandufumu giydim. Perdeyi açıp, pencereyi araladım. İçeriye biraz güneş girsin istemiştim ama kalbimdeki gibi bir hava var dışarıda. Çok bulutlu ve yağmurlu. Biraz esnedim ve gerindim pencerenin karşısında. Yağmuru izlemek iyi geliyor bana sakinleşiyorum. Odadan çıkmadan üzerime sabahlığımı giydim. Banyoya geçtim, elimi yüzümü yıkadım. Havluya kurulanırken bir an senin kokun geldi burnuma. Evin her yerine sinmişsin sanırım. Bilgisayarımda senin hazırladığın bir çalma listesi vardı. Her sabah o

Sürpriz: Sufle!

O sabah erkenden kalktım. Her sabah uğradığın pastahaneden bir tane simit aldım. Senle buluşacaktık. Ben akşam işten geç çıkacağım için sana evin anahtarını verecektim. Ortak bir noktada buluştuk. Buluşana kadar bende köşedeki çaycıda çayımı içtim ve simidimi yedim. Sonra bir sigara yaktım. Sen geldin oturdun karşıma. İki sohbet ettik. Sanki hiç konuşmamış gibi çaycıda da bulduk konuşacak bir şeyler. Benden anahtarı aldın. Sonra bende sende işe...  Bir türlü akşam olmadı. Senle de konuşamadık bütün gün. Sabırsızlanıyordum akşam olsun diye. Bütün gün müşterilerle ilgilendim telefonda. Aramaktan vazgeçmiyorlardı bir türlü. Herkesin bir derdi vardı. Benimse aklım sendeydi. Akşam benden önce evde olacaktın. Gidip dinlenecek miydin? Yoksa bir şeyler hazırlayıp sürpriz mi yapacaktın? Merakımdan ölüyordum anlayacağın.  Mesai saatim bitmişti. Beni de telefonda tüketmişlerdi artık. Enerjim kalmamıştı resmen. Birden sen geldin aklıma ve uçarcasına eve koştum. Servise bindim ve biran önce

Üç Yıl Önce

Her zaman gittiğim çay bahçesine gittim. Sabahları işe gitmeden önce orada çay ve sigara içmek adetim olmuştu. Bir gün seni görmüştüm orada. Bundan tam üç yıl önceydi. Çok iyi hatırlıyorum tarihi 1 Eylül 1996. Havalar hala sıcaktı. Sonbahar yüzünü göstermeye utanmıştı o yıl ama sen saçlarını savurarak oturmuştun tam karşı masama. Farketmeden seni izlemeye başlamıştım. Elimdeki gazeteleri okuyordum güya. Gözlerimi senden alamıyordum ki... Sigarayı elimde unutmuş çayımı soğutmuştum. Elim yandığı zaman farkına vardım seni izlediğimin. Senin beni görüp görmediğinden bile emin değilim. Eğer gördüysen büyük bir utanç duyarım bundan. Çünkü sana bakmamışım, dalıp gitmişim.Farkına varınca hemen saate baktım. Az vaktim kalmıştı "acaba senin kalkmanı beklemeli miydim?" diye düşünmeden edemedim. Fakat işe geç kalamazdım. Seni orada öylece ulu orta bırakarak gittim.  Sonraki günlerde uğramadın hiç sabahları. Gerçi ben oraya yıllardır her gün gidiyorum ve seni ilk defa görüyorum. Sonraki

Aşk Mevsimi

O gece işten çok geç çıkmıştı. Eve yürüyerek gitmek zorunda kalmıştı çünkü o saatte otobüs bulması imkansızdı. Otostop çekecek bir araba bile bulması mucize sayılırdı. Yürürken telefonla konuşmayı çok sever aslında, başka insanlar gibi müzik dinlemekten pek hoşlanmazdı. Ama o saatte arayabileceği hiç kimse yoktu. Gün içinde telefonda görüştüğü bir takım arkadaşları vardı. Bunlardan bir kaç tanesi ise yeni sevgili adaylarındandı. O gün işten bu kadar geç çıkacağından hepsinin haberi vardı aslında.  Aralarından seçim yapmayı düşünüyordu. Onun için aşk mevsimi gelmişti. Acaba hangisi, kalbinin attığını ona tekrar hissettirebilecekti. Biraz yürüdü, hava çok soğuktu. Her nefes verdiğinde gözlükleri buharlanıyordu. Hızlı yürümeliydi ve vücudunu sıcak tutmalıydı. Soğuk ve boş sokaklarda yürümeye devam etti. Yollarda aydınlatma da yoktu. Bazı yerlerde kaldırım dahi yoktu. Su birikintilerine çamurlara basa basa ilerliyordu. Elleri ceplerindeydi. Eldiven almayı unutmuştu yanına. Bir taşa takılı

Yeni Anlamaya Başladım Seni

Yeni anlamaya başladım seni Aşktan hiç eser yokmuş içinde Sevgi bir bahaneymiş birlikteliğimize İlgin hiç geçmemiş meraktan öteye Yeni anlamaya başladım seni İçinde bastırdığın kişiliği gördüm Ortaya çıkardığında çabucak örttün Tam anlamıyla oldun kördüğüm Yeni anlamaya başladım seni Sen bile korktun senden Medet umdun elalemden İstemedin yardımı benden Yeni anlamaya başladım seni Merakını azda olsa giderdin Beni benden çaldın gittin Kalbimi paramparça ettin Yeni anlamaya başladım seni Benle açtın hayata gözlerini Ben unuturum seni ve senin gibileri Ama sen asla unutamayacaksın beni