Kayıtlar

Eski etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sevdiğin Koku

En sevdiğin yemeğin yemeği yaptım bugün Uzun zamandır yoksun sen Ama evde sevdiğin bir koku olsun istedim Senin usulüne göre yaptım Bana bu yemeği acele ederek yaptığımı söylerdin Soğanları kestim önce Biraz ağladım ama soğanlar yüzündendi Kavurdum pembeleşeyinceye kadar Herşeyi senin gibi yaptım Baharatları sonradan attım Bol bol kekik döktüm Servis yaptım geniş tabaklarda Masanın ucuna geçip oturdum Öteki ucunada sana servis açtım Eski günler canlandı yine gözümde Ben masanın ucunda otururdum Sense beni süzerek bi yandan yemek yapardın Sevgini katıyordun galiba yemeklere Ben senin gibi lezzetli yemek yapamıyorum Marifetli değilim sen gibi Olmamış zaten bu yaptığım  Boğazıma dizildi resmen Sen gelsen ya eskisi gibi Eski günlere dönsek ya Sen karşımda yemek yapsan Ben sana günümü anlatsam Aşkla doyursan beni Soğanlar da keşke ağlatmasa Egemengin

Beş Yıl Önce

Son beş yılımı üniversite yüzünden Bartın'da geçirmek durumunda kaldım. Kimler geldi, kimler geçti, kimler kaldı avucumda. Kimileri heveslendi gitti, kimileri saklandı, kimilerinin ise gözü yüksekten ayrılmadı. Elde avuçta hiç bir şey kalmadı. Nerede o sıkı fıkı olduğumuz samimi olduğumuz insanlar? "Elma dersem çıkın, armut dersem çıkmayın." Birinci sınıftayken kimseyi tanımadığım için kenarda köşede bekleyip sınıftakileri gözlemledim. Kendime uygun birileri ile arkadaşlık yapmak değildi amacım. Sadece onları gözlemliyordum. Ve zaten ikinci dönemin başında bi grup beni aralarına tesadüf eseri almıştı. Konuşuyorduk, sohbet ediyorduk, birlikte vakit geçiyorduk, ders çalışıyorduk, filmler izliyorduk. Sınıf arkadaşlarımdan daha çok okuldaki başka bölümlerden fakültelerden arkadaşlarım vardı. Çok kalabalık bir arkadaşlık ortamıydı. Herkes nerde? Şimdi etrafıma bakıyordum hiç biri yok. Çoğunu görsem artık selam bile vermem sanırım. O oraya gitti, bu buraya gitti, o bunun

Değiştirdim

"Sanki gemisini başıboş bırakmış bir kaptan gibiydim. Öylesine sürükleniyor, kontrolü elimde tutmak bir yana hep durumu kurtarmaya çalışıyordum. Ve hayat bir dümenin başında, gemiyi kullanmayı öğrenemeden geçip gidiyordu. Ama bir gün bildiğim her şeyin başkalarının doğrusu olduğunu ve çektiğim her acının bildiklerimle ilişkisini anladım. O an, beni memnun etmeyen hallerden yavaş yavaş sıyrılmaya başladım. Ve fark ettikçe değiştirdim: Hayır dersem insanlar beni sevmez zannederdim,  değiştirdim. Sınırlar koymadan yaşardım,  değiştirdim. Temel önceliğim karşımdakinin memnuniyetiydi,  değiştirdim. Kendimi tanımaz, kendimle zaman geçiremezdim,  değiştirdim. Alışkanlıklarım bağımlılığa dönüşürdü,  değiştirdim. Kafamın içinde sürekli konuşan başka bir ben vardı,  değiştirdim. Anda olmanın keyfini her zaman çıkaramazdım,  değiştirdim. Eski eşyaları, anılarıyla saklardım,  değiştirdim... Bir de baktım ki artık kaptan benim!

Seni Özledim Ben

Bazen düşünmeden edemiyorum. Onun hatırladığı acaba yakın geçmiş zaman mı? Yoksa daha eski bir geçmiş mi? Hangi geçmişi özlüyor? Kimi özlüyor? Beni mi özlüyor? Benim onu özlediğim gibi o da beni mi özlüyor? Yoksa başkasını mı özlüyor? Bunu ona gidip soramam. Çok sorum var kafamda Bu kadar çabuk unutamaz gibime geliyor Kesin beni düşünüyordur diyorum içinden Ama ya benden öncekilerden birini düşünüyorsa diyorum içinden İçinden çıkamadığım bir dürü soru var Ona sorsam bunları cevaplar mı ki? Ben çok özledim onu Tekrar gelsin geri bana. Ben onun gibisini bulamadım daha. Peki ben bunu yazarken hangi geçmişten bahsediyorum? Yakın geçmiş mi? Eski geçmiş mi? Ne fark eder ki... Sende onlardan birisin işte... Boş bir bekleyiş... Sen bir daha benim olmayacaksın hiç Ne önemi var ki zaten bunu kimin için yazdığımın Alınmak isteyen bütün geçmişler alınabilir, alınsın Özledim çünkü ben. Sen sen sen!!!

Aşık Olamadıklarım

Kendimle alakalı bir konuya değinmek istiyorum bu gece. Aşık olamadığımı fark ettim. Biraz geç olduğunun farkındayım. Geç olsun güç olmasın demişler. Bende buna inandım işte. En son aşık oluşumu hatırlıyorum. Ne kadar acı çekip üzülmüştüm. Neler neler yapmıştım onun için de hiç bir şeyi görmemişti. Sırıl sıklam sevdiğimin aşık olduğumun farkındaydı. Sorun onun bana aşık olmamasıydı. Sevgiye boğmuştum onu. Çok fazla gelmişti benim sevgim ona. En sonunda zaten bunalmıştı  sevgimde. O yüzden gidip aldatmıştı beni başka adamlarla. İşte bu olandan sonra ben tamamen soğudum aşka karşı. Yapamadım başkasıyla. Denedim ama olmadı. Tam diyorum ki "bu sefer aşık olacağım", başka bir sorun çıkıyor karşıma. Olmuyor! Aşk bana uğramıyor senden sonra salak! Bunlar hep senin suçun. Herkesi sen gibi zannediyorum artık. Artık ölesiye bağlanamıyorum birine, sevemiyorum. Hep bir adım geriden takip ediyorum onu ya da on beş adım geriden desek daha doğru olur. Çünkü yakınlık kuramıyorum. Aşık

Elifadonica

Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi Ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi. İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var 'Ben demiştim', 'ben bilirim', 'ben zaten anlamıştım' Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun. İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşla

Eski Dostuma Son Mektup

Yürüyordum her zaman ki gibi aynı sokaklarda aynı caddelerde. Soğuktu dışarısı ama tıklım tıklım kalabalıktı caddeler. Adım atacak yer yoktu. Arabaya doğru ilerliyordum. Aklımda o yoktu. Onu görmeyi uzun zamandır düşünmemiştim. Artık görmekte istemiyordum aslında. Alıp başını gitmişti. Eski sevgilimden falan bahsetmiyorum, eski bir dosttan bahsediyorum. Fetiye'ye doğru inecekken yanlışlıkla kafamı yukarı kaldırmam ile başladı. Nedense bir şey kafamı kaldırıp oraya bakmamı, tam onun göz bebeklerinin içine bakmamı istemişti. O, o esnada sevgilisine hummalı bir şekilde bir şeyler anlatıyordu. Sevgilisi beni sevmezdi zaten. Nedense saçma bir şekilde beni kıskanırdı. Onu gördüğüm anda şapşal bir gülümseme belirdi suratımda. Gerçekten saçmaydı. Onu çıkarmıştım hayatımdan ve yıllar sonra onu ilk defa görmüştüm. Hiç değişmemişti. Yavaşça elimi kaldırdım ve istekli bir biçimde selam verdim. Sevgilisini tanıyor olsaydım ona da selam verirdim. Ama beni tanımayı o reddetmişti. Zaten gerekte