Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Leopar Desenli Saten Gecelik

Gece kulübüne gidiyordu arkadaşlarıyla o gece. Sevgilisi de yanındaydı. Hayatında ilk defa böyle bir deneyim yaşayacaktı. Aslında ne yaşayacağını da tam olarak bilmiyordu. Heyecanlıydı, hemde çok fazla... Eğlenecekleri yere doğru ilerlerken bir kadın gördüler, gözlerinin önünden ışık hızıyla geçti gitti resmen. Kadın belli ki bir şeyden yada şeylerden kaçıyordu... Aniden arabasına bindi ve hızlıca oradan uzaklaştı. Kadının bir anda evden çıktığı, çok önemli ve acil bir olayın olduğunu üzerindeki kıyafetlerden anlamıştılar aslında. Çünkü kadının üzerinde sadece leopar desenli saten kumaştan bir gecelik vardı. Bir elinde hırkası, bir elinde anahtar ve topuklu ayakkabıları... Bu kadar acil bir şekilde evden çıkan kadının topuklu ayakkabı giymesine şaşırmışlardı hepsi. Ya gerçekten mühim birinden kaçıyordu. Yada gece gece işe çıkmıştı. Başka bir şey gelmemişti akıllarına çünkü. Kadın tamamen uzaklaşıp gözden kaybolduktan sonra yürümeye devam ettiler. Gidecekleri yere hala varamamışlard

Kadıköy'de Bir Gece

Eğlenmeye gidiyordu arkadaşlarıyla birlikte o gece. Kendinden yaşlarca büyük bir sevgilisi vardı. Yakın bir zamanda ayrılmıştı ama hala daha kalbi onunlaydı. Onunla birlikte gezdiği sokaklarda, şimdi arkadaşlarıyla birlikte eğleniyordu. Bu onu ne kadar mutlu edebilirdi? Bunun cevabını bir tek o bilebilirdi. Bütün gece onu aradı gözleri aslında. Arkadaşlarıyla konuşurken bile "acaba o buranın önünden geçer mi? Geçerse ne tepki veririm?" gibi sorularla boğuşuyordu. Gecenin ilk yarısını onu düşünmekle geçirmişti. Asıl olan zaten ikinci yarısında olmuştu. Bulundukları eğlence yerinden kalıp başka bir yere geçme kararı almışlardı. Tekrardan "o" aklına gelmişti. Acaba nerelerdeydi? Her geçtiği kafenin önündeki masalarına ve görünen iç kısmına bakıyordu. İstediği şey olmuştu aslında... İçerde tek başına otururken gördü onu. Saniseler içerisinde aklından milyonlarca soru geçti. "Ne konuşmalıyım? Konuşmalı mıyım? Gitsem yanına ne tepki verir? Gerçekten bitmiş miydi

Kalbim Oldu Paramparça

Bi başka aşktı bu. hiç bir cinsel güdü olmadan oluşmuş saf bir aşk. Kalplerimiz konuşurdu bizim. Sözlerimiz yetmezdi konuşmaya çünkü. Duygularımızı anlatabileceğimiz kelimeler bulmak çok zordu. Bulduğumuz kelimelerin duygularımıza olan tercümanlığı yetersiz kalırdı. Dediğim gibi saf aşktı bizimkisi. Bence gerçek olan aşkta buydu. Kırıldı kalbim yine her zaman olduğu gibi. Hüsranla sonuçlandı. Benim beslediğim aşktı, ya onunkisi?   Ben ilk defa bu tarz bi aşk yaşamıştım. Kısa vadeli olsada...  İsyan ederim artık bu hayata Elimden aldığı bu aşkla Kalbim oldu paramparça Parçalandıkça parçalandı artık kalbim. Yenilenmesi çok uzun sürecek gibi görünüyor. Karşılıklı her şekilde birbirimizi mutlu edebileceğim biri ne zaman benim karşıma çıkacak? Çok mu erken acaba bunun için? Ne zaman tuttuğum dal kırılmayacak?

Aşk - Libido

Gizli kaçamak yaptığın bir şey gün yüzüne çıktı mı hiç? Ne kadar gizlersen o kadar yüzeye çıkmaya çalışır sırlar. O yüzden orta yolu bulmak lazım bazı şeyler için. Küçücük bir çocuktu o aslında. saf ve temiz bir kalbi vardı. Kötülük düşünemeyecek kadar iyi niyetliydi. Ergenlikle birlikte şeytanda ona yanaşmaya başlamıştı. İçindeki iyilik yavaş yavaş yok olmakta, yerini kötü düşünceler sinsilikler almaktaydı. Daha yeni yeni şeytan ona arkadaşlık ediyordu.  Bir sevgilisi varmış meğersem bizimkinin. Bir gün yolda tesadüfen gördüm onları el ele. Öncesinde şaşırdım. Çünkü daha önce sevgilisinin olduğunu duymamıştım onun. Etrafındakilere aldırış etmeden önce yolun ortasında öpmüştü onu dudaklarından. Gelen geçenler umurunda değildi. Sanki nişanlı ve ya evlilerdi... Henüz daha on dört yaşındaydı.  Bende çok meraklıyımdır aslında böyle şeylere ama boşverdim. Çocuğun sevgilisi var, gidip kulağını mı çekseydim? Ben gezmeye devam ettim. Bunlar yine benim karşıma çıktılar... Bir çocuk

Zirvede Aşk Var

Sevdanın ne olduğunu asla anlayamayacağını düşünürdü. Sevmek neydi açıklamak isterdi ama olmazdı yapamazdı. Ve her seferinde sevgiyi anlatmaya çalışıp da beceremeyince öyle bir şeyin olmadığına inanırdı. Her aşık oluşunda şiirler yazardı sevgililerine. Gerçi onlara sevgili denilmezdi, çünkü o hep platonik aşklar yaşardı. Aşkın somut bir şey olmadığının farkına çocukken varamazdı. Bir insan neden illa birini istesin ki diye düşünürdü. Hele bir erkek eğer kendisin çılgınca seven bir kadın varsa neden başkasını bulmak için uğraşsındı.  Çocukken gördüğü her güzel kadına aşık olduğunu sanırdı ama sonradan acı bir şekilde öğrenecekti otla bok arasındaki farkı. Aşkı sakızlardan çıkan yazılarda tanımaya başlamıştı ve öğrendiği ilk İngilizce kelime ‘love’ olmuştu. ‘love is...’ diye başlayan bütün cümleleri okumaktı amacı. Yaşıtları gibi çıkartma veya araba resmi için değil aşkın ne olduğunu öğrenmek için sakız alırdı. Sonradan pişman olmayacaktı belki ama aşkı yanlış tanıdığını gözyaşlarını

Tek Gecelik

Tek gecelik aşklara inanır mısın? Sonuna kadar yalan olduğunu bile bile, hiç bir şey sormadan her şeyi kabullendin mi? Delicesine aşık oldun mu ona? Bir daha hiç göremeyeceğini bile bile ilk ve son kez öptün mü onu dudaklarından? Nerede buldun yüreğini sonra? Çalındığını zannettiğin kalbinin parçalarını nerede buldun? Ya da bulabildin mi kalbinin herhangi bir parçasını? Bulduysan birleştirebildin mi paramparça olmuş kalbini? Söyle bakalım tekrar aşık olur mu bu kalp? Yarısını anca bulup birleştirdiğim bu kalp sevebilir mi tam olarak? Yoksa hep yarım mı kalacak bundan sonraki aşk? Kim yarım seven birini tam sevebilir ki? Ne zaman kapanır yaralarım? İyileşir mi dersin birleştirmeye çalıştığım parçalarım? Birleşir mi ki acaba paramparça kalbim? Sevebilir mi yeniden eskisi gibi delicesine? İnanırsan her şeyi yaparsın Yeniden sevip aşık olursun Kalbindeki aşk kozasından çıkan kelebeği serbest bırakıp uçurursun Böylelikle dünyanın belkide en mutlu insanı sen olursun

Öz Eleştiri vol2

Belkide ilk defa aynaya bu denli içten baktım. Gördüğüm şeyse gerçekten hiç hoşuma gitmemişti. Neden mi? Koskoca bir boşluk gördüm. Çevresinde ki herkese yalan söyleyen, beleşten yaşayan bir adam... Hani derler ya "Elindekinin değerini kaybettiğin zaman anlarsın!" diye. Neden kaybetmeyi bekliyoruz ki biz? Yada ben? Elimde harika fırsatlar var. Çevremdeki herkes bunu biliyor zaten. Yeterli fiziksel ve ruhi donanıma sahibim bence. Daha neyi bekliyorum. Hiç bir şey çabalamadan, bir parmak şıklatmakla her şeyin ayağıma geleceğini mi sanıyorum acaba? Gelecekteki beni gördüm bugün aynada. Aynı bu durumda devam eden Egemen'in sonunu gördüm sanırım. Ve çok korktum. Yalana boğulmaya devam eden bir hayat. Çevresindeki arkadaşları halbuki onu ne kadar mutlu bir insan olarak bilirdi. Kim bilir beni nasıl tanımlardınız? Hayatımda yalan söylemediğim hiç kimse yok. Herkese rengi ne olursa olsun bir yalan söylemişimdir. Söyledim. Ama kime nasıl yalanlar söylediğimi artık ben bile h

Maskeli Hayat

Kaçak yaşamaya mecburuz bu hayatta. Kapalı kapılar ardında her şey gayet güzel ilerlerken, kapılar açıldığı zaman toparlanmak için bir sürü çaba sarf ediyoruz. İnsanlardan gerçekleri saklamak mı hoşumuza gidiyor yoksa olmadığımız biri gibi gözükmek mi? Bunun cevabını kim verebilir ki? Kaç kişi olduğu gibi yaşıyor hayatını? Bu kadar yürekli olanlar vardır tabi ki de bu hayatta. Ama kaybedecek bir şeyleri olmayan insanlar bence bu kişiler. Herkesin kendisine ait sırları vardır. Yalnız başımıza kaldığımız zaman vurur bütün sırlar yüzümüze. Belki biraz tokatlar bizleri. Yüzümüz kızarır, utanırız. Sonra odadan çıkıp, insan içine gireceğimiz vakit bir maske geçiririz suratlarımıza. Utandığımız belli olmasın diye. Kaçak yaşamaya mecburuz bu hayatta. Çünkü herkes mükemmel bir yaşantısı olduğunu göstermeye çalışır insanlara. Aldıklarıyla zengin olduğunu göstermeye çalışır. Gittiği yerlerle gösteriş yaptığını zanneder. Halbuki evlerine döndüklerinde maskelerini çıkardıkları zaman fark ede

Aşk;

Birini sevmemeye çalışmaktır aşk. İlk elini tuttuğunda, heyecandan ne yapacağını bilememektir. Heyecanlanmaktır, heyecanını durduramamaktır. Gece yatakta tavana bakarak saatlerce düşünebilmektir. Öpüşmek için utanmak, bir zaman sonra ise dudaklarına alışabilmektir. Dudaklarının tadına alışabilmek. Biraz daha aşık olmak için, biraz daha müzik dinlemektir. Biraz daha öpmektir, biraz daha sarılmak, “hadi biraz daha” demektir. Onun gittiği yerlere koşa koşa giderken, bir zaman sonra gitmemektir. Ama gizliden gizliye takip etmektir; aşk. Bazı şeyleri sürekli düşünüp, kendine yedirememektir aşk. Yalan söylemektir aşk, kaybetmemek için büyük büyük yalanlar söylemektir. “Tabii ki de çoktan unuttum” cümlesinin ta kendisidir; aşk. Sırf hayatında biraz daha kalmasını istediğin için arkadaşça davranmaya çalışmaktır. Arkadaş olamamaktır, aşk. Kıskandırmaya çalışmaktır, kıskanmaya çalışmaktır, kıskanmamaya çalışmaktır. Gülerek dinlediğin şarkıların gerçek anlamlarını, yalnızken anlayabilmektir. Onu

Baydınız Bayanlar

Bayanlarla konuşabilmek zor iş arkadaşım.  Senin söylediğin cümlenin alt yazısını da okuyorlar.  Kafalarında yorumlayıp, stratejik cevaplarla sizi köşeye kıstırmaya çalışıyorlar.  Kaçın onlardan!  Biz çok analoguz , onlarsa çokça dijital .