Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yeni yıl dileği

bir yıl daha bitiyor. son günlerini yaşıyoruz artık. bitti bitecek. tüm duygularıyla geride kalacak tüm yaşanmışlıklar. tüm ihtiraslar birer anı olarak hafızamızda. cesaretimiz bizi ileri taşıyacak. geleceğimizi inşa ediyoruz geçmişimizin üzerine. temelimiz sağlam değilse geleceğimiz de sürekli sallantılı olur. o yüzden temiz kalmak önemli. ne kadar saf ve temiz duygularla yaşarsak yaşadıklarımızı o kadar berrak bir geleceğimiz olur. kötülük eden kötülük bulur diye boşuna dememişler. ve iyiler her zaman kazanır. bazen bu cümleler insanları avutmak için söylenmiş safsatadan başka bir şey değilmiş gibime geliyor. temiz kalpli insanların başına sürekli kötü şeyler geliyor çünkü. hayatları hiç bir zaman olması gereken standartlarda olmuyor. hep bir sınanma durumu var. eğer sağ çıkabilirlerse, kötülerle olan savaşlarını kazanırlarsa mutluluk o zaman yapışıyor yakalarına. tabi pes etmezlerse. artık gücümün kalmadığını hissediyorum. sürekli tökezlemekten, acı çekmekten, çırpınmaktan bıktı

Benim Aşka İnancım Kalmadı Hiç

Şu sıralar sanşım yok Dünyam tersine dönmeye başladı Herşey yolunda gidiyordu halbuki Tökezledim sanırım Makas onun elindeymiş Bir anda kesiverdi aramızdaki bağı Bağlantımız koptu anlayacağın Ben anlamadım olanı biteni Anlam veremedim yaptıklarına Çekirdek gibi çitledi Kabuğunu attı bi yere Savurdukça savurdu rüzgar beni Seni seviyorum derken ciddiydim Sense korktun kendi duygularından Gizledin her seferinde Alışmıştım sana Şimdi alışma sırası yokluğunda Alışırım yokluğuna da Nelere boyun eğdi gönlüm Nerlere katlandı gönlüm Neleri ezdi geçti Neleri unuttu bitirdi Biraz zamana ihtiyacın vardı Sen zamanını kullandın sanırım Sıra bende  Bırak bende kullanayım Zamanın ilacını Açtığın yara canımı yakıyor Son deşen sen oldun Artık inancım kalmadı benim Aşk yalan Sevgi yalan Zevk gerçek  Sefa gerçek Eğlenmek bize iyi gelecek Hadi eğlenelim gönlümüzce Egemengin

Pişmanlık

Pişmanım Keşke yapmasaydım Demekle olmuyor Zaman geçmiş oluyor Keşkelerin bir anlamı kalmıyor Pişmanlık içinde büyüyor Susuyorsun Anlatmıyorsun Daha fazla "keşke" diyorsun Daha çok pişman oluyorsun Güneş doğmasın artık diyorsun Gün geceye kavuşmasın Çünkü her güneşin doğuşuyla Büyüyor pişmanlığın Bununla yaşamayı öğrenmelisin Bir şeye başladıysan devam etmelisin Olmamış gibi davranamazsın Ne olursa olsun  Yaşamalısın Başa çıkmayı öğrenmelisin Zora göğüs germelisin Egemengin

O Gözler

Hani yolda yürürken Dalarsın uzaklara Farketmezsin insanları Sen gibi biri daha vardır Karşından gelen Çarpışırsınız Elinizdekiler düşer yere Birlikte eğilirsiniz Toplarsın eşyalarını Kalkarsın Özür dileyerek devam etmek istersin Ama göz göze gelmişsinizdir Alamazsın kendini  Baktıkça bakasın gelir o gözlere Tutulmuşsundur O ise devam eder yoluna Ayırır gözlerini gözlerinden Sense kalırsın olduğun yerde O uzaklaştıkça uzaklaşır senden Kalbinin atışı gittikçe uzaklaşır Kalbin onda çarpıyordur artık Gözleri aklından çıkmıyordur Onu bir daha unutamayacaksın Bir daha ulaşamayacaksın Bulamayacaksın Hep hayalinde yaşayacak o gözler Kalbinin atışını duyamayacaksın Rüyalarında o gözleri göreceksin Sıçrayarak uyanacaksın Belkide ağlayacaksın O gözleri asla tekrar göremeyeceksin Egemengin

Sevdiğin Koku

En sevdiğin yemeğin yemeği yaptım bugün Uzun zamandır yoksun sen Ama evde sevdiğin bir koku olsun istedim Senin usulüne göre yaptım Bana bu yemeği acele ederek yaptığımı söylerdin Soğanları kestim önce Biraz ağladım ama soğanlar yüzündendi Kavurdum pembeleşeyinceye kadar Herşeyi senin gibi yaptım Baharatları sonradan attım Bol bol kekik döktüm Servis yaptım geniş tabaklarda Masanın ucuna geçip oturdum Öteki ucunada sana servis açtım Eski günler canlandı yine gözümde Ben masanın ucunda otururdum Sense beni süzerek bi yandan yemek yapardın Sevgini katıyordun galiba yemeklere Ben senin gibi lezzetli yemek yapamıyorum Marifetli değilim sen gibi Olmamış zaten bu yaptığım  Boğazıma dizildi resmen Sen gelsen ya eskisi gibi Eski günlere dönsek ya Sen karşımda yemek yapsan Ben sana günümü anlatsam Aşkla doyursan beni Soğanlar da keşke ağlatmasa Egemengin

Sırılsıklam Aşk

Aşk mı dedi biri? O aşka inanmazdı Duyguları değil Mantığı yönetirdi onu Ta ki onunla karşılaşana kadar Anlamadı ne hissettiğini Hislerine ket vurmaya çalıştı mantığı Duygular galip geldi bu sefer Çünkü saklamaya çalıştıkça Daha çok gün yüzüne çıktı duygusu Aşık oldu Sırılsıklam aşık oldu Daha önce hiç yaşamadığı Aşkı keşfetmişti Ve hakim olamamaya başladı kendine Ne yaptığını anlayamıyordu Avare olmuştu Leyla olmuştu Ve şimdi gerçek duyguları yaşayacaktı Aşkı Acıyı Özlemi Kıskanmayı Hepsini iliklerine kadar hissedecekti Daha fazla yalpalanacaktı Duygularını dizginlemeyi öğrenecekti Öğrenmeliydi O zaman duygu ve mantık dengesini kurabilecekti O zaman tadında yaşayacaktı Aşkı Acıyı Özlemi Kıskanmayı Anlayacaktı gerçek mutluluğu Egemengin

Sevmeye Devam

Yok artık Günlerdir haber yok Öldü mü kaldı mı  Bilen yok Ulaşmıyorum ona İnadımdan Aramıyorum onu İnadımdan O arayacak beni Eninde sonunda arayacak Alacak ağzının payını benden Ama kıyamam Çünkü seviyorum O mesaj atsın ya da arasın Hiç bir şey olmamış gibi Konuşmaya devam ederim Telefonu kapattığım gibi Kendime kızarım Ama sevmeye devam ederim seni Egemengin

RUTİN

Bugün ne mi yaptım? Çay demledim kendime Oturdum her zaman ki köşemde Önce gazeteleri okudum Sonra kitabımı Bilirsin erken kalkarım ben Az uyurum geceleri de Dalmışım kitaba Ne de güzel yazmış yazar Saat çoktan öğleni geçmişti Caddeye çıktım sonra Bankın birine oturdum Biraz insanları gözlemledim Soğuktu biraz hava Paltomu almamıştım Köşedeki kafeye girdim Karnım acıkmıştı Bir iki parça birşeyler yedim içtim Kalktım tekrar caddedeki banklara oturdum İzledim durdum Kimisi sarmaş dolaş geziyordu Kimisi tartışıyordu Kimisi yeni tanışıyordu Kimi borsadan Kimi eşinden bahsediyordu Boşverdim kalktım yürümeye devam ettim Adımlarım beni eve getirmiş Fark etmemişim Benim dönüp dolaşıp geleceğim yer belli Senin ki de öyle olsun Dön geri Özlüyorum seni Evin burası senin Benim yerim senin yanın Her günüm böyle bitmesin Hadi gel Hasretim bitsin Egemengin

Beni Bensiz Bıraktın

Standart bir iş günüydü yine Ne yaptığımı hatırlamıyorum dahi Çantamı aldım çıktım Arabaya doğru gittim Anahtarımı ararken çantamda Senin bıraktığın notlardan birini buldum Her yere not bırakmayı severdin Bende onları bulmayı Ama bu sefer buruşturup attım Unutmam lazım seni Eve geldim Bu sefer beni  "Hoşgeldin aşkım" notun karşıladı Onu da yırttım attım Odama gidip üzerimi değiştirdim Kirli sepetinin üzerinde  "Yıkamayı Unutma" yazmıştın Onu da yırttım attım Elimi yüzümü yıkadım Aynada başka bir not vardı "Çok Güzel Görünüyorsun" Yırttım attım onu da Mutfağa gidip yemek yapasım geldi Ama yine notlarınla karşılaşacağım diye Yapmadım o akşam yemek Dışarıdan söyledim Aradım bütün evi Bulabildiğim kadarını yırttım ve attım "Seni seviyorum aşkım" "Sakın elini kesme" "Evi havalandırmayı unutma" "Bugün çok

Buzsuz Geceler

Yine dellendim Vurdum kapıyı çıktım evden Boş sokakları soludum Ayaklarım yürüdü gitti Meyhanede aldım kokuyu Severim anasonu Oturdum masaya Bir büyüğüm eşlik etti bana Şarkılar çaldı Oynayan oynadı Bense bardakları doldurdum anılarla Gözlerim doldu boşaldı Mezeler birbirini kovaladı Gözlerim kapanmaya başladı Kalktım sandalyeden Kalmamış mecalim Savrula savrula çıktım Karanlık caddelerde koştum Haykırdım seni Hiç birini duymadın sen Kulaklarını dikip baktı kediler "Deliymiş" deyip gittiler Kıvrıldım bir kaldırıma Kimse kaldırmadı Ağlamaya devam ettim Bardakları doldurdum Buz getirenim olmadı Bu sefer ben söyledim  Issız sokaklar dinledi Ay ilham verdi Yıldızlar dilek hakkı Ben diledim seni Ellerim bomboş kaldı. Egemengin

Senin Çakmağın

Yapayalnız yürüyorum Yollarım denize çıkıyor Sahilde yürüyorum Dalgalar çarpıyor kordona Martılar şarkı söylüyor Bense yürüyorum durmadan Ağır ağır yürüyorum Biraz soğuk sahil Üşüyorum Ellerimi ceplerime sokuyorum Senin çakmağın çıkıyor cebimden Ağlamaklı oluyorum Hafif bir rüzgar esiyor Bir damla yaşı siliyor Alıp götürüyor benden Yürüyorum Yorulduğumdan değil ama Oturuyorum bir banka Ceketimin cebinden çıkarıyorum sigaramı Senin çakmağınla yakıyorum Benim yüreğimi yaktığın gibi  Çatır çatır tutuşuyor sigara Bir nefes çekiyorum Sigara azalıyor ama Yanmaya devam ediyor Yüreğim de yanıyor Atmaya devam ediyor Canım acıyor ama  Nefes almaya devam ediyorum İnsan nefes almadan yaşayamaz Sen nefesim oldun Son nefesim de ol Egemengin

DENİZ KABUĞU

Deniz kabuğuna aşık olacağım artık. Onlar beni uçsuz bucaksız denizlerde, okyanuslarda gezdirecekler. Saklayacaklar, kollayacaklar beni kabuklarının içlerinde. Bense onları hep seveceğim en saf halimle. Karanlık çöktüğünde birlikte izleyeceğiz yakamozu. Gökyüzünde kayan yıldızları her gördüğümüzde aynı dileği geçireceğiz aklımızdan. Her doğan güneş ısıtacak bizi aşk gibi. Balıklarla arkadaşlık kuracağız, oyunlarına ortak olacağız. Kaplumbağalarla seyehat edeceğiz. Yunuslarla şarkılar söyleyeceğiz. Köpek balıklarından kaçacağız birlikte. Ama hep gözlerinde o deniz rengini göreceğim. Ben deniz kabuğuna aşık olacağım. Dalgalarla savrulacağız. Kızgın kumlarda kavrulacağız. Martılarla selamlaşacağız. Oltaları kopartacağız seninle. İçindeki inci gibi kalacaksın benim içimde. Ben her denize baktığımda seni hatırlayacağım artık. Egemengin

Bundan Sonra Böyle

Aslında benim blog yazmamda ki amacım, biraz da olsa sıkıcı hayatımdan kurtulup farklı bir şey ile ilgilenmekti. Bunu da çok güzel bir biçimde gerçekleştirdim. Bu şehrin bana vermiş olduğu bütün sıkıntıları içimden söküp atar gibi yazdım. Hep yazdım. Ama artık pek sık yazmıyorum, yazamıyorum. Hayatımda ki sıkıntılardan kurtuldum mu? Hayır. Bu şehirden kurtuldum mu? Hayır. Ama çok yakın zamanda buralardan uzaklaşacağım. Kimsenin buna engel olmasına izin vermeyeceğim. Önceden yaptığım şey mutsuzluklarıma boğun eğmekti. Bu mutsuzlukların bende oluşturduğu buhran durumlarını kaleme almaktı. Ama artık mutsuzlukları geride bırakıp mutluluğu kovalamaya başladım. Mutluluğu kovaladıkça mutsuzluk hep arkamda kaldı. Artık mutsuz olmuyorum eskisi kadar. Çünkü boşvermeyi ve umursamamayı öğrendim. Hemde çok iyi bir şekilde. Bu şehrin bana kattığı tek şey bu oldu. Ne kadar doğru bir özellik bunlar bilmiyorum ama bu şehirde çokça işime yaradı son zamanlarda. Bundan sonra böyle...

Entrikadan Tükendim

Bıktım gerçekten bıktım. O kadar çok entrika var ki hayatımda, hepsinin canı cehenneme! İnsanların arkadan konuşmalarını, olmamış şeyleri olmuş gibi göstermeleri, konuşulmuş cümleleri yanlış aksettirmeleri... Çok yoruldum artık.  O onu yapmış, bu bunu yapmış, o öyle demiş bunun hakkında, şu şöyle demiş, bense "hani bana, hani bana" dedim. Artık bunları duymak istemiyorum gerçekten. Ne olup bitiyorsa umrumda değil. Nasıl oluyorsa olsun, nasıl bitiyorsa bitsin, ne konuşuyorlarsa konuşsunlar. Artık ben kimseyle ilgilenmiyorum. Seni arıyorsam seninle konuşurum, senden-benden bahsederim. Başkasının muhabbetini yapmaya gerek yok bundan sonra. Bazen bir takım konulara açıklık kavuştursun diye zorunluluktan konuşuluyor. Ama yetti ! Bu kadarı geçekten bana fazlasıyla yetti. Artık dayanamıyorum, bu o kadar hızlı ilerleyen bir konu ki; yetişemiyorum. Yetişmek istemiyorum. Beni es geçin. Ben kendi halime geri dönüyorum. Bu kadar kalabalık bana pek yaramadı. Arkadaşımsınız hepinizi

Kara Mesaj

Resim
Evrene gönderdiğin mesajlar aslında çok önemli. İstesen de istemesen de; evren, yolladığın bütün mesajları iyi-kötü ayrımı yapmadan kabul ediyor. Bunun sonucunda ise beklenmedik tesadüfler ortaya çıkıyor. Evrene gönderdiğin mesajın duygu yoğunluğuna bağlı olarak gerçekleşiyor her şey. Duygularının seviyesi ne kadar yüksek ise o kadar tesadüfle karşılaşıyorsun. Tıpkı bugün bana evrenin yaşattığı tesadüfler gibi...   Dışarı çıkar çıkmaz karşılaşmak istemediğim insanlar geldi birden bire aklıma ve onlardan ne kadar çok nefret ettiğim. Onlara karşı nefret duygum o kadar fazlaymış ki hepsi birden bire karşıma çıktılar. Karşılaşmak istemediğim bütün insanlar. Halbuki güne başlarken ne kadar çok mutluydum, umutluydum. Şu an içimde nefretten başka bir duygu yok. Evrene gönderdiğim "yanlış mesaj" günümü alt üst etmeye yetti. Kabul edilmemesi gereken bir mesajdı. Aslında mesajda göndermek istememiştim. Dediğim gibi hepsi birer tesadüftü. Bir sigara yanar bir sigara söner hay

Yalnız Değilsın !

Bizler aslında hiç bir zaman yalnız değiliz. Ne kadar yalnız olduğumuzu düşünsek de, başımızı omzuna koyup ağlabileceğimiz biri yada bir şey vardır. Kimisi ağladığı duyulmasın diye başını yastığına gömer. Kimisi ise kendi içinde ki kendisinin omzuna koyar. Ne kadar yalnız olduğunu düşünürsen, içindeki kalabalıkta o kadar artar! Yalnız değilim. Bir çok arkadaşım, dostum, yastığım ve yorganım var. İçimde ise benden bir ordu var. Bir "ben" gider, başka bir "ben" gelir. Hangi "ben" yenilirse yenilsin yenisi doğar içimde. O yüzden ne olursa olsun yenilmezlerdenim. Sen ne kadar yendiğini düşünsen de, aslında yenilecek olan sensin. Ben yeniden doğarım, enerjimi yeniden toplarım. Sense enerjinin bitip yenileceğinin farkında bile olmazsın. Sen anlık galibiyetin tadını çıkar sadece. Son gülen iyi güler. Kazanan her zaman ben olurum. Yalnız değilim. Ben yalnız olamam ki. Yalnızlık bir başına kalmak mi? Ben hiç bir zaman bir başıma değilim. Bütün sevdiklerim bi

Herkes Mi Aşık ?

Resim
İnsanın çevresindeki herkesin " aşık " olması ne demek bilir misiniz? Bunun cevabını ben biliyorum. Çünkü hepsi aşık ve bir birliktelikleri var. Kimisi daha yeni açıldı sevdiğine, kimisi büyük bir aşk yaşamaya devam ediyor, kimisi ayrılık sancıları çekiyor, kimisi de daha yeni ayrıldı büyük aşkından, kimisi de uzun zaman oldu ayrılalı ama unutamadı. Hepsine büyük aşk diyebilirim. Çünkü yaşadıkları aşklar gerçekten onların kalplerini için koskocamandı.  Bir ben her zaman ki gibi onların yanında yapayalnızım. Dikiş tutturamayanlardanım. Aşk bana uğramıyor. Aşk-para-şans parametrelerinden illa ki biri hayatımda olmayacak. Üçünün aynı anda olması imkansız gibi duruyor. Bazen içlerinden sadece biri oluyor. Diğerleri vaktini bekliyor. İnsan hepsinin aynı anda olmasını bekliyor. Olmuyor işte !!! Arkadaşlarımın hepsiyle konuşmaya çalışıyorum. Aşklarının nasıl ilerlediği konusunda fikir alışverişinde bulunuyoruz. Bu belki biraz yanlış ama sonuç olarak, anlam veremediği ba

Beş Yıl Önce

Son beş yılımı üniversite yüzünden Bartın'da geçirmek durumunda kaldım. Kimler geldi, kimler geçti, kimler kaldı avucumda. Kimileri heveslendi gitti, kimileri saklandı, kimilerinin ise gözü yüksekten ayrılmadı. Elde avuçta hiç bir şey kalmadı. Nerede o sıkı fıkı olduğumuz samimi olduğumuz insanlar? "Elma dersem çıkın, armut dersem çıkmayın." Birinci sınıftayken kimseyi tanımadığım için kenarda köşede bekleyip sınıftakileri gözlemledim. Kendime uygun birileri ile arkadaşlık yapmak değildi amacım. Sadece onları gözlemliyordum. Ve zaten ikinci dönemin başında bi grup beni aralarına tesadüf eseri almıştı. Konuşuyorduk, sohbet ediyorduk, birlikte vakit geçiyorduk, ders çalışıyorduk, filmler izliyorduk. Sınıf arkadaşlarımdan daha çok okuldaki başka bölümlerden fakültelerden arkadaşlarım vardı. Çok kalabalık bir arkadaşlık ortamıydı. Herkes nerde? Şimdi etrafıma bakıyordum hiç biri yok. Çoğunu görsem artık selam bile vermem sanırım. O oraya gitti, bu buraya gitti, o bunun

Yeni Bir Başlangıç

Biliyorum ilk defa bu kadar uzun bir ara verdim yazmaya. Ama şu sıralarda hiç bir şey yazasım yok. Gerçi hala daha yok diyebilirim. Artık yaşadıklarımı yazmak istediğim zaman kelimelere sığdıramıyorum çünkü. Bilgisayarımın başına oturup yazmaya heveslendiğim zaman aklımdan bütün kelimeler uçuyor ve cümleleri oluşturamıyorum. Ama artık yazacağım, ben yazdıkça kendimi daha iyi hissediyorum. Yazmalıyım!  Yeni yıla girdiğimizden bu yana çok şey oldu, çok şey değişti. Yavaş yavaş kendimi toparlamaya çalışacağım ve yazmaya başlayacağım hepsini. Bu bir başlangıç yazısı olsun !

Biraz Daha Uyu

Resim
Sadece çocukken uyanıksındır bunu bil. Her şeyin farkındasındır, her sese dönüp bakarsın. Büyümek; uyumak ve unutmak gibidir..  Ve büyüklerin dediği gibi: uyuman gerekli büyümen için...  Sağır ediyorsa sessizlik  ve kör ediyorsa aydınlık,  sadece sana görünen  ve kimseleri inandıramadığın bir hayalet gibi yanı başında oturuyorsa yalnızlık, bu gece..  Hep aynı saatte kapını çalan bir düşman gibi bekliyorsa seni  ve canına kastedecek bir kılıç gibi sallanıyorsa tepende, unutabilmek için hepsini biraz uyu...

Hande Yener - Biri Var

Resim
Aklımda aşktan biri var Kalbimde büyük yeri var Aklımda biri var Tesadüf diyemem Kendimi,kalbimi yenemem Belli ki kaderde Büyük bir yeri var Bir gizle hep var olmanın Bu hisle seni bulmanın Belli ki bir sebebi var Buluşup hayat bulmanın Ayrıyken kaybolmanın Belli ki kaderde yeri var Sen başka söylesende içinde Seni kim görse yüzünde Kalbinin Merkezinde yine Benim benim izim var Sen susmak istesende içinde Seni kim görse gözünde Kalbinin merkezinde yine Benim benim izim var

Usturalı Vurucu !

Resim
Aslında uzun zamandır aklımdaydı saçlarımı usturaya vurdurmak. Ama cesaret edipte kestiremiyordum. Çünkü ben hep uzun saçlıydım ve saçlarıma kıyamıyordum. Bu sefer kestirdim. Bir anda berbere söyleyiverdim: "Usturaya vur!". Saçlarımı kestirme zamanım geldiğinden berberin yolunu tutmuştum o gün. İçinden bir seste "usturaya vurdursana" dedi. Bende düşünmeye başladım. Dediğim gibi zaten uzun zamandır böyle bi düşüncem vardı. Berbere gidene kadar düşündüm. Hatta berberde de sıra vardı biraz, orada beklerken de düşündüm. Koltuğa oturunca da söyleyiverdim. "Ben dazlak istiyorum, usturaya vurur musun?" diye. Berberde baya şaşırdı. "Emin misin? bak saçların uzun ve güzel, başka bi model de kesebiliriz" dedi. Ben ama kararımı vermiştim. Söz ağzımdan çıkmıştı bile. "Kazıyalım" dedim. Makineyi saçıma daldırmadan önce de defalarca sordu "Emin misin?" diye. "Kes kes" dedim bende ve kesti. Tam ortadan daldırdı makineyi. Geri dö

Yorgun Beden | Bulduklarım vol.20

"..... Çok yorgun bir beden. Her tür vücut sıvısına bulanmış her tarafı. Öpülüp ısırılmaktan, yalanıp emilmekten morarmış, kızarmış, bozarmış!.. Hırpalanmış her seferinde, durmadan daha fazlası olabilir demiş, gittikçe daha fazla acımış. "Tek"liğin "tek"düzeliğiyle sarsılınca daha çok beden istemiş üstünde. Bunun bir maharet olduğunaysa aklı biraz geç ermiş! Yetememiş önce hiçbirisine. Bir sanatçı azmiyle coşunca, giderek ona da alışmış ne var ki. Gururdan kabarmış, gururun en hastalıklısından hem de. "Yeterli" olmanın hastalıklı övüncü!.. "Hemen"ler, "hep"ler, "hepsi"ler girmiş devreye, hepsi hemen ve hep kendine istenmiş! Pelteleşip duyumsayamaz hale gelince, acının aslında deriden daha derinde de hissedilebileceğini, mazoşist bir zevkin insani bir üzüntüyle aynı kefeye konabileceğini fark etmiş... Üstünden, altından geçen tüm vücutları tek tek gözünün önüne getirdikçe, bir süredir attığının ayırdın da olmadığı kalbiyle

Sansasyonel Sıradışılık 3 Yaşında

Resim
Ben hala bunca zamandır yazdığıma inanamıyorum. Ben ki Edebiyat ve Türkçe derslerinden nefret eden insan, üç yıldır blog yazıyorum. Okunup okunmamak çokta önemli değil. Ben yazayım da kim okursa okusun, kim beğenirse beğensin, kim alınırsa alınsın.  Ben yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. Yazıcam, yazmalıyım. Çünkü bu zindan gibi şehirde yapabileceğim en güzel şey yazmak. Sizler beni takipte kalın. Kim bilebilir daha neler olacak bu yıl? Üç maymunu oynamak yok. Olduğu gibi gördüklerimi duyduklarımı yazarım !

2014 Başlasın !

Resim
Öncelikle yemekleri, mezeleri, içkileri ve ortamı hazırladık. Rakı veya Bira eşliğinde yılbaşı yemeğimizi yedik. Biraz çıldırdık, bugün sadece yılbaşı değil aynı zamanda Fikret'in doğum günüydü! Yemekler bitti. Tekila faslına geçtik. ŞATŞATŞATŞATŞATŞATŞTŞATŞATŞATŞAT Yeni yıla girerken Kadehlerimizi alıp sokağa çıktık ve şampanyamızı patlattık. Tabi sokakta herkesin kafası bimilyondu. Şerefeee!!!! 2014'te herkesin dilekleri yerine gelsin, mutlulukta boğulun!!