Kayıtlar

Yalnızlık etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sıradan Bir Hafta Sonu

Rüyamda seni gördüm. Sabah uyandığımda yanımda sen yatıyormuşsun gibi hissettim. Elinin sıcaklığı vardı sanki göğsümde. Ama senin yanımda olmadığını biliyordum. Gözlerimi açtığımda sen orada yoktun. Tam da bildiğim gibi. Nerede olmadığını biliyorum. Benim yanımda değilsin. Çalar saat çalmaya başladı. Gerçi bugün erken uyanmamı gerektiren bir sebebim yok. Miskinlik yapıp yatmaya devam edebilirim. Çalar saati kapatıp beş dakika daha uzandıktan sonra yatağımın hemen yanında duran canavar ayağı pandufumu giydim. Perdeyi açıp, pencereyi araladım. İçeriye biraz güneş girsin istemiştim ama kalbimdeki gibi bir hava var dışarıda. Çok bulutlu ve yağmurlu. Biraz esnedim ve gerindim pencerenin karşısında. Yağmuru izlemek iyi geliyor bana sakinleşiyorum. Odadan çıkmadan üzerime sabahlığımı giydim. Banyoya geçtim, elimi yüzümü yıkadım. Havluya kurulanırken bir an senin kokun geldi burnuma. Evin her yerine sinmişsin sanırım. Bilgisayarımda senin hazırladığın bir çalma listesi vardı. Her sabah o

Yalnız Değilsın !

Bizler aslında hiç bir zaman yalnız değiliz. Ne kadar yalnız olduğumuzu düşünsek de, başımızı omzuna koyup ağlabileceğimiz biri yada bir şey vardır. Kimisi ağladığı duyulmasın diye başını yastığına gömer. Kimisi ise kendi içinde ki kendisinin omzuna koyar. Ne kadar yalnız olduğunu düşünürsen, içindeki kalabalıkta o kadar artar! Yalnız değilim. Bir çok arkadaşım, dostum, yastığım ve yorganım var. İçimde ise benden bir ordu var. Bir "ben" gider, başka bir "ben" gelir. Hangi "ben" yenilirse yenilsin yenisi doğar içimde. O yüzden ne olursa olsun yenilmezlerdenim. Sen ne kadar yendiğini düşünsen de, aslında yenilecek olan sensin. Ben yeniden doğarım, enerjimi yeniden toplarım. Sense enerjinin bitip yenileceğinin farkında bile olmazsın. Sen anlık galibiyetin tadını çıkar sadece. Son gülen iyi güler. Kazanan her zaman ben olurum. Yalnız değilim. Ben yalnız olamam ki. Yalnızlık bir başına kalmak mi? Ben hiç bir zaman bir başıma değilim. Bütün sevdiklerim bi

Yalnızlık Hayali

Çok soğuk ve yorucu bir günün ardından eve gelsem Üzerimi değiştirmeden kahve suyu ısıtmaya başlasam O ısınana kadar değiştirsem üzerimi Bir fincan kahvemi alıp geçsem camımın kenarına Yoldan geçenleri izlesem yine her zaman ki gibi Kafalarından geçenleri okumaya çalışsam Onlar hakkında gereksiz yorumlar yapsam Biraz kendimi eleştirsem Ne kadar yalnız olduğumun farkına varsam Tek başıma olduğumu fark etsem yine Ve tam umudumu kaybettiğim anda kapı çalsa Ben kapıcı geldi diye çöp kutusunu götürsem kapıya Kapıyı açtığımda sen olsan karşımda Ben elimdekileri yere düşürsem Sen elindekileri bana versen İçeriye geçip otursan O geçen upuzun zamanı tek tek anlatsan bana Bende hiç ayrılmamışız gibi dinlesem seni Sana da bir kahve yapsam Sen bir sigara yakıp bana da uzatsan Sonra ben anlatsam her şeyi her detayı Sigarayı bıraktığımdan başlasam Bugünkü yalnızlığıma kadar gelsem Ve sen bir yere yetişircesine sürekli saatine baksan Daha uzun bir vakit geçirmek için tekrar sö

Yalnızlığa Alışmalı

Bavulları hep toplu durmalı insanın...  Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... * * * Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır. * * * İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa... Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına... "Y

Lanetli Şehir - 1

Resim
           Lanetli bir şehirde uyanırsan belki anlarsın duygularımı. Ne zaman penceremden dışarıya baksam gökyüzü hep gri. Mavilikten eser yok adeta. Ve hep bir yağmur var. Her zaman yağan ve dinmeyen yağmurlar. Muson yağmurları gibi. O kapanmayan penceremden içeriye girip benimle konuşan tek şey rüzgar. Artık onu anlayabiliyorum. Fısıltıları kulağımda yankılanıyor. Duyabiliyorum. Bazen hüzünlü gibi yağmur damlaları getiriyor odama ağlarmışçasına. Bazen yağmur başladıktan hemen sonraki mis gibi toprak kokusunu getiriyor. Toprak görmeyeli uzun zaman oldu. Nereye baksam beton bloklardan, duvarlardan başka bir şey görmüyorum. Fazladan ekmek bulduğum bazı zamanlarda, ekmeği kırıntı haline getirip penceremin önündeki parmaklıkların dibine koyuyorum. O zamanlar bir bahar havası esiyor odamda. Kuş sesleriyle doluyor odamın içi. Adeta dua eder gibi ötüşüyorlar. Nasıl mutlu oluyorum onları dinledikçe... İnsan yalnız kalınca başka yollardan mutlu olmayı öğreniyor işte.

Hayat Devam Ediyor

Bu teknolojiden uzak boş odada daha fazla ne yapılabilir ki? Kitap okumak, duvarlara bakmak, temizlik yapmak vs. hariç. Nefes alıyorum aslında. Arada bir de değil üstelik. Sürekli. Her an, her saniye nefes alıyorum, nefes veriyorum. Pek şaşırtıcı bir durum değil bu sanırsam. Çünkü herkes her zaman yapıyor bunu. Saçma bir olgudan oluşumdan bahseder oldum, biliyorum. Yalnızlık işte bu. İnsana ne zaman, nerede, nasıl saçmalayacağını söylemiyor. Bir anda vuruyor darbeyi, gittikçe ağırlaşıyor sonra. Belki bir balyozun ağır çekim inişi izler gibi değiyor bedenime. Sonra hiç bir şey olmamış gibi geri çekiliyor. Üzerime bıraktığı yaralar ile beni baş başa bırakıyor. Ve sonra zil çalıyor. Yaşasın! Sonunda yalnızlığımın tepe noktasına ulaşmıştım! Bir aşkın olmasına gerek yoktu kollarımda. Alıştım artık yalnızlığa. Yalnızlığımlayım derken sanki biriyleymişim gibi bir hisse kapıldım.Var mıydı öyle bir şey gerçekten? Eğer ben tek isem burada öylece bir başıma burada duruyorken, yalnızlık dediği