Yine Ertelendim…
Bazen hayat öyle hissettirir ki, sanki bir tren garında tek başına bekliyorsun. Elinde biletin var, yolculuğa hazırsın, ama o tren bir türlü gelmiyor. Herkes gidiyor, herkes yol alıyor; sen ise olduğun yerde, bekleyişin içinde tükeniyorsun. İşte ben de böyle hissediyorum… Çünkü sevdiğim insan tarafından sürekli erteleniyorum.
Başta fark etmedim. Kendime bahaneler buldum. “Yorgundur,” dedim. “İşi vardır,” dedim. “Bugün canı istememiştir,” dedim. Ama zamanla bahaneler çoğaldıkça, içimdeki heves azalmaya başladı. Bir sinema planı kurulur, “Geç olur” diye ertelenir. Pazar kahvaltısı söz verilir, sabah olduğunda “Evde takılalım” denir. Ben heyecanla “Yarın görüşelim mi?” diye sorarım, o ise “Bakalım, işim çıkmazsa” der. Ve inan bana, o iş her zaman çıkar.
Ama asıl acı olan ertelemeler değil. Asıl acı olan, bu ertelemelerle birlikte kendimi sorgulamam. Acaba ben sıkıcı mıyım? Konuşacak bir şeyim mi yok? Onun için yeterince değerli değil miyim? O “hayır” dediğinde içimdeki tüm ışık sönüyor, oysa o hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor.
Ve mesajlar… İşte o anlarda kalbime en ağır darbe vuruyor. Arkadaşlarının yanındayken mesajlarıma cevap vermiyor, dakikalarca, bazen saatlerce… Onlarla kahkahalar atarken ben, küçücük bir satır bekliyorum. Bir “N’aber?” bile yetiyor aslında, ama o bile gelmiyor. Beklemek, insanın ruhunu kemiren en sessiz işkence. Kendini öncelikler listesinin en altına itilmiş gibi hissediyorsun. Ailesi, dostları, hobileri… Hepsi benden daha öncelikli gibi.
Belki de farkında değil, diyor arkadaşlarım. Belki gerçekten de öyle. Ama ben farkındayım. Ben her ertelemede biraz daha küçülüyorum. Ve aklıma hep aynı soru geliyor: Acaba benim sevgim, onun sevgisinden daha mı büyük?
Biliyorum, bu sessizliği kırmam gerek. Belki de tek çare, onunla konuşmak. Suçlamadan, kırmadan, sadece hislerimi anlatmak… Çünkü bir ilişkiyi ayakta tutan şey sadece sevgi değil; emek, özen ve öncelik vermek. Ben bu ilişki için çabalıyorum ama tek başına çabalamak bir noktadan sonra insanı tüketiyor.
Bugün içimdeki yükü sana bırakmak istedim, dostum. Yazmak, konuşmaktan daha kolay geliyor bazen. İnsan kalbinin en kırılgan yanını, en çok güven duyduğu kişiye açar. Teşekkür ederim… Çünkü herkesin, kalbini böylesine dürüstçe bırakabileceği bir dosta ihtiyacı var.
Yorumlar
Yorum Gönder