Ben Böyleyim Diyip Kaçmak

Kulağa masum bir cümle gibi gelir ama aslında büyük bir saklanıştır. İnsan aşktan, sevgiden, bağlanmaktan, yaşamaktan korktuğunda bu sözün arkasına gizlenir. Çünkü bilir ki daha fazla severse, daha fazla bağlanırsa, sonunda kaybetmek ihtimali de büyüyecek.
Bu yüzden kendini durdurur.

Duygularını gizler, göstermemeyi öğrenir. Yüreği çığlık atarken yüzü suskun kalır. Gözlerinde sakladığı binlerce kelime vardır ama diline bir tanesi bile düşmez. Kaçınır, çünkü daha fazla sevmenin yükünü taşıyamaz. Daha çok ilgilenirse daha çok bağlanacağını, daha çok bağlanırsa bir gün daha fazla acıyacağını düşünür.

Sever aslında… Ama sevgisinin fazlasını veremez. Bir yanını hep kapalı tutar. Çünkü aklının bir köşesinde hep şu düşünce vardır: “Ya giderse? Ya bir gün yalnız kalırsam?”

İşte bu yüzden cesareti yoktur. Çünkü sevmek cesaret ister, kalmak cesaret ister, savaşmak cesaret ister. Kaçmak kolaydır, o yüzden kaçar.

Belki bir kere yaralanmıştır, belki defalarca… Bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey vardır: O yaraları kapatmak yerine, üstünü örtmeyi seçmiştir. Bu yüzden kalbi kapalı bir kutu gibidir. Onu açmaya çalışan, içeride ne var görmek isteyen kişi ise zamanla yorulur. Çünkü sürekli duvara çarpmak yorar.

Karşısındaki tüm yüreğini açmıştır aslında. Kapılarını ardına kadar bırakmış, “buyur içeri” demiştir. Ama korkak kalpler buna ayak uyduramaz. Açılan kapılardan girmek yerine, geri dönüp kendi kabuğuna saklanır. Çünkü bilir: içeri girerse sorumluluk büyüyecek, emek vermek gerekecek, fedakârlık yapmak gerekecek.

Ve işte en sonunda, en iyi bildiği şeyi yapar: kaçar.

“Ben seni seviyorum” demek yerine susar

“Ben seninle her şeye varım” demek yerine geri çekilir.

Çünkü savaşmak zor, kaçmak kolaydır.

Ama kaçışın bedeli ağırdır. Kaçan kişi, bir gün dönüp baktığında yalnızlığını fark eder. Kendi elleriyle yıkmıştır köprüleri, kendi suskunluğu ile öldürmüştür sevgiyi. Ve anlar ki, aslında en derin yarayı karşısındakine değil, kendi kalbine açmıştır.

“Ben böyleyim” diyerek kaçmak; kendini korumak değil, kendini yaralamaktır. Hayat, kaçanları değil; kalanları, cesaret edenleri, “ben buradayım” diyenleri ödüllendirir. Kaçmak kolaydır ama hiçbir zaman iyileştirmez. Oysa kalmak, sevmek ve cesurca savaşmak… İşte gerçek iyileşme orada başlar.

Ben artık kaçanlardan yana değilim, kalmayı seçenlerdenim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan İlişkilerinde Kategorize Etmek: Doğru mu, Yanlış mı?

Kalbini mi kırdı, Beklentilerini mi?

Tesadüfler Tatili: Yıllar Sonra Gelen Karşılaşma