Tesadüfler Tatili: Yıllar Sonra Gelen Karşılaşma

Yıllar önce, seninle yalnızca üç-dört hafta flört etmiş, birbirimizi tanımaya çalışmıştık. Ama bir türlü ritmimizi bulamamış, usulca birbirimizin hayatından çıkıp gitmiştik. Yine de senin aklımda bir yerde kaldığını biliyorum; hani bazen, sebepsiz bir şekilde bir isim, bir gülüş, bir anı gelir ya aklına, işte öyle. Eminim ki senin aklında da bir yerde ben vardım. Ama zaman öyle bir hızla akıp gitti ki, bu flörtün yarım kaldığını bile unutur gibi olmuştum.

Sonra, yıllar sonra, hayatın tesadüfler zinciri olduğuyla bir kez daha yüzleştim. Aynı tarihlerde, aynı otelde konaklamaya başladığımızı fark ettiğimde, bu dünyanın bir oyun oynadığına inanmamam mümkün değildi. Çükün, çok eski bir dostla ya da eski bir sevgiliyle karşılaşmaktan öte bir şeydi bu. Seninle göz göze geldiğimizde, o yarım kalmış flörtün her bir anısı, gözlerimizin ardından sanki fışkırır gibiydi.

İlk birkaç dakika hem şaşkınlık hem de heyecanla geçti. Sonrasında kahkahalarla dolu bir sohbet başladı. "O zamanlar nasıl da böyle aptalca birbirimizden uzaklaşmışız," diyerek güldük. Her şey o kadar çok değişmişti ki ama bir yandan da hiçbir şey değişmemişti. Yine de, ikimiz de artık farklı insanlardık; hayat bize çok şey öğrettikten sonra bu noktada buluşturmuştu.

Tatilde birçok anı paylaştık. Bir sabah erkenden deniz kenarında buluştuk. Gökyüzü pastel tonlarında bir manzarayla gün ağarırken, hafif bir esinti yüzümüzü okşuyordu. Sahildeki şezlonglar sessizdi, yalnızca martıların uzaklardan gelen sesi bize eşlik ediyordu. Ayaklarımız kumun serinliğini hissetti, denizin hafif dalgaları üzerimize küçük dokunuşlar bıraktı. Bu huzur dolu atmosfer, o anın ne kadar özel olduğunu fark etmemizi sağladı. Hafif bir esinti vardı, şemsiye ve şezlonglardan başka kimse yoktu sahilde. Suya girdiğimizde, o anın sözlerle tarif edilemeyecek kadar özgür hissettirdiğini fark ettim. Denizin tuzu tenimden akarken, ellerimiz istemsizce birbirine değdi. O an yüzündeki gülümseme, aklımdan çıkmayacak bir kare olarak hafızamda yer etti.

Bir akşamüzeri otelin bahçesinde uzun uzun konuştuk. Hayallerimizden, kayıplarımızdan, keşke ve iyi kilerimizden bahsettik. "Burada olan burada kalır" dedik çoğu zaman ama bu tatile ait anıların benimle kalacağını o an anlamıştım. Birbirimize o kadar aittik ki, bu aidiyetin yalnızca şu tatil büyüsüyle sınırlı olmadığını, çok daha derinlere çekildiğini hissediyordum.

Ve o gece... Kısık bir lambanın sıcak ışığı altında, denizin sesi odamıza kadar ulaşmışken, paylaştığımız anlar sanki bir romanın doruk noktası gibiydi; bu an, hayatta bir kez yaşanabilecek o özel kırılma noktasıydı. Konuşmak yerine sessizliğin diliyle anlaşıyor, dokunuşlarımızla zamana meydan okuyorduk. Gözlerindeki parıltıda, anın önemini kavradığını ve bu tatilin ömrüm boyu unutulmayacak bir yere sahip olacağını hissettim.

Tatilin son günü, ayrılık vaktimiz geldiğinde, ikimiz de bu rastlantıya şükür ediyorduk. Belki bir daha görüşmeyecektik ama o yaz tatilinin verdiği mutluluk ömür boyu yetecek gibiydi. "Teşekkür ederim," dedim sessizce. "Unutulmaz bir tatil için."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Poseidon ve Bataklık Prensesi Liraelia

DÖNÜŞÜM - YENİDEN DOĞUŞ

AŞK İKSİRİ