Kayıtlar

Mahalle Konuşmaları vol1

Nasıl bir mahalledir burası? Her gün çok eğlenceli. İnsanlar çok  hareketliler, bitmeyen bir enerjileri var. Bu aralar çok fazla tartışmaya ve kavgaya şahit oluyorum. Bunlardan birisini yazmak istedim sadece. Kadın bir anda telefonu açtı ve bağırmaya başladı "Arama beni bir daha!"...  "Evli bir adamsın, 2 tane çocuğun var. Ayıp artık. Arama beni bir daha! Facebook'tan mesaj gönderme. Telefonlarını açmıyorum diye annemi aramışsın. Sen kimsin ki annemi arıyorsun? Sen benim annemi tanıyor musun ki? Evet, çok rahatsız ediyorsun beni. Hamile olup olmadığımı mı merak ediyorsun? Hamile değilim! Kocam var benim ve sürekli 'neden bu adam sana bu kadar ilgili davranıyor?' diyor. Evliliğimi mi sallantıya sokacaksın! Arama artık bir daha beni lütfen!" Kim bilir telefonun öteki ucundan konuşan adam neler diyordu?... Ne kadar ilginç insanlar var. Her iki tarafta evli. Görüştükleri ortada, açık ve net! Ama önceden görüşmelerine mani olmayan şeyler, bir süre sonra

Mutlu Olmaz mıydık?

Hala sendeydi aklım Aradan beş yıl geçmişti uykularımda sen aynalarda ben vardım hep mutluydu yüzüm ikincisiydi yüzümün geceleri yatakta yastığına sarıldım hep başka kollarda aradım seni hep başka tenlerde bulamadım seni çok aradım çok aradım olmuyor sensiz olmuyor yatağın diğer tarafı hep soğuk kalıyor üşüyorum sensizken buralarda gelip sarılsan bana içim ısınır yüreğim kabarır gözlerim dolar belkide ağlarım gitmeseydin kalsaydın benle mutlu olmaz mıydık?

Gece - Bana Bir Şarkı Söyle

Resim
Tatlı bir uyuşukluk hissi bahsettiğim   Ayak parmaklarından kafatasına kadar uzanan   Bazıları berrak bir su gibidir bazıları da benim gibi   Çamurlu bir göl merak ettiğin dibini Tutuşturmayı merak ediyorsan tutkuyu   Peki ya korkuyu bunun neresine koymalı   Her kararla ilişkiye girebilecek kadar kahpedir ah bu korku   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Sözlerden kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Onlardan kurtul derdimiz bir olsun   Dipsiz bir yalnızlık kuyusu bahsettiğim   Umutsuzluğu okşayan bi gölge içini kaplayan   Bazıları berrak bir su gibidir bazıları da benim gibi   Çamurlu bir göl merak ettiğin dibini   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Sözlerden kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Onlardan kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Sözlerden kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Onlardan kurtul derdimiz bir

Yalancı Aynalar

Çok taninmiş özel bir hastahanede sezaryen ile dünyaya açtı gözlerini. Doktorlar ameliyat masasının etrafinda fir dönüyor, hemşireler adeta titriyorlardı. Dünyaya gelisi çok görkemliydi, bütün yüksek tirajli gazetelerin ilan sayfalarında kocaman kupürlerle; adeta dosta, düşmana, sevene, sevmeyene ilan edildi. Düşman çatlatıldı, dostlar sevindirildi... O, olanların farkında değildi. Annesinin sıcacık kucağında mışıl-mışıl uyuyordu babasinin bol yakit harcayan, bol silindirli makam otomobilinin arka koltuğunda...  Şoför  her zamankinden çok daha dikkatli kullanıyordu aracı...Özel hemşiresi yanı başında, mimikleri sık sık değişiyor, sevinçten uçuyordu adeta, çünkü ona göre bu bebek rahatlık, para, huzur, daha daha çok şey demekti... Bakıcısı konvoyun ardından seyreden diğer araçtaydı ve o da; aynı mutluluğun mağrurluğu içindeydi... Babasının ağzı kulaklarına değecek gibi, gözleri çakmak çakmak parlıyor, içi içine sığmıyordu. Konvoy malikaneye ulaştı sonunda. Püfür püfür deniz yeli esiyor,

Lisedeki Sınıf Arkadaşları Buluştuk

Resim
Hepimizin maşallahı var. Düz lise okumamıza rağmen hepimiz üniversiteli olmuşuz. Okumayanımız yok evelallah! Üç yıl aradan sonra ilk defa buluştuk. Çok özlemişiz birbirimizi gerçekten. 26Haziran2012 Salı günü saat 18:00'da SekaPark'ta buluştuk. Hayatımıza dair neler olup bittiğini konuştuk. Koskoca üç yıl geçmişti. Yaşadığımız çok şey vardı aslında. Her şeyi konuşmadık zaten. Bir daha görüşmek üzere sözleştik tekrardan. Bunu sık sık yapmalıymışız. Biz o "KOPMAYANLAR"dan olalım.

Bir Gün Bir Adam

Saat sabahın 7'siydi. Uyanmıştı ama alarmın çalmasını bekliyordu yataktan kalkmak için. Her sabah öyle kalkardı yatağından. Alarm çalmadan önce uyanırdı. Yatağın içinde ayılmak için bir o yana bir bu yana döner dururdu. Alarm saat 07:00'ye kuruluydu. Kalktı, banyoya doğru yöneldi. Dün gece biraz içmişti ve başı biraz ağrıyordu. Banyoya girmeden mutfağa gitti. Kahve suyunu ısıtmaya bıraktı. Banyoya gitti. Elini yüzünü yıkadı. Aynada biraz yüzünü inceledi. Sakalının uzayıp uzamadığını iyice kontrol etti. Kesmeyeceğine karar verdikten sonra tekrar mutfağa gitti. Kahvaltı etmeden asla giyinmezdi. Çünkü biraz sakardı ve üzerine dökmekten korkardı. Eğer giyindikten sonra kahvaltı yaparsa ve üzerine bir şeyler dökülürse çok sinirlenirdi. İşe geç kalırdı. Çamaşırları direk makineye atardı, akşam eve geldiğinde fazladan iş çıkarmış olurdu kendisine. Bunu bildiği için Kahvaltıdan sonra giyinirdi, rahat rahat.  Kahvesini içti, kahvaltısını etti. Giyindi ve çıktı evden. Her zaman o

Gelecek 100 Yıl: 21. Yüzyıl İçin Öngörüler

Resim
Siyaset bilimci Dr. George Friedman'ın yeni kitabında inanılmaz senaryolar var. Olayların merkezinde yer alan Türkiye yeniden imparatorluğa dönüşüyor, hilafeti canlandırıyor. Dünyanın en çok sözü dinlenen stratejik araştırma şirketlerinden Stratfor'un kurucusu siyaset bilimci Dr. George Friedman Ocak ayının sonunda yeni bir kitap çıkardı: Gelecek 100 Yıl- 21. Yüzyıl için Öngörüler (The Next 100- A Forecast for the 21st Century). Kitapta inanılmaz senaryolar var. Mesela Rusya ve Çin gerileyip çöküyor, Üçüncü Dünya Savaşı çıkıyor ama uzayda gerçekleşiyor. Üstelik Türkiye de olayların merkezinde. Çünkü Ortadoğu, Balkanlar, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'ya hakim bir imparatorluğa dönüşüyoruz yeniden, hilafeti de canlandırmışız, ABD'nin sinirini bozuyoruz. İşte Friedman'ın kehanetleri. Bir yanda Türkiye-Japonya bir yanda ABD-Polonya RUSYA'NIN SONU GELİR 2010-2020 arasında Rusya güney sınırını genişletir, Gürcistan'ı içine alarak yeni komşusu Ermenistan&#

İnkum Plajında Sabahlamak

Resim
Fotoğraflı anlatımlara devam ediyorum :) 13,06,2012 Saat 20:00 sıralarında İnkumuna geldik. Plajda bir yere oturup ateşimizi yaktık... Mangalımızı yaktık...   Afiyetle yedik... Saat 00:00 'ı geçince Aybüke'nin doğum gününü kutladık ... Nargilemiz de vardı... Yaktık içtik :) Dilek balonları uçurdular kumsalın öteki ucundan, biz izledik... Mangal ateşini alevlendirdik, Taha gitar çaldı hep birlikte söyledik... Yeri geldi yorulduk biraz dinlendik... Gün ağırmaya başladığında İnkumu sis kapladı... ve en sonunda sabahın ilk ışıklarında denize girdik...

İnkum

Resim
O kadar eğlenceli bir gün geçirdim ki anlatamayacağım. O yüzden fotoğrafları paylaşacağım. Fotoğraflar anlatsın bizi  :) Hep birlikte İnkum Plajına gittik :)   Yüzdük, güneşlendik ve bol bol güldük :) Sonra mangalda yaptık...  Ankara havası çaldı ve biz oynadık! ve gün batımımız... Devamında evde nargile keyfi :)

Yalnızlığa Alışmalı

Bavulları hep toplu durmalı insanın...  Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... * * * Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır. * * * İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa... Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına... "Y

Kaç Kez Gittim Senden | Bulduklarım vol7

Yenilgiler yalniz yasanırdı ve sen her zamankinden daha cok yoktun...  Sensizliğin hiçbir türüne alışamadığımı bilirdin ama yoktun...  Her zamankinden daha cok yoktun ve benim sana vurulduğumda kesilmemiş cezalara karşı nasıl savunmasız olduğumu bilirdin...  Kaç Kez Gittim Senden  Yine sana döndüm her defasında sana döndüm zemherilerde yere düşürülmüş bir cicek kadar çaresizdim; üşüyordum ellerin olmayınca tenimde...  Yenilgiler yalnız yasanırdı ve sen her zamankinden daha cok yoktun. Kaç Kez Gittim Senden Kendimden gittim. tanımlanmamış yenilgilerimde tek bedeli sensizlikti de ben sensiz yapamazdım; yasayamazdım iflasını gözlerimde.  İşte bu yüzden yalnızca bu yüzden kaç kez yine sana döndüm... Kendimle döndüm sen olmadın...  Her yeni bulusmada biraz daha benimdin ve sen her zamankinden daha çok yoktun...  Kimbilir hangi mevsimlerde unutulmus bir şarkıydı dudaklarını kanatan.  yanlış basan notalarda ben hiç olmadım saklama sakın... kaç Kez Gittim Senden Kendimden gittim sonunda...Tanı

Hoşçakal demek, ölmekten daha mı zordu? | Bulduklarım vol6

Gidişin değil, bir umutla dönersin diye beklemek öldürdü beni.. Bir hoşcakalı çok gördün... Zor geldi hoşcakal demek sana, böyle gitmek daha kolaydı çünkü, arkada kalanı düşünmeden çekip gitmek, yakıştı mı sana? Yakıştı mı gidiyorum demeden gitmek? Yakıştı mı veda etmemek ve çekip gitmek? Yakıştı mı ayrılıkla yüzleşmemek? Gittiğini bile söylememek.. Bir hoşcakalı çok gördün.. Bu kolay olanı idi, bunu seçtin... Bencildin, gene kendin için en iyi olanı seçtin, başkasının duyguları seni yine hiç ilgilendirmedi.. Hoşçakal demek zordu çünkü, vedasız gittinsanki geri gelecekmiş gibi gittin, ayrılıkla yüzleşmeden gittin. Ayrılık acı verir çünkü, sanki ayrılmıyormuşuz gibi terk ettin. Oysa beni gidisin değil, bir umutla gelirsin diye beklemek öldürdü... Hoşcakal dememiştik, ayrılmamıştık öyle ise, dönecektin, bir umut vardı hala, rüzgarda savrulan bir mum alevi gibi cılız ama ısrarla yanan bir umut vardı.. İşte beni o umut öldürdü... Gidişin değil... Bir gün dönecek diye beklemele

Lanetli Şehir - 1

Resim
           Lanetli bir şehirde uyanırsan belki anlarsın duygularımı. Ne zaman penceremden dışarıya baksam gökyüzü hep gri. Mavilikten eser yok adeta. Ve hep bir yağmur var. Her zaman yağan ve dinmeyen yağmurlar. Muson yağmurları gibi. O kapanmayan penceremden içeriye girip benimle konuşan tek şey rüzgar. Artık onu anlayabiliyorum. Fısıltıları kulağımda yankılanıyor. Duyabiliyorum. Bazen hüzünlü gibi yağmur damlaları getiriyor odama ağlarmışçasına. Bazen yağmur başladıktan hemen sonraki mis gibi toprak kokusunu getiriyor. Toprak görmeyeli uzun zaman oldu. Nereye baksam beton bloklardan, duvarlardan başka bir şey görmüyorum. Fazladan ekmek bulduğum bazı zamanlarda, ekmeği kırıntı haline getirip penceremin önündeki parmaklıkların dibine koyuyorum. O zamanlar bir bahar havası esiyor odamda. Kuş sesleriyle doluyor odamın içi. Adeta dua eder gibi ötüşüyorlar. Nasıl mutlu oluyorum onları dinledikçe... İnsan yalnız kalınca başka yollardan mutlu olmayı öğreniyor işte.

Eurovision Song Contest | Malmö 2013

Resim
Beklenildiği gibi bu yılın en büyük fovorisi olan İsveç, tam oniki yıl sonra Eurovision Şarkı Yarışmasını tekrar kazandı. Seneye yarışma Malmö'de yapılacak! Tebrikler Loreen! Eurovision Song Contest |  Malmö 2013 2012 Kazananı: Loreen - Euphoria

Eurovision 2012 Bakü | Büyük Final

Resim
Albania Azerbaijan Bosnia & Herzegovina Cyprus Denmark Estonia F.Y.R. Macedonia France Germany Greece Hungary Iceland Ireland Italy Lithuania Malta Moldova Norway Romania Russia Serbia Spain Sweden Turkey Ukraine United Kingdom