Kayıtlar

Kurbağa Prens (Zeliha Sunal)

Resim
Zaman seni beklemez Gecikirsen hiç iplemez İzin vermezsen eğer Kimse seni üzemez Her şart her koşulda Kendini elden bırakma Eylemsiz olma Her şeye susma Dengemi bozma E fazla konuşma Her aşk için bin kere öldük Dimdik kendimize döndük İçinden prens çıkacak diye Bilsen kaç kurbağa öptük Söz:  Neslihan Demirtaş Müzik:  Neslihan Demirtaş

Öz Eleştiri: Umursamazlık

Bu "umursamaz" kelimesi ölsün gebersin istiyorum. Bana yapışıp kaldı resmen. Çıkartamıyorum üzerimden. Neler neler kaçırdığımın farkında değilim. Farkındayım aslında... Ne kadar lanet bir huy bu! Umursamaz olmayı ben istemiştim. O zaman daha az acı çekeceğimi düşünmüştüm. Evet aynen öyle...Daha az acı çekiyorsunuz. Tabi sadece ilk başlarda... Sonra bu umursamazlık yerinde durmuyor. Sürekli seviyesini yükseltiyor yükseltiyor yükseltiyor... Bir yerden sonra gerçekten durdurulamaz bir hal alıyor. Büyüyor git gide. Ve hiç bir şekilde buna müdahale edemiyorsun. Bulaşıcıdır umursamazlık. Umursamazlılığı kabul edenlere bulaşıverir. Çabukcak öğrenirler onlarda bu huyu. Kabul etmek istemeyenler zaten uzaklaşırlar. Yavaş yavaş insanları kaybedersin. Kaybettiğin insanlar çoğalır çevrende... Çoğu zaman yalnız kalırsın. Bunu kendim istemiştim. Umursamaz olmayı ben seçtim. Ben yaptım bunu. Acısını ben çekiyorum tabikide... Yeni edindiğim arkadaşlarımı da bu yüzden kaybediyorum işte..

Sıkılınca Böyle Oluyor

Resim

Gün İçinden

Sabah olur gün ağırır Bir yanın hala uykuludur Gözlerin kapalıdır hala Her yanın uykuludur aslında Üşürsün o yok diye yatakta Yıkarsın elini yüzünü Duş alıp kahvaltını yaparsın Bir kahveyle açarsın uykunu Otobüse binersin tıklım tıklım Ondan ayrılınca arabanı sattığını hatırlarsın Üç durak önce inersin Yürüyüp temiz hava almak için Önceden öyle yapardın çünkü Arabanı üç sokak öteye park ederdin Onun bıraktığı bir alışkanlıktı Rüyanı hatırlarsın Neden uyanmak istemediğini hatırlarsın O vardı rüyanda güzellikler içinde Masana oturursun aklın bir karış havada Bazen işleri karıştırırsın "Aman boşver!" dersin Kapatırsın gözlerini  Onun hayali.... Aynaya baktığında 5yıllık geçmişin bıraktığı izleri görürsün Yan masanda oturan kişiyi o zannedersin Telefonda konuşan sanki o Delirdiğini düşünüyorsun Çıldırmadın sen ama Sadece aşıksın hala Gidenin arkasından ağlama Artık hiç bir zaman dönmeyecek sana...

Piknik Sefamız!

Resim

Hepsi Aynı Şehir: KOCAELİ

Resim

Başlıksız

sade kahve  gece  ışıkları  sokak hayvanları  çikolatalarım kaldırım üstü kafeler şehirler arası otobüs yolculukları deniz kıyısı fahişeler arabam bol mayonez ve ketçaplı makarnalar canını acıttıklarım canımı acıtanlar yanlış anlaşılmalar kitaplarımdaki  dükkanlar çantam üstü kapalı sohbetler zoraki gülümsemeler peşimdekiler yetişmeye çalıştıklarım geç kaldıklarım her sabah uyanmak zorunda olmak kırmızı ışıkta bekleyen dilenciler gökdelenler parfüm kokuları kuşlar hafta sonu tatilleri yarım kalan hikayelerim balıkçı ahmet amca tuzlu fıstık ve bira trafikte dur kalk yapmaktan ağrıyan bacaklarım arkadaşlarımın üzerimde bıraktığı fondoten ve ruj izleri sessiz kalmayı beceremeyen telefonum aradığım huzur "farkında olmak" her şeyin ve empati yaparken içini okuduğumda insanların gözlerine baktığımda gördüğümde bütün yaşadıklarını ve hayat hayat hayat kendimi hep kaçarken buluyorum...

Ölmedim İşte | Bulduklarım vol8

Ölmedim işte. Ölmedim. Demek ki yaşamam gerekliydi. Bir gizli kuvvet olmalı bizi yaşatan. Yaşamakla ölmek arasındaki maceramızı düzenleyen, Çaresizliğimizi her yerde yüzümüze tokat gibi indiren bir kuvvet olmalı. Şimdi seni daha çok seviyorum. Meğer ölüm senin kadar güzel değilmiş. Şimdi güzelliğin daha yakıcı, daha alımlı. Bütün neden'ler senin için yaşamayı gerektiyor şimdi. Nasıldım nasıldım o gece, o gün bilemezsin? Eski, taş binalar üstüme yıkılıyordu, başımda parçalanıyordu vitrinlerin camları. Her taşıt beni ezip geçiyordu yanımdan. İnsanlar anlımda yürüyordu çamurlu, pis ayaklarıyla. Rüzgar gırtlağıma yapışmış bir el gibiydi. Kitaplar dergiler, gördüm boyalı dükkanlarda. Hepsi ölmek diyordu. Yalnız ölümdü gördüğüm kaldırımlarda. Artık her şey boştu, yalındı. Kirli bir çamaşırdı üzerimde yaşamak. Umutlarımı yitirmiştin. Arayıp bulacak gücüm kalmamıştı. Öyleyse yorgundum, bitkindim. Ellerimi sevmiyordum, gözlerim utanç veriyordu gözlerime. Damarlarımdaki kan rahatsız ediyordu

Şimdi Sen Yan

Küçücüktü yüreğim… Korkak, tedirgin. Küçücüktü, avuçlarına bıraktım. Saftı, güven doluydu. Korkaklığı, kırılganlığı dışarıda öylece kalakalma ihtimaliydi. İhtimali küçük yüreğinden de küçüktü. Oysa öylesine güvenle bırakmıştım ki ellerine yüreğimi küçücük bir ihtimal bile yoktu öylece kalakalmaya. Yüreğim ne kadar küçücükse ellerin kocaman ama sıcacıktı. Yüreğim üşürken avuçlarının sıcaklığıyla ısınırdı. Yüreğim ellerindeyken ben sadece tek yürektim ellerinde. Sen ellerindin, bense yüreğimdim. Başka hiçbir şey yoktu. Ne seni sen yapan kafesin, ne beni ben yapan ten evim vardı. Ben küçük bir yürek sen kocaman, sıcacık bir el. İsteseydi(k)n sonsuzluğa küçük bir yürek ve sıcacık bir el gidebilirdik. Dalgalar kıyıya neden gelir gider acep. Tam kavuşmuşken sahiline kendini neden geri çeker. Geri çektiğinde sebep ne ki tekrar gelir hasretlisinin kucağına. Bu böyle neden devran eder. Kavuştuğunda niye kalmaz, geri çekildiğinde niye geri gönder… Tıpkı yaralı titreyen yürekler. Önce çekersin ke

Hayat Kısa

Resim

Bir Takım AŞK!

Bu aşk dediğim olguyu hayatımıza sokan şey nedir? Neden insanlar aşık olmak ister? Birine bağlanmak niye? İlk görüşte aşk nedir? Gerçekten ilk görüşte aşık olunabilir mi? Ne kadar ilginç bir duygudur bu aşk. Uzaklardan geldim sırf senin için. Bir günde mest ettin beni. Kalbimin kapılarını açtım sana. Tahtın hazır içeride. Pamuk yastıklarla döşettim rahat edebilesin diye. Ama sen ne yaptın? Gerçi haklısın daha seni tanımıyordum. Bir anda aşık oldum sana. Anlatamazdım kimselere aşık olduğumu. Nedenini bilmiyorum. Seni sevdiğimi bilmemeliydi kimse. İçimde yaşamalıydım bütün duygularımı. Günler geçtikçe tanımaya başladım seni. Sana bile söylememiştim sana aşık olduğumu. Zamanla tanıdım seni, acı çekmeye başladım. Keşke her şey ilk günkü gibi olsa; mutlu, masum, sıcak... Günler geçtikçe gerçek yüzünü görmeye başladım. Çapkının önde gideniymişsin. Kiminle yattığı belli olmayan tiplerden. Beni elde edemedin, edemeyeceksin. Çünkü hevesinin kaçmasını istemiyorum. Sen benimsin şu anda

Mahalle Konuşmaları vol1

Nasıl bir mahalledir burası? Her gün çok eğlenceli. İnsanlar çok  hareketliler, bitmeyen bir enerjileri var. Bu aralar çok fazla tartışmaya ve kavgaya şahit oluyorum. Bunlardan birisini yazmak istedim sadece. Kadın bir anda telefonu açtı ve bağırmaya başladı "Arama beni bir daha!"...  "Evli bir adamsın, 2 tane çocuğun var. Ayıp artık. Arama beni bir daha! Facebook'tan mesaj gönderme. Telefonlarını açmıyorum diye annemi aramışsın. Sen kimsin ki annemi arıyorsun? Sen benim annemi tanıyor musun ki? Evet, çok rahatsız ediyorsun beni. Hamile olup olmadığımı mı merak ediyorsun? Hamile değilim! Kocam var benim ve sürekli 'neden bu adam sana bu kadar ilgili davranıyor?' diyor. Evliliğimi mi sallantıya sokacaksın! Arama artık bir daha beni lütfen!" Kim bilir telefonun öteki ucundan konuşan adam neler diyordu?... Ne kadar ilginç insanlar var. Her iki tarafta evli. Görüştükleri ortada, açık ve net! Ama önceden görüşmelerine mani olmayan şeyler, bir süre sonra

Mutlu Olmaz mıydık?

Hala sendeydi aklım Aradan beş yıl geçmişti uykularımda sen aynalarda ben vardım hep mutluydu yüzüm ikincisiydi yüzümün geceleri yatakta yastığına sarıldım hep başka kollarda aradım seni hep başka tenlerde bulamadım seni çok aradım çok aradım olmuyor sensiz olmuyor yatağın diğer tarafı hep soğuk kalıyor üşüyorum sensizken buralarda gelip sarılsan bana içim ısınır yüreğim kabarır gözlerim dolar belkide ağlarım gitmeseydin kalsaydın benle mutlu olmaz mıydık?

Gece - Bana Bir Şarkı Söyle

Resim
Tatlı bir uyuşukluk hissi bahsettiğim   Ayak parmaklarından kafatasına kadar uzanan   Bazıları berrak bir su gibidir bazıları da benim gibi   Çamurlu bir göl merak ettiğin dibini Tutuşturmayı merak ediyorsan tutkuyu   Peki ya korkuyu bunun neresine koymalı   Her kararla ilişkiye girebilecek kadar kahpedir ah bu korku   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Sözlerden kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Onlardan kurtul derdimiz bir olsun   Dipsiz bir yalnızlık kuyusu bahsettiğim   Umutsuzluğu okşayan bi gölge içini kaplayan   Bazıları berrak bir su gibidir bazıları da benim gibi   Çamurlu bir göl merak ettiğin dibini   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Sözlerden kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Onlardan kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Sözlerden kurtul derdimiz bir olsun   Bana bi şarkı söyle yolumuz uzun   Onlardan kurtul derdimiz bir

Yalancı Aynalar

Çok taninmiş özel bir hastahanede sezaryen ile dünyaya açtı gözlerini. Doktorlar ameliyat masasının etrafinda fir dönüyor, hemşireler adeta titriyorlardı. Dünyaya gelisi çok görkemliydi, bütün yüksek tirajli gazetelerin ilan sayfalarında kocaman kupürlerle; adeta dosta, düşmana, sevene, sevmeyene ilan edildi. Düşman çatlatıldı, dostlar sevindirildi... O, olanların farkında değildi. Annesinin sıcacık kucağında mışıl-mışıl uyuyordu babasinin bol yakit harcayan, bol silindirli makam otomobilinin arka koltuğunda...  Şoför  her zamankinden çok daha dikkatli kullanıyordu aracı...Özel hemşiresi yanı başında, mimikleri sık sık değişiyor, sevinçten uçuyordu adeta, çünkü ona göre bu bebek rahatlık, para, huzur, daha daha çok şey demekti... Bakıcısı konvoyun ardından seyreden diğer araçtaydı ve o da; aynı mutluluğun mağrurluğu içindeydi... Babasının ağzı kulaklarına değecek gibi, gözleri çakmak çakmak parlıyor, içi içine sığmıyordu. Konvoy malikaneye ulaştı sonunda. Püfür püfür deniz yeli esiyor,

Lisedeki Sınıf Arkadaşları Buluştuk

Resim
Hepimizin maşallahı var. Düz lise okumamıza rağmen hepimiz üniversiteli olmuşuz. Okumayanımız yok evelallah! Üç yıl aradan sonra ilk defa buluştuk. Çok özlemişiz birbirimizi gerçekten. 26Haziran2012 Salı günü saat 18:00'da SekaPark'ta buluştuk. Hayatımıza dair neler olup bittiğini konuştuk. Koskoca üç yıl geçmişti. Yaşadığımız çok şey vardı aslında. Her şeyi konuşmadık zaten. Bir daha görüşmek üzere sözleştik tekrardan. Bunu sık sık yapmalıymışız. Biz o "KOPMAYANLAR"dan olalım.

Bir Gün Bir Adam

Saat sabahın 7'siydi. Uyanmıştı ama alarmın çalmasını bekliyordu yataktan kalkmak için. Her sabah öyle kalkardı yatağından. Alarm çalmadan önce uyanırdı. Yatağın içinde ayılmak için bir o yana bir bu yana döner dururdu. Alarm saat 07:00'ye kuruluydu. Kalktı, banyoya doğru yöneldi. Dün gece biraz içmişti ve başı biraz ağrıyordu. Banyoya girmeden mutfağa gitti. Kahve suyunu ısıtmaya bıraktı. Banyoya gitti. Elini yüzünü yıkadı. Aynada biraz yüzünü inceledi. Sakalının uzayıp uzamadığını iyice kontrol etti. Kesmeyeceğine karar verdikten sonra tekrar mutfağa gitti. Kahvaltı etmeden asla giyinmezdi. Çünkü biraz sakardı ve üzerine dökmekten korkardı. Eğer giyindikten sonra kahvaltı yaparsa ve üzerine bir şeyler dökülürse çok sinirlenirdi. İşe geç kalırdı. Çamaşırları direk makineye atardı, akşam eve geldiğinde fazladan iş çıkarmış olurdu kendisine. Bunu bildiği için Kahvaltıdan sonra giyinirdi, rahat rahat.  Kahvesini içti, kahvaltısını etti. Giyindi ve çıktı evden. Her zaman o

Gelecek 100 Yıl: 21. Yüzyıl İçin Öngörüler

Resim
Siyaset bilimci Dr. George Friedman'ın yeni kitabında inanılmaz senaryolar var. Olayların merkezinde yer alan Türkiye yeniden imparatorluğa dönüşüyor, hilafeti canlandırıyor. Dünyanın en çok sözü dinlenen stratejik araştırma şirketlerinden Stratfor'un kurucusu siyaset bilimci Dr. George Friedman Ocak ayının sonunda yeni bir kitap çıkardı: Gelecek 100 Yıl- 21. Yüzyıl için Öngörüler (The Next 100- A Forecast for the 21st Century). Kitapta inanılmaz senaryolar var. Mesela Rusya ve Çin gerileyip çöküyor, Üçüncü Dünya Savaşı çıkıyor ama uzayda gerçekleşiyor. Üstelik Türkiye de olayların merkezinde. Çünkü Ortadoğu, Balkanlar, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'ya hakim bir imparatorluğa dönüşüyoruz yeniden, hilafeti de canlandırmışız, ABD'nin sinirini bozuyoruz. İşte Friedman'ın kehanetleri. Bir yanda Türkiye-Japonya bir yanda ABD-Polonya RUSYA'NIN SONU GELİR 2010-2020 arasında Rusya güney sınırını genişletir, Gürcistan'ı içine alarak yeni komşusu Ermenistan&#

İnkum Plajında Sabahlamak

Resim
Fotoğraflı anlatımlara devam ediyorum :) 13,06,2012 Saat 20:00 sıralarında İnkumuna geldik. Plajda bir yere oturup ateşimizi yaktık... Mangalımızı yaktık...   Afiyetle yedik... Saat 00:00 'ı geçince Aybüke'nin doğum gününü kutladık ... Nargilemiz de vardı... Yaktık içtik :) Dilek balonları uçurdular kumsalın öteki ucundan, biz izledik... Mangal ateşini alevlendirdik, Taha gitar çaldı hep birlikte söyledik... Yeri geldi yorulduk biraz dinlendik... Gün ağırmaya başladığında İnkumu sis kapladı... ve en sonunda sabahın ilk ışıklarında denize girdik...