Kayıtlar

Suskunuz

Suskunuz... Hem de çığlık çığlığa bir suskunluk bizimkisi... Bu konuşacak bir şeyimiz olmadığından değil. Konuşmaya çalıştığımız şeylerin, alıştığımız yalnızlığımızdan uzaklaştırması aslında bizim korkumuz... İkimiz de cesaret edemiyoruz. Öylesine alışmışız ki içimizde büyüttüğümüz yalnızlığımıza. Seviyoruz onu. Bekli de yaşandığında yok olacağı korkusu bizi tereddütte düşüren. Kaybetmekten korkacağımız bize ait bir şey oluşturma kaygısı... Sen yapamadığın hamlenin, hayatin boyu inanmak istediğin değerlere sahip gibi gördüğün düzeni yok etme girişiminden başka bir şey olmayacağını düşündün hep... Bense yılların verdiği bir alışkanlıkla içinde var ettiğim bana daha fazla acı vermemek için susmayı tercih ettim... İçimden çiğlik atarak susuyorum... Susuyorum... İçimde o kadar güzelsin ki... Sana susuyorum... Demiştim ya "yüreğim susmayı öğreniyor". Asli yok. Sevdiğini anladığında içinde duyduğun çiğliğin yankısı hiç bitmiyor. O hiç susmayacak... Her gün, her saat b

Bak Buda Başlık: Çağdaş

Resim
Kimse bilmezdi onun gerçek duygularını. Kapalı bir kutu gibiydi adeta. Kilitlemişti kendini dışarısının barbarlığına. Korkuyordu. Küçücüktü yüreği. Daha önce emanet etmişti kalbini, biliyordu acı çekmenin ne demek olduğunu. Bu yüzdende korkuyordu. Acı çekmek istemiyordu mutluluğun sonunda. Mutlu olmuştu hemde çok mutlu olmuştu. Kimsenin bozamayacağını düşünüyordu mutluluğunu. Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadı mutluluğunu. Her gün her dakika... Nerden bilebilirdi ki aşkın vermiş olduğu mutluluğun en sonunda ona acı çektireceğini. Fitil fitil burnundan geleceğini nerden bilebilirdi ki? Neyse gidelim de meze alalım bari. Çok alaklı oldu biliyorum. Ama yanınmda o kadar salak bi çocuk oturuyor ki bütün konsantrem dağılmış durumda. Bok ye emi Çağdaş!

..... bir insanım

Aynı şarkıyı 100 kere dinleme manyaklığı olan,sabah suyu yüzüne çarparken suyun bileklerden dirseklerine akmasına uyuz olan, buzdolabını açıp boş boş baktıktan sonra kapayan, kulağında mp3 ile gezerken klip tadında yürüyen,elleri...ni bir türlü ısıtamayan, çift bölmeli çakmakta her iki tarafta gaz seviyesini dengeleme ihtiyacı duyan, girdiği kapalı bir mekanda ilk önce çıkış kapısının nerede olduğunu arayan, masaya oturduğu zaman ilk olarak ayaklarını koyacak yer arayan, küçükken radyodan kaset dolduran iki eli birden doluyken elektrik düğmesini burnuyla açıp kapayan, kedinin miyavlamasını bakışlarıyla susturmaya çalışan, otobüsü kaçırınca gurur yapıp arkasından koşmayan, çorap giymeyip biraz hava alsın diyen,hiçbir bebeğin ağlamasına tahammül edemeyen, hayatında hiç lost izlememenin eksikliğini hissetmeyen, arabayı müzik olmadan hareket ettiremeyen, limonun tekbir damlasına bile uyuz olan, eşek kadar kızların 3 yaşındaki kızlar gibi konuşmalarına sinir olan, yolda giderken kaldırımd

Kahkaha - Karınca - Koreli

Güldüm, kahkahalara boğuldum. Dikkatini çekmiş olmalıyım. Bana baktı uzun uzun, süzmeye çalıştı beni. Kafamı çevirmedim bilerek. Benim dikkatli bir şekilde baktığımı görünce çevirdi aniden kafasını. Ben Koreliler gibi bakmaya devam ettim. O da arada bir kafasını çevirip çevirip bakmaya çalıştı. Bakışlarımla buna müsaade etmemiştim ezip geçmiştim adeta. Ama sonrasında bende arkadaşlarla muhabbette öyle bir dalmışım ki onun varlığını bile unutmuşum. O pis bakışlarını yakaladım yine. Kötü kötü bakıyor gibiydi. Akşam tenhada kıstıracak gözlerle bakmıştı sanki. Biraz sinirlerim bozulmuştu. Masasından kalktı, kapıya doğru giderken yanımdan geçecekti ki; ben birden dikiliverdim önüne. Ben aniden ayağa kalkınca biraz gözlerim bulandı. Miyop olduğumu unutmuşum, uzağı göremiyordum. Gözlüğümü taktım bir daha baktım. Bana bakan o sinsi ve kötü gözleri görmeye çalıştım. Ama nafile başaramadım. karşımda o kadar küçülmüştü ki onu görebilmek için çömelmem gerekiyordu. Ve bu duruma bir kahkaha daha p

Kendi Kendinle Düello

Özeleştiri, özün, nefsin, insanın kendisini eleştirmesidir; duygu, inanç, düşünce ve davranışlarını belli bir gerçeklik ve değerler tablosu/şablonu içine yerleştirerek test etmesi, denemesi ve değerlendirmesidir.  Yukarıdaki tanım aslında her şeyi özetlemiş bir şekilde anlatıyor. Çoğu insan aslında kendisini eleştirmez, kendisini eleştirenleri de hiç sevmez. Hep saldıracak, eleştirecek başka insanlar bulmaya çalışır hayatında. Kimse mükemmel değildir önce bunun farkına varalım. "Hatasız kul olmaz" demiş Orhan baba.  İnternette öz eleştiri ile ilgili biraz araştırma yaptım. Çok ilginç yazılara rastladım. İşte bunlardan bir kaç tanesi: "Özümü niye eleştireyim iyi,peki eleştireyim özüm mükemmelsin. Ben üzümü eleştireyim  onun çöpü var ."   "Kendiyle yüzleşebilen insan hayatla daha kolay yüzleşir ve bir çok olumsuzluktan galip çıkar."   "Kendi kendinle düello"   " K işinin kendi davranışlarını objektif bir şekilden gözden geçirmes