Kayıtlar

2013 Dileklerim

Resim
2013'ten isteklerim var : 1.Başarı 2.Mutluluk 3.Para 4.Aşk Aslında daha çok dileğim var ama bu ilk dört dileğim gerçekleşirse ötekilerin hepsini yaparım.

İyi Geceler!

Resim
Uzun zamandır özlediğim bir şey varmış. Bu gece bunun yokluğunu çok daha fazla hissettim. Geçtiğimiz 4 yıl boyunca her gün bunu yaptım çünkü. Her ne kadar aradan 1 yıl geçmiş olsa da... Uyurken yanında birinin olmasından bahsediyorum. O hep yanımdaydı. 4 yıl boyunca birlikte yaşadık biz onunla. Ben işe gittim sabah erkenden, o evde kalmayı tercih etti hep. Bazı zamanlar sıkıntıdan iş bulup çalışmıştıda. Ama bunların pek önemi yok çünkü, artık uyurken iyi geceler diledikten sonra sarılıp uyuyabileceğim bir sevgiliye sahip değilim. İşte bunu; sevdiğim kişinin "iyi geceler" demesini özlüyorum. Geçmiş geçmişte kaldı. Orada kalan kişileri özlemiyorum. Üzeri yazılmış olan bir kağıda tekrar bir şeyler yazamazsın. Yazsan da hiç bir şey anlaşılmaz, çok karmaşık olur her şey. Benim özlediğim tek şey bu iki kelimeden oluşan ve bazen çok şey ifade eden tek bir dilek cümlesi: İYİ GECELER!

Eurovision 2013 | Türkiye

Resim
KAMUOYU DUYURUSU Kurumumuz, üyesi bulunduğu EBU’nun (Avrupa Yayın Birliği) Eurovision Şarkı Yarışmasına, 1975 yılında ilk kez katılmış ve bu güne kadar toplam 34 yarışmada yer almıştır. Ancak; 1976-1977 – 1979 ve 1994 yıllarında ise çeşitli sebeplerle yarışmaya katılmama kararı almıştır. Şarkı yarışması dönemi içerisinde ilk defa 1997 yılında Şebnem Paker’in yorumladığı “Dinle” adlı eserle alınan 3.lükle Türk kamuoyunun bu yarışmaya ilgisi artmış ve hep üst dereceler beklenir olmuştur. 2003 yılında Letonya/Riga’da Sertab Erener’in yorumladığı “Everyway That I Can” isimli eserin 1. Olması, Türk Kamuoyunun tüm dikkatlerini üzerine çekmiştir.. TRT son 10 yıl içerisinde; bir 1.lik( 2003), üç 4.lük (2004, 2007,2009) iki 7.lik (2008, 2012), bir 2.lik (2010)’le tarihi bir başarıya imza atmıştır. 2000’li yıllarda Türkiye’yi temsil eden yarışmacıların başarısında oylama sisteminin değiştirilmesinin, e izleyici oylamasının (televoting) etkisinin büyük olduğu değerlendirilmektedir. N

Kıyamet Kopacak(mış)

Resim
Yani bu mayalar bir takvim yapmışlar, son gün 21 aralık 2012 imiş. Yok canım daha neler? Ölmeye niyetim yok benim. Daha gencim yaşayacak çok şeyim var benim. 21 aralıkta kıyametin kopacağına inanlar ölsünler. Bide neymiş efendim "dünya üzerinde iki yere kıyamet kopmayacak"mış.. ba ba ba ba!!! La salaklar kıyamet bu, nereye gidersen git öleceksin, ne kurtulmasından bahsediyorsun sen arkadaş. Zaten o yerlere gidenlere Allah akıl fikir versin. Bol para saçsınlar, bıraksınlar oralara. Kerizler. Yani gündem ne kadar saçma bir konu. Kıyamet kopacak... Öleceğiz zaten bu Allah'ın emri. Öyle bir anlatılıyor ki; ağızları açık olan biteni dinliyor millet. Gerçekten kıyamet kopacağına inananlar var. Yazık gerçekten yazık...

Get Out Of My Life!

Ben onlara ne yaptım da hayatlarından beni çıkarma kararı aldılar? Bunu bilmek en doğal hakkım diye düşünüyorum. Ne yaptığımı bilmeden böyle bir anda atılmak pek hoşuma gitmedi açıkçası, zaten kimsenin hoşuna gitmez böyle bir şey. Bazı insanlarla kavga ettik, tartıştık ve karşılıklı olarak birbirimizi birbirimizin hayatlarından çıkardık. Bu olması gereken zaten. Benim için sorun teşkil eden şey ise; tek taraflı hayattan çıkarma! Bana sebeplerini söyledikten sonra istediğin uzaklıkta durabilirsin bana karşı. Neyin tribindesiniz siz bazı insanlar? Bu kadar korkak ve zayıf olmayın lütfen. Bir gün gelecek ve herkes birbirinin hayatlarından çıkmış olacak. Sende de kimse kalmayacak, sen de kimseye kalmayacaksın...

Aptal Sevinç

İçimdeki aptal sevincin nasıl bir açıklaması olabilir? Bu kadar çok mutlu olabileceğimi nereden bilebilirdi ki? Tek küçük bir laf o kadar çok mutlu etti ki beni... Umarım bütün vaat edilenler doğru olur da, bende büyük bir mutluluk yaşarım... Şu an bu mutluluğa çok ihtiyacım var. 

Şşşşşşşş! Sakinleş biraz!

Ş şşşşşşş! Sakinleş biraz Nasıl ama ? Bu kadar üzerine gitme. Belki kötü bir döneme girdi.  Yaptıklarını görmüyor musun? Biraz oluruna bırak. Düzelir belki kendi kendine. Beni çıldırtmak için elinden geleni yapıyor. Yıpratma kendini boş yere. Boşver. Elimde değil. Onu önemsiyorum. Bunların farkındayım. Bir süre böyle idare et. Bana bu kadar bulaştıkça rahatsız oluyorum. Üstesinden geleceksiniz, emin ol. Bizim üstümüze üstümüze gelirken mi? Evet. Bu zamana kadar hangi sorunu aşamadınız? Ne kadar zorlandığımın farkındasın. Bardak taşmak üzere. O bardağı alır kafanda kırarım, yeni bir bardak alıp öyle devam edersiniz hayatınıza. Sen ne dediğinin farkında mısın? Asıl sen neler söylediğini biliyor musun? Kimden yanasın sen? Aşktan yanayım. Belli, anlayabiliyorum. Bana inanmalısın. Bu da ötekiler gibi geçecek. Eğer tabi ben bazı şeylere son vermezsem.

Çıplak

Kar yağsa ya artık. Bu ihanet dolu topraklara. Belki biraz güzel görünürler gözümüze. Her şeyin üzerini örtsün yağan kar. Benim bile... Kapatsın içimdeki bütün korkuyu, nefreti, aşkı, öfkeyi... Saf ve temiz olduğumu düşünsün herkes. Bende herkesin öyle olduğunu düşüneceğim. İçimdeki ateş eritecek mi üzerimdeki karları acaba?   İçimde olan bütün duyguların ateşi, eritir diye korkuyorum temizliği. İşte bundan da korkuyorum ben. Günahlarımız daha çok diye, hiç bir zaman temizlenemeyeceğiz diye. Çıplak olsun herkes, üzerlerine kar yağsın. Çıplak ayaklarla bassınlar toprağa. Konuşmasınlar kimseyle, nefesleriyle eritmesinler karları. Ağızlarından yalan çıkmasın artık. Doğrularda sussun yalanlarla birlikte. Çıplağım ve korkuyorum hala daha Üzerime yağan kar Üşütmesi gerekirken beni Her kar tanesi değdiğinde vücuduma Sanki benden bir şeyler götürür gibi Çıplağım ve çıplağım daha fazla Kanımda alkol var Isıttıkça ısıtıyor beni Her yudumladığımda Daha çok gevşeyip sar

1 Aralık Dünya Aids Günü

Resim

Rengimiz

Bizim ilişkimizin rengi mavi Gökyüzünün rengidir mavi Sonsuz görünür Baş döndürür Benim rengim lacivert Deniz dibi gibiyim Soğuk ve ışıksız Yaşam zordur oralarda Vurgun yedirir bazen Sense sarı gibisin Güneş gibi parlarsın istersen Çöl gibi kavurursun Sımsıcaksın Şöyle de bir özelliğin var Her gün doğar Her gün batarsın

Yol Yakınken

Gerçekten ne kadar seviyesi düşük insanlar varmış... İnsanlar kalitelerini ayrıldıktan sonra daha iyi belli ediyorlar. Ayrılma kelimesine pek takılmayın, arkadaşlığın bitmesi durumunda da aynı şey geçerlidir. Mutlu olduğun her anın aslında yalan olduğundan Öpüştüğün her dakikada tiksindiğinden Anlattığın her sırrının uydurma olduğundan Bahsettiğin geçmişinin olmayışından Tamamen yalanlar üzerine kurulu bir dostluk bir arkadaşlık yaşamışız da haberimiz yokmuş meğerse... Allah'ım sana şükürler olsun ki başımıza daha kötü şeyler gelmeden öğreniyoruz bazı şeyleri... Ya daha kötü şeyler olsaydı.. Ya ben onu daha içten bağrıma basıp her şeyimi anlatsaydım... İşte o zaman her şey daha kötü olurdu. Şimdiyse yol yakınken dönmek en güzeli oldu.

William Fitzsimmons - I Don't Feel It Anymore

Resim
Bu şarkı son zamanlarda beni çok fazla etkilemiş durumda. İçten ve derinden gelen duygularımı ortaya çıkartıyor William Fitzsimmons - I Don't Feel It Anymore Hold on this will hurt more than anything has before What it was, what it was, what it was I've brought this on us more than anyone could ignore What I've done, what I've done, what I've done I've worked for so long just to see you mess around What you've done, what you've done, what you've done I want back the years that you took when I was young I was young, I was young, but it's done Oh take it all away I don't feel it anymore Oh take it all away Oh take it all away I don't feel it anymore Oh take it all away We'll fall just like stars being hung by only string Everything, everything, here is gone No map can direct how to ever make it home We're alone, we're alone, we're alone Oh take it all away I don

Bence Ben

Çekici kişilik Utangaç ve tutucu Esrarengiz Cömert ve sempatik Rahat ına düşkün Duyarlı Hizmet etmekten zevk alır Kolay sinirlenmez Güvenilir Nezakete önem verir İyi bir gözlemcidir İntikamcıdır Seyahat etmeyi sever Dikkat çekmeyi sever Dekorasyona meraklıdır Tempolu müzik leri sever Çok değişkendir

Eşek Şakası

Resim
Korkunun ecele faydası yoktur dedik ve eeEEeşŞşŞşşşEEeEeekkkkkK şakası yapmaya karar verdik. Madur olarak Çağdaşı seçmiştik. Artık her şey için çok geçti. Voltage Music (Gerilim Müziği)

Yalanların Ağırlığı

Yalanlarla dolu bir dünya üzerinde aylar aylar önce tanışmışlar. Yalanlarla beslemişler arkadaşlıklarını. Yalanlar büyütmüşler birlikte mutlu olduklarını zannedercesine. Bu yalanlar yavaş yavaş yerini doğrulara bırakmaya başlamış. Doğrular girmeye başlamış hayatlarına. Korkar olmuşlar bir yerden sonra. Doğrular ağır gelmeye başlamış bunların omuzlarına. En sonunda bana geldiler. Yalanlarla dolu olan dünyada doğruları söyleyen bir insana ihtiyaçları olmuş. Anlayacağınız onlara ağır gelen yükü başkasıyla paylaşmak istemişler. Ama bende paylaştım onlarla "doğru" yüklerimi. Onlara bu "doğru yük" daha ağır gelmeye başladı. Daha çok korkar oldular "doğru" olanlardan. Saklanmaya çalıştılar bir süre karanlık odalarına. Olmadı. Doğrular onları çıkarmak zorunda kaldı sokağa. Omuzlarındaki yükle kambur bir şekilde yürür oldular sokaklarda. Utandılar çoğu zaman. Kuytu köşelerdeki cafelere oturdular ilk önce. Ama bu yeterli olmadı. Taşıdıkları doğrular onları gitgide

Elifadonica

Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi Ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi. İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var 'Ben demiştim', 'ben bilirim', 'ben zaten anlamıştım' Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun. İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşla

Yusufçuk (Dragon Fly)

Resim
Yusufçuk ruhuna sahip olmanın anlamı, hiç durmaksızın kendi rüyalarının, umutlarının dileklerinin ve ihtiyaçlarının ifadesi için çabalamadır.

Kırma

İçimde kalmasına izin verdim duygularımın Bu sefer dışarı vurmadım Önceden vurdum da ne oldu Gelen bana vurdu giden bana vurdu Belkide pişman olacağım Sadece mantığımı kullandım Kalbimi susturdum Ben geleceği düşünerek hayaller kurarım Biteceğini bile bile başlamam artık bir aşka O yüzden yalnızım zaten Yaşayamıyorum Kırılmasına izin vermiyorum kalbimin Mantığım böyle olmasını istedi aşkım Kalbimi sana verdim geçen gün Bundan senin bile haberin yok Hatta mantığımı bile kandırdım Onunda haberi yok aşkım Aşkım diyorum sana Çünkü bu kalp açık sana Sen ne hissediyorsun bilmiyorum Eğer aynı duygulardaysan Ve eğer söylersen bana Ben zaten şimdiden aşkım demeye başladım Belkide kendi kendime kuruntular yaratıyorum Aşkım beni duyuyorsan Nereye gideceğini biliyorsun

Eyvallah

Adamım ilk önce. Bir gruba ve aileye dâhil değilim ama bir duruşa sahibim. Her insan gibi huzur veririm. Ya gelince; ya da gidince. Yaşadığımın farkındayım. Çünkü hayatımda inişler ve çıkışlar var kalbimizin ritmi gibi. İnsanlarla yüz yüze konuşarak tanımaya ve her sorunu halletmeye yönelik çaba gösteririm. Ama bazı insanlar geliyor önüme, hangi yüzüne konuşacağımı bilmiyorum :( Bu yüzden yanlış bildiğim yolda herkesle yürüyeceğime, doğru bildiğim yolda tek başıma yürümüşümdür hep. Hayatımda bir kalbime aldıklarım vardır; birde kaale almadıklarım :) İsrafı sevmem. Tabağıma yiyebileceğim kadar yemek, hayatıma sevebileceğim kadar insan almışımdır. Sonradan karın ve baş ağrısı çekmemek için :) Güzel bir duygudur AŞK; sandığımız kadar değil, yandığımız kadardır. Kimine göre de alt tarafıdır AŞK; kimine göre sol tarafı. Kadere inanır ya nasip derim :) Nasip de istenen değil, hep verilendir. Nasipse gelirmiş Çin’den, Yemen’den; nasip değilse senin olsa bile kayar gidermiş elden. Cehaletin mu

Şu Seni Deli Gibi Seven Kişi

Hani şu senin deli gibi sevdiğin kişi bir gün sana “seni seviyorum” der de, çıkarsanız, anlatayım neler olacak: İlk önce sana seni sevdiğini söyleyecek, senin için uğraşacak, seni mutlu edecek, sana sarılacak, seni öpecek, sana istediğin herşeyi verecek. Hediyeler alacak, seninle uyuyacak, gezecek, birlikte kahkahalar atacaksınız. Sonra yemek, sonra resim, herşeyi birlikte yaşayacaksınız. Ayakların yerden kesilecek, herkese onu anlatacaksın, hatta ondan başka hiçbir şeyi konuşmayacaksın. Onun sonsuza dek yanında olacağını düşünüp, onun için herkesi karşına alacaksın. Hayatını, ondan ibaret gibi anlatacak ve yaşayacaksın. Gözlerinde kaybolacaksın, ellerini bırakmak istemeyeceksin, üşüdüğünde ona sarılacaksın, kalbinin atışını hissedeceksin, kokusunu ciğerlerine kadar ezberleyeceksin. Ne zaman ne yaptığını, mimiklerini, kirpiklerini, ellerini aklına gelecek ne varsa bir bir aklına işleyecek hepsinin şekli şemali. Herşey güzel gidiyor diyeceksin, sonra bir şey olacak. Bir soğukluk