Kayıtlar

Biraz Daha Uyu

Resim
Sadece çocukken uyanıksındır bunu bil. Her şeyin farkındasındır, her sese dönüp bakarsın. Büyümek; uyumak ve unutmak gibidir..  Ve büyüklerin dediği gibi: uyuman gerekli büyümen için...  Sağır ediyorsa sessizlik  ve kör ediyorsa aydınlık,  sadece sana görünen  ve kimseleri inandıramadığın bir hayalet gibi yanı başında oturuyorsa yalnızlık, bu gece..  Hep aynı saatte kapını çalan bir düşman gibi bekliyorsa seni  ve canına kastedecek bir kılıç gibi sallanıyorsa tepende, unutabilmek için hepsini biraz uyu...

Hande Yener - Biri Var

Resim
Aklımda aşktan biri var Kalbimde büyük yeri var Aklımda biri var Tesadüf diyemem Kendimi,kalbimi yenemem Belli ki kaderde Büyük bir yeri var Bir gizle hep var olmanın Bu hisle seni bulmanın Belli ki bir sebebi var Buluşup hayat bulmanın Ayrıyken kaybolmanın Belli ki kaderde yeri var Sen başka söylesende içinde Seni kim görse yüzünde Kalbinin Merkezinde yine Benim benim izim var Sen susmak istesende içinde Seni kim görse gözünde Kalbinin merkezinde yine Benim benim izim var

Usturalı Vurucu !

Resim
Aslında uzun zamandır aklımdaydı saçlarımı usturaya vurdurmak. Ama cesaret edipte kestiremiyordum. Çünkü ben hep uzun saçlıydım ve saçlarıma kıyamıyordum. Bu sefer kestirdim. Bir anda berbere söyleyiverdim: "Usturaya vur!". Saçlarımı kestirme zamanım geldiğinden berberin yolunu tutmuştum o gün. İçinden bir seste "usturaya vurdursana" dedi. Bende düşünmeye başladım. Dediğim gibi zaten uzun zamandır böyle bi düşüncem vardı. Berbere gidene kadar düşündüm. Hatta berberde de sıra vardı biraz, orada beklerken de düşündüm. Koltuğa oturunca da söyleyiverdim. "Ben dazlak istiyorum, usturaya vurur musun?" diye. Berberde baya şaşırdı. "Emin misin? bak saçların uzun ve güzel, başka bi model de kesebiliriz" dedi. Ben ama kararımı vermiştim. Söz ağzımdan çıkmıştı bile. "Kazıyalım" dedim. Makineyi saçıma daldırmadan önce de defalarca sordu "Emin misin?" diye. "Kes kes" dedim bende ve kesti. Tam ortadan daldırdı makineyi. Geri dö

Yorgun Beden | Bulduklarım vol.20

"..... Çok yorgun bir beden. Her tür vücut sıvısına bulanmış her tarafı. Öpülüp ısırılmaktan, yalanıp emilmekten morarmış, kızarmış, bozarmış!.. Hırpalanmış her seferinde, durmadan daha fazlası olabilir demiş, gittikçe daha fazla acımış. "Tek"liğin "tek"düzeliğiyle sarsılınca daha çok beden istemiş üstünde. Bunun bir maharet olduğunaysa aklı biraz geç ermiş! Yetememiş önce hiçbirisine. Bir sanatçı azmiyle coşunca, giderek ona da alışmış ne var ki. Gururdan kabarmış, gururun en hastalıklısından hem de. "Yeterli" olmanın hastalıklı övüncü!.. "Hemen"ler, "hep"ler, "hepsi"ler girmiş devreye, hepsi hemen ve hep kendine istenmiş! Pelteleşip duyumsayamaz hale gelince, acının aslında deriden daha derinde de hissedilebileceğini, mazoşist bir zevkin insani bir üzüntüyle aynı kefeye konabileceğini fark etmiş... Üstünden, altından geçen tüm vücutları tek tek gözünün önüne getirdikçe, bir süredir attığının ayırdın da olmadığı kalbiyle

Sansasyonel Sıradışılık 3 Yaşında

Resim
Ben hala bunca zamandır yazdığıma inanamıyorum. Ben ki Edebiyat ve Türkçe derslerinden nefret eden insan, üç yıldır blog yazıyorum. Okunup okunmamak çokta önemli değil. Ben yazayım da kim okursa okusun, kim beğenirse beğensin, kim alınırsa alınsın.  Ben yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. Yazıcam, yazmalıyım. Çünkü bu zindan gibi şehirde yapabileceğim en güzel şey yazmak. Sizler beni takipte kalın. Kim bilebilir daha neler olacak bu yıl? Üç maymunu oynamak yok. Olduğu gibi gördüklerimi duyduklarımı yazarım !

2014 Başlasın !

Resim
Öncelikle yemekleri, mezeleri, içkileri ve ortamı hazırladık. Rakı veya Bira eşliğinde yılbaşı yemeğimizi yedik. Biraz çıldırdık, bugün sadece yılbaşı değil aynı zamanda Fikret'in doğum günüydü! Yemekler bitti. Tekila faslına geçtik. ŞATŞATŞATŞATŞATŞATŞTŞATŞATŞATŞAT Yeni yıla girerken Kadehlerimizi alıp sokağa çıktık ve şampanyamızı patlattık. Tabi sokakta herkesin kafası bimilyondu. Şerefeee!!!! 2014'te herkesin dilekleri yerine gelsin, mutlulukta boğulun!!

2013 Son

Resim
2013 yılının sonuna geldik artık. Genel olarak ilginç bir yıl yaşadım. Dört sevgili sığdırdım bu seneye. Bir ölüm, bir diriliş. Kavgalar sığdırdım. Ayrılıklar, barışmalar. Dost kazandım bu yıl, en güzelinden. Mutlu oldum, üzüldüm, ağladım, depresyona girdim-çıktım, çılgınlar gibi eğlendim, dostlarımla vakit geçirdim, bilgisayarımla ilgilendim. Genel olarak sıkıcı bi yıldı.  2013'e girerkenki dileklerimin bi kısmı gerçekleşti. Sanırım çok fazla dilek dilememek gerekiyormuş. O yüzden bu sene sadece bir tane dilek dileyeceğim. Artık işim dileklere kaldı çünkü. Tek bir dileğim var ama bu sefer buraya yazmayacağım. Kendi içimde saklayacağım. Umarım hepinizin dilekleri kabul olur. Yolunuz hep aydınlık olsun.

Aşkımsı Bir İlişki !

Resim
Gene isim vermeden yazacağım çünkü öyle daha eğlenceli oluyor. Alınmak isteyen, hemen alınıveriyor üzerine. Ya bir anda hayatından çıkartabiliyor ya da hayatıma dahil olabiliyor. Neyse ben bu gece yaşadığım bir olaydan bahsedeceğim.  Çok sıcak bir gelişme, son dakika haberi. Telefonum çaldı. Arayan numarayı tanımıyordum. Öncesinde açmak istemedim ama merak ettim " KİM? " olduğunu ve açtım telefonu. Önce bi süre sustu sesimi falan dinledi sandım. Ama ben konuşmaya devam ettikçe o da konuşmaya devam etti. Konuşan kişiyi tanımıyordum. Ama bana " Eski sevgilin seni çok seviyor, seni çok özlemiş. Ona geri dönmeni istiyor. " gibisinden bir sürü cümle kurdu. Bende kibarca istemediğimi söyledim. Israr etmeye devam etti. Ben de hayır barışmayacağım diye direttim ve kazanmış olacağım ki yanında ki aldı bir anda telefonu eline. Bu sefer bir erkek ses konuşmaya başladı. Bu konuşanı da tanımıyorum. Bu da saçmalama sınırlarını son derece zorladı. Daha fazla zorlayamazdı

Bundan Sonra Böyle, Yersen!

Resim
Aslında hiç kimseyi umursamıyorum. Hayatım boyunca yanımda olacak olan kişiler zaten belli. Çünkü oturmuş o kadar güzel dostluklarım var ki... Hepsini de çok seviyorum. Ailem gibi hepsi. Birbirimizi arayıp sormasak bile bağlarımız sayesinde hiç bir sorun yaşamıyoruz. Hayatımın bazı dönemlerinde bazı arkadaşlarım hayatımdan çıkarlar. Çıkmak isterler. Nedenini onlara sormak lazım. Benden mi artık sıkılıyorlar tam bilmiyorum. Ama bir yerden sonra tekrar hayatıma girmek istiyorlar ve bende buna izin veriyorum. Hayatımda olmadıkları zaman dilimindeki kaybettikleri şeyleri kazanmak için mi geri dönüyorlar bilmiyorum. Bilmiyorum dedim ya bilmiyorum. Böyle bi hayat yaşıyorum işte gidenlerin arkasından ağlamamayı öğrendim. Çünkü geri dönüyorlar bi zaman sonra. Bu yüzden de geri döneceklerini bildiğim için ağlamanın anlamı yok. Her gittiklerinde ağlarsam oohhhoooo!!! Geri dönmelerini de beklemiyorum ben onların. Ama izin veriyorum tekrar geri dönmelerine. Büyüklük bende kalsın diyorum ve

Ebru Gündeş - Ben Olmayınca

Resim
ben olmayınca hemen bulmuşsun birini  yol ayrımında unuttun yeminlerini  sen bitirdin hem kendini hem de beni  şimdi git artık, dönme geri  kime gidersen git beni unut artık  bir gün aşklar biter, hatıralar kalır,  kimi seversen sev hep hatırlatır  sanma bir başkası yerimi alır  gelenler gideni elbet aratır  ben olmayınca "ondan kurtuldum" demişsin  benim yerime bir başkasını sevmişsin  beni zaten aslında hic sevmemişsin  üzülmedim hiç, dönme geri  kime gidersen git, beni unut artık  bir gün aşklar biter, hatıralar kalır,  kimi seversen sev hep hatırlatır  sanma bir başkası yerimi alır  gelenler gideni elbet aratır

Aşk Acıtır

Resim
Şu an ki sorunsalımı çözdüm sanırım. Evet, aşık oldum diyebilirim. Onunla konuştuk, sohbet ettik, güldük, eğlendik, içtik. Bunların çoğunu da zaten bir gecede hallettik. Ama durum biraz karışık. Çünkü onun bi sevgilisi var. Hemde onu çok seviyor. Onu hala "ÇOK" severken, kalbin de bana da yer açabilmişti. Değişik bir durum dimi? Nasıl olduğunu merak ettiniz şimdi. Onunla tanıştığım zamanlarda sevgilisinden daha yeni ayrılmış, duygusal bir boşluğa düşmüş. O boşluğu benimle doldurmaya çalışmaya çalışmıştı. Sürekli mesajlar atardı bana. Sohbet ederdik ottan boktan. İlk başlarda ben yüz vermezdim hatta. Çünkü kendimi ağırdan satmayı severim ben. İlk zamanlarda çok trip atardı. "Niye yazmıyorsun?", "Sana zorla mesaj attırıyorum sanki", "Benimle ilgilen yaa" gibisinden mesajlar gelmiştir tabiki. Kendime kızıyorum aslında. "Neden ağırdan sattım ki kendimi?" diye. Çünkü belki o zamanlar onunla daha çok ilgilenseydim daha farklı olacaktı h

Hayatım Şelale Gibi

Resim
Hayatı akışına bırak gitsin. Su akar yolunu bulur... Gibisinden bir sürü cümle... Bu cümleler herkes için doğru cümleler. Herkesin hayatı bir akarsu gibi, ilerliyoruz sürekli. Deniz ve ya okyanusa ulaşmaya çalışıyoruz, yahut bir göle. Son zamanlarda benim hayat akışım da uçurumun içine doğru. Görkemli bir şelale aslında. Işıl ışıl parlıyor. Bi yerden gökkuşağı çıkıyor falan. Tam bir görsel şölen anlayacağın. Gören insanlar tekrar tekrar bakıyorlar, büyüleniyorlar. Ne kadar güzelmiş diye imreniyorlar belkide. Belkide yanlış bir seçimle başkasının akması gereken yere yöneldim. Belkide başkasının hayatıdır yaşadığım. Halbuki ben o tepeden aşağı düşerken kayaların nasıl canımı acıttığını görmüyorlar, hissetmiyorlar. Yere çarpışımın sesini duyuyorlar ama ne denli ağrılar yarattığının farkında değiller. Az da olsa buharlaşıp yok olduğumu da görmüyorlar. Onlar sadece bakıyorlar ama görmüyorlar. Çünkü ben o şelaleyim. Görkemli, gösterişli ve ihtişamlıyım. Ama içimdeki fırtınalardan k

Daha çok ondan - Daha az bundan

Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz: Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz Daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var. çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz,  çok savurganca para harcıyoruz,  çok az gülüyoruz,  çok hızlı araba kullanıyor,  çok çabuk kızıyoruz,  çok geç saatlere kadar oturuyor,  çok yorgun kalkıyoruz,  çok az okuyor, çok fazla tv izliyoruz  ve  çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz. Geçimimiz

Aşk Sessiz, Sevgi Dilsizdir

Bir adam anlatıyor.. Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim.Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karım , her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, "Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri" derdi.. Öldüğünde,yedi tane resmimiz vardı. 97'in bir gecesinde, onu aldattım.Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece "Biliyorum" dedi. İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim.Fotoğraflarımıza bakıyordum yine.. Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün farkettim.A.R.K.A.S.I.N. Gerisi için yılları yetmemişti.Ama sanırım "Arkasına bak"yazmaya filan niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım.Hiçbir şey yoktu.Sonra bir şey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm. İnanabiliyor musunuz, herbirinin arkasından bir mektup ç

Bir Daha Doğurma Beni

Hayat pamuk şekeri değilmiş anne Çok zor meslekmiş insan olmak. Yaşayabilmek boynuna geçirilen binlerce halatın düğümleri çözülür umuduyla, Tabureye nekadar sıkı basarsam, okadar korkmalıymışım meğer tekme atılmasından.. Büyüdükçe küçülüyormuş etrafındakiler.. Büyüdükçe çirkinleşiyormuş, yalanlar yorgan oluyormuş ihanetlere. Zedeleniyormuş güven dedikleri kan damlamadığından farketmiyormuşsun olanları.. Sadece derin bir sızı hissettiriyormuş, senelerce neden aratan bir ağrı. Ve küçükken senden uzaklaşma hissim, Büyüdükçe daha çok bağlıyormuş beni sana. Tek gerçeğim olduğunu kanıtlıyormuş, öğrendiğim yalanlar.. Hayat gazoz kapağından bozma kesici oyuncaklardan korkmak değilmiş anne.. Dönen atlı karıncalardan daha miğde bulandırıcı bir Dünya varmış dönüp duran. Ve kırmızıklı başlıklı kız, kurtulamazmış hiçbir kurdun elinden.. Hayat masal değilmiş anne.. ``Mutlu son`` dedikleri sevişme seanslarının salon ağzı gerçekte. Adalet ``Çıplak Krala`` benziyor anne. Soytarıl

Kelimeler Şahane

İnsanların kullandığı kelimeler aslında daha çok şey anlatır. Kendinize yakın hissettiğiniz kişilerin cümlelerinde ki alt yazıları bile okursunuz. Bu olay işte cümlelerin duygularını yansıtır. Eğer az ve öz konuşarak alt yazıları okuyabiliyorsanız, ne mutlu size! "Trip atma" olayını saçma bulurum ve hayatımda kolay kolay trip atmam. Hatta hiç atmam. Ama işte bu olaya benzetebiliriz biraz. Size birinin trip attığını düşünün; sizden yapmanızı istediği şey "alt yazıları okumanızdır". Başka bir şey değil. İşte bu yüzden alt yazıları okumak biraz zordur. Eğer bu okuma olayını herkese uygulayabiliyorsan, senden iyisi yok. Ama herkese uygulamanızı tavsiye etmiyorum bunu. Neden mi? Çünkü; herkesi çok daha iyi tanımaya başlıyorsun. İlk tanıştığın birinin ne mal olduğunu anlayabiliyorsun. O yüzden bazen her şeyi akışına bırakmak lazım. Alt yazıları boşverip hayatın akışına bırakmalı insan kendini. Tat almaya bakmalı. Bazense tadı damağında kalmalı. Kelimeler şahane K

Ağlamak Güzeldir

Ağlamak güzeldir  Dökülürken yaşlar gözünden  Sakın utanma...  Bu sözlerle başlamak istedim sözlerime bu sefer. Ağlamaktan utanmadım dün gece. Ağladıkça ağladım, gözyaşlarım içime aktı, hıçkırıklarım içimde yankılandı. Utanmadım bunları yaparken. Ona kavuşamayacağımı bile bile ağladım. Ona dokundum, sevdim, öptüm, okşadım. Ama ona sahip olamayacağımı biliyordum. Her ne kadar ağladığım sırada yanımda da olsa, o bana ait değildi. Bir başka kalpte çarpıyordu kalbi onun. Bense bi hevestim onun için belkide. Onun adına konuşamam aslında. Yanımdaydı ağladığımda, elimi uzatsam ona dokunurdum. Ağladım ağladım... Göz yaşlarım içime aktı sanmıştım ama kafamı yastıktan kaldırdığımda sırılsıklamdı yastık. Ama kimse hıçkırıklarımı duymamıştı. O bile duymamıştı. çünkü alkolün etkisiyle baya bir derin uykuya dalmıştı yanımda. Nasılda güzel uyuyordu... saatlerce onu izledim aslında. Saçlarını okşadım, öptüm kokladım. Çünkü tekrar benim olamayacaktı. O an hiç bitmesin diye dua ettim. Ben ağlad

Emir - Tutuşmayan Kalmasın

Resim
Yaşanması gerekiyorsa yaşanır Ne yani şimdi benden çekiniyor musun? Herkes ne düşünür diye susamam Ben ne isen oyum. Yaşanması gerekiyorsa yaşanır Ne yani şimdi benden çekiniyor musun? Herkes ne düşünür beni bağlamaz Anlıyor musun? Yarını görmeyi kim garanti ediyor? Yıllar ayak altından kayıp da gidiyor Hesap kitapla kalbi kimse dizginleyemez Aksini söyleyen aşka ayıp ediyor Bir öpücükle yangın çıkarmaya var mısın? Sen de yan, beni de yak tutuşmayan kalmasın Umrumda değil kim anlarsa anlasın Nefessiz kalalım kurtaran da olmasın Bir öpücükle yangın çıkarmaya var mısın? Sen de yan, beni de yak tutuşmayan kalmasın Umrumda değil kim anlarsa anlasın Nefessiz kalalım kurtaran da olmasın

İntihar Mektubu | Bulduklarım vol.19

Hiç tak ettiği oldu mu canınıza birşeylerin? Kendinizi şu şehirden ya da dünyadan hatta evrenden dışarı atmak istediğiniz yapayalnız hissettiğiniz benliğinizi kimsesiz bir sokak kedisi gibi? Ya da izbe bir parkın bankında çiseleyen bir yağmurun altında geceyi geçirmek istediniz mi?Hayatı hergün değişen ve karmaşıklaşan dertler yumağı olarak gördüğünüz sabahlara kadar gözünüzü hiç kırpmadan efkarlı ve çaresiz bir vefasızı düşündüğünüz?Ahh keşke diye umutsuzca iç çektiğiniz?Sonra ağladığınız yorulana kadar bitiverir diye… Kahrolası aşk masalını bir kalemde silmek istediğiniz oldu mu? Her geçen gün biraz daha umudunuz kırıldı mı yarınları düşünürken bir başınıza? Sonra bir dost aradınız mı hep sadık güvenilir ve samimi… Uzaklara bakıp derin derin daldınız mı mutsuz ve umutsuzca? Uçan kuşlara imrendiniz mi ne kadar özgür temiz ve saflar diye… Geçmiş günler canlandığında gözünüzde neden diye sordunuz mu hiç kendinize? Şimdi için kaygılandınız mı? Ve gelecek içinse satmışım anasını

Çarşaf Hayaller

Çamaşır makinesinden yeni çıkmış bir çarşaf gibiydi hayali. Onu önce ütüleyecekti, yani gerçekleştirecekti. Çünkü gerçekleştirmeyi çok istiyordu. Sonrası için daha büyük planları vardı. Başladı ütülemeye ama çok zor gelmişti ütülemek. Yarıda bıraktı hayalini katlayıp kaldırdı, buruşuk bir vaziyette dolaba. Tekrar kullanmayacaktı da, bunun da farkındaydı. Günler aylar belkide yıllar geçti ardından. O süre içerisinde daha basit haller kurup gerçekleştirmişti. Aslında hiçbiri hayal denebilecek bir özellik taşımıyordu. İnsanların günlük yapabilecekleri şeylerdi. Canına tak etmeye başlamıştı son zamanlarda. Tekrar hayal kurup, bu sefer kurduğu halleri gerçekleştirmek istedi. Tekrar çamaşır makinesinden çıkardı hayallerini. Ütülemeye başladı. Ütünün buharları arasında kaybolmuş hissetti kendini bu sefer. Boğuluyordu sanki. Önünü görememeye başlamıştı. Onu da bitirmeden kaldırmak zorunda kalmıştı. Bütün hayallerini aldı, hepsine birer birer ağladı. gözyaşlarıyla yıkadı resmen hepsini. V