Kızıl Ay - 15


Sabah erken saatte uyandık Feray'la birlikte. O kadar geç yatmamıza rağmen sabahın köründe kalkabildik. Beni okula bıraktı. Sabahtan derslere girdim. Eksik olan notlarımın tamamını sağdan soldan toparladım. Artık okulda durmaktan sıkılmıştım. Fotokopilerimle birlikte evin yolunu tuttum.

Hala dün gecenin etkisindeydim. Feray'a hiçbir şey anlatmamıştım. Oya'yı hala seviyordum ama Feray'la harika gecelere imza atıyorduk. Kafam karmakarışıktı. Ne yardan geçebiliyordum ne serden. Eve doğru yürürken telefonum çaldı, arayan Efe'ydi. Ağzına sıçtığım çocuk ne bok yemeğe beni hala arıyordu? Bir kaşık suda boğasım var onu. Açmadım telefonu söve söve yoluma devam ettim. Bir iki dakika geçmeden mesaj attı "Konuşmamız lazım, müsait olunca beni ara". Tamam, eğer sana müsait olursam bir ara ararım. Ki aramam yani, bundan emin olabilirsin. Diye düşünürken yoluma devam ettim.

Eve vardığımda bilmediğim bir numara daha arıyordu. Acaba teslimat için mi arıyorlardı? Açarsam teslimatı yapmak zorunda kalacağım. Açmazsam başıma ne geleceğini hiç bilmiyorum. Bende bu bilinmezlikle telefonu açtım.

-Kardeşim telefonlarıma cevap vermiyorsun, hayırdır?

Hay ben senin... diyerek başlayıp içimden bir sürü küfürler ettim. Telefonun ucundaki ses Efe'nin sesiydi. Telefonunu açmayıp, mesajına cevap vermeyince pezevenk herif başka bir numaradan aramıştı. Bozuntuya vermeden devam ettim.

-Bende tam seni arayacaktım.
-Neyse, tamam ben sana önemli bir şey soracaktım. Oya'dan o günden beri ulaşamıyorum. Telefonu sürekli kapalı. Haberin var mı Oya'dan?
-Hayır yok. Ben hiç aramadım onu.
-Tamam kardeşim. Ulaşabilirsen bana da haber verirsin. Hadi görüşürüz.
-Görüşürüz.

Bende hiç konuşmamıştım Oya'yla. Acaba başına bir iş mi gelmişti. Merak ediyordum. Aramayı denedim ama telefonu kapalıydı. Son zamanlarda bir davet falanda yok. En azından davette görürdüm onu bir şekilde. Numarasını mı değiştirdi acaba? Çok endişelenmiştim onun için ama kafama takmamaya çalıştım. Sonuçta onun hayatında herhangi bir yere sahip değildim.

Eve geçtikten sonra biraz uyudum. Kafamı toparlamam lazımdı, böyle gün içinde uyuduğum zaman sersem gibi oluyorum. O yüzden Cücü'yü aradım. Akşam sahnesi varmış, hemen toparlanıp evden çıktım. Barın arka sokağında oturup bir şeyler yedim. O kadar aç kalmışım ki midem sırtıma yapışmıştı. Zaten sahnenin başlamasına da az vakit kalmıştı. Umarım rezervasyon yapmamıştır. Hiç sevmem sahnenin dibinde şarkı söyleyen kişiyle ağız ağıza oturmayı. İçeriye girdiğimde ortalık iyice kalabalıktı. Cücü beni iyi tanıyor, ön masaların hepsi doluydu. Aferin bana rezervasyon yaptırmamış. Sağa sola bakındım belki ortalıkta Cücü'ye denk gelirim sahneden önce ayaküstü laflarız diye. Bakmama bile gerek kalmadan dibimde bitiverdi. Benim gelmemi bekliyormuş meğer.

-Hadi abi hazırlan, sende sahneye çıkıyorsun.
-Ne diyorsun oğlum? Ne sahnesi? Sahneye falan çıkamam ben. Seni dinleyip kafamı toplamaya gelmişim. Çıkıp daha fazla dağılamam.
-Ya bizim şarkı söyleyen çocuk hastalanmış. Sen yabancı değilsin, hadi naz yapma. Eskiden olduğu gibi birlikte söyleyelim.
-Ya bırak hiç hazırlığım yok. Çıkamam ben.

Ben ne kadar çıkamayacağımı söylesem de, Cücü bir şekilde beni ikna etti. Kendimi bir anda sahnenin ortasında, elimde mikrofonla şarkı söylerken buldum. Hiç bir şey kaybetmemişim performansımdan. Herkes çoştu eğlendi. Pas tutmadığıma sevindim. Bir ara peçeteden istek şarkılar gelmeye başladı. Gelen peçeteleri okurken bir tanesine gözüm takıldı. "Oya Bora- Sevme Zamanı" altında da isteyen kişinin adı yazıyor OYA! Acaba benim Oya mı diye düşünmeden edemedim. Hemen şarkı söylemeye ara verip ortalıkta Oya'yı aramaya başladım. Sahnedeyken, beni izleyen kişileri göremeyeyim diye öyle ışıklar koymuşlar ki tepeme, kör vaziyette şarkı söylüyorum. Sahnede kalarak o ışıkların altında Oya'yı bulma ihtimalim yoktu. O yüzden ara verdim. Barın en arkasına geçmiş tek başına oturuyordu. Önünde içkisi, elinde sigarası...

-Oya? Hoşgeldin, nerelerdesin?
-İstediğim yerdeyim.
-Efe günlerdir seni arıyormuş. Bugün beni de aradı ulaşamadık sana bir türlü.
-Numaramı değiştirdim. Sapık gibi her saniye aramaya başlamıştı Efe.

Efe'yle benim evde sabaha kadar düzüşürken de böyle olacağını tahmin edememiş miydin acaba? Allah'ım ben ne günah işledim de sevdiğim kadını kendi evimde başka birinin kollarına düşürdüm? Ne yaptım ben?

-Eminim sana da saçma sapan şeyler anlatmıştır Efe.

Dedikten sonra dananın kuyruğu koptu zaten. Oya'nın anlattığına göre o gece hepimiz evin bir köşesinde sızmışız. Mehmet Bey'in aramasına uyanmış ve sonrasında hemen evden çıkmış. Aradan biraz zaman geçtikten sonra da Efe aramış Oya'yı, dün gecenin nasıl güzel geçtiğinden bahsetmiş. Seviştiklerini anlatmış. Oya ise Efe'nin son söylediklerini şaşkınlıkla dinlemiş. Öyle bir şeyin yaşanmadığını, ikisinin ayrı kanepelerde sızdığını, içtiğimiz şeyin onu çarptığını ve rüya gördüğünü söylemiş. Efe tabi inanmamış, Oya'nın her şeyi inkar edip, yalan söylediğini söylemiş. Sonra da sürekli arayarak taciz etmeye başlamış kızcağızı. Oya bunları anlatmaya başladığında, onun hakkında orospu diye düşünürken bir anda masum bir kızcağıza dönüşüverdi gözümde. Ya olay Efe'nin anlattığı gibi değil de Oya'nın anlattığı gibiyse? Kalbim Oya'nın anlattıklarına inanmak istiyor. E zaten mantıklı düşünemeyecek kadar alkol de almışım. Ben bu gece tekrar tekrar aşık olurum. İçimde saçma sapan bir mutlulukla sahneye çıktım tekrar ve onun benden istediği "Sevme Zamanı" şarkısını söyledim çıkar çıkmaz.

Dinlemek isteyenler için: Oya-Bora - Sevme Zamanı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE