Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bazı Ruhlar Önceden Tanışmıştır

Resim
“Bazı ruhlar önceden tanışmıştır. Sonradan karşılaştıklarında hatırlarlar.” Bu cümle beni derinden etkiledi. Düşününce, bu fikir ruhların dünyaya düşmeden önce bambaşka bir alemde birbirleriyle bağlandığını ima ediyor. Ve dünyaya geldikten sonra, yolları ne kadar farklı olursa olsun, bir noktada yeniden kesiştiklerinde birbirlerini tanırlar. Tıpkı yüzyıllar öncesinden kalan bir hatıranın çok tanıdık ama bir o kadar da yabancı hissettirmesi gibi. Bu düşünce bana hem ruhlar alemini hem de reenkarnasyon kavramını anımsatıyor. Ruhlar belki de önceki yaşamlarımızda bir yerlerde kesışmiş, bir bağ kurmuş ve bu bağ asla kopmamış. Zamanın, mekanın ve koşulların farklı olduğu yeni bir yaşamda, farklı bir bedende ve farklı bir hikayeyle tekrar bir araya gelmişler. O ilk tanışma anında ortaya çıkan his ise çok tanıdık bir melodi gibi: Hatırlanmayı bekleyen bir parça. Belki de bu durum bize şu mesajı veriyor: Gerçek bağlar asla kaybolmaz. Ne kadar uzağında olursan ol, bağlandığın insanlar ve ruhlar...

Rüzgarda Savrulan Tüy mü, Yoksa Sağlam Gövdeli Bir Ağaç mı?

Resim
Hayat, bizi her an yeni bir sorunun, değişimin ya da fırsatın içine çekiyor. Bu durumlarda insanlar genellikle iki farklı yaklaşım benimser: Rüzgarda savrulan bir tüy gibi mi olmalı, yoksa sağlam gövdeli bir ağaç gibi mi? Peki, hangisi daha mantıklı ve sürdürülebilir? Tüy Gibi Hafiflik Rüzgarda savrulan tüy, değişkenliği, esnekliği ve çevresel faktörlere uyumu temsil eder. Böyle bir insan, hayatın getirdiği değişimlere kolayca ayak uydurabilir, farklı koşullarda varlığını sürdürür ve yeniliklere açıktır. Ancak bunun dezavantajı, bir noktada yönsüz ve kararsız hissedebilme ihtimalidir. Sürekli savrulmak, insanı bir hedefe ya da amaca ulaşmaktan alıkoyabilir. Örneğin, tüy gibi bir kişi, farklı işler dener, yeni insanlarla tanışır, değişik hobiler edinir. Bu, kişiye zengin bir yaşam deneyimi sunabilir, ancak aynı zamanda bir süreklilik ve aidiyet eksikliği yaratabilir. Ağaç Gibi Sağlamlık Diğer tarafta, sağlam bir gövde üzerinde kök salan bir ağaç, dayanıklılığı, istikrarı ve sürekliliği ...

Tesadüfler Tatili: Yıllar Sonra Gelen Karşılaşma

Resim
Yıllar önce, seninle yalnızca üç-dört hafta flört etmiş, birbirimizi tanımaya çalışmıştık. Ama bir türlü ritmimizi bulamamış, usulca birbirimizin hayatından çıkıp gitmiştik. Yine de senin aklımda bir yerde kaldığını biliyorum; hani bazen, sebepsiz bir şekilde bir isim, bir gülüş, bir anı gelir ya aklına, işte öyle. Eminim ki senin aklında da bir yerde ben vardım. Ama zaman öyle bir hızla akıp gitti ki, bu flörtün yarım kaldığını bile unutur gibi olmuştum. Sonra, yıllar sonra, hayatın tesadüfler zinciri olduğuyla bir kez daha yüzleştim. Aynı tarihlerde, aynı otelde konaklamaya başladığımızı fark ettiğimde, bu dünyanın bir oyun oynadığına inanmamam mümkün değildi. Çükün, çok eski bir dostla ya da eski bir sevgiliyle karşılaşmaktan öte bir şeydi bu. Seninle göz göze geldiğimizde, o yarım kalmış flörtün her bir anısı, gözlerimizin ardından sanki fışkırır gibiydi. İlk birkaç dakika hem şaşkınlık hem de heyecanla geçti. Sonrasında kahkahalarla dolu bir sohbet başladı. "O zamanlar na...

Zamanın İki Yüzü: Kendime Yazıyorum

Resim
Yıl 2012: Bir odadayım. Masanın üstünde bir laptop, bir fincan sıcak içecek, tatlı atıştırmalıklar... Ekrana bakıyorum. Parmaklarım klavyede, kelimeler ardı ardına diziliyor. O gece ne hissettiğimi tam hatırlamıyorum ama sanırım bir şeyleri içimden atmam gerekiyordu. Yazmak, sanki o karmaşayı biraz olsun hafifletiyordu. Kimseyle paylaşamayacağım duyguları kelimelere sığınarak kendime anlatıyordum. O zamanlar yazmanın benim için ne ifade ettiğini bilmiyordum belki, ama şunu biliyordum: yazmak beni iyileştiriyordu. Yıllar geçti. Şimdi başka bir odadayım. Bu kez masa daha düzenli, etrafta kitaplar, notalar, bir gitar… Ama aslında değişen çok bir şey yok. Hala bir odadayım, hala bir masanın başında yazıyorum. Bugün bir ekran yerine deftere ya da notalara döküyorum kelimelerimi. Farklı şeyler yazıyor olabilirim ama duygular hep aynı: içimde birikenleri dışarıya bırakma çabası. Zamanında “Neden yazıyorum?” diye sorduğum çok oldu. Hala da bazen soruyorum. Belki bir cevabım var, belki yok. Ama...