Kayıtlar

Resim
Live it up  Here’s your favourite song on the radio shake your head to the beat- it’s rock n roll if you’re feeling the world has kicked you down all you need is just to have a little fun  hey, it’s time to live it up my friend, put the record on sing it loud and let it out life is beautiful my friend let it out life is beautiful give yourself a break, come on and live it up give yourself a break  driving on with no map to lead me on eyes on the horizon and there ‘s no turning round sometimes i feel, i feel i’m not alone so let your colors shine right next to mine hey, it’s time to live it up my friend, put the record on sing it loud and let it out life is beautiful my friend let it out life is beautiful give yourself a break, come on and live it up give yourself a break  i say my friend life is beautiful i say my friend life is beautiful i say my friends put the record on sing it loud and let it out life is beautiful my friend let it out life is beautiful

temizlik

Zor iş vallaha zor iş temizlik yapmak. Hele bir de misafirlerin varsa ve onlar gidene kadar temizliğe devam edemeyecek oluşun çok kötü. Tam işine konsantre olmuşsun pıt diye misafir geliyor, yapacağın temizliğin içine ediyorlar. Ah annem ahhh!! anlıyorum şimdi seni vallahi. Bir yandan çevremdekilere emir veriyorum " onu yap! , bunu yap! , onu yıka! , şurayı sil! " falan filan... Bir yandan da ben kendime biçtiğim temizliği yerine getiriyorum. Allah kolaylık versin bize. Bu temizlikte yapımda  ve yayında emeği geçen canlarıma gerçekten teşekkürlerimi sunar gelen misafirlere bir daha zamanında gelmelerini dilerim. Mutlu temizlikler!!!!

unutmuşun

Kuytu köşede kalmış, çekmecenin en dibinde unutulmuş gibidir. Ararsın... Deliler gibi çılgıncasına onu ararsın. Bir gün hiç aklında yokken çıkıverir karşına. "Bende seni arıyordum" dersin. Yalan. Halbuki onu unutmuştun. Aramıyordun artık onu. Ümidini kesmiştin ondan. Bırak ya bu ayakları... Sen gerçekten sevdin mi ki?

70lik rakı içtik

Neden sarhoş olamıyorum. O kadar içtim içtim gene bi halt olmadı. Sarhoşluk bana uğramıyor nedense... Sadece gözlerimin bakış açısı biraz değişiyor o kadar. Dünü hatırlayacak kadar sarhoş olmadım hiç. Hatta eve bazen alkollü gittiğim zamanlarda oldu. Anneme ve babama bunu hiçbir zaman hissettirmedim. En azından ben böyle biliyorum. Belkide anlamışlardır da söylememişlerdir. Her neyse işte ben bir türlü sarhoş olamıyorum. Kendimi kaybetmek istemediğim için olabilir mi? Ya da bilinç altıma "sarhoş olursa kötü şeyler olur" lafı çok mu kazınmış? sarhoş olursam kötü şeyler mi olur? Olursam zaten dünü hatırlamam ki... Yaptığım kötü şeylerin de farkına varmam. Hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam ederim. Eder miyim? Pek sanmıyorum aslında... Çünkü sarhoş olduğum gece neler olduğunu öğrenmek için o gece ortamda bulunan herkese "Neler oldu?" diye sorarım. Kötü bir şey anlatırlarsa benimle ilgili işte o zaman sıçarım. Saçmalamadan içmeliydim. Her zamanda öyle yaptım. Yapaca

SIREN

Benim duymak istemediğimi duyuyor musun ? Zorluyorum kendimi duymamak için Kulaklarımı tıkıyorum Odama kapatıyorum kendimi Ses gelmesin diye camları da kapatıyorum Örtüyorum perdeleri Ayrılık sireni bu Daha önce duymuştum Ne olduğunu bilememiştim Sonumu beklemişim Bu sefer duymayacağım İstemiyorum ... Üç maymundan birini oynuyorum ; Duymuyorum ... Görüyorum ve konuşuyorum Kaçışanlar var etrafta soruyorum ama cevap verseler bile duymuyorum Sıkı sıkıya kapatmışım kulaklarımı Odak noktam gene sensin Ne yapabilirim ki artık Son mu yaklaşıyor ? Nerede bu sirenin kapatma düğmesi ? Lütfen biri şu sireni kapatabilir mi ?
kapatıp gözlerini karanlığa bak gökyüzüne çevir yüzünü derin bir nefes al sonrasında verirken nefesini  yavaşça aç gözlerini ışık var mı? ay orda mı bu gece? özledim de ışığı.. .
Sevgililer gününde,  eski sevgilinin mesaj atıp  günün anlam  ve  önemini belirttikten sonra  sevgililer günümü  kutlaması  bi  ilginçti yani... 

bak sen findigin işine

İnternette doğduğunuz günün hangi ağaç olduğunu gösterip ufak bir kişilik testi yapıyorlar. Biraz burçları benziyor. Hangi ağaç olduğunu falan öğreniyorsun işte. Her neyse bende bakayım nasıl bir şeymiş bu dedim. Baktım da. Fındık ağacı çıktım. Ne alaka pek anlamadım ama zaten böyle şeylerde bir alaka aranmıyor. İşte fındığın yani benim özelliklerim şunlarmış: (Olağanüstü) Çekici, anlayışlı, insanları nasıl etkileyeceğini bilen, fazla talepkar olmayan, sosyal hayatta aktif ve girişken hatta dövüşken biridir.Popülerdir. Psikolojik durumu çabuk değişir. Kaprisli bir aşıktır. Ama dürüst ve eşine toleranslı davranır. Kusursuz bir yargı yeteneği vardır. Okuyunca tabi doğal olarak şaşırdım. Benden mi bahsediyordu ne ??

ÖZLEMiS OLAMAZ MIYIM?

Resim

Bugüne dair

Bugün her yaştaydım ben. Bir ara 30 oldum, bir ara 15'e düştüm. Eskileri konuşunca 50'imdeymiş gibi geldi. Yalanlar vardı bugün beni 15 yaşında çocuk yapan, Muhabbetim oldu gayet olgunca sorunlarımızdan bahsettiğimiz, o zamanlarda da 30'dum. Evlenip çoluk çocuğa karışmış, günümüzün problemlerinden ve kendimizin sorunlarından konuşmuştuk. Bir ara da eski arkadaşlarla buluşup eskiyi andık işte o an kendimi 50 hissettim. Sanki işim bitmiş artık sadece geçmişi hatırlamaktan zevk alıyordum. Gelecek sanki önemli değilmiş gibiydi. Geleceğimi kurtarmıştım sanki. Gülünç bir gündü benim için. İlginçlikler vardı içinde. Beni ben yapan. Dünyaya istediğim çerçeveden bakmamı sağlayan.

Change

İnsanlar değişebilir. Bunu yadırgamamak lazım. Ama çok uzun süredir tanıdığınız bir dostunuz değişirse ne olur? Durun onuda ben size anlatayım. Afallarsın ilk önce, bu benim dostum değil, hiç öğle konuşmuyor, ne olmuş buna böyle?, iyi mi kötü mü anlayamazsın. İşin özü yadırgarsın ilk önce. daha önce bir kere çözdün bir daha çözersin onun kişiliğin karakterini. Ama bu sefer zor gelir sana onu çözmek. Bir kere yapmıştın ve başarılı bir arkadaşlığınız ve dostluğunuz vardı. Bu saatten sonra insan karakterini neden değiştirsin ki? Değişik ortamlar insanları değiştirir. Okudukları bölümler insanları değiştirir. Bir sayısal öğrencisiyle bir sözel öğrencisinin dünyayı değerlendirişleri farklı olacaktır. Bu da öyle bir şey. İnsan gitti mi, değişmeden geri gelmez. Buna alışmak lazım işte.

ee geldim de ne oldu?

Bunalımdaydım. Sürekli değil tabi ki de, arada bir girip çıkıyorum o aleme. Bunalım sebebini ben uzun bir süredir ailemi, dostlarımı, arkadaşlarımı görememezliğe bağlıyordum. Yanılmışım. Gerçekten beni buda tam olarak mutlu etmiyor. Burada da mutsuz olabilirim. Arkadaşlarımın yanındayken dostlarımla iken eğleniyorum, unutuyorum bir takım şeyleri ama gel görelim ki bir şeyler eksik benim hayatımda. Varolması gereken bir şey ama ney? Tam bilmiyorum, emin değilim. Annemi , babamı, kardeşimi çok özlemişim. onların yanında olmak beni gerçekten mutlu ediyor.     Neden bu istek? Onlardan bu kadar uzak kalmak acaba beni onlara daha mı yakın yaptı? Ya da bu ayrı kaldığımız dönemde onları çok mu fazla özledim? Bilmem ki. Bir cevabı yok gerçekten bunun. Cevaplayamıyorum.      Bunun bile farkında değilim. Soğudum mu ki onlardan? Onun bile farkında değilim. Şizofrenik oldu biraz. Onları seviyorum. Hemde çok seviyorum. Bazıları her ne kadar hayatının hatalarını yapsa da...  Bence bu yazının bazı ye

yoLcuLuk

Buradan ayrılıyor olmuş olmanın verdiği bir mutluluk var mı yüzümde? Bunu kimse söylemedi bana. Belki de tam olarak mutlu değilimdir. Gidiyorum işte kimsenin yine haberi yok. Bunu eğer okursan ben gelmeden sakın beni arama lütfen. Bavul hazır artık bir tek otobüse binip geleceğim. Kimsenin beni almaya gelmesine gerek yok. Bu sefer Kendi başıma sabah sürprizi yapacağım. Çok duygusuzmuşum.Hala bir odunluktan ibaretim. Neden böyle? Neden bu odunluğumdan vazgeçemiyorum? Büyümek mi? Ne kadar? Nereye kadar? her yıl zaten büyümüş oluyorum. Neyse şimdi olay bu değil. Olay benim buradan ayrılıp yerime geri dönmem. Buradan ayrılıyorum da, buradaki herkesten mi ayrılıyorum acaba? hatırlayacak mıyım onları, onlar beni hatırlayacak mı? çok soru sordum. görüşürüz İzmit.
"SENİ SEVİYORUM" lafı eskir mi? 

Tosun İkili

Yanımızda yaz dediler ama ben "yazamam" dedim. Arkalarından konuşmalıyım. Objektif olmalıyım. Bunlar sevgililer. Biri kız biri hayvanımsı erkek. Gerçi kız da artık Fik'e(hayvanımsı erkek olan bu) benzemeye başladı. İkiside doymayı bilmiyorlar artık. Önceden sadece Fik'i doyuramazdık yedikçe yerdi, şimdi Giz'de öyle olmaya başladı. Aynı evde barınmaya başladıklarından beri bu durum böyle. Gecenin bir yarısında acıkıyorlar. Dışarı çıkıp yemek arıyorlar. Neyse ben biraz onlardan bahsedeyim. Fik çok temiz kalpli bi çocuk. Çocuk diyorum çünkü hala çocuk. 20 yaşında olmasına rağmen 25 yaşında gözüksede o daha 15 yaşında bi çocuk. İşte Fik'i en iyi tanımlayan cümle bu oldu. Ha bir de sürekli aç olmasını da ekleyebilirim. Günde 5 öğün tıka basa yedirsen yer. Üniversiteye başladı hemen bir sevgili buldu kendine. Onun adı da Giz. Bu kızı pek fazla tanımıyorum. Hakkında ileri geri konuşmak istemem. Geçenlerde büyük gaf yapmıştım. Beni hala nasıl affetti anlamış değilim

Zakkum - Hipokondriyak

Resim
hep birliktelik, kalbinin emzirecegi bir yeni bebektir. once emeklemeyi, sonra yurumeyi ogretmen gerekir.. kalbindeki sutu tuketmediler mi? bezen hic baslamamasi, bir gun bitmesinden iyidir.. cunku beraberlik yaslanirken, bir terkediş genclesir. seni hic terketmediler mi? aslinda dostluklar da kardanadam gibidir..   eriyecekleri bile bile insa edilir.. kapim neden hic calmiyor artik? fotograflardaki insanlar hatirliyor mu beni? isimleri neydi? yuzleri cok tanidik.. yalniz kalmak.. bir ilac midir? yoksa hastaligin ta kendisi mi?   isigi gorunce karanliga kaciyorum hemen, bocekler gibi..   bir seye cok uzun sure bakarsan, onu gormemeye basliyorsun.   hayat, keske bu kadar etobur olmasaydi.. iste sen.. kurbanlarindan korkan bir kanli zalim bicak.. iste sen.. kendi goldesinden bile korkan bir paranoyak.. bir hipokondriyak.. bir hipokondriyak.. iste sen.. kirik cam ustunde yalinayak.. ve cirilciplak.. iste sen.. kalbi coktan iflas etmis kimsesiz b

sıfırbirikiüçdörtbeşaltıyedisekizdokuz

Afallarsın önce ne olduğunu şaşırırsın. Döner çevrene bakarsın. Alışmalıyım dersin. Erkenden yatarsın. Bakarsın uyuyamadın. Dönersin kıçını hayata. Sayarsın koyunlar, pirzolaları... Zaman geçer, saniyeleri sayarsın. tik tak tik tak... Baktın olmuyor bu ses sinirini bozmaya başlar. Kırmak istersin saati. Zaman donsun bir süreliğine. Zaten uyuyamıyorsun. Gene dön götünü hayata. Saymaya başla... 1,2,3,4,5,6,7,8,9, ............45,46,47,..... gidebildiğin yere kadar say. Hangi sayıya kadar saymasını bildiğini öğren. Ben hep unuturum kaça kadar saydığımı. "Saydın mı lan gerçekten?" der gibisiniz. Evet saydım ama hatırlamıyorum. O kadar çok uykum gelmiş ki... Ama hiç hatırlamam binlere geldiğimi. Çünkü döndüm kıçımı hayata yatıyorum. Belkide sinekler uçuşuyor bi tarafımda. Arkamı görmediğim için problem teşkil etmiyorlar. Düzenimizi bozmayalım. Yatakta uslu duralım. Çarşaf kaymasın yatağın üstünden, sen yataktayken. Sonra annen yatağını toplamaya kalkar falan yazıktır kadına. Benim

"Sanırım hayal kurarken malzemeden çalmışız, sürekli yıkılıyor."

Söz yeterince kendini anlatıyor...

Ondan Bahsettim!

İlk 4 yıl bu kadar çok sık görüşmemiştik. Sadece birbirimizi tanıyorduk ve arkadaştık. Aynı lisede okumuştuk, tesadüf eseri aynı üniversiteyi kazanmıştık. O küçük şehirde yapayalnız olmadığımı bilmek iyi gelmişti. Düşünün artık 4 yıldır arkadaşım olan birinin telefon numarasını ben aynı üniversiteyi kazandıktan sonra almıştım. Bu yalnız kalma korkusu muydu?? Galiba bendeki olay buydu. Yalnız kalma korkusu. Her yerde karşıma çıkıyor. Ama tanıdığım biri vardı ve ona sımsıkı sarılmalıydım. Yaptım da bunu. Ona tutundum. Sürekli birlikteydik, o nereye ben oraya... Belki ondada vardı yalnızlık korkusu. Belki... Hala ayrılmış değiliz eğer yeni tanıştığım insanlar bana ondan daha cazip gelseydi yada onun arkadaşlığı bana yetmeseydi hala görüşüyor olmazdık. Bundan eminim. Onun içinde aynı şeyler kesinlikle geçerli. Çok iyi anlaşıyoruz (Allah bozmasın.). Şimdi o benim değişmeyecek dostlarımdan biri. Onu sinirlendirmek hoşuma gidiyor. Tabi o da beni sinirlendirmekten mahrum kalmıyor. Bana benzem

Yalnızım Ulan!

21Ocak cuma gününden beri evde yalnız kalıyorum. Yalnızlık zor iş vallahi. Allah kimseyi yalnız bırakmasın. Kimse yok, hiç kimse... Sohbet edebilmek için internete girmek zorundayım. Bir an bile olsa yalnız olmadığımı bilmek bile beni çok mutlu ediyor. Yalnız olmak hiç bana göre değilmiş. İnsanın hiç bir şey yapası gelmiyor. Mutfağa girip yemek yapmak, temizlik yapmak, dışarı çıkmak... hiç birini yapasım yok. Bütün gün evde oturup ders çalışıyorum, kitap okuyorum. Bunlar işin eğlenceli görünen kısmı. Başladığım kitapta çok etkileyici bir kitap. Dan Brown - Kayıp Sembol. Kitap okumayı pek fazla sevmem ama bu kitap nedense bir şekilde beni o kadar etkileyip bağladı ki... kitabı okumaktan kendimi alıkoyamıyorum. Yalnızlığın bir etkisi olsa gerek. Yapacak bir şey yok. Kitabı herkese tavsiye ediyorum. Okumak güzel iş! Yalnız kalmak istemiyorum. Bu iş bana göre değil. Çevremde insan olsun, sohbet olsun, muhabbet olsun istiyorum. Varlıklarını hissetmek bile güzel. Her ne kadar bu hissetme o