Aşk Mevsimi

O gece işten çok geç çıkmıştı. Eve yürüyerek gitmek zorunda kalmıştı çünkü o saatte otobüs bulması imkansızdı. Otostop çekecek bir araba bile bulması mucize sayılırdı. Yürürken telefonla konuşmayı çok sever aslında, başka insanlar gibi müzik dinlemekten pek hoşlanmazdı. Ama o saatte arayabileceği hiç kimse yoktu. Gün içinde telefonda görüştüğü bir takım arkadaşları vardı. Bunlardan bir kaç tanesi ise yeni sevgili adaylarındandı. O gün işten bu kadar geç çıkacağından hepsinin haberi vardı aslında. 
Aralarından seçim yapmayı düşünüyordu. Onun için aşk mevsimi gelmişti. Acaba hangisi, kalbinin attığını ona tekrar hissettirebilecekti. Biraz yürüdü, hava çok soğuktu. Her nefes verdiğinde gözlükleri buharlanıyordu. Hızlı yürümeliydi ve vücudunu sıcak tutmalıydı. Soğuk ve boş sokaklarda yürümeye devam etti. Yollarda aydınlatma da yoktu. Bazı yerlerde kaldırım dahi yoktu. Su birikintilerine çamurlara basa basa ilerliyordu. Elleri ceplerindeydi. Eldiven almayı unutmuştu yanına. Bir taşa takılıp düşmekten son anda kurtarmıştı kendini. Dengeyi sağlayabilmişti. Ev yürüyerek kırkbeş-elli dakika uzaklıktaydı aslında. Ama yol çok tenhaydı. Telefonu çalmaya başladı. Aslında o saatte onu hiç kimse aramazdı. Genelde o arardı zaten her önüne geleni olup olmadık saatlerde. Adaylardan biri arıyor!!! Şaşırdı aslında, telefonu açarken de kekeledi zaten. "merak ettim" dedi telefondaki ses ve bu onun o kadar çok hoşuna gitmişti ki içi içine sığmamıştı. Uzun zaman sonra ilk defa belki de böyle hissetmişti. Uzun uzun eve gidene kadar konuştular telefonda. Eve gittiği zaman farkına vardı sağ elinin telefonu tutmaktan buz gibi olduğunu. O gecede zaten mutluluktan uyuyamadı. Saçma bir aşk hikayesiydi ama aşkın saçma olmayanı var mıydı ki?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE