Kızıl Ay - 14


Daha önce Feray'ın evine hiç gitmemiştim. Hep sağda solda olan o davetlere gidiyorduk. Orada konaklıyorduk. İlk tanışmaya başladığımız da ise çalıştığım barda konuşuyorduk zaten. Son gecemizden sonra beni evine davet etmesi hoşuma gitmişti. Sonuçta onunla güzel vakit geçirebilirdik. Evi sakin bir sitedeydi. Tabi o kadar para kazanan her insan gibi, tek başına olmasına rağmen kocaman bir saray yavrusunda yaşıyordu.

Eve girdiğimizde ben salona doğru ilerledim. Oda bagajdan çıkardığı poşetleri mutfağa götürüp üst kata çıktı. Sanırım üzerine rahat bir şeyler giymek için çıktı yukarıya. Keşke bana da ne yapmam gerektiğini söyleseydi. Bende salondaki en rahat koltuğa yerleştim. Götüm uzun zamandır böylesine rahat bir koltuk görmemişti. Gerçekten çok rahattım. Yukarıdan sesler gelmeye devam ediyordu. Feray beni unutmuş, yanıma gelmeye niyeti yokmuş gibi yukarıda takılıyordu. Bende oturduğum yerden salonu inceliyordum. Tam kendisini anlatan bir salon tasarımı vardı. Sanki pahalı mobilya dergilerinden bir fotoğrafın içerisindeydim. Aydınlatma loş, koltuklar ve mobilyalar gri-siyah tonlarındaydı. Adeta evde yaşam belirtisi yoktu. Yeni mi taşınmıştı acaba? diye düşünmeden edemedim.

O sırada Feray'ın merdivenlerden aşağı indiğini duydum. Üzerine rahat bir şeyler giyeceğini düşünmüştüm ama sadece üzerindeki ceketi çıkarıp gömleğinin düğmelerini açmıştı. Hevesim biraz kaçmıştı sanırım. Mutfağa gidip şarabı ve kadehlerimizi getirdi.

-Haydi bahçeye çıkalım Tanay.
-Tamam Feray han...

Az kalsın yine hanım diyecektim. Daha yeni vazgeçtik o kelimeden, söylememem lazım. Gerçi yeterince samimileştik bi hanım kelimesine takılmaması lazım ama ismiyle hitap etmemi istiyor kaltak. Benimde ağzıma yapışmış vazgeçmem biraz zaman alacak. Kadehleri yarıya kadar doldurdu. "Geleceğimize" dedi ve tokuşturduk kadehleri. İlk yudumları aldıktan sonra Feray başladı söze.

-Anlat bakalım ne derdin var?
-Aslında bir derdim yok, her şey tıkırında ilerliyor.
-Eee peki benimle neden buluşmak istedin?
-Merak ettim. Uzun zamandır aramadınız.
-Paraya mı ihtiyacın var ?
-Yo yeterince var. Sadece seni merak ettim.
-Emin misin?
-Evet eminim. Seni merak etmemden rahatsız mı oldun?
-...

Ben onun sorularına cevap verirken, o benim sorduğum tek bir soruya bile cevap vermeden kadehinden bir yudum daha aldı, sigarasını yaktı ve sormaya devam etti. Hala çalmaya devam edip etmediğimi sordu. Barlardan ve gece hayatından konuştuk. Hatta bana iş bile ayarlayabileceğini söyledi. Tanıdığı çok mekan sahibi varmış. Böyle bir ricada bulunsa onu kırmayacaklarını söyledi. Git gide bütün işlerime Feray el atmıştı. Finansal durumumun tamamı Feray'a bağlı gibiydi. Müzikten, barlardan ve eğlenceden konuşurken zaman hızla akıp geçti. Bir ara Feray'ın gülümsediğini bile gördüm. Bu samimi sohbetimiz bizi biraz daha yakınlaştırmıştı. Diğer görüşmelerimizden çok daha farklıydı. İlk kez iki arkadaş gibi sohbet ediyorduk. İkinci şişenin sonuna gelmişiz fark etmeden.

-Hadi içeri geçelim.
-Tamam Feray hanım.
-Aaa yeter ama hanım demek yok.
-Tamam canım.

Canım demem hoşuna gitmiş olacak ki, içeri girer girmez üzerindekileri çıkarmaya başladı ve merdivenlerden yukarıya çıktı. Bende şarabın bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak onu yatak odasına kadar takip ettim. İçeriye girdiğimde tamamen çırılçıplaktı. Çok sexy görünüyordu. Hiç istemediğim kadar onu istiyordum. Benim yapmam gereken tek şey üzerimdekilerden kurtulmak oldu. Yanına sokulup, boynundan öpmeye başladım. Bu onu tahrik etmiş olacak ki bir anda doğrulup üzerime çıktı. İpler artık onun elindeydi. Benimle adeta bir oyuncak gibi oynuyordu. Bense bundan inanılmaz keyif alıyordum. Odanın içini ay ışığı azda olsa aydınlatıyordu. Bir anda göz göze geldik ve bu gecenin sadece benim için değil, onun için de unutulmayacak olduğunu gördüm. Belki de öyle görmek istedim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE