AKVARYUMUN İÇİNDE


 Kendimi bir akvaryumun içinde renkli taşların arasında yüzen bir balık gibi hissediyorum. Şeffaf cam duvarlar arasından yansıyan ışığın, suyun parıltısıyla beraber, benim canlı ve etkileyici renklere sahip olduğumu gören dışarıdaki gözlemciler benden övgüyle bahsediyorlar. Ancak, ben cam duvarlar arasında sıkışmış, hapsedilmiş ve özgürlüğüm elinden alınmış bir balık olarak hissediyorum. Dışarıdan nasıl göründüğüm önemli değil, asıl önemli olan benim kendimi nasıl hissettiğim. Kendimi bir köle gibi çaresiz ve mahkûm gibi hissediyorum. Bu akvaryumun içinde hayatımın sonuna kadar hapis kalmaktan bahsediyorum. Sizlere belki sadece canlı renkleri olan bir varlık olduğumu göstereceğim ve bu kısıtlamanın beni gerçekten mutlu ediyor olduğunu sanacaksınız. 

Sınırlı bir alan içinde yaşamak benim gerçekliğim haline gelecek. Akvaryumun içinde yer alan çeşitli bitkiler ve oyuncaklarla yetinmek benim hayat tarzım olacak. Bu küçük dünyada var olmanın gerekliliklerini kabul etmeliyim ve her gün bu alanda kısıtlı bir şekilde yaşamak zorunda kalacağımı bilmeliyim. Ama bu zincirler aslında huzurlu ve sakin bir dünya sağlıyor bana. Bitkilerin yapraklarındaki dansları izlerken huzur bulabileceğim, oyuncakların beni rahatlatan zarafetine hayranlıkla bakabileceğim bir yaşam alanına sahip olacağım. Bu küçük akvaryum içinde, kendi dünyamı yaratır ve sınırlamaların bana bahşettiği huzuru ve mutluluğu keşfederim belki. Dışarıdaki doğal yaşamı, serbestçe yüzüp dolaşmayı ve keşfetmeyi özlemle anıyorum. Ancak benim için her şey değişti. Yaşam enerjim sınırlı ve düşüncelerim çoğu zaman hapsedildiği bu küçük dünya ile sınırlı kalıyor. Akvaryumumun dışında, dünyanın çeşitli güzelliklerini gözlemlemek ve keşfetmek için sonsuz fırsatlar bulunuyor. Doğa ile bütünleşmek, derinlemesine anlamak ve ruhumu beslemek adına farklı coğrafyalara adım atmak bir ayrıcalık. Ancak, hayatımın büyük bir kısmını sınırlı bir alanda geçirmek gerçekten zorlu bir deneyim. Her gün aynı manzaraları izlemek ve aynı rutinleri yaşamak beni ruhsal olarak yıpratıyor. Yeniliklerden yoksun kalmak ve farklı deneyimler yaşama imkânı bulamamak özgürlük hissini kaybettiriyor. Kendi isteklerimi gerçekleştirememek ve çaresizlik içinde yaşamak ise büyük bir hüzün kaynağı. 

Hayatın tüm renklerini ve heyecanlarını keşfetmek için sınırlarımızı genişletmek ve yeni ufuklara açılmak kaçınılmaz bir gereklilik. Dışarıdan gördüğünüz renkli balıkların cazibesine kapılarak, belki de benim bu fanus içinde mutlu olduğumu düşünebilirsiniz. Ancak gerçek şu ki, ben akvaryumun içindeki sahte dünyada asla gerçek bir mutluluk ve özgürlük hissi bulamam. Kendim için değerli ve anlamlı bir hayat yaşamak istiyorum, sınırları aşmak ve gerçek dünyayı keşfetmek istiyorum. Kendimi, dışarıdaki doğanın engin çeşitliliğini gözlemlemek için zaman ayırırken büyülenmiş gibi hissediyorum. Serin suların kucakladığı uzun soluklu bir yüzme, ruhumu adeta özgür bir kuş gibi hissettiriyor. Aynı şekilde, hayatımda yer vereceğim arkadaşları seçme özgürlüğünün tadını çıkarmak istiyorum. Kendime ait alanı genişletmek ve yeni deneyimlerle dolu bir yaşam sürmek, kendi kaderimi özgürce belirleme konusunda büyük bir önem taşıyor. Ancak maalesef, şu anda içinde bulunduğum akvaryum, beni dış dünyadan soyutlamış durumda. Bu durum içimde umutsuzluk tohumları ekerek, ruhumu karamsarlığa sürüklüyor. Hayatımı sınırlayan bu durumdan kurtulma umuduyla yaşamaya devam ediyorum. Belki bir gün dışarıya özgürce çıkabilirim, belki de akvaryumun duvarları yıkılır ve gerçek özgürlüğe kavuşabilirim. Ancak şu anda, içinde bulunduğum bu dar alanda hayatımı devam ettirmek ve neşeli görünmek için çaba harcamaya kararlıyım. 

Bu düşüncelerle, kendimi bir balık gibi hissettiğim akvaryum hikayemi sizinle paylaşmak istedim. İçerisinde yer aldığım bu dar alan ve suyun dinginliği çevrili olmak benim hayat koşullarım. Balıklar gibi süzülürken, gözlerimin önünde cıvıl cıvıl dolaşan renk renk türlerle dolu bir dünya bulunuyor. Ancak, insanoğlu olarak, dışarıdan göründüğümüz gibi olmadığımızı hatırlamak da önemli. İçerideki bu renkli ve enerjik ortamın altında bazen duygusal çatışmalar, üzüntüler ve stresler de gizlenebiliyor. Tıpkı akvaryumun suyunun derinliklerindeki bir taş gibi, görünmez bir varlık halinde bulunabiliriz. İçinde bulunduğumuz dar alanda, dışarıdaki dünyadan izole bir şekilde yaşasak da kendi iç dünyamızda birçok duygu ve düşünceyle mücadele edebiliriz. Bu nedenle, hem içerideki neşeli görünüşümüzü korumaya çalışırken, hem de içsel yaşamımızı beslemeye dikkat etmek önemlidir. İşte bu yüzden, akvaryum hikayemiz bize, hayatın yüzeyindeki neşeli görünüşün arkasında yatan gerçekleri hatırlatır. Ancak unutmayalım ki, bu dar alanın sınırları içinde yaşarken bile, her birimiz renkli bir dünya olan kendi iç akvaryumumuzu yönetme gücüne sahibiz. Benim gerçek hislerim ve özlemlerim içinde hapsolmuş bir balık olarak yaşamak zor olsa da, umudumu kaybetmiyorum ve özgürlüğe olan hasretimi koruyorum.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI