Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ben Böyleyim Diyip Kaçmak

Kulağa masum bir cümle gibi gelir ama aslında büyük bir saklanıştır. İnsan aşktan, sevgiden, bağlanmaktan, yaşamaktan korktuğunda bu sözün arkasına gizlenir. Çünkü bilir ki daha fazla severse, daha fazla bağlanırsa, sonunda kaybetmek ihtimali de büyüyecek. Bu yüzden kendini durdurur. Duygularını gizler, göstermemeyi öğrenir. Yüreği çığlık atarken yüzü suskun kalır. Gözlerinde sakladığı binlerce kelime vardır ama diline bir tanesi bile düşmez. Kaçınır, çünkü daha fazla sevmenin yükünü taşıyamaz. Daha çok ilgilenirse daha çok bağlanacağını, daha çok bağlanırsa bir gün daha fazla acıyacağını düşünür. Sever aslında… Ama sevgisinin fazlasını veremez. Bir yanını hep kapalı tutar. Çünkü aklının bir köşesinde hep şu düşünce vardır: “Ya giderse? Ya bir gün yalnız kalırsam?” İşte bu yüzden cesareti yoktur. Çünkü sevmek cesaret ister, kalmak cesaret ister, savaşmak cesaret ister. Kaçmak kolaydır, o yüzden kaçar. Belki bir kere yaralanmıştır, belki defalarca… Bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey vard...

Zeytinyağı ve Kum

Resim
Bugün ne yazacağımı bilmiyorum desem yalan olur. Aslında çok iyi biliyorum, fakat kelimeler boğazıma düğümleniyor. Bazen bir şeyin bittiğini hissedersin ya… Tıpkı mevsimlerin değişmesi gibi, sessiz ama kesin bir dönüş olur içinde. Geri dönüşü olmayan bir son gelir ve sen sadece seyredersin. İşte ben tam o noktadayım. Artık senin benimle olmaya gönlün olmadığını anlıyorum. Bunu bir süredir fark ediyorum aslında. Her geçen gün aramızdaki mesafe biraz daha uzuyor, ilgin benden başka yerlere kayıyor. Ben elimden geleni yapmaya çalışırken, sen sorunlarımızı halının altına süpürmeyi seçiyorsun. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, yoluna devam ediyorsun. Ama ben dile getirdiğimde, senin gözünde sürekli “sorun çıkaran taraf” oluyorum. Oysa tek yaptığım, içimdeki yangını anlatmak… Ve bu haksızlık, kalbimi her geçen gün biraz daha kanatıyor. Bir süs eşyası gibi hissetmekten yoruldum. Hayatında bir biblo gibi, sadece varlığımla güzel görünsün diye duran biri olmak istemiyorum. Ben, seni...

Yine Ertelendim…

Resim
Bazen hayat öyle hissettirir ki, sanki bir tren garında tek başına bekliyorsun. Elinde biletin var, yolculuğa hazırsın, ama o tren bir türlü gelmiyor. Herkes gidiyor, herkes yol alıyor; sen ise olduğun yerde, bekleyişin içinde tükeniyorsun. İşte ben de böyle hissediyorum… Çünkü sevdiğim insan tarafından sürekli erteleniyorum. Başta fark etmedim. Kendime bahaneler buldum. “Yorgundur,” dedim. “İşi vardır,” dedim. “Bugün canı istememiştir,” dedim. Ama zamanla bahaneler çoğaldıkça, içimdeki heves azalmaya başladı. Bir sinema planı kurulur, “Geç olur” diye ertelenir. Pazar kahvaltısı söz verilir, sabah olduğunda “Evde takılalım” denir. Ben heyecanla “Yarın görüşelim mi?” diye sorarım, o ise “Bakalım, işim çıkmazsa” der. Ve inan bana, o iş her zaman çıkar. Ama asıl acı olan ertelemeler değil. Asıl acı olan, bu ertelemelerle birlikte kendimi sorgulamam. Acaba ben sıkıcı mıyım? Konuşacak bir şeyim mi yok? Onun için yeterince değerli değil miyim? O “hayır” dediğinde içimdeki tüm ışık sönüyo...