Kayıtlar

Yeni Yıla Yeni Bir Bakış

Resim
Yeni yıl yaklaşıyor. Her yıl dönümünde olduğu gibi içimizde bir şeyleri değiştirme, daha iyisini yapma ya da kendimize dair bir şeyleri yeniden tanımlama isteği doğuyor. Ancak bu kez klişelerden uzak bir başlangıç yapmayı hedefliyorum. Daha fazla spor yapmak, daha az yemek yemek ya da zamana meydan okumak değil; kendi içimde gerçek bir dönüşüm başlatmak istiyorum. Bu yıl, sadece bir hedef listesi değil, yaşam biçimimi dönüştürecek bir manifesto oluşturmak istiyorum. İşte birkaç madde: Görmeyi Seçmek Hayatın yoğunluğu içinde genellikle gözden kaçırdığım şeyler var: bir ağacın yapraklarının hışırtısı, bir yabancının gülümsemesi ya da gökyüzünde uçan kuşlar. Bu yıl, çevremdeki küçük mucizeleri fark etmeyi, sadece görmeyi değil, onları hissetmeyi seçiyorum. Kendi Hikayemi Yazmak Başkasının yazdığı senaryoları yaşamak yerine, bu yıl kendi hikayemi yazacağım. Kendi değerlerim, hayallerim ve seçimlerimle dolu bir hayat kurmayı amaçlıyorum. Belki hata yapacağım, belki yolumu kaybedeceğim ama b...

Ruh Halimin Hava Durumu

Resim
Bugün ruh halime denk bir hava durumu buldum: bardaktan boşalırcasına yağan bir yağmur. Tıpkı şu an hissettiklerim gibi; yoğun, durmak bilmeyen ve belki de biraz hüzünlü. Ancak bu yağmur, caddelerin ışıl ışıl parlamasına ve insanların enerjisini kaybetmeden sokaklarda dolaşmasına engel olmuyor. Dışarıda bir canlılık var; içeride ise susturulamayan bir çığlık. İçimdeki o çığlık, bana sürekli şunu söylüyor: "Çık dışarı, o yağmurun altında deli gibi dans et. Kimseyi umursama. Kendin için bir şey yap!" Fakat bu sesi duysam da, o kadar uzaktan geliyor ki, ona kulak verecek cesareti bulamıyorum. Çoktan ıslandım bu hayatın yağmurunda, belki de tamamen sırılsıklam olmanın vakti gelmiştir. Yine de o ilk adımı atmak, belki hasta olma ihtimaline bile aldırmadan kendimi özgür bırakmak... Bu düşünce bana o kadar uzak ki. Hayatımı, yaşayamadığım anların üzerine kurulmuş bahanelerle geçiriyorum. "Şimdi olmaz, daha sonra belki" diye ötelediğim hayallerim, birer "keşke" ol...

Flörtöz İnsanlar ve Hayalet Gibi Kaybolma Fenomeni

Resim
Günümüzde flört etmek, modern iletişim çağının en yaygın davranışlarından biri haline geldi. Ancak, üç beş kişiyle aynı anda flört eden, işin ciddileştiği noktada ortadan kaybolan insanların sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Bu davranış şekline şimdilerde "ghostlamak" deniyor, yani hayalet gibi bir anda yok olmak. Peki, bu insanlar neden böyle davranıyor? Bu durumun ardında hangi psikolojik veya duygusal sebepler yatıyor olabilir? İlgi Bağımlılığı mı? Flörtöz bireylerin en belirgin ortak noktaları, yoğun bir ilgi ihtiyacı hissetmeleri. Bu kişiler için ilgi, adeta bir enerji kaynağı gibi; eksikliğinde kendilerini huzursuz, değersiz ya da yalnız hissedebilirler. Ancak tek bir kişinin sunduğu ilgi ve alaka yetmediği için, bu ilgiyi birden fazla kişiden almayı tercih ederler. Örneğin, bir kişiyle günlük mesajlaşmalarını sürdürürken, diğer bir kişiden sosyal medya etkileşimleriyle kendini özel hissetmek ister. Sürekli olarak birden fazla flörtünün olması, bu kişilerin kendilerin...

Mesafelerin İkilemi: Yanı Başında Hissedilen Uzaklık

Resim
Duygular, anlık dalgalanmalar gibi. Bir an mutluluk ve sevginin zirvesindesiniz, bir sonraki an hayal kırıklığının derinliklerinde. Bu değişimler, özellikle mesafeler ve iletişim eksikliği ile birleşince, daha da karmaşık hale gelir. Bugün, teknolojinin altın çağını yaşıyoruz. Yüzlerce kilometre uzaktaki insanlarla saniyeler içinde bağlantı kurabiliyoruz. Ancak bu kolaylık, bazen tam tersi bir etki yaratarak, yanınızda olmak istediğiniz kişiyle olan bağınızı zayıflatabiliyor. İletişim çağında, ironik bir şekilde, iletişim eksikliği güvensizlik ve endişeye yol açabiliyor. Yan Yana Mutluluk, Uzakta Belirsizlik Yanında olduğunuzda size huzur veren, sevildiğinizi hissettiren bir kişi düşünün. Ama mesafeler araya girdiğinde, sanki görünmez bir duvar örülüyor. Aranızdaki bu "uzaklık," fiziksel olmaktan çok duygusal hale geliyor. "Bir şeyler ters mi gidiyor?", "Neden bu kadar sessiz?" gibi sorular zihninizi meşgul etmeye başlıyor. Aslında her an haberleşmek, süre...

Aşk Duygusunu Yönlendirmek: Mümkün mü?

Resim
Duygularımız, hayatımızı şekillendiren en güçlü içsel dinamiklerdir. Öfke, üzüntü, mutluluk ve aşk... Her biri, insan olmanın kaçınılmaz parçalarıdır. Ancak, bazı duygular diğerlerinden daha karmaşıktır ve belki de en çetrefilli olanı aşk duygusudur. Bu duygu, sadece mutluluk değil, aynı zamanda hayal kırıklığı ve derin bir üzüntü de getirebilir. Peki, aşk duygusunu yönlendirmek mümkün mü? Yani, birine duyduğunuz karşılıksız aşkı başka bir kişiye ya da başka bir şeye dönüştürebilir misiniz? Duyguların Yönlendirilebilirliği Duyguların yönlendirilmesi, psikolojide ve kişisel gelişim alanında sıkça tartışılan bir konudur. Örneğin, öfkesini kontrol etmek isteyen bir kişi, spor ya da meditasyon gibi aktivitelere yönelerek bu duygunun etkilerini azaltabilir. Üzüntü ve depresyon durumunda ise yaratıcı faaliyetlere yönelmek, bu duyguları dönüştürmek için bir yöntem olabilir. Ancak, aşk gibi derin ve karmaşık bir duygunun yönlendirilmesi daha zorlu bir süreçtir. Aşk, sadece bir kişiye duyulan r...

Aşk ve Mutluluk: Kalpte Uçuşan Kelebekler

Resim
Uzun zaman sonra ilk defa, kalbimde kelebeklerin kanat çırpışlarını hissediyorum. Hayatın koşuşturmacasında, bir köşe başında karşıma çıkan bu duygu, sanki unutmuş gibi hissettiğim bir mutluluk şeklinde kendini gösteriyor. Bu sefer farklı. Bu sefer daha derin, daha samimi, daha gerçek. Uzun bir süre boyunca, hayatımda birini sevme fikrinden uzak kalmıştım. Ama şimdi, fark ediyorum ki kalbim yavaşça yeniden ısınıyor. Her anında yeni bir heyecan bulduğum biri var hayatımda. Onunla paylaştığım küçük detaylar, anlamı büyütüyor. Gün içerisinde kullandığı bir kelime, gülümseyişi ya da dalıp giden bakışları beni sanki farkında olmadan kendi dünyasına çekiyor. Bugün, tam da böyle bir anı yaşadım. Bir anıda, onun söylediği bir sözle kalbime oklar saplandı. Ama bu oklar acıtıcı değil; aksine, tatlı bir sersemliğini hissediyorsunuz. O an fark ettim ki, belki de Eros bizim yanımızdaydı. Dilerim ki, elindeki okların birkaçı onun kalbine de isabet etmiştir. Hayatın bir böyle güzel tarafı var. Beklen...

İnsan İlişkilerinde Kategorize Etmek: Doğru mu, Yanlış mı?

Resim
İnsan ilişkileri karmaşıktır ve her bir bağ kendine özgü bir dinamiğe sahiptir. Hepimiz, farkında olsak da olmasak da, çevremizdeki insanlarla olan bağlarımızı belirli bir düzen içinde organize ederiz. Aile, dostlar, iş arkadaşları veya tanıdıklar gibi genel kategoriler, sosyal yaşantımızı düzenlememize yardımcı olur. Ancak bu sınıflandırmaların, özellikle romantik ve fiziksel ilişkiler söz konusu olduğunda daha spesifik ve bazen rahatsız edici bir hale gelmesi mümkün. Peki, bir insanı özellikle fiziksel ya da duygusal arzulara dayalı olarak kategorize etmek ne kadar doğru? Kategorize Etmenin Sosyal Boyutu İnsan zihni, düzene ve sınıflandırmaya eğilimlidir. Bu durum, insanlarla olan ilişkilerimize de yansır. Hayatımızın her alanında çevremizdeki insanların rollerini belirlemek ve buna uygun bir bağlantı kurmak içgüdüseldir. Ancak, bu sınıflandırmanın ahlaki ve insani boyutunu sorgulamak önemlidir. Birinin, hayatındaki insanlara şu tarz kategorilerle yaklaştığını düşünelim: "En az ...

Mektup | Sevgili,

Resim
Senin varlığının benim için ne anlama geldiğini ifade etmeye kelimeler yetmez. Bu mektubu yazarken, kalbimde bir kasırga gibi esen duygularımdan yola çıkarak, seni kaybetmenin verdiği acıyla her gün yüzleşiyorum. Kendi ilgisizliğimin, bu derin sevginin önünde bir engel teşkil ettiğini kabullenmekle kalmayıp, senin duygularına karşı olan kör noktalarımı ve sana gereken özeni göstermekteki eksikliklerimi acı bir netlikle görüyorum.  Geçmişte, kalbimin derinliklerinde sakladığım bu duyguları sana açmam gerektiğini fark etmemiş olmanın pişmanlığı içindeyim. Bu mektup, bir bakıma, seninle aramızdaki o güçlü bağın zamanla nasıl zayıfladığını anlamamın ve bu durum karşısında içimde büyüyen boşluğa dair hissettiklerimi ifade etme çabamdır. Belki de bu sözcüklerle kalbimdeki girdabı dindirmek ve seninle olan ilişkimizde yaşadığım kör noktaları aydınlatmak mümkündür. Her ne kadar bu satırların sana ulaşmasının imkânı olmasa da içimdeki bu büyük boşluğu doldurmanın bir yolu olarak, hislerimi ...

Siphonensis: İzmit Körfezi'nin Kıskanç Perisi

Resim
Bir zamanlar, İzmit Körfezi ile Sapanca Gölü'nü aslında büyük ve tek bir körfezdi ve bu büyük su kütlesi, doğanın güzelliklerine ev sahipliği yapıyordu. Bu suyun derinliklerinde, gizemli bir güzelliğe sahip bir tatlı su perisi yaşardı; onun adı Siphonensis'ti. Siphonensis, diğer perilerin güzelliklerine ve mutluluklarına öyle bir haset beslerdi ki bu duyguları, onun varlığını adeta bir gölge gibi takip ederdi. Siphonensis'in kalbinde yanan kıskançlık alevi, zamanla onu diğer perilerden soyutladı ve onu, geceleri insanların düşlerine sızan bir varlığa dönüştürdü.  Gizemli ve olağanüstü güçlere sahip Siphonensis, ayışığının gümüşi parıltıları altında insan kılığına bürünerek Sapanca'nın mistik topraklarında dolaşıyordu. Bu peri, insanların en derin duygularını manipüle ederek onları kendine vurulmuş bir şekilde denizin derinliklerine çekiyordu. Karanlık amaçları için insanoğlu üzerinde büyü kullanarak, onları yavaşça suyun soğuk kollarına teslim etmekteydi. Bu karanlık ey...

Rüzgar'ın Efendisi: Zephyra'nın Morgana ile Macerası

Resim
Bir zamanlar, eski bir ormanın derinliklerinin gizemiyle çevrili, Rüzgâr Perisi'nin masal gibi yaşamı vardı. Adı Zephyra; güçlü, nazik ve gökyüzüne hâkim rüzgarların ruhuyla doluydu. Görevi, doğanın hassas dengesini bir dengeci titizliğiyle korumak ve rüzgarları, onların ince, şarkı gibi esintileriyle, doğru yönde yönlendirmekti. Ancak, bir gün, bu huzurlu tablonun üzerine gölge düşüren, karanlık güçlerle dolu bir fırtına çıkardı kudretli büyücü Morgana. Bu fırtına, ormanın huzurunu altüst etti; ağaçları yerinden söktü, hayvanların sığınaklarını yıktı.  Zephyra, ormanın çığlıklarını kalbinde hissetti ve ne pahasına olursa olsun, bu yıkımı durdurmak için harekete geçmeye karar verdi. Zephyra, gökyüzünden alabileceği en güçlü rüzgarları topladı ve Morgana'nın yarattığı kaosu durdurmak için yola koyuldu. Fakat önünde, her adımda daha da güçlenen büyüsel bir engel buldu: Morgana'nın karanlık büyüleri. Ancak Zephyra, korkusunu yüreğinin derinliklerine gömdü ve Morgana'nın gi...

BU HANGİ ŞARKI? B6 | YÜREĞİM PARAMPARÇA

Resim
    İlişkimizin mayın tarlasında dolaşırken, paylaştığımız şeyin gerçek aşk olduğuna safça inandım. Çevremdekilerin uyarılarına ve bağırışlarına rağmen, endişelerini kabul etmeyi reddettim. Sanki bir savaş filminde yaşıyormuşum gibiydi, sürekli yaralanıyordum, ama yine de baskı yapıyordum. Attığım her adım belirsizlikle doluydu, ama sonuna kadar yanımda olduğunuza inanıyordum. Önüme yerleştirilen engeller, mayın tarlasındaki teller gibi, beni caydırmak içindi, ama küçük açıklıklardan geçmenin ve yoluma devam etmenin bir yolunu buldum. Dünya durmam için bana bağırdı, ama ben uyarılara kulak tıkadım. Kalbimde, sevgimizin her şeyi fethedeceği inancına tutundum. Düşmeden ve engellerle karşılaştığımda bile tereddüt etmeden peşinden koştum. Elini uzattığında, sanki hiçbir şey bize zarar veremezmiş gibi, sarsılmaz bir güvenle doldurdu beni. Aptalca yenilmez olduğumuza inanıyordum. Kendimi korku ya da çekince olmadan tamamen sana bıraktığım bir anı hatırlıyorum. Tıpkı o aşk filmlerind...

SAMSARA ÇEMBERİ

Resim
     Günümüzde yaşayan bir adamın yaşadığı olağanüstü bir durum var; sürekli olarak rüyalarında karşısına çıkan, tanımadığı bir kadını görüyor. Bu durum, onu derinden rahatsız ediyor ve zihinsel açıdan meşgul ediyor. Adam, rüyalarının anlamını ve altında yatan mesajları çözmeye çalışıyor. Kendi çabaları yetersiz kaldığında ise farklı rüya yorumcularından profesyonel destek almaya karar veriyor; ancak bu süreçte istediği neticeye ulaşamıyor ve kafası karışık bir şekilde rüyalarının gizemini çözmeye çalışmaya devam ediyor.      Adam, bir İslam alimi ile tanışır. Alim, adamın Rüyalarını açması hakkında uyarılarda bulunur ve rüyaların derinliklerine inmemesi gerektiğini, çünkü sonuçlarının olumsuz olabileceğini belirtir. Bununla birlikte, adamın merakı dinmez ve sonunda bir Budist rahibe danışır. Bu olay, insanların meraklarının ve arayışlarının sınırlarını zorlama isteklerini yansıtır. Her ne kadar bir alim uyarıda bulunsa da insanın doğasında bulunan merak du...

CEHENNEMDEKİ KIŞ

Resim
     Derinliklerde, cehennemin alevleriyle aydınlanmış bir dünya vardı. Her köşesinde acı ve keder hüküm sürerken, bir gün ansızın gökyüzünden bir kar tanesi düştü. Cehennemin sıcaklığına meydan okuyarak yavaş yavaş usulca beyaz örtüsünü serdi.       Bu dünya, kötülükle iliklenmiş, acı dolu anılarla dolu bir labirent gibiydi. Cehennemin kızgın ateşlerinin yalıtılmış köşelerinde gölgeler, acının çığlıklarıyla ritim tutarken, puslu bir sessizlik hüküm sürüyordu. Aniden gökyüzünden inen o narin kar tanesi, tüm bu kaosun içinde umudu, temizliği ve yeniden doğuşu temsil ediyordu. Beyaz örtüsü, karanlığa meydan okuyarak saf bir ışık kaynağı haline geldi, umudu ve güzelliği yeniden canlandırarak çevresine güven ve huzur yaydı. Bu zorlu dünyada beklenmedik bir umut ışığı gibi parladı, insanların içindeki iyilik tohumlarını canlandırarak karanlığa karşı direnişin sembolü oldu. İlk başta, cehennem halkı bu garipliği anlamadı. Kar, alevlerin arasında kıvrak bir ş...

Türkiye'nin Renkli Eurovision Serüveni: Zaferler, Başarılar ve Gelecek Umutları

Resim
Türkiye'nin Eurovision tarihi oldukça zengin ve renkli bir geçmişe sahip. İlk kez 1975 yılında yarışmaya katılan Türkiye, 1975'ten 2012'ye kadar kesintisiz olarak yarışmada yer aldı. Türkiye'nin Eurovision'daki başarısı 2000'li yıllarda özellikle dikkat çekici oldu. 2003 yılında Sertab Erener'in "Everyway That I Can" şarkısıyla birinciliği kazanması, Türkiye'ye ilk Eurovision zaferini getirdi. Ardından, 2004 yılında Athena'nın "For Real" şarkısıyla dördüncülüğü ve 2007'de Kenan Doğulu'nun "Shake It Up Şekerim" şarkısıyla dördüncülüğü gibi başarılar geldi. Ancak, Türkiye'nin Eurovision macerası 2012 yılında bir süreliğine sonlandı. TRT, mali nedenlerle ve yarışmanın kural değişiklikleriyle memnun olmaması nedeniyle Türkiye'nin 2013 ve sonrasındaki yarışmalara katılmama kararı aldı. Bu karar, Türkiye'nin Eurovision sahnesindeki yerini belirsiz kıldı ve hayranlar arasında üzüntüye neden oldu. Anc...

BU HANGİ ŞARKI? B5 | COOL

Resim
    Çok fazla sevgim ve endişem vardı, ama bunu kimseye gösteremedim. Derinlerde, sakin ve toplanmış cephemin altında, bir bağlantı için özlem duyan, birinin sevgimi anlamasını ve karşılık vermesini isteyen savunmasız ve duygusal bir insandım. Ama insanların beni algıladığı havalı adam değildim. Geceden geceye, sessizce seni uzaktan gözlemlerdim. Sen huzur içinde uyurken, kalbim çırpınır ve duygularım taşardı. Senin varlığınla büyülendim, seninle her anı kendi sessiz yolumla besledim. Saçlarını nazikçe okşardım, yanaklarını okşardım ve yumuşak hareketlerimden habersiz mutlu bir şekilde uzanırken masumiyetine hayran kalırdım. Yüksek sesle ifade edemediğim sevgi ve ilgiyi ifade etme yolum buydu. Ama sonra her şey değişti. Hayatıma girdin ve sana verdiğim güvene ihanet ettin. Sanki eylemlerinle tüm varlığımı paramparça etmişsin gibi hissettim ve ihanetinin acısı tarif edilemezdi. Sanki kasıtlı olarak üzerime basmışsın gibiydin, senin için sahip olduğum her türlü sevgi ve ilgiyi e...

YENİDEN TANIŞMAK CESARET İSTER

Resim
    Bir zamanlar yolumuz kesiştiğinde, belki de o ilk buluşma anında hissettiğimiz keşif duygusu hala içimizde yaşıyor. İlk bakışta, gözlerimizin birbirine buluştuğu anın sihirli dokunuşu, birbirimizin hayatlarına kök salacağımızı ve birlikte unutulmaz anılara şahitlik edeceğimizi bize hatırlattı. Acaba o an bilişimizin derinliklerinde, bu büyülü serüvene atılacağımızı hissetmiş miydik? Belki bilmiyorduk, ancak bu cevapsız soru bile içimizdeki merak ateşini körükleyerek, birbirimizi keşfetme arzusunu körükledi. Şimdi düşünüyorum da ilk buluşmamızdaki o heyecan verici gerginlik ve umut dolu bakışlarımızı hatırlıyorum. O zamanlarda düşüncelerimizi ve duygularımızı tam olarak hatırlıyor muyuz? Acaba zamanla bu anların sihri biraz solmamış ve günlük hayatın karmaşasında unutulmuş olabilir mi? Ancak şu an, şu anda, o ilk anı yeniden yaşama fırsatımız olsaydı, neler yapardık? Neler hissederdik? Neler düşünürdük? Elimizden gelenin en iyisini yapmak için nasıl çabalayabilirdik? Gözler...

DEĞİŞEN BEDEN DEĞİŞMEYEN RUH: İKİNCİ ŞANS

Resim
    "Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur" atasözü, insanın yaşla birlikte değişmeyen özelliklerini ve kişiliğini vurgular. Bu atasözü, insanların yaşlandıkça değişim geçirmediği, yani temel karakter özelliklerinin korunduğunu anlatmaktadır. Ancak, bu değişmeme durumu sadece olumlu özellikler için geçerli değildir. İnsanların karakter özellikleri arasında ne yazık ki olumsuz özellikler de yaşla birlikte devam edebilmektedir. Örnek olarak, bir kişi yedisinde cesur ve kararlı bir yapıya sahipse, yetmişinde de bu özelliklere sahip olmaya devam edeceği varsayılabilir. Fakat kişi gençken sahip olduğu sabırsızlık veya öfke gibi olumsuz özellikler de yaşlandıkça hala mevcut olabilir. İnsanların yaşlandıkça olumlu özelliklerini korumaları, ancak olumsuz özelliklerin de etkisini sürdürebileceği bir gerçektir. Bu durum, insan doğasının karmaşıklığını ve yaşla birlikte yaşanan değişim sürecini yansıtmaktadır.       İnsanların karakterleri ve temel özellikleri,...

ANLAMAK İÇİN KAYBOLMAK

Resim
     Gizemli bir köyde yaşayan Zeynep ve Emre çifti, bir süredir birbirlerini anlamakta zorlanıyordu. Başlangıçta olağan gibi görünen bu çift, zamanla kendi aralarında duvarlar örerek, iletişim eksikliği ve empati yoksunluğuyla yoğun bir şekilde mücadele etmek zorunda kalmıştı. Zeynep, içinde bulunduğu durumu ifade etmekten dolayı güçlük çeken bir ressamdı. Ruhundaki karmaşık duyguları tuvale aktarmakta zorlanan Zeynep, boşluklarını ve içsel çatışmalarını sanatla ifade etmeyi tercih ediyordu. Elbette, resimlerin anlattığı hikayeleri tam olarak çözebilmek, Emre için oldukça güçlü bir işti. Ancak, bu zorluklar çiftin ilişkisini daha da derinleştirme fırsatı sunuyordu.       İletişim becerilerini geliştirmek ve duygusal derinliği paylaşmak için çabalayan Zeynep ve Emre, mücadelelerini ortaklaşa aşmaya karar verdiğinde, birlikte daha da güçlü olabileceklerini fark ettiler. Her adımda küçük ilerlemeler kaydetmek, çiftin birbirlerini daha iyi anlamak için at...