Kayıtlar

Bundan Sonra Böyle

Aslında benim blog yazmamda ki amacım, biraz da olsa sıkıcı hayatımdan kurtulup farklı bir şey ile ilgilenmekti. Bunu da çok güzel bir biçimde gerçekleştirdim. Bu şehrin bana vermiş olduğu bütün sıkıntıları içimden söküp atar gibi yazdım. Hep yazdım. Ama artık pek sık yazmıyorum, yazamıyorum. Hayatımda ki sıkıntılardan kurtuldum mu? Hayır. Bu şehirden kurtuldum mu? Hayır. Ama çok yakın zamanda buralardan uzaklaşacağım. Kimsenin buna engel olmasına izin vermeyeceğim. Önceden yaptığım şey mutsuzluklarıma boğun eğmekti. Bu mutsuzlukların bende oluşturduğu buhran durumlarını kaleme almaktı. Ama artık mutsuzlukları geride bırakıp mutluluğu kovalamaya başladım. Mutluluğu kovaladıkça mutsuzluk hep arkamda kaldı. Artık mutsuz olmuyorum eskisi kadar. Çünkü boşvermeyi ve umursamamayı öğrendim. Hemde çok iyi bir şekilde. Bu şehrin bana kattığı tek şey bu oldu. Ne kadar doğru bir özellik bunlar bilmiyorum ama bu şehirde çokça işime yaradı son zamanlarda. Bundan sonra böyle...

Entrikadan Tükendim

Bıktım gerçekten bıktım. O kadar çok entrika var ki hayatımda, hepsinin canı cehenneme! İnsanların arkadan konuşmalarını, olmamış şeyleri olmuş gibi göstermeleri, konuşulmuş cümleleri yanlış aksettirmeleri... Çok yoruldum artık.  O onu yapmış, bu bunu yapmış, o öyle demiş bunun hakkında, şu şöyle demiş, bense "hani bana, hani bana" dedim. Artık bunları duymak istemiyorum gerçekten. Ne olup bitiyorsa umrumda değil. Nasıl oluyorsa olsun, nasıl bitiyorsa bitsin, ne konuşuyorlarsa konuşsunlar. Artık ben kimseyle ilgilenmiyorum. Seni arıyorsam seninle konuşurum, senden-benden bahsederim. Başkasının muhabbetini yapmaya gerek yok bundan sonra. Bazen bir takım konulara açıklık kavuştursun diye zorunluluktan konuşuluyor. Ama yetti ! Bu kadarı geçekten bana fazlasıyla yetti. Artık dayanamıyorum, bu o kadar hızlı ilerleyen bir konu ki; yetişemiyorum. Yetişmek istemiyorum. Beni es geçin. Ben kendi halime geri dönüyorum. Bu kadar kalabalık bana pek yaramadı. Arkadaşımsınız hepinizi

Kara Mesaj

Resim
Evrene gönderdiğin mesajlar aslında çok önemli. İstesen de istemesen de; evren, yolladığın bütün mesajları iyi-kötü ayrımı yapmadan kabul ediyor. Bunun sonucunda ise beklenmedik tesadüfler ortaya çıkıyor. Evrene gönderdiğin mesajın duygu yoğunluğuna bağlı olarak gerçekleşiyor her şey. Duygularının seviyesi ne kadar yüksek ise o kadar tesadüfle karşılaşıyorsun. Tıpkı bugün bana evrenin yaşattığı tesadüfler gibi...   Dışarı çıkar çıkmaz karşılaşmak istemediğim insanlar geldi birden bire aklıma ve onlardan ne kadar çok nefret ettiğim. Onlara karşı nefret duygum o kadar fazlaymış ki hepsi birden bire karşıma çıktılar. Karşılaşmak istemediğim bütün insanlar. Halbuki güne başlarken ne kadar çok mutluydum, umutluydum. Şu an içimde nefretten başka bir duygu yok. Evrene gönderdiğim "yanlış mesaj" günümü alt üst etmeye yetti. Kabul edilmemesi gereken bir mesajdı. Aslında mesajda göndermek istememiştim. Dediğim gibi hepsi birer tesadüftü. Bir sigara yanar bir sigara söner hay

Yalnız Değilsın !

Bizler aslında hiç bir zaman yalnız değiliz. Ne kadar yalnız olduğumuzu düşünsek de, başımızı omzuna koyup ağlabileceğimiz biri yada bir şey vardır. Kimisi ağladığı duyulmasın diye başını yastığına gömer. Kimisi ise kendi içinde ki kendisinin omzuna koyar. Ne kadar yalnız olduğunu düşünürsen, içindeki kalabalıkta o kadar artar! Yalnız değilim. Bir çok arkadaşım, dostum, yastığım ve yorganım var. İçimde ise benden bir ordu var. Bir "ben" gider, başka bir "ben" gelir. Hangi "ben" yenilirse yenilsin yenisi doğar içimde. O yüzden ne olursa olsun yenilmezlerdenim. Sen ne kadar yendiğini düşünsen de, aslında yenilecek olan sensin. Ben yeniden doğarım, enerjimi yeniden toplarım. Sense enerjinin bitip yenileceğinin farkında bile olmazsın. Sen anlık galibiyetin tadını çıkar sadece. Son gülen iyi güler. Kazanan her zaman ben olurum. Yalnız değilim. Ben yalnız olamam ki. Yalnızlık bir başına kalmak mi? Ben hiç bir zaman bir başıma değilim. Bütün sevdiklerim bi

Herkes Mi Aşık ?

Resim
İnsanın çevresindeki herkesin " aşık " olması ne demek bilir misiniz? Bunun cevabını ben biliyorum. Çünkü hepsi aşık ve bir birliktelikleri var. Kimisi daha yeni açıldı sevdiğine, kimisi büyük bir aşk yaşamaya devam ediyor, kimisi ayrılık sancıları çekiyor, kimisi de daha yeni ayrıldı büyük aşkından, kimisi de uzun zaman oldu ayrılalı ama unutamadı. Hepsine büyük aşk diyebilirim. Çünkü yaşadıkları aşklar gerçekten onların kalplerini için koskocamandı.  Bir ben her zaman ki gibi onların yanında yapayalnızım. Dikiş tutturamayanlardanım. Aşk bana uğramıyor. Aşk-para-şans parametrelerinden illa ki biri hayatımda olmayacak. Üçünün aynı anda olması imkansız gibi duruyor. Bazen içlerinden sadece biri oluyor. Diğerleri vaktini bekliyor. İnsan hepsinin aynı anda olmasını bekliyor. Olmuyor işte !!! Arkadaşlarımın hepsiyle konuşmaya çalışıyorum. Aşklarının nasıl ilerlediği konusunda fikir alışverişinde bulunuyoruz. Bu belki biraz yanlış ama sonuç olarak, anlam veremediği ba

Beş Yıl Önce

Son beş yılımı üniversite yüzünden Bartın'da geçirmek durumunda kaldım. Kimler geldi, kimler geçti, kimler kaldı avucumda. Kimileri heveslendi gitti, kimileri saklandı, kimilerinin ise gözü yüksekten ayrılmadı. Elde avuçta hiç bir şey kalmadı. Nerede o sıkı fıkı olduğumuz samimi olduğumuz insanlar? "Elma dersem çıkın, armut dersem çıkmayın." Birinci sınıftayken kimseyi tanımadığım için kenarda köşede bekleyip sınıftakileri gözlemledim. Kendime uygun birileri ile arkadaşlık yapmak değildi amacım. Sadece onları gözlemliyordum. Ve zaten ikinci dönemin başında bi grup beni aralarına tesadüf eseri almıştı. Konuşuyorduk, sohbet ediyorduk, birlikte vakit geçiyorduk, ders çalışıyorduk, filmler izliyorduk. Sınıf arkadaşlarımdan daha çok okuldaki başka bölümlerden fakültelerden arkadaşlarım vardı. Çok kalabalık bir arkadaşlık ortamıydı. Herkes nerde? Şimdi etrafıma bakıyordum hiç biri yok. Çoğunu görsem artık selam bile vermem sanırım. O oraya gitti, bu buraya gitti, o bunun

Yeni Bir Başlangıç

Biliyorum ilk defa bu kadar uzun bir ara verdim yazmaya. Ama şu sıralarda hiç bir şey yazasım yok. Gerçi hala daha yok diyebilirim. Artık yaşadıklarımı yazmak istediğim zaman kelimelere sığdıramıyorum çünkü. Bilgisayarımın başına oturup yazmaya heveslendiğim zaman aklımdan bütün kelimeler uçuyor ve cümleleri oluşturamıyorum. Ama artık yazacağım, ben yazdıkça kendimi daha iyi hissediyorum. Yazmalıyım!  Yeni yıla girdiğimizden bu yana çok şey oldu, çok şey değişti. Yavaş yavaş kendimi toparlamaya çalışacağım ve yazmaya başlayacağım hepsini. Bu bir başlangıç yazısı olsun !

Biraz Daha Uyu

Resim
Sadece çocukken uyanıksındır bunu bil. Her şeyin farkındasındır, her sese dönüp bakarsın. Büyümek; uyumak ve unutmak gibidir..  Ve büyüklerin dediği gibi: uyuman gerekli büyümen için...  Sağır ediyorsa sessizlik  ve kör ediyorsa aydınlık,  sadece sana görünen  ve kimseleri inandıramadığın bir hayalet gibi yanı başında oturuyorsa yalnızlık, bu gece..  Hep aynı saatte kapını çalan bir düşman gibi bekliyorsa seni  ve canına kastedecek bir kılıç gibi sallanıyorsa tepende, unutabilmek için hepsini biraz uyu...

Hande Yener - Biri Var

Resim
Aklımda aşktan biri var Kalbimde büyük yeri var Aklımda biri var Tesadüf diyemem Kendimi,kalbimi yenemem Belli ki kaderde Büyük bir yeri var Bir gizle hep var olmanın Bu hisle seni bulmanın Belli ki bir sebebi var Buluşup hayat bulmanın Ayrıyken kaybolmanın Belli ki kaderde yeri var Sen başka söylesende içinde Seni kim görse yüzünde Kalbinin Merkezinde yine Benim benim izim var Sen susmak istesende içinde Seni kim görse gözünde Kalbinin merkezinde yine Benim benim izim var

Usturalı Vurucu !

Resim
Aslında uzun zamandır aklımdaydı saçlarımı usturaya vurdurmak. Ama cesaret edipte kestiremiyordum. Çünkü ben hep uzun saçlıydım ve saçlarıma kıyamıyordum. Bu sefer kestirdim. Bir anda berbere söyleyiverdim: "Usturaya vur!". Saçlarımı kestirme zamanım geldiğinden berberin yolunu tutmuştum o gün. İçinden bir seste "usturaya vurdursana" dedi. Bende düşünmeye başladım. Dediğim gibi zaten uzun zamandır böyle bi düşüncem vardı. Berbere gidene kadar düşündüm. Hatta berberde de sıra vardı biraz, orada beklerken de düşündüm. Koltuğa oturunca da söyleyiverdim. "Ben dazlak istiyorum, usturaya vurur musun?" diye. Berberde baya şaşırdı. "Emin misin? bak saçların uzun ve güzel, başka bi model de kesebiliriz" dedi. Ben ama kararımı vermiştim. Söz ağzımdan çıkmıştı bile. "Kazıyalım" dedim. Makineyi saçıma daldırmadan önce de defalarca sordu "Emin misin?" diye. "Kes kes" dedim bende ve kesti. Tam ortadan daldırdı makineyi. Geri dö

Yorgun Beden | Bulduklarım vol.20

"..... Çok yorgun bir beden. Her tür vücut sıvısına bulanmış her tarafı. Öpülüp ısırılmaktan, yalanıp emilmekten morarmış, kızarmış, bozarmış!.. Hırpalanmış her seferinde, durmadan daha fazlası olabilir demiş, gittikçe daha fazla acımış. "Tek"liğin "tek"düzeliğiyle sarsılınca daha çok beden istemiş üstünde. Bunun bir maharet olduğunaysa aklı biraz geç ermiş! Yetememiş önce hiçbirisine. Bir sanatçı azmiyle coşunca, giderek ona da alışmış ne var ki. Gururdan kabarmış, gururun en hastalıklısından hem de. "Yeterli" olmanın hastalıklı övüncü!.. "Hemen"ler, "hep"ler, "hepsi"ler girmiş devreye, hepsi hemen ve hep kendine istenmiş! Pelteleşip duyumsayamaz hale gelince, acının aslında deriden daha derinde de hissedilebileceğini, mazoşist bir zevkin insani bir üzüntüyle aynı kefeye konabileceğini fark etmiş... Üstünden, altından geçen tüm vücutları tek tek gözünün önüne getirdikçe, bir süredir attığının ayırdın da olmadığı kalbiyle

Sansasyonel Sıradışılık 3 Yaşında

Resim
Ben hala bunca zamandır yazdığıma inanamıyorum. Ben ki Edebiyat ve Türkçe derslerinden nefret eden insan, üç yıldır blog yazıyorum. Okunup okunmamak çokta önemli değil. Ben yazayım da kim okursa okusun, kim beğenirse beğensin, kim alınırsa alınsın.  Ben yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. Yazıcam, yazmalıyım. Çünkü bu zindan gibi şehirde yapabileceğim en güzel şey yazmak. Sizler beni takipte kalın. Kim bilebilir daha neler olacak bu yıl? Üç maymunu oynamak yok. Olduğu gibi gördüklerimi duyduklarımı yazarım !

2014 Başlasın !

Resim
Öncelikle yemekleri, mezeleri, içkileri ve ortamı hazırladık. Rakı veya Bira eşliğinde yılbaşı yemeğimizi yedik. Biraz çıldırdık, bugün sadece yılbaşı değil aynı zamanda Fikret'in doğum günüydü! Yemekler bitti. Tekila faslına geçtik. ŞATŞATŞATŞATŞATŞATŞTŞATŞATŞATŞAT Yeni yıla girerken Kadehlerimizi alıp sokağa çıktık ve şampanyamızı patlattık. Tabi sokakta herkesin kafası bimilyondu. Şerefeee!!!! 2014'te herkesin dilekleri yerine gelsin, mutlulukta boğulun!!

2013 Son

Resim
2013 yılının sonuna geldik artık. Genel olarak ilginç bir yıl yaşadım. Dört sevgili sığdırdım bu seneye. Bir ölüm, bir diriliş. Kavgalar sığdırdım. Ayrılıklar, barışmalar. Dost kazandım bu yıl, en güzelinden. Mutlu oldum, üzüldüm, ağladım, depresyona girdim-çıktım, çılgınlar gibi eğlendim, dostlarımla vakit geçirdim, bilgisayarımla ilgilendim. Genel olarak sıkıcı bi yıldı.  2013'e girerkenki dileklerimin bi kısmı gerçekleşti. Sanırım çok fazla dilek dilememek gerekiyormuş. O yüzden bu sene sadece bir tane dilek dileyeceğim. Artık işim dileklere kaldı çünkü. Tek bir dileğim var ama bu sefer buraya yazmayacağım. Kendi içimde saklayacağım. Umarım hepinizin dilekleri kabul olur. Yolunuz hep aydınlık olsun.

Aşkımsı Bir İlişki !

Resim
Gene isim vermeden yazacağım çünkü öyle daha eğlenceli oluyor. Alınmak isteyen, hemen alınıveriyor üzerine. Ya bir anda hayatından çıkartabiliyor ya da hayatıma dahil olabiliyor. Neyse ben bu gece yaşadığım bir olaydan bahsedeceğim.  Çok sıcak bir gelişme, son dakika haberi. Telefonum çaldı. Arayan numarayı tanımıyordum. Öncesinde açmak istemedim ama merak ettim " KİM? " olduğunu ve açtım telefonu. Önce bi süre sustu sesimi falan dinledi sandım. Ama ben konuşmaya devam ettikçe o da konuşmaya devam etti. Konuşan kişiyi tanımıyordum. Ama bana " Eski sevgilin seni çok seviyor, seni çok özlemiş. Ona geri dönmeni istiyor. " gibisinden bir sürü cümle kurdu. Bende kibarca istemediğimi söyledim. Israr etmeye devam etti. Ben de hayır barışmayacağım diye direttim ve kazanmış olacağım ki yanında ki aldı bir anda telefonu eline. Bu sefer bir erkek ses konuşmaya başladı. Bu konuşanı da tanımıyorum. Bu da saçmalama sınırlarını son derece zorladı. Daha fazla zorlayamazdı

Bundan Sonra Böyle, Yersen!

Resim
Aslında hiç kimseyi umursamıyorum. Hayatım boyunca yanımda olacak olan kişiler zaten belli. Çünkü oturmuş o kadar güzel dostluklarım var ki... Hepsini de çok seviyorum. Ailem gibi hepsi. Birbirimizi arayıp sormasak bile bağlarımız sayesinde hiç bir sorun yaşamıyoruz. Hayatımın bazı dönemlerinde bazı arkadaşlarım hayatımdan çıkarlar. Çıkmak isterler. Nedenini onlara sormak lazım. Benden mi artık sıkılıyorlar tam bilmiyorum. Ama bir yerden sonra tekrar hayatıma girmek istiyorlar ve bende buna izin veriyorum. Hayatımda olmadıkları zaman dilimindeki kaybettikleri şeyleri kazanmak için mi geri dönüyorlar bilmiyorum. Bilmiyorum dedim ya bilmiyorum. Böyle bi hayat yaşıyorum işte gidenlerin arkasından ağlamamayı öğrendim. Çünkü geri dönüyorlar bi zaman sonra. Bu yüzden de geri döneceklerini bildiğim için ağlamanın anlamı yok. Her gittiklerinde ağlarsam oohhhoooo!!! Geri dönmelerini de beklemiyorum ben onların. Ama izin veriyorum tekrar geri dönmelerine. Büyüklük bende kalsın diyorum ve

Ebru Gündeş - Ben Olmayınca

Resim
ben olmayınca hemen bulmuşsun birini  yol ayrımında unuttun yeminlerini  sen bitirdin hem kendini hem de beni  şimdi git artık, dönme geri  kime gidersen git beni unut artık  bir gün aşklar biter, hatıralar kalır,  kimi seversen sev hep hatırlatır  sanma bir başkası yerimi alır  gelenler gideni elbet aratır  ben olmayınca "ondan kurtuldum" demişsin  benim yerime bir başkasını sevmişsin  beni zaten aslında hic sevmemişsin  üzülmedim hiç, dönme geri  kime gidersen git, beni unut artık  bir gün aşklar biter, hatıralar kalır,  kimi seversen sev hep hatırlatır  sanma bir başkası yerimi alır  gelenler gideni elbet aratır

Aşk Acıtır

Resim
Şu an ki sorunsalımı çözdüm sanırım. Evet, aşık oldum diyebilirim. Onunla konuştuk, sohbet ettik, güldük, eğlendik, içtik. Bunların çoğunu da zaten bir gecede hallettik. Ama durum biraz karışık. Çünkü onun bi sevgilisi var. Hemde onu çok seviyor. Onu hala "ÇOK" severken, kalbin de bana da yer açabilmişti. Değişik bir durum dimi? Nasıl olduğunu merak ettiniz şimdi. Onunla tanıştığım zamanlarda sevgilisinden daha yeni ayrılmış, duygusal bir boşluğa düşmüş. O boşluğu benimle doldurmaya çalışmaya çalışmıştı. Sürekli mesajlar atardı bana. Sohbet ederdik ottan boktan. İlk başlarda ben yüz vermezdim hatta. Çünkü kendimi ağırdan satmayı severim ben. İlk zamanlarda çok trip atardı. "Niye yazmıyorsun?", "Sana zorla mesaj attırıyorum sanki", "Benimle ilgilen yaa" gibisinden mesajlar gelmiştir tabiki. Kendime kızıyorum aslında. "Neden ağırdan sattım ki kendimi?" diye. Çünkü belki o zamanlar onunla daha çok ilgilenseydim daha farklı olacaktı h

Hayatım Şelale Gibi

Resim
Hayatı akışına bırak gitsin. Su akar yolunu bulur... Gibisinden bir sürü cümle... Bu cümleler herkes için doğru cümleler. Herkesin hayatı bir akarsu gibi, ilerliyoruz sürekli. Deniz ve ya okyanusa ulaşmaya çalışıyoruz, yahut bir göle. Son zamanlarda benim hayat akışım da uçurumun içine doğru. Görkemli bir şelale aslında. Işıl ışıl parlıyor. Bi yerden gökkuşağı çıkıyor falan. Tam bir görsel şölen anlayacağın. Gören insanlar tekrar tekrar bakıyorlar, büyüleniyorlar. Ne kadar güzelmiş diye imreniyorlar belkide. Belkide yanlış bir seçimle başkasının akması gereken yere yöneldim. Belkide başkasının hayatıdır yaşadığım. Halbuki ben o tepeden aşağı düşerken kayaların nasıl canımı acıttığını görmüyorlar, hissetmiyorlar. Yere çarpışımın sesini duyuyorlar ama ne denli ağrılar yarattığının farkında değiller. Az da olsa buharlaşıp yok olduğumu da görmüyorlar. Onlar sadece bakıyorlar ama görmüyorlar. Çünkü ben o şelaleyim. Görkemli, gösterişli ve ihtişamlıyım. Ama içimdeki fırtınalardan k

Daha çok ondan - Daha az bundan

Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz: Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz Daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var. çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz,  çok savurganca para harcıyoruz,  çok az gülüyoruz,  çok hızlı araba kullanıyor,  çok çabuk kızıyoruz,  çok geç saatlere kadar oturuyor,  çok yorgun kalkıyoruz,  çok az okuyor, çok fazla tv izliyoruz  ve  çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz. Geçimimiz