Kendini Kaybetmeden Sevmek: Sınırların Romantizmi


Bazı anlar vardır, içinde kopan fırtınaları dışarıdan kimse göremez. Gülümsemeye devam edersin, başkaları rahatsız olmasın diye acını bile zarif bir sessizliğe sararsın. Ama içinde öyle büyük bir yorgunluk vardır ki... Bir adım daha geri çekilmek, bir özür daha dilemek, bir gün daha kendini yok saymak seni içten içe tüketir.

Biliyorum, birilerini kırmaktan korkuyorsun. "Ya beni yanlış anlarsa? Ya onu çok üzersem? Ya benden uzaklaşırsa?" diyorsun kendi kendine. O iç sesi, seni durdurmaya çalışıyor. Öğretilmiş korkularının, eski yaralarının sesiyle fısıldıyor kulağına. Ama şunu unutuyorsun: Sevgi, sadece hep vermekle, hep susmakla, hep idare etmekle büyümez. Gerçek sevgi, iki ruhun birbirinin sınırlarına saygı duyarak, o sınırları anlamaya çalışarak, farklılıklarına şefkatle yaklaşarak bir arada kalabilmesiyle gerçek olur. Gerçek sevgi, korkunun değil, anlayışın üzerine kuruludur.

Biri seni ancak ve ancak kendini ezdiğinde, hep alttan aldığında, hep susup fedakarlık yaptığında seviyorsa, o sevgi değil, sadece bir çıkar ilişkisidir. Ve unutma, böyle bir bağ seni hep yalnız hissettirir. Görülmediğini, duyulmadığını, anlaşılmadığını fısıldar gece yatağa başını koyduğundaki o derin sessizlik.

Sınır koymak kaybetmek değil, kendini bulmaktır.

Belki başlangıçta çok korkacaksın. Belki birisi seni terk edecek. Belki "böyleysen ben yokum" diyecek. Olsun. Bil ki, biri senin sınırlarını duyunca öfkeleniyorsa, sana değer vermekten çok kendi rahatlığını önemsiyordur. Gerçek aşk, birbirine alan açarak, birbirini oldukları gibi kabul ederek var olur. Zorla, korkuyla, suskunlukla büyüyen şey aşk değil, alışkanlıktır.

Bir dahaki sefere içinde o bildik fırtına koptuğunda, kendine şöyle de: "Benim duygularım da en az onunki kadar önemli. Ben de duyulmayı, saygı görmeyi hak ediyorum."

Ve unutma, sınır koymak sadece seni korumaz. Aynı zamanda seninle gerçekten yürekten bir bağ kurabilecek insanların yolunu da açar.

Kendinden vazgeçmeden sevmek... Belki de şu hayattaki en romantik şey bu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan İlişkilerinde Kategorize Etmek: Doğru mu, Yanlış mı?

Kalbini mi kırdı, Beklentilerini mi?

Tesadüfler Tatili: Yıllar Sonra Gelen Karşılaşma