Dostluk Yansımaları

Hayatta bazen kendimi tuhaf bir döngünün içinde hissediyorum. Sanki arayıp sormayı bıraksam kimse beni fark etmezmiş gibi geliyor. Bu duygunun beni nasıl etkilediğini anlatmaya çalışacağım.

Herkesi ben arıyormuşum gibi hissediyorum. Sohbetler, buluşmalar, basit bir “Nasılsın?” mesajı... Her şey benimle başlıyor gibi. Ama ben yazmayı, aramayı bıraktığım anda, hayat sessizleşiyor. Telefon çalmıyor, mesajlar gelmiyor. Bu sessizlik beni düşündürüyor. Acaba insanlar benim yokluğumda rahatlıyor mu? "Oh be, bugün aramadı, biraz nefes aldım" diye düşünüyor olabilirler mi? Tabii ki bu düşünceler tamamen benim kuruntularım da olabilir. Ama bazen gerçekmiş gibi hissetmekten kendimi alamıyorum.

Dostluk dediğimiz şey tek taraflı olmamalı. Bir denge, bir karşılıklılık olmalı. Ama hayatıma baktığımda, arayıp sormayı bıraktığımda kimse beni hatırlamıyorsa, bu denge bozulmuş demektir. İşte bu düşünce beni hüzünlendiriyor. Belki de çevremde gerçekten “arkadaş” diyebileceğim kimse yok. Belki de ben, dostluk kavramını fazla idealize ediyorum.

Bir yandan, kimseyi arayıp sormayı bir beklentiyle yapmadığımı biliyorum. Ama yine de, ışıklar söndüğünde, kendimi derin bir karanlığın ortasında, sessiz bir boşlukta buluyorum. Çevremdeki insanlar, bir sisin ardında belirsizleşmiş siluetler gibi görünüyor. Elimi uzatsam bile, onlara dokunamayacak kadar uzaklar. Ben mi fazlasıyla kırılganım, yoksa bu bağlar baştan beri hiç var olmamış mıydı??

Belki de yanılıyorum. Belki de bu hisler sadece benim zihnimin bir oyunu. Ama şu anki ruh halimde, kendimi yalnız hissediyorum ve bunu anlatmam gerekiyordu. Belki de cevabı basit: Dostlarım var ama ben onlara gerçek bir bağ kuramıyorum. Belki de dostlarım yok ve ben olmayan bir şeyin peşinden koşuyorum.

Bilemiyorum... Ama şu an hissettiğim şey tam olarak bu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan İlişkilerinde Kategorize Etmek: Doğru mu, Yanlış mı?

AŞK İKSİRİ

Mektup | Sevgili,