Kayıtlar

SANA HOŞÇAKAL

Resim
    Uyandığım an, hızla serbest kalan benliğim, gözlerimi yavaşça açtığımda tümden aydınlandı. İçime düşen bir his, sanki o an sımsıkı bir şekilde ruhumu sararak beni derinden etkiledi. Hissettiklerimin gerçek olduğunu düşündüm. Gözlerime ışığın şiddeti çarptığında, anladım ki sadece bir anlığına senin yanımda olduğunu hissetmişim. İçten içe hissettiğim bu anlık yanılsama beni biraz sarsa da seni özlemediğimi fark ettim. Uzun bir süredir aklıma bile gelmiyorsun ancak bilinç altımda hala izlerin var. Bu düşünceleri ardımda bırakıp günlük hayatıma devam etmeliyim. Sabah uyanıp gözlerimi açarken yaşadığım bu deli saçması hisleri unutmalıyım, gereğinden fazla kafama takmamalıyım. Benim için seninle olan ilişkimiz ve sen, artık geçmişte kalmış şeyler. Seni sevmiyorum, fakat anılarını tamamen silmem mümkün değil. Ancak yeni anılar edinerek bu eski hatıraları zamanla geride bırakabilirim. Kendime yeni hayaller, yeni hedefler ve yeni anılar yaratma şansı veriyorum. Önümde, hayatımda harika bir

GEL DE KAÇIP GİDELİM, USANDIM BU HALİMDEN

Resim
     Hayatın koşuşturması içinde, kafa yormadan, tüm düşüncelerin arasında kaybolup giderek, kapıya hızlıca vurup arınmak istiyorum. Beni saran özgürlüğün tadını çıkarmak için, kulaklıklarımı titizlikle takacak ve ayaklarımın rehberliğinde adımlarımı nereye götürebiliyorsa oraya kadar ilerleyeceğim. Yalnızca içimdeki sesi dinleyerek, tüm endişeleri bir kenara bırakarak, adeta bir bulmacanın parçalarını birleştirir gibi, kendime doğru bir yol çizeceğim. Bu yolculuk sırasında, şehrin yoğun trafiği, insanların telaşları, iş stresinin ötesinde, içsel huzura yönelip kendimi bulabilmek için bir fırsat yaratmayı umuyorum. Benim için önemli olan, sadece bedenimle değil, aynı zamanda ruhumla da yürümek.       Ayaklarımın izlediği yol boyunca, çevremi daha dikkatli gözlemleyecek, doğanın sesine kulak verecek ve içimdeki sanatçıyı besleyeceğim. Rüzgârın estiği, güneşin yüzünü okşadığı, ağaçların dalga dalga dans ettiği bu özgür alanda, günlük hayatın sıkıcılığı ve rutinleri arasında kaybolmadan,

ERKEN ANDROPOZ

Resim
     Aslında henüz 30 yaşındayım ama hayat beni çok yordu. Hayatın getirdiği zorluklar, yaşadığım ilişkiler ve hayatın değişik alanlarında yaşadığım deneyimler beni oldukça yıprattı. Bu yüzden şu anda gerçekten yorgunum ve bitkin hissediyorum. Ne yapacağımı bilemez haldeyim ve artık hiçbir şeye mecalim kalmamış gibi hissediyorum. İçinde bulunduğum durum beni adeta yaşlandırdı. 30 yaşında olmama rağmen, bedensel ve zihinsel olarak çok daha büyük bir yaşta hissediyorum. Emeklilik yaşına gelmiş gibi hissetmek gerçekten beni üzüyor. Ancak bu duruma bir son vermenin vakti geldi de geçiyor bile. Kendi yaşadığım hayatın küllerinden yeniden doğmak istiyorum. Tıpkı Anka kuşu gibi, kendimi dönüştürmek ve tekrar eğlenmek, hayattan zevk almak istiyorum. Bu sürecin nasıl olacağını bilmiyorum, ancak yeniden başlamak için cesaret toplamalıyım. Öncelikle, yaşadığım ilişkilerde ve işlerde nelere dikkat etmem gerektiğini değerlendirmem gerekiyor. Yanlış ilişkiler ve olumsuz çalışma ortamları beni yıprat

LANETLİ KADIN

Resim
          Bir zamanlar zarafet ve canlılık yayan büyük bir konak olan bu ev, bugün eski ihtişamının unutulmaz bir hatırlatıcısı olarak duruyor. Mevcut hali gözü aldatsa da konağın şanlı geçmişini göz ardı edilmemeli. Bir zamanlar yaşam ve canlılıkla dolu bir yerdi, söndürülmeye karşı geçirimsiz görünen sonsuz bir enerji yayan bir cennetti. Büyük trajedi, bu evi bir arada tutan evin hanımının kalbi dayanılmaz bir çılgınlığa yenik düştüğü zaman konağın başına geldi.       Çektiği sıkıntının pençesinde, amansız bir yıkım yoluna girdi. Birer birer, kendilerini konağın bakımına ve refahına adamış sadık personelin istihdamına son verdi. Zaman geçtikçe, bir zamanlar konağın salonlarında dolaşan çocuklar kısa sürede dağıldılar, sevgili annelerini tüketen zayıflatıcı deliliğe tanıklık edemediler, etmek istemediler. Kaçma çabalarına rağmen, umutsuzluğun yankıları devam etti. Karısının kötüleşen zihinsel durumunun ağırlığıyla yüklenen evin efendisinin, sonunda kendi ölümüne yenik düştüğü ve arkas

KUSURSUZ HUZUR

Resim
    Şu anda Kandıra'nın nefes kesen plajlarında kamp yapıyorum ve size söyleyeyim, pitoresk çevre gerçekten bir cennet. Bir tarafta deniz, diğer tarafta yemyeşil ormanla kendimi doğanın inanılmaz güzelliğinin içinde buluyorum. Biraz kaliteli zaman geçirmek için ne olağanüstü bir ortam! Çadırımdan dışarı baktığımda, önümde uzanan uzun kumlu plaj tarafından hemen büyüleniyorum. Kıyıya çarpan dalgaların ritmik sesi, beni anında rahatlatan yatıştırıcı bir melodi yaratıyor. Sanki karadeniz beni daha yakınına çağırıyor, beni harikalarını ilk elden deneyimlemeye davet ediyor.       Kamp deneyimimi daha da keyifli hale getirmek için çadırımın hemen önüne rahat bir masa ve sandalye kurdum. Bu kurulum, arkama yaslanıp rahatlayabildiğim ve etrafımdaki görkemli manzaraları ve sesleri alabildiğim için kendimi sakin atmosfere tamamen sokmamı sağlıyor. Serin esinti nazikçe dokunuyor, kavurucu güneşin sıcaklığından rahat bir nefes almamı sağlıyor ve denizin ferahlatıcı kokusunu taşıyor. Sakin bir

DAHA FAZLA SEVERİM

Resim
Sevgilim, sana benim için ne kadar önemli olduğunu ve kalbimi ne kadar derinden ele geçirdiğini söyleyeyim. Sanki güneş, gülüşünün üzerinde doğup batıyor ve varlığın en soğuk günlerde bile sıcak bir kucaklama gibi. Sana duyduğum sevgi tarif edilemez bir şey, tüm varlığımı neşe ve memnuniyet ile dolduran bir güç. Gözlerimizin buluştuğu ilk andan itibaren, sanki ruhlarımız birbirini tanıyormuş gibi, sanki birlikte olmaya yazgılıymışız gibiydi. Gülüşün kulaklarımda müzik gibi dans ediyor ve dokunuşun içimde söndürülemeyen bir ateşi tutuşturuyor. Her küçük jest, her fısıldayan kelime, hepsi kalbimde çok fazla anlam ve önem taşıyor. El üstünde tutulduğumu, takdir edildiğimi hissettirmek, görüldüğümü ve anlaşıldığımı hissettirmek için inanılmaz bir yeteneğin var. Senin huzurunda, gerçek benliğimde olmak, umutlarımı ve hayallerimi, korkularımı ve endişelerimi paylaşmak için kendimi güvende hissediyorum. Seninle gardımı düşürebilir ve sana ruhumun derinliklerini gösterebilirim. Seni kalbimin e

AYRILMAYI HAK ETMEDİK

Resim
    Ayrılmayı hak etmiyorduk, özellikle de böyle harika bir aşkımız varken. Aramıza girebilecek hiçbir şey yokmuş gibi görünüyordu, ama yine de, işte buradayız, görünürde hiçbir sebep olmadan ayrılıyoruz. Sahip olduğumuz şeyi aniden sona erdirmenin bir anlamı yok, haksız ve adaletsiz hissediyoruz. Bunu hak etmedik. Merak ediyorum, bize ne oldu? Nefret, bir zamanlar canlı ve sevgi dolu ilişkimize nasıl girdi? Paylaştığımız sevginin bu kadar yıkıcı bir şeye dönüşebileceğini düşünmek beni bitiriyor. Sadece birbirimize değil, birlikte yarattığımız anılara da ihanet gibi geliyor.       Birlikte geçirdiğimiz o yıllara dönüp baktığımda, kendime yardım edemiyorum, bir üzüntü sancısı hissediyorum. O kahkaha dolu anlar, paylaşılan hayaller ve koşulsuz destek çok değerliydi. Bizi kim olduğumuza, bir çift ve birey olarak şekillendik. Ve şimdi, zaman içinde sonsuza dek kaybolmuş uzak anılar gibi olduk. Keşke neyin yanlış gittiğini, neyin bu kadar büyük ölçüde değiştiğini anlayabilseydim. Yaptığımız

SEVGİLİM BEN AŞIK OLDUM

Resim
     Üzgünüm sevgilim, ama itiraf etmeliyim ki başka birine aşık oldum. Kendimi açıklanamaz bir şekilde bu kişiye çekilmiş buluyorum ve çelişkili duygular tarafından tüketiliyorum. Bu, beni iki kalp arasında parçaladığı için ne öngördüğüm ne de arzu ettiğim bir durum. Bunun benim için bir seçim meselesi olmadığını anlamanızı istiyorum.       Aşk, zaman zaman, mantığa meydan okuyarak kendi öngörülemeyen rotasını çizer. Bizi ayaklarımızdan çekiştiren, sonuçlarla boğuşmaya bırakan kontrol edilemez bir güçtür. Yine de, seninle bu yeni keşfedilen aşk arasında seçim yapma düşüncesine dayanamıyorum. Bu ikinize de haksızlık olur, çünkü varlığımın içinde gerçekten sadece bir kalp bulunabilir. İki kalbin, bir kalbin içinde bir arada var olması için yer yok. Bu vahiy ruhuma kargaşa getirdiği için beni derinden üzüyor. Zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak sizinle birlikte olmaya devam ettikçe, görmezden gelemeyeceğim bir bölünme, bir kopukluk hissediyorum. Sizinleyim, ama tam olarak mevcut değili

BİR ÇINAR

Resim
     Bir uçurumun kenarında durduğunuzu ve denizin engin genişliğine baktığınızı hayal edin. Nefes kesen manzarayı izlerken, gözleriniz engebeli manzaranın ortasında uzun ve görkemli duran muhteşem bir çınar ağacına takıldı. Kökleri yeryüzünün derinliklerine uzanıyor, toprağın özüyle iç içe geçerek onu yer kabuğuna bağlıyor. Bu ağaç sıradan bir ağaç değil; güç ve esnekliğin sembolü, doğanın harikalarının gerçek bir düzenlemesi. Çınar ağacının dalları genişçe uzanıyor ve güneşin kavurucu ışınlarından soluklanmak isteyenlere gölge ve barınak sunuyor. Nesiller boyu kuşların koruyucu kucağında teselli bulduğuna ve dallarına zarif bir şekilde indiğine tanık oldu. Canlı serçelerden zarif kırlangıçlara kadar, her kuş ağacın yayılan kollarının ortasında bir ev buldu. Neşeyle cıvıl cıvıl oluyorlar, havada yankılanan, çevreye hayat ve uyum getiren melodik bir senfoni. Rüzgar yaprakların arasından fısıldarken, hafif bir hışırtı sesi görünmez orkestrayı dolduruyor. Denizden gelen tuzlu su uçuruma

BENİ SANA HATIRLATIYOR MU?

Resim
 Kendimi kalabalık kafeteryada otururken, yakın bir arkadaşımla canlı bir sohbete dalmış buldum. Taze demlenmiş kahvenin aroması havayı doldurur, sıcaklık ve rahatlık hissi yaratır. Ama aniden, kalabalıktan tanıdık bir yüz ortaya çıktı. Bu benim eski kız arkadaşım, sayısız anı ve deneyim paylaştığım kişi. Kafeteryanın arkasındaki masamıza yaklaştıklarında, karışık duygular dalgası üzerimi yıkıyor. Bir zamanlar paylaştığımız duyguların coşkusunu, ilişkimizin iniş çıkışlarını hatırlıyorum. Onun saf görüntüsü içimde bir üzüntü duygusu uyandırıyor, çünkü onu derinden özledim. Birlikte geçirdiğimiz zamanın nostaljisi kalbimi özlem ve pişmanlık duygusuyla dolduruyor.       Çelişkili duygular ağına yakalanmışken, bakışlarımın istemeden ona doğru döndüğü bir an geliyor. Gözlerimiz buluşuyor ve o bölünmüş saniyede, aklımdan bir düşünce ve soru kasırgası geçiyor. Hala bana karşı hisler besliyor mu? Ayrılığımız bir hata mıydı? Karşılaştığımız sorunlara aşırı tepki gösterdim ve abarttım mı? Belirs

YAKAMOZ

Resim
     Yakamoz, o karanlık, sakin gecede sahilde yürürken, üzerinde bir huzur duygusunun dans ettiğini hissetti. Çöken dalgaların sesi, doğanın melodilerinin bir senfonisini yarattı ve serin esinti cildini nazikçe öptü. Attığı her adımda, kum ayaklarının altında yumuşak ve sıcak hissettiriyordu ve onu bilinmeyen bir hedefe doğru yönlendiriyordu.      Uzakta, Yakamoz denizden çıkan titreşen bir ışık fark etti. Merak onun içinde kıvılcımlandı ve onu daha da yakınlaşmaya zorladı. Kıyı şeridine yaklaşırken, büyüleyici parıltının daha da güçlendiğini, dünyevi aydınlatmanın sınırlarını aştığını gördü. Sanki denizin kendisi ona sesleniyor, onu başka bir dünyanın parçası olmaya davet ediyordu. Yakamoz buzlu sulara adım attığında, vücudunda bir enerji dalgası yükseldi. Şimdi su altında kalmıştı ama açıklanamaz bir hafiflik hissetti, sanki yerçekimi anlık olarak her şeyi serbest bırakmış gibiydi. Çevre, hiç görmediği veya hayal etmediği yaratıklarla dolu, ışıldayan bir güzellik âlemine dönüştü. Dü

MEKTUP "Ne İçin Yaşıyoruz?"

Resim
    Birkaç gündür aşırı sıcak ve nefes bile aldırmayan hava bugün yerini bir anda yağmura bıraktı. Bugünde fazlasıyla nemli ve bunaltıcıydı aslında. Hiç hafiflemedi havanın buhranlığı. Birkaç zamandır aklıma bir soru gelip gidiyordu. Aslında uzun zamandır aklımda olan bir soru ama o soruyu düşünmemek için başka şeyler ile ilgileniyordum, başka şeylere konsantrasyon oluyordum. Başarıyordum da aslında. Ta ki bugüne kadar…      Sabah çok güzel bir enerjiyle uyandım, alarm çaldığı gibi gözümdeki uyku kaçtı ve hemen ayaklandım. İçimde çalan şarkılara dur diyemiyorum. Demekte istemiyordum. Çünkü ben hangi ruh halinde olursam olayım enerjisi yüksek şarkılar dinlemeyi seviyorum. Ruhumu toparladığını düşünüyorum. Şarkılar söyleye söyleye dans ede ede duşumu aldım. İçimdeki bu yüksek enerjinin nereden geldiğini de asla sorgulamadım çünkü ara ara bana böyle şeyler olur. Duştan çıktım, üstümü başlımı giyindim. Çıktım evden, bindim otobüse. Ne olduysa zaten otobüse binince oldu. Instagramda bir ree

Mutluluğun Tanımını Yapmışlar

Resim
     Mutluluk nedir? Diye hiç sordunuz mu kendinize. Elbette sormuşsunuzdur. Bence zaten bu soruyu herkes sorar ve kendince doğru olan mutluluk tanımını arar. Ben bugün çok takıldım bu kelimeye, mutluluk… Var olan tanımlamalardan yola çıkıp kendim için bir mutluluk tanımı yapmak istedim. Sarıldım Google amcama. Sorguladım. Bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumu. Öncelikle bu tanım çıkıyor karşımıza. Özlediğimiz bütün her şeye erişilince duyulan kıvanç. Tüm isteklerimizin eksiksiz ve sürekli olmasından duyulan kıvanç durumu. E o zaman kimse mutlu değil ki. Kim eksiksiz ve sürekli bir şekilde isteklerinin tamamını gerçekleştirebilir ki? Özlemlerin özlem olmadığı bir tüm eksiklerin giderilmesi ne kadar uzun vadeli bir mutluluk getirebilir ki? Bu tanımın benim için eksik olmuş maalesef, tam olarak bende yaşattığı duygu bu tanım değil.      Bir isteği, özlemi yerine geldiğinde duyumsanan sevinç. İkinci seçeneğimiz ise

Sıradan Bir Hafta Sonu

Rüyamda seni gördüm. Sabah uyandığımda yanımda sen yatıyormuşsun gibi hissettim. Elinin sıcaklığı vardı sanki göğsümde. Ama senin yanımda olmadığını biliyordum. Gözlerimi açtığımda sen orada yoktun. Tam da bildiğim gibi. Nerede olmadığını biliyorum. Benim yanımda değilsin. Çalar saat çalmaya başladı. Gerçi bugün erken uyanmamı gerektiren bir sebebim yok. Miskinlik yapıp yatmaya devam edebilirim. Çalar saati kapatıp beş dakika daha uzandıktan sonra yatağımın hemen yanında duran canavar ayağı pandufumu giydim. Perdeyi açıp, pencereyi araladım. İçeriye biraz güneş girsin istemiştim ama kalbimdeki gibi bir hava var dışarıda. Çok bulutlu ve yağmurlu. Biraz esnedim ve gerindim pencerenin karşısında. Yağmuru izlemek iyi geliyor bana sakinleşiyorum. Odadan çıkmadan üzerime sabahlığımı giydim. Banyoya geçtim, elimi yüzümü yıkadım. Havluya kurulanırken bir an senin kokun geldi burnuma. Evin her yerine sinmişsin sanırım. Bilgisayarımda senin hazırladığın bir çalma listesi vardı. Her sabah o

Kızıl Ay - 15

Resim
Sabah erken saatte uyandık Feray'la birlikte. O kadar geç yatmamıza rağmen sabahın köründe kalkabildik. Beni okula bıraktı. Sabahtan derslere girdim. Eksik olan notlarımın tamamını sağdan soldan toparladım. Artık okulda durmaktan sıkılmıştım. Fotokopilerimle birlikte evin yolunu tuttum. Hala dün gecenin etkisindeydim. Feray'a hiçbir şey anlatmamıştım. Oya'yı hala seviyordum ama Feray'la harika gecelere imza atıyorduk. Kafam karmakarışıktı. Ne yardan geçebiliyordum ne serden. Eve doğru yürürken telefonum çaldı, arayan Efe'ydi. Ağzına sıçtığım çocuk ne bok yemeğe beni hala arıyordu? Bir kaşık suda boğasım var onu. Açmadım telefonu söve söve yoluma devam ettim. Bir iki dakika geçmeden mesaj attı "Konuşmamız lazım, müsait olunca beni ara" . Tamam, eğer sana müsait olursam bir ara ararım. Ki aramam yani, bundan emin olabilirsin. Diye düşünürken yoluma devam ettim. Eve vardığımda bilmediğim bir numara daha arıyordu. Acaba teslimat için mi arıyorlardı? Aç

Kızıl Ay - 14

Resim
Daha önce Feray'ın evine hiç gitmemiştim. Hep sağda solda olan o davetlere gidiyorduk. Orada konaklıyorduk. İlk tanışmaya başladığımız da ise çalıştığım barda konuşuyorduk zaten. Son gecemizden sonra beni evine davet etmesi hoşuma gitmişti. Sonuçta onunla güzel vakit geçirebilirdik. Evi sakin bir sitedeydi. Tabi o kadar para kazanan her insan gibi, tek başına olmasına rağmen kocaman bir saray yavrusunda yaşıyordu. Eve girdiğimizde ben salona doğru ilerledim. Oda bagajdan çıkardığı poşetleri mutfağa götürüp üst kata çıktı. Sanırım üzerine rahat bir şeyler giymek için çıktı yukarıya. Keşke bana da ne yapmam gerektiğini söyleseydi. Bende salondaki en rahat koltuğa yerleştim. Götüm uzun zamandır böylesine rahat bir koltuk görmemişti. Gerçekten çok rahattım. Yukarıdan sesler gelmeye devam ediyordu. Feray beni unutmuş, yanıma gelmeye niyeti yokmuş gibi yukarıda takılıyordu. Bende oturduğum yerden salonu inceliyordum. Tam kendisini anlatan bir salon tasarımı vardı. Sanki pahalı mobi

Kızıl Ay - 13

Resim
Yatak odasındaydım, perdenin sallandığını görebiliyordum. Yatakta değildim. Yüz üstü uzanmışım, ağzım açık kalmış. Akmış salyalarım parkeye. ÇAT! Ağzına sıçayım yavaş kapat ulan. Sinirli biri çıktı sanırım evden. Kapıyı öyle bir kapattı ki, yer sarsıldı. Beynimin içine kadar hissettim kapının kapanışını. Nereden buldun sabah sabah o gücü? En azından, o kapıyı kapatan kişi kimse, gücünü toplayabilmişti. Bende toparlanmalıydım, kalkabilirdim yerden. Önce sağa doğru döndüm. Kollarımla destekledim biraz kendimi. Kafamı oraya buraya çarpmadan, kendimi yatağa atabildim. Hala dün gecenin etkisindeydim. Uzun zaman sonra böyle güzel bir gece geçirdim. Yani aslında ne olduğunu hatırlamıyorum yine ama Oya'nın yanımda olduğunu bildiğim için, hatırlamasam bile hissediyorum. ÇAT! Tamam anladık evden çıkıp gittiniz ikinizde ama biraz daha yavaş kapatamaz mısınız kapıyı? Sarsılıyorum köpekler. O kadar gevşemişim ki sinirlenemiyorum bile. Sanırım yataktan çıkmayacağım bugün. Uzunca bir süre d

Kızıl Ay - 12

Resim
Akşama kadar evde vakit geçirdim. Bütün gün pinekledim, bir o kanepede yattım bi öteki kanepeye geçtim. Saçma sapan programlar arasında zap yaptım sürekli. Aklımda hala 'nasıl böyle bir şeye bulaştım?' sorusu var. Hava kararmaya başlayınca bende hazırlanmaya başladım. Yemek hazırlamaya bile üşendiğimden evde yemek yapıp yemedim. Dışarıda Efe ile birlikte yeriz diye düşündüm. Evden çıkmadan Efe'yi aradım. Kızılay'da buluşma kararı aldık. Ama onun henüz işi bitmemiş ve gecikebilirmiş. Durum böyle olunca hazır dışarı çıkmışım ve biraz vaktim var diye Cüneyt'in yanına gideyim dedim kendi kendime. Birlikte gideceğimiz işi ben reddetmiştim, o ise kabul etmişti. Belki bu akşam çalıyordur diye onu aradım. -Naber Cücü? -İyi Tanay, senden naber? -Bende iyiyim. Akşam var mı sahne? -Evet bir iki saat sonra başlayacak. -Bende seni görmeye geleyim diyordum. Görüşemedik bir süredir. -Gel kardeşim bardayım, bekliyorum. -Tamam. Bara geldiğimde Cücü bir şeyler yiyordu. O

Kızıl Ay - 11

Resim
Geçen güne nazaran bugün hava çok daha güzeldi. Güneş parlıyordu ve tek bir bulut yoktu. Güzel bir kahvaltı hazırladım kendime yeni evimin geniş balkonunda. Bugünü sakin ve evde geçirmek istiyordum. Bütün günü boş boş televizyon izleyip, miskinlik yapacaktım. Güne dair planım buydu. Ta ki Efe'den mesaj gelene kadar. "Ankara'dayım, müsaitsen görüşelim mi?" Hassiktir. Şimdi nereden çıktı bu? Ben evde sakin bir gün geçirmek isterken. Bu pezevenk neden benle görüşmek, buluşmak istesin ki. Eskişehir'de yaşamıyor muydu bu çocuk? Acaba Ankara'da ne işi var? Gene ne oldu çok merak ediyorum. Kesin bir bok çıkacak bunun altından. Yada ben mi çok abartıyorum, sadece arkadaşlık mı yapmaya çalışıyordu benimle? Bu düşündüklerimin gerçek olup olmadığını onunla buluşmadan bilemezdim. "Kahvaltı için biraz geç kaldın ama kahveye bekliyorum." dedikten sonra evin adresini gönderdim. Kahvaltıyı kaldırdıktan sonra ev gözüme biraz dağınık geldi. Zaten yeni taşındığım