Kızıl Ay - 11

Geçen güne nazaran bugün hava çok daha güzeldi. Güneş parlıyordu ve tek bir bulut yoktu. Güzel bir kahvaltı hazırladım kendime yeni evimin geniş balkonunda. Bugünü sakin ve evde geçirmek istiyordum. Bütün günü boş boş televizyon izleyip, miskinlik yapacaktım. Güne dair planım buydu. Ta ki Efe'den mesaj gelene kadar. "Ankara'dayım, müsaitsen görüşelim mi?"

Hassiktir. Şimdi nereden çıktı bu? Ben evde sakin bir gün geçirmek isterken. Bu pezevenk neden benle görüşmek, buluşmak istesin ki. Eskişehir'de yaşamıyor muydu bu çocuk? Acaba Ankara'da ne işi var? Gene ne oldu çok merak ediyorum. Kesin bir bok çıkacak bunun altından. Yada ben mi çok abartıyorum, sadece arkadaşlık mı yapmaya çalışıyordu benimle? Bu düşündüklerimin gerçek olup olmadığını onunla buluşmadan bilemezdim. "Kahvaltı için biraz geç kaldın ama kahveye bekliyorum." dedikten sonra evin adresini gönderdim. Kahvaltıyı kaldırdıktan sonra ev gözüme biraz dağınık geldi. Zaten yeni taşındığım için çok dağınık değildi ama yine de biraz üstün körü toparladım. En azından ortadaki bulaşıklarımı yıkadım.

Bir süre sonra telefonum çaldı. Apartmanın önüne gelmiş bile Efe. Alt kapıyı açıp yukarıya çağırdım.

-Ooo Efe hoş geldin.
-Hoş buldum kardeşim.
-Hangi rüzgar attı seni buralara. Hemde bu saatte?
-Sen hele bi kahveleri yap, içerken anlatırım.

Hemen hızlıca kahveleri hazırladım. O da o sırada banyoya gitti. Sonra balkona çıktık. Bu güzel havada misafiri evin içine tıkamazdım. Anlatacaklarını da merak ediyordum. Bir an önce anlatsa da gitse. Kafa dinlemek istiyorum hala. İçeride ki ikinci el kanepede uzanıp yetmiş iki ekran tüplü televizyonumda saçma sapan programlar izleyerek günümü geçirmek istiyordum ben.

-Eee anlat bakalım? Ne işin var Ankara'da?
-Ufak bir işim vardı.
-Neymiş bu 'ufak bir iş' ?
-Teslimat.

Benim geçenlerde anlamsızca yaptığım teslimat gibi bir teslimat mıydı? Ne yani Eskişehir'den Ankara'ya çiçek mi getirdi? Çiçek? Bir çiçek için bunca yol mu geldi? Beynimde şimşekler çakmaya başladı. Yine bir sürü cevapsız soru vardı aklımda ve tek cevap kaynağım şu an tam karşımda oturuyordu. Bize çiçek diye ne taşıtıyordu lan bunlar? Diye düşündükten sonra Efe'nin ağzından laf almak için konuşmaya başladım.

-İlk davete katıldıktan sonra bende kuryelik yaptım.
-Aa sende mi ?
-Alt tarafı bir çiçek götürdüm. Hepsi o kadar.
-Bende çiçek getirdim ama sadece çiçek değil tabii.
-Nasıl yani?
-Aslında evet çiçek teslimatı yapıyormuşsun gibi görünüyor ama öyle değil işte.
-Ne teslimatı yapıyoruz oğlum biz? 
-Şakayık.
-Aman neyse ne. Çiçek işte, başka bir şey götürmedim  ki.
-Off... Oğlum biraz daha çalıştır beynini.
-...
-Evet, şakayık çiçeğinin teslimatını yapıyoruz ama saksının altında 'şakayık' diye hitap edilen minik haplar var. 

Ben o sırada kahvemi yudumluyordum aslında ama püskürtü verdim. Şoka girmiş olabilirim. Ağzına sıçtığımın karısı Feray beni ne sanıyordu acaba? Ya teslimatı yaparken yakalansaydım? O zaman ne olacaktı? Şimdi çok daha fazla tırsmaya başladım. Bir yolunu bulup bağlarımı tamamen koparmalıydım Feray'dan. Ya da sadece teslimat yapmayacağımı mı söyleseydim. Çünkü paranın tadı çok güzel gelmeye başladı. Eğlenerek, kolay para kazanmak iyi geliyordu.

-Oğlum kahveyi ağzından püskürtecek kadar şaşırmana gerek yok. Zaten kırk yılda bir çıkıyor teslimat. Bizim gibi bir sürü kişi olduğu için çok nadir sıra geliyor. 
-Ya yakalanırsak?
-Öyle bir olasılık yok. Çünkü hiç bir şeyden haberimiz yok. Kuryelik yaptığın için başın belaya girmez. Hiç duymadım yakalananı iki yıldır bu ortamdayım.
-Ben bir daha yapmam teslimat falan.
-Sen bilirsin.

Bir süre sustuk. Bomboş bakmaya başladım. Sokakta oyun oynayan çocuklara bakıp iç geçirdim. Ne ara bu kadar büyümüştüm? Bende o çocuklar gibi sokakta bisiklete binip, top oynuyordum. Bir anda aklıma geldi. Bu pezevenk neden benimle buluşmak istemişti? Merak ettim ve bütün o boş bakışımı ortadan kaldırıp sordum.

-Eee şimdi ne yapacaksın?
-Ya aslında bu gece Ankara'da biraz vakit geçiririz diye düşündüm.
-Bu gece mı?
-Evet tabii. Bizim karılarla sürekli takılmaktan sıkıldım. Hazır buraya gelmişim. Hem seninle biraz vakit geçirmiş oluruz.
-Bana uyar. Buralarda nerelerde eğlenilir iyi biliyorum.
-Tamam kardeşim. Görmem gereken bir iki arkadaşım daha var. Kahve için sağ ol. Şimdi çıkayım, akşam araşır, buluşuruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE