Kızıl Ay - 6

Feray hanımla son konuşmamızın üzerinden bir hafta geçti. Ne bara geliyordu ne de telefonla arıyordu. Endişelendiğimden değil, sadece birazcık merak ediyordum. Dayanamadım "iyi misiniz?" diye mesaj attım. O sırada bara gidiyordum. Daha hava kararmamıştı. Cumartesi akşamları bar çok yoğun olurdu. Oturacak yer bulmayı bırak, ayakta duracak yer kalmazdı.

Mesajıma cevap vermemişti şıllık. Kim bilir neler karıştırıyordu arkamdan. Bir şeyler konuştuk ve ben bir şekilde kabul ettim durumu ama nelerle karşılaşacağımı hiç bilmiyordum. Bir de ses çıkarmayışı beni daha çok geriyordu. Her aklıma geldiğinde bir sürü soru işaretleri beliriyordu kafamda. Tamamı cevapsız sorular...

Gece boyu şarkılarımı söyledim. Sahneye gelen alkolün haddi hesabı yoktu. Bu gece müşteriler çok eğlendiler sanırım. Telefon numarasını peçeteleri yazıp gönderenler çoktu. İlerleyen saatlerde zaten koca arjantini üzerime dökmeyi başarmıştım. Sırılsıklam olmuştum. Sahneyi bir iki şarkı kala erkenden terk etmek zorunda kalmıştım. Gerçi diğer arkadaşım durumu iyi idare etmişti. Herkesin kafası alkollü olduğundan benim yokluğum pek anlaşılmamıştı. Eğlenmeye devam etti herkes.

Üzerimi değiştirmeye ofise gittim. Sahne kıyafeti getiririm yanımda assolist gibi. Huyum kurusun. İyi ki de getiriyorum. Bak bu gece üzerime bir şey döküldü. Ne yapsam yani geceyi terk edip eve mi gideyim? Ya da gecenin sonuna kadar böyle ıslak ıslak mı gezeyim ortalıkta? Hiç hoş olmayacak hareketler bunlar. En güzelini yapıyorum. Tam pantolonun fermuarını kapatıyorum, kapı açıldı birden. Bağırmaya yeltendim önce ama zaten giyinmiştim. Arkamı döndüğümde Feray hanım kapıda duruyordu. Gelip karşımdaki deri koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı. "Tamam şimdi başlıyoruz galiba" diye geçirdim içimden. "Sıçtın oğlum, kadın burada soyunmaya başlayacak, yapışacak dudaklarına. Sonra içeri biri girecek ve basılacaksınız" diye saçmalıyorum.

Gerçi kadın, Seğmenler de buluştuğumuzda anlatmıştı her şeyi ama yinede içimde bir şey Feray'a güvenmiyordu. Onu tanımadığım için güvenmemem gayet normal. Biraz zaman geçirip onu tanımaya başladığımda, umarım her şey için çok geç olmaz.

Ayakkabılarımı bağlayıp karşısına oturdum bende. Bu sefer kendimden daha emin bir şekilde, o konuşmaya başlamadan ben başladım konuşmaya.

-Hoş geldiniz. Görünmüyorsunuz uzun zamandır. Mesaj attım cevap dahi vermediniz. İyi misiniz?
-Sağ ol, iyiyim ve karşındayım şuan. Akşam üzeri attığın mesaj çok hoştu. Tam yeri ve zamanında bir mesaj attın, bilmeden. Yarın akşam seni gece yarısı evinden alacağım. Haberin olsun Tanaycım. 
-Tamam.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE