Kızıl Ay - 7

Gözlerimden sadece bir tanesini ellerimi kullanarak açabildim. Diğerinin yerinde olduğundan şüpheliydim. Açamamıştım zaten, aralamıştım. Pencereden ışık vuruyordu yüzüme, gözlerim acıyordu. Geceye dair hatırladığım çok az şey vardı. Bence en önemlisi Oya olmalıydı. Bide tabi havada uçuşan alkol ve diğer adını bilmediğim bir çok madde. Gözlerinden gözlerimi alamadığımı hatırlıyorum. Görür görmez "Kim bu kız?" diye kendime sordum. Gözlerimin ikisini de açtım. Bembeyaz bir odanın içerisindeydim, henüz doğrulamamıştım. Perdeden gözüme süzülen ışığa içimden sövüyordum. Biraz hareket ettim ve sağa doğru döndüğümde; gece, pişman olacağım bir şey yapmamış olmak için dua ettim.

Feray yanımda yatıyordu. "Biz neredeydik? Neden birlikteydik? Ne yaptık? Yaptık mı? Tanrım!" içimde yanıtını bulamadığım bir sürü soru... Kaltak karı beni kandırmıştı. Bana sahip olmak istemediğini söylemişti. Ama şimdi aynı yatakta çırılçıplak yatıyoruz. Gece neler yaşandı öğrenmek zorundaydım. Ama erkekliğime de bok sürdüremezdim. Hiçbir şey yaşanmamış gibi ya da yaşanılan her şeyi hatırlıyormuş gibi yapabilirdim. Yanımda Feray'ı görünce ayıldım zaten. Kalktım, duşa girdim. Otel de değildik, havlular gayet temiz ve kullanılabilir durumdaydı. Üzerlerinde şu otel bu otel diye de yazmıyordu. Odadan çıkmaya cesaret edemedim. Biraz gürültü yaptım giyinirken. O sırada Feray uyandı.

-Günaydın sevgilim.
-Günaydın bebeğim. 

Otomatik olarak 'dün geceyi hatırlıyorum' moduna girdim. Ulan biz ne ara sevgili olmuştuk. Feraycığım kendine gelir misin lütfen? Ben sadece, para karşılığında seninle seviyeli vakit geçiren körpe bir delikanlıyım. 'Sevgilim' ne lan? Bir gece de biz neler yaşadık böyle bir anda sevgili olduk seninle. Gerçi hiçbir şey yaşamamış olsak çırılçıplak mı olurduk? Kesin bazı nanelerin tadına baktık. Bakmaz olaydık. Ah şu duvarların, çarşafların bir dili olsa da anlatsalar bana dün gece seninle ne boklar yediğimizi. Ya da anlatmasınlar, yüreğim dayanamayabilir. Ben bir daha da senle bir yere gelmem. Gelemem. Paran da sana kalsın, heyecanın da sana kalsın. Gerçi bir gece geçirdik artık onun ödemesini yaparsın. Devam etmek istemiyorum.

-Hiçbir şey hatırlamıyorsun değil mi Tanay?
-Her şeyi hatırlıyorum. Sarhoş olsam da unutmam ben.
-Tamam hadi öyle olsun. Bende hazırlanayım, birlikte kahvaltıya inelim o zaman biraz bekle beni.

Dedi ve yataktan kalkıp banyoya gitti. Bende iyice çoğaldı sorular. Kafamın içinde adeta kasırga gibi dönüp duruyor bütün sorular. Saat 12:00'ye geliyordu birlikte verandaya indik. İkimizinde ağzı dolu olduğu için sanırım hiç fırsatımız olmadı konuşmaya. Aslında bakacak olursak, içim içimi yiyor ama ben hala sormuyorum, soramıyorum. O da ısrarla hiçbir şey anlatmıyor. Sadece kahvaltısını ediyordu. Biraz peynir, biraz domates, biraz yeşillik, biraz çay...

Gece telefonumun şarjı bitmiş. Garsonlardan telefonumu şarja takmalarını rica etmiştim. Yarım saat sonra da tekrar geri istedim. Zaten şıllığın benle konuşacağı yok, telefonla vakit geçireyim biraz dedim. Telefonu açar açmaz birlikte sahne aldığım Cüneyt aradı. Sesi çok kötü geliyordu. Kekeleyerek konuşmaya çalıştı benimle. Dün gece barda yangın çıkmış. Bütün bina yanmış kül olmuş. İnsanlar yaralanmamış ama ortada bar mar kalmamış. Artık bir işim de yoktu. Duyduğum gibi dondum kaldım. Cüneyt en azından konuşabiliyordu. Ben bütün dilimi yutmuştum ve donup kalmıştım. Dün gece, yaşadığım ve hatırlamadığım en kötü geceydi. Dipsiz kuyunun dibindeydim artık.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK İKSİRİ

BÜYÜK MAVİ BALİNANIN ÇIĞLIĞI

AKVARYUMUN İÇİNDE